HESEKÊ – Ehmed, Baxoz’un ardından da DAİŞ’e karşı güçlü bir mücadeleye imza attıklarını belirterek, “Türk devleti bunu engellemek için ne kadar girişimde bulunsa da saldırı talimatı verse de Demokratik Suriye Güçleri, DAİŞ çetelerinin bulunduğu işgal altındaki bölgeleri özgürleştirene ve DAİŞ tamamen sonlanana kadar mücadelesini sürdürecektir” dedi.
QSD Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ehmed, Baxoz zaferinin 4’üncü yıldönümü, DAİŞ’e dönük başlattıkları yeni mücadelelerini ve sonuçlarına ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
23 Mart 2019’da DAİŞ’in bölgedeki toprak bütünlüğünün sonlandırıldığı Baxoz Zaferinin 4 yılındayız. Neler söylemek istersiniz?
Önemli bir tarihten geçiyoruz, elbette. Çünkü bu tarihte DAİŞ hilafeti sonlandırıldı. Başta en çok saldırılar ve ihlallere maruz kalarak büyük kayıplar veren bölge halkımızın sayesindeydi. Baharda elde edilen bu zafer yeni bir baharı yarattı. Dünya için de çok önemli bir gündü. Bu zafer sadece bölge halkıyla değildi. Çünkü DAİŞ tüm dünya için tehlike teşkil ediyordu. Elbette böylesi bir günde bu zafer için eşsiz mücadele yürüten, bedel verenleri bu önemli günde bir kez daha anıyoruz. Bu zaferi bize atfeden kahramanlarımızı ve şehitlerimizi minnetle anıyoruz, önlerinde saygıyla eğiliyoruz.
Doğru Baxoz’la birlikte bu ‘hilafet devleti’ son buldu. O zaman da belirtmiştik, bu fikir devam ediyor. Aynı zamanda çevre ülkeler ve dünyadaki birçok ülkeden çok sayıda kişi DAİŞ’in varlığından etkilenmişti. Onları seviyorlardı. DAİŞ’in bölgedeki uyuyan hücre yapılanmaları da halen duruyor. Baxoz’un ardından sivillerin arasına sızarak çevre yerlerde gizlenen konumlanan çeteler ve taraftarları vardı. Bunun için de DAİŞ’in gizli hücre yapılanmalarına dönük operasyonların süreceği belirtilmişti. Ve bu doğrultuda birçok başarı elde edildi. Baxoz’un ardından bu başlıca hücreleri yöneten birçok çete başı yakalandı ve operasyonlarımız halen sürmekte.
Baxoz’un ardından DAİŞ’e karşı mücadelede hangi aşamaya geçildi. Bu süre zarfında neler kat edildi. Bu süre zarfında DAİŞ’e dönük düzenlenen operasyonlardaki son tablo nedir?
Geçtiğimiz bu yıllar içerisinde uyuyan hücrelerin ve etkisinin bulunduğu bölgelere dönük kapsamlı operasyonlar yapıldı. Bazı yerlerde DAİŞ saldırıları engellendi. Baxoz’dan bu yana mücadelemiz hiçbir zaman durmadı ve çeşitli yöntemlerle sürdü. Bu yıllar içerisindeki mücadele bilançomuz bunu açıkça gösteriyor. Tehlike bitmiş değil, DAİŞ’in bölgedeki varlığı ve yeniden örgütlenme girişimleri, DAİŞ’li tutuklu ve aileleri saldırılar örgütlüyor. Bu bölgelerin kontrolü için büyük çalışmalar ve mücadeleler yürütülüyor. İstihbarat güçlerimiz öncülüğünde QSD ve İç Güvenlik Güçleriyle müşterek mücadele devam etmekte.
Elimize geçen istihbaratı bilgiler doğrultusunda DAİŞ’in kendini örgütlediği Hol Kampı, Til Berak, Til Hemîs, Reqa, Derazor, Tebqa, Sirîn vb. birçok bölgede onlarca operasyon düzenlendi. Özellikle Serêkaniyê ve Girê Spî’ye dönük saldırıların ardından DAİŞ çetelerinin bölgeye dönük Hesêkê Sinaa ve Reqa cezaevlerine dönük düzenlenen saldırılar gibi birçok büyük saldırısı oldu. Bu süre zarfında DAİŞ’in 352 terör saldırısı oldu. Uluslararası Koalisyon ve İç Güvenlik Güçleri’yle düzenlenen operasyonlar sonucunda saldırılar düzenleyen ve çetelere yardım eden 397’si ölü olmak üzere 2323 DAİŞ’li ele geçirildi. Tutuklanan çetelerin sorgusu halen sürmekte.
Son tutuklamalarla bölgedeki tutuklu DAİŞ’lilerin sayısı kaça ulaştı? Tutuklu DAİŞ’lilerin durumu nedir? Cezaevleri ve kampların güvenliği noktasında kimlerle ortak çalışılıyor? QSD’nin bu konuda tüm yaptıkları?
Yaptığımız son operasyonlarla birlikte bölgelerimizde tutuklu bulunan DAİŞ çetelerinin sayısı 10 binin üzerinde. Baxoz’da tutuklanan çetelerde halen yanımızda. 60 ülkeden tutuklu var. Tutuklu DAİŞ’lileri kaçırtmak için girişimlerin olduğu bilgileri üzerine ve yeniden canlanma durumuna karşı 2023 yılında birçok önemli operasyon gerçekleştirdik. Bölgede diğer güçlerin varlığı ve ekonomik durum gibi birçok neden DAİŞ’in yeniden canlanma tehdidini artırıyor.
QSD ve Özerk Yönetim olarak üzerimizdeki en büyük yük tutuklu DAİŞ’lilerdir. Çünkü bölgedeki cezaevleri eskiden sağlam değil ve mevcut durumdan kaynaklı tutuklular bölgede dağıtılmış durumda. Tutuklu DAİŞ’liler için harcanan sağlık, giyim, güvenlik vb. ihtiyaç harcamaları bize yıkılmış. DAİŞ karşıtı uluslararası koalisyon bu yükün sadece %10’unu üstlenmiş, diğer yük hepsi bize bırakılmış durumda. Uluslararası kuruluşlar özellikle Sinaa Cezaevi sonrasında bölgeye gelse de bu destek mevcut ihtiyaçların çok azı. Yapılması gereken her ülkenin kendi vatandaşını ülkesine götürmekti. Ancak bu çok gerçekleşti. DAİŞ çetelerinin bölgede yargılanması durumu kolay bir şey değil uluslararası bir mahkemenin kurulması gerekiyor. Ancak bu konuda adım atılmadı. Tutuklu DAİŞ’liler ve ailelerinin büyük çoğunluğu Irak uyruklu. DAİŞ’lilerin gönderilmesi için Irak hükümetiyle ortak müzakereler oldu, ancak çok ağır işliyor. Bölgemizin durumuna göre bu tutuklular bizim üzerimizde büyük yüktür. Çünkü bölgelerimiz sürekli uçaklarla ve top atışlarıyla bombalanıyor. Bu tutukluların yükü tek başına kaldırılamaz. Tüm dünya için tehlikeler.
Toplum ve bölgedeki diğer kurum ile kuruluşların bu mücadeleye katkısı ne oldu?
DAİŞ’e karşı başarılı mücadelemiz büyük bedeller ödeyerek şehit düşen arkadaşlarımız ve bölge halkıdır. DAİŞ bölgede birçok katliam gerçekleştirdi ve çok sayıda sivil bunun kurbanı oldu. Direniş ve mücadelemizdeki gücümüzü toplumun tüm birleşenleriyle güçlerimizin yanında durmasından aldık. Özerk Yönetim de tüm kurumlarıyla her yönden güçlü destek sundu. Toplumun savunma konusunda duyarlı kılma ve eğitme noktasında toplumda güçlü bir fikir birliği oluşturuldu. Bölgedeki toplumsal ve askeri tüm kurumlar, toplumun ortak mücadelesi sonucunda zaferimiz daha da güç alıyor ve saldırılara karşı ortak duyarlılık saldırıları engelliyor.
ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri yeni dönemde mücadeleye katkısı ne oldu?
Kobanê’de başlayan ve Baxoz’a kadar süren süreçte ortak mücadele en üst düzeyde yürütüldü. Elde ettiğimiz zaferlerde uluslararası koalisyon güçlerinin de rolü vardı. Ancak Baxoz savaşının ardından birçok güç rahat nefes aldı. Bununla birlikte tehlikenin eskisi gibi kalmadığı düşüncesini kapılarak zayıflık ortaya çıktı. Bazı güçler bu noktada görevlerini yerine getirmek istiyor, ancak bu azdır uluslararası koalisyonla birlikte daha güçlü ortak tedbirler alınmalıdır. 60 ülkeden binlerce tutuklu ve ailesinin durumu çözülmezse bu noktada ciddi tehlikeler arz etmekte. İstihbarat ve operasyonlar noktalarında ortak çalışmalar bir düzeye kadar yürütülüyor. Ancak yükün büyük kısmı yine gücümüze bırakılmış. Tutuklu DAİŞ’lilerin ülkelerine döndürülmesi noktasında birçok toplantı yapılıyor ancak yeterli değil.
DAİŞ liderlerine dönük ABD öncülüğünde gerçekleştirilen operasyonda QSD’nin de payının olduğu belirtildi. QSD, kendi bölgeleri dışında DAİŞ’e karşı operasyonlara nasıl katkı sağlıyor?
Bölgedeki DAİŞ çetelerine cephane ve finanse destek sağlayan ağın ve yönetildiği bölgelerin tespit edilmesi için uluslararası koalisyonla ortak çalışma yürütülmekte. Yine DAİŞ’in üst düzey çete başları ve yardım edenlere dönükte ortak çalışmalar var. Tutukladığımız çeteler ve ailelerin sorgusu vb. elimize geçen istihbaratı bilgiler noktasında çalışmalar yapıyoruz. DAİŞ’in tamamen sonlandırılması için güçlü bir mücadele yürütüyor ve ortak çalışmalara da dahil oluyoruz.
DAİŞ’le mücadelenin önündeki en büyük engel nedir? Türk devletinin engel olduğu söyleniyor. Türk devletinin özellikle işgal altındaki bölgelerde olmak üzere DAİŞ’i örgütlenmesine ilişkin şu ana kadar elinize geçen belgeler ve bilgiler neler?
Bunun en göz önündeki örneği DAİŞ lideri Ebubekir Bağdadi’nin Türkiye sınırında ve denetimindeki bölgede öldürülmesidir. Herkes Türk devletinin DAİŞ’le ortaklığını iyi biliyor. Tutukladığımız çetelerde sorgularında Türkiye’de eğitim gördükten sonra Türk istihbaratı tarafından bölgeye gönderildiklerini itiraf etti. Bölgedeki çetelerin kaçırılma güzergâhlarının da Türkiye olması da bu desteği bir kez daha açıkça gösteriyor. Talimatlarını Türk devletinden alıyorlar. İşgal altındaki bölgelerde DAİŞ çetelerinin başka isimlerle yer aldığı apaçık ortada.
İşgal altındaki bölgelerde topluma dönük kaçırma, tutuklama, katletme gibi her türlü ihlaller yapıyorlar. Kadınlara dönük yapılan bu uygulamalar DAİŞ fikrinden farklı değildir. Tüm Suriye ve halkları için mücadele eden QSD’nin başlıca görevlerinden biri de bu işgal altındaki bölgeleri özgürleştirmedir. İşgal altındaki bölgelerin özgürleştirilmesi ve halkının rahatla topraklarına dönmesi için askeri vb. birçok yönden çalışmalarımız sürüyor.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Baxoz zaferinin üzerinden 4 yıl geçti. Büyük kazanımlar elde edildi ve mücadelemiz günlük olarak sürüyor. DAİŞ fikri olduğu sürece ve yeniden canlandırılması için zemin oluşturma girişimleri oldukça, diğer güçlerin aynı fikirle Kuzey ve Doğu Suriye halkımıza dönük aynı şeyleri yaşatma isteklerine karşı mücadelemiz sürecektir. Şimdiden itibaren tüm dünya için yeni bir tehlikenin oluşmaması için mücadelemiz sürecek ve QSD olarak halkımıza ve şehit ailelerimize özgür bir yaşamı kalıcılaştırma sözünü mücadelemizle sürdüreceğiz.