Askerlerle aramda yaklaşık 100-150 metre mesafe vardı. Askerler çevrelerine sık sık ateş ediyor ve bağırıyorlardı. Birbirleriyle konuşurken seslerini duyabiliyordum. Su ve yiyecek almak için köye ulaşmak istedim. Birkaç gün sonra aşağı indim ve bir noktada düştüm. Yaklaşık yarım saat baygın kalmışım. Bu sırada yağmur yağmıştı ve yer hala ıslaktı. Ayağa kalkabilmek için ağzıma biraz ıslak toprak koydum. O ıslak zemin bana tekrar devam etmem için enerji verdi. Geceydi, köye gittim. O gece kuyunun yanında kaldım ve sabaha karşı askerlerin hareketliliğini gözlemlemek için tekrar çevreyi inceledim. Düşman, Şehîd Agir, Şehîd Felat ve Şehîd Doxan savaş tünellerinde mevzilenmişti.
O gün biraz erzak bulmak için etrafa baktım. Bir kutu zeytin buldum. Kutuda çok az zeytin vardı. Sonbahar olduğu için nar ağaçları da vardı, elimden geldiğince nar topluyordum. 5 gün boyunca zeytin ve nar yiyerek idare ettim. Düşman sürekli hareket halindeydi. Sık sık bulunduğum yere gelip çevreyi kontrol ettiler. Ondan sonra arkadaşlarıma ulaşmak istedim ve köyden ayrıldım. Bu sırada Şehîd Felat tepesindeki askerler beni fark edip ateş etti. Sonra teslim ol çağrısı yaptılar. Şehîd Agir Tepesi’nin yamaçlarına doğru gittim, orada da askerler teslim ol çağrısı yaptı. Askerler saklandığım yere çok yakındı.
Kendi aralarında konuşup, “Belki hala buralardadır” diyorlardı ve durduğum kayanın önüne ateş ediyorlardı. Yaklaşık 2 saat boyunca drone üzerimde dolaştı. Yerimin belli olmasını bekliyorlardı. Keşif uçaklarının hareketliliği de vardı. Beni bulunduğum yerden çıkarmaya çalışıyorlardı. Hiçbir sonuç alamayınca gece saatlerinde savaş uçakları gelerek olduğum bölgeyi 4 kez bombaladı. Keşif uçaklarıyla aynı yeri iki kez bombaladılar. O gece olduğum yerde kaldım ve hareket etmedim. Bir gün sonra etrafa baktım ve bölgenin sessiz olduğunu gördüm. İki gece sabrettim ettim ve sonra yavaş yavaş olduğum bölgeden ayrılarak arkadaşlara ulaşmak istedim” dedi.
YOLDAŞLARIMI GÖRMEK UMUDUYLA AYAKTA KALDIM
Yoldaşlarına ulaşmak için iki gün boyunca aç-susuz dolaştığını belirten Çekdar şöyle devam etti: “Arazide arkadaşları ararken karşımda iki yoldaşımı gördüm. İlk başta gerilla olup olmadığımı anlamadılar. Aramızda 100 metre mesafe vardı ve beni çağırdılar. Bana heval olup olmadığımı sordular. Birçok soru sordular, ben de cevapladım. Sonra ikna olup arkadaşların yanına gidelim, dediler. Heval olduklarını anladığımda içim rahatladı. Bu sayede 16 gün sonra arkadaşlarıma ulaştım. Arkadaşlarımı görmek umuduyla ayakta kaldım. Asla umudumu kaybetmemiştim.
Aradan ne kadar zaman geçse de amacım eninde sonunda arkadaşlarla buluşmaktı. O anlarda o kadar mutluydum ki yoldaşlarımın yanında olduğuma hala inanamıyordım. O 16 gün boyunca, arkadaşlarımın merak ettiklerini ve bana ne olmuş olabileceğini sorduklarını düşünüp durdum. Her gün kendi kendime arkadaşlarıma ulaşmam gerektiğini söylüyordum. Yoldaşlarımı bulma umudu irademi daha da güçlendirmişti. Bir kişinin iradesi güçlü olduğunda ve hedefe kilitlendiğinde, kesinlikle başaracaktır. Başarıya ulaşırken tereddüt etmemeli ve direnmekten vazgeçmemelidir. İnsanlar yemeden içmeden ayakta kalabilirler ama umut olmadan ayakta kalamazlar.”