HABER MERKEZİ- Aras Şaho yazdı:Suriye’deki Fırsatlar ve Boşluklar Üzerine MİT’in HTŞ ile Planları
“Suriye’deki savaş hali devam ederken Mazlum Abdi ve Colani görüşmesinden sonra Şam’a giden Türk heyeti bölgedeki fırsatlardan ve oluşan boşluklardan faydalanmak için HTŞ ile yeni planlara gitti.Beşar Esad hükümetinin Aralık 2024’te çöküşünden sonra, Suriye şu anda Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif gruplar koalisyonu tarafından yönetiliyor. HTŞ ve diğer yerel güçler tarafından ılımlı ve yetkin bir yönetici olarak görünme çabalarına rağmen, özünde selefi-cihatçı bir gruptur. HTŞ, Ortadoğu’nun istikrarı için geniş çapta bir tehdit oluşturuyor.
İşgalci Türk devleti, uzun süredir Suriye muhalefetindeki cihatçı grupların, özellikle “Suriye Milli Ordusu” (SMO) ve HTŞ’nin destekçisi konumunda. Esad rejiminin çöküşünden birkaç gün sonra Ankara, Suriye’deki büyük elçiliğini yeniden kurdu; AKP Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Türk istihbarat şefi İbrahim Kalın, Şam’daki HTŞ liderleriyle bizzat görüşmeler gerçekleştirdi.
13 Mart günü, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve Türkiye’nin Suriye Büyükelçisi Burhan Köroğlu’ndan oluşan bir heyet Şam’a ulaştı ve doğrudan “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Geçici Suriye Hükümeti arasında onaylanmış olan Anlaşma” konusunda acil bir toplantı düzenledi.
Toplantının içeriği, Özerk Yönetim’in statüsünü tümden tasfiyesi ve HTŞ’nin kalıcı hale getirilmesi çerçevesinde ele alındı. MİT öncülüğünde yürütülen toplantıda, yapılan anlaşmanın nasıl yürürlüğe gireceği ve mevcut güçler üzerindeki etkileri konusunda HTŞ liderliğindeki yeni Suriye Hükümeti’ne perspektifler verildi. Heyet Tahrir el-Şam liderliğindeki geçici Suriye hükümetinin, Özerk Yönetim ve Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı varlığını güçlendirmeye çalışan Türkiye aynı zamanda Suriye’deki kendi varlığını da resmileştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede yapılan toplantıda alınan kararlara dair elimize geçen maddelere bakacak olursak;
- Suriye topraklarında daha sonra belirlenecek bir bölgede Türkiye-Suriye Ortak Operasyon Merkezinin kurulması
- Yine Til Rifat’ta Türkiye-Suriye Ortak Operasyon Merkezinin kurulması (Sözü edilen merkez MİT öncülüğünde kendisine bağlı El Emşat ve El Hemzat çete gruplarının da dahil olduğu bir merkez olacak)
- İdlib’de, Türkiye ve Şam arasında ortak Askeri-Güvenlik Merkezi Üssü kurulması konusunda anlaşma sağlanacak.
- T-4 yakınlarında bir askeri üs kurulacak. Ayrıca MİT ve Yeni Suriye Hükümeti yetkilileri, “askerlerin(çetelerin)” eğitimi ve sayının arttırılması için iş birliği yapacak.
- Yeni Suriye’nin inşasında Türkiye’nin maddi yardımlar sağlayacak. Son bir ay içerisinde Türkiye, HTŞ’ye yaklaşık 1,5 milyon dolar tahsis ettiği öğrenildi.
- Türkiye, kendisine bağlı silahlı gruplar olan SMO ve işgal ettiği bölgelerdeki çete gruplarının, yeni Suriye ordusuna katılmasını talep etti. Bu çete grupları için silahlar desteği verilecek ve yaşam kampları da kurulacak.
- Özellikle MİT tarafından eğitilen “seçilmiş” bazı çeteler, Yeni Hükümet içinde özel görevler üstlenmek üzere yerleştirilecek.
Türk MİT’i, bizzat kendisi yabancı çetelerin gizli ve uyuyan hücrelerini organize ediyor ve yeni kurulacak üslerde yer almakla görevlendiriyor. Türkiye, bu yabancı çeteleri stratejik çıkarları için kullanmayı ve onları başka ülkelere karşı bir tehdit aracı olarak kullanmayı amaçlıyor.
Türk devleti, Yeni Hükümet’teki mevcut boşluktan faydalanarak hızla yer edinmek istiyor. Kamuoyunda artık zayıflayan otoritesini güçlendirmek için, 10 binden fazla cihatçı çete ve DAIŞ’e bağlı radikal grupları HTŞ ile birleştirerek kendini güçlendirmeyi umuyor. Türkiye’ye bağlı çete gruplarının gerçek sayısı 10 binden fazladır; geçmiş yıllarda Türkiye bu çete gruplarını Suriye, Irak, Libya ve Yemen’de en azından maddi destekle savaştırdı, ancak başarısızlığa uğradı. Irak’ta, Güney Kürdistan’da geçen yıl aynı şekilde MİT eliyle istihbarat ağlarını kurdu ve çeteler eliyle işgal sınırlarını genişletti.
MİT’İN FİNANSE ETTİĞİ VE DESTEKLEDİĞİ ÇETE GRUPLARI
MİT’in kontrolündeki yabancı silahlı çetelerin çoğu yeni Suriye ordusuna yöneldi ve bazıları general rütbesine kadar yükseltildi. Ancak diğerleri, özellikle Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye sınırına yakın küçük cihatçı gruplar içinde aktif kalmaya devam ediyor. Suriye’deki cihatçı gruplara katılan Türklerin gerçek sayısı belirsizdir. Ancak 2019’a kadar Türkiye istihbaratının yayınladığı bir belgede, 4-5 bin Türk cihatçının Suriye’ye gittiği belirtilmişti.
HTŞ, MİT’in tek grubu değil; El Kaide’ye bağlı Hurras El-Din (HAD) de, yaklaşık 1.500 ila 2.000 militanı olduğu tahmin edilen ve MİT’in her türlü desteği verdiği bir diğer gruptur. HAD, son aylarda ABD Merkez Komutanlığı’ndan (CENTCOM) ciddi baskıya maruz kaldı ve grubun birkaç üst düzey çete lideri SİHA saldırılarında öldürüldü. Tasfiye edilenler arasında, Türk El Kaide üyesi Muhammed Yusuf Ziya Talay, diğer adıyla Cafer El-Türki de bulunuyor. Suriye’deki gizli operasyonlar için MİT tarafından görevlendirilmişti. Ölümü, MİT’in operasyonlarına ciddi bir darbe vurdu ve bölgedeki çalışmalarını sekteye uğrattı.
MİT aynı zamanda, hala Suriye’de 1.500 ila 3.000 savaşçı arasında bir güce sahip olan Irak ve Suriye İslam Devleti (DAIŞ) gibi diğer cihatçı grupları da destekliyor; ayrıca çoğunlukla Çinli Uygur kökenli vatandaşlardan oluşan ve tahmini 800 ila 3.000 kişi arasında değişen Türkistan İslam Hareketi’ni de takip ediyor. Örneğin, MİT Özel Faaliyetler Daire Başkan ve eski subay Kemal Eskintan (Ebu Furkan olarak bilinir) komutasında Türkiye’deki El Kaide operasyonları izleniyordu. Eskintan, Türkiye’nin sadece Suriye’de değil, Ortadoğu ve Afrika genelinde cihatçı gruplara destek sağlamada kritik bir rol oynadı.
Özbek çetelerden oluşan ve yaklaşık 500 üyesi bulunan Xetibe el-Tewhid wal-Cihad adlı cihatçı grup ile çoğunlukla Özbek ve Orta Asya’dan diğer çetelerden oluşan, 500 ila 1.000 kişi arasında çeteye sahip Xetiba İmam el-Buxari, MİT tarafından büyütülmek üzere hazırlanıyor. Türkiye, Afrika ve Kafkasya’da, MİT aracılığıyla, özellikle Fransa, Belçika ve diğer ülkelerden cihatçı çeteler toplayan Katibat al-Ghoraba gibi cihatçı grupları biliyor. Ayrıca MİT, çoğunlukla Çeçenistan, Dağıstan ve Kuzey Kafkasya’nın diğer bölgelerinden (Rusya, Gürcistan ve Azerbaycan topraklarında) çetelerden oluşan Ajnad el-Qewqaz adlı cihatçı grubu da destekliyor.
Şimdi soru şu: Erdoğan iktidarı, MİT’in yabancı çeteler eliyle hazırladığı bu yeni acil planı ne kadar pratiğe koyabilecek? MİT öncülüğünde hazırlanan bu tür planlar Türkiye’nin ortakları ve müttefikleri tarafından nasıl ele alınıyor? Çünkü son on yılda Avrupa ve Rusya’daki birçok cihatçı terörist saldırı, bir şekilde Türkiye üzerinden geçmiş çeteler tarafından gerçekleştirildi; bazıları da eğitim ve savaşmak için Suriye’ye gidenlerden oluşuyor.”
Aras ŞAHO
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi