Bir Yunan filozofu türkülerin gücü yasaların gücünden fazladır, demiştir. 14 Temmuz filmi de onu yasaklayanlardan daha güçlüdür. Bu açıdan 14 Temmuz filmi YNK’lilerin bu tutumunu aşacak, Soran halkıyla da, tüm Kürdistan halkıyla da buluşacaktır.
HABER MERKEZİ – Başurê Kurdistan’da Tevger’e ve kadın kurumlarına yönelik baskı ve kısıtlamalardan 12 Eylül faşizmi altında zindanlarda direnenleri ve şehit düşenleri anlatan 14 Temmuz filmi de nasibini almıştır. Böylece YNK’nin Tevger ve demokratik kurumlara yönelik baskıların Türkiye’nin isteğiyle yapıldığı netleşmiştir. Çünkü 14 Temmuz büyük ölüm orucunu anlatan film sadece ve sadece faşist Türk devletini rahatsız eder. Herhangi bir Kürt bu filmden rahatsız olmaz; aksine bu filmden rahatsız olanlardan Kürtler rahatsızlık duyar.
14 Temmuz filminin yasaklanmasına filmin gösterileceği sinemanın sahibi de tepki göstermiştir. Çünkü 14 Temmuz filmi çok kısa süre önce Süleymaniye’deki film festivalinde ödül almıştır. Daha önce Hewlêr’de yapılan film festivalinde beğenilmiş ve ödül almıştı. Çünkü bu film 1980 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra Diyarbakır 5 nolu zindanındaki işkenceyi, zulmü ve buna karşı direnişi anlatıyor. Böylece Kürtler tarihlerindeki önemli bir kesiti hafızalarına kayıt ediyor. 2010’lu yıllarda çatışmasızlığın olduğu dönemlerde faşist AKP-MHP iktidarının bugünkü faşist şefi Tayyip Erdoğan bile bu cezaevinin dili olsa da zulmü dillendirse, diyordu. Ancak AKP iktidarı benzer uygulamalar yaptığı için bu filmden rahatsız olmuştur. YNK de AKP-MHP faşist iktidarını memnun etmek için bu filmi yasaklamıştır. Bu tutumu nedeniyle halktan ve özellikle de aydınlardan büyük tepki görmüştür.
14 Temmuz filmini bu dünyada yasaklayacak tek ülke vardır, o da Türkiye’dir. AKP-MHP faşist iktidarı ve onun psikolojik savaşının etkisi altında kalanlar dışında bu filmden kimse rahatsız olmaz. Özellikle hiçbir Kürt bu filme olumsuz yaklaşmaz. Filmde eksiklik ve yetersizlik bulunabilir ama böyle bir filmin yapılmasını Kürtler için bir değer olarak görürler. YNK’liler de bu filmi izlediğinde Kürtler için bir değer olarak görürler. O zaman böyle bir yasağa neden başvuruluyor? 14 Temmuz film yasağı, Tevger’e ve diğer demokratik kurumlara yönelik saldırılar esas hedefin PKK olduğunu gösteriyor. Yoksa 14 Temmuz filmi neden yasaklansın! Film PKK’nin öncü kadrolarının tarihi direnişini konu alıyor.
14 Temmuz filminin yasaklanması YNK için utanç vericidir. YNK o kadar şaşkın ve Türkiye’yi memnun etmek için o kadar işgüzar ki, film ve sanat düşmanı duruma düşüyor. Kürtlerin bilinç kazanma, sömürgecilere öfke duyma ve yurtseverliğin gelişmesi için bu filmin izlenmesini teşvik etmesi gerekirken yasak koyuyor. Böylece Kürtlerin zulme karşı çıkmasını sağlayacak, bu yönlü düşünceyi güçlendirecek bir sanat eserine karşı çıkmış oluyor. Bu tutum yurtsever duyguların gelişmesinde engelleyici bir tutumdur. Güzel duygular da sanat ve edebiyatla oluşur, çirkinliklere öfke de sanat ve edebiyatla oluşur. 14 Temmuz filmi bu konularda rol oynayacak bir sanat ürünüdür. Ama YNK böyle bir filme yasak koyuyor. Bu filme yönelik yasak ne kadar anlamsızsa Tevger’e yönelik geliştirilen yasaklar da böyledir.
Kürtler açısından Süleymaniye’nin önemi, önemli bir sanat, edebiyat ve kültür merkezi olmasıdır. Bu alanda büyük şairler ortaya çıkmıştır. Eğer Soran bölgesinde yurtseverlik güçlüyse, bunu esas olarak yaratan sanat ve edebiyattır. Böyle bir yerde 14 Temmuz filminin yasaklanması daha fazla kabul edilemez bir durumdur. Süleymaniye ve bir bütün olarak Soran halkı bu tutuma karşı çıkarak kendi karakterini ortaya koymalıdır. Hiçbir sanat ve edebiyat insanı ve aydın bu durumu kabul etmemeli ve sessiz kalmamalıdır. En başta da YNK’ye yakın olanlar bu duruma karşı tutum almalıdır. Çünkü YNK’ye ve destek olduğu topluma en büyük saygısızlık budur. Öte yandan Süleymaniye ve çevresindeki halk böyle bir filmin izlenmesinden mahrum bırakılmıştır. 14 Temmuz filminin yasaklanması konusunda YNK yönetiminin özeleştiri vermesi, özür dilemesi gerekirken böyle bir tutum göstermemeleri bu yasağı isteyerek yaptıklarını göstermektedir.
1980 askeri faşist darbesi, en başta da Diyarbakır zindanındaki zulmüyle bilinen 12 Eylül faşizmi tüm Kürtlere büyük bir zulüm yapmıştır. Sadece PKK’lilere değil, tüm Kürt siyasi güçlerine ve tüm halka yönelmiştir. YNK’nin Bakurê Kürdistan çalışmaları için gönderdiği değerli yurtsever devrimci Necmettin Büyükkaya da 12 Eylül faşizmi tarafından Diyarbakır 5 nolu cezaevinde katledilmiştir. Tüm Kürt halkı 12 Eylül faşizminden zarar görmüştür; bu nedenle 12 Eylül faşizmine çok öfkelidirler. Bu açıdan 14 Temmuz direnişi şahsında zindanda direnenleri de kendi onurları olarak görmektedirler. YNK 14 Temmuz filim yasağı ile tüm Kürtleri karşısına alan bir yaklaşım içinde olmuştur. YNK kendilerinin de onur duyacağı bu filmin yaygınca gösterilmesini sağlaması gerekirken yasak koyması günlük ve basit bazı çıkarlar gereği temel değerlerden ne kadar uzaklaşıldığını ortaya koymaktadır.
Bir Yunan filozofu türkülerin gücü yasaların gücünden fazladır, demiştir. 14 Temmuz filmi de onu yasaklayanlardan daha güçlüdür. Bu açıdan 14 Temmuz filmi YNK’lilerin bu tutumunu aşacak, Soran halkıyla da, tüm Kürdistan halkıyla da buluşacaktır. Yaşamı uğrana ölecek kadar sevenler, tabi ki basit yaşamlar için, günlük çıkarlar için hareket edenler karşısında her zaman üstün gelecektir.
Kaynak: Yeni Özgür Politika/Hüseyin Ali