HABER MERKEZİ –
Kürt kadınlarının kahramanca ve fedaice direnişi tarihte eşi ve benzeri görülmemiş bir olaydır. Özellikle yirmi birinci yüzyılla birlikte erkek zihniyet kaybederken kadının muhteşem mücadelesi her yere yayılmakta ve bu mücadele gittikçe daha da büyümektedir. Ataerkil zihniyet ve onun tecavüzcü şefleri kadının başarılı direnişini kabullenemeyip tüm vahşi ve kan emici politikalarını devreye sokarak kadının bedenine, fikrine ve iradesine saldırmaktadır. Kadın şahsında aslında toplumun bedenine, fikrine ve iradesine saldırmakta ve bu sistematik bir şekilde her yerde yürütülmektedir.
Özellikle Kürdistan ve Ortadoğu’da bu saldırılar son zamanlarda bir hayli artmış durumda. Kürdistan’da tecavüzcü devlet eliyle kadın üzerindeki katliamlar ve tecavüzler devam ederken, bu güç özel savaş yöntemleriyle kadına ve topluma saldırmaktadır. Bu özel savaş bünyesinde sanal medya üzerinden fuhuş ve tecavüz kültürü geliştirilmekte, aşk ve sevgi adı altında genç kadınlarla ilişki geliştirilmekte ve bu ilişki sonucunda genç kadınlara karşı şantaj yapılarak, genç kadınlar ajanlaştırılmaya çalışılmakta. Bilinmelidir ki bu politika tesadüfi değildir ve yıllarca Türk faşist devletinin eliyle sistematik bir şekilde geliştirilmektedir. Devletin tüm güçleri tarafından planlı bir şekilde tecavüz politikaları gerçekleştirilmekte ve binlerce kadın hem fiziki hem de psikolojik yollarla her gün devletin taciz, tecavüz yok etme politikalarıyla karşı karşıya kalmakta. Faşist ve tecavüzcü iktidar, gerçekleştirmek istediği bu saldırılarla halkın refleksini test ederek halkta tepkisizlik geliştirmeye çalışmaktadır. Kadına yapılan saldırılar Kürt halkına, Kürt halkının özgür yaşam tutkularına yapılmaktadır. Kadınları köleleştirme politikalarıyla, aslında köleleştirilmiş bir toplum yaratılmak istenmekte. Kürt halkına dayatılan imha ve inkar saldırıları da kadının köleleştirilmesi sonucu gelişmiştir.
Kadın üzerinde gerçekleştirilmek istenen tüm katliam, tecavüz, şiddet politikalarına karşı KJK, KCK hamlesine eş zamanlı olarak ‘ÖZGÜR KADIN VE TOPLUMU SAVUNMA ZAMANI’ hamlesini başlatmış ve bu hamle başta 4 parça Kürdistan olmak üzere Avrupa’da ve bir çok yerde büyük bir etki yaratmıştır. Bu hamlenin verdiği güçle birlikte dünya kadınları tarafından tarihi bir direniş sergilenmekte. Peki bu direnişte Kürt kadının rolü göz ardı edilebilir mi? Özellikle Kürt kadının sesi tüm dünyada büyük bir yankı uyandırmış, Kürt kadının muazzam direnişi dünya kadın direnişine büyük örnek teşkil etmiş ve dünya kadınları Kürt kadınlarının öncülüğüyle harekete geçmiştir. Erkek zihniyet tarafından gösterilen bu direniş hazmedilememiş olsa gerek ki pandemi süreci fırsat bilinerek kadın üzerindeki psikolojik ve şiddet politikaları artırılmıştır. KJK’nin başlatmış olduğu ‘ÖZGÜR KADIN VE TOPLUMU SAVUNMA ZAMANI’ hamlesi, gerçekleştirilmek istenen bu politikalara karşı büyük bir cevap niteliğinde olmuştur.
Örgütlü Kadın Birliğiyle Kadınlar Daha Güçlü Olacaktır
Peki bu durumda kadınların, özellikle genç kadınların hamleye sahip çıkma ve direniş alanını genişletme adına üstüne düşen görev nedir? Faşist sistem en çok iki kesimi hedeflemektedir; bunlar kadın ve genç kesimdir. Buna göre en çok hedefhaline getirilen de genç kadın kesimi olmaktadır. Bu durumda genç kadınların, ugulanmakta olan politikaları iyi anlamaları ve iyi çözümlemeleri gerekmekte. Son süreçte yaşanan İpek Er ve Gülistan Doku olaylarında da görüldüğü gibi genç kadınlar düşman gerçekliğinden çok uzak yaşamakta, çok kolay bir şekilde kandırılabilmekteler. Bu olayların yüzlerce hatta binlerce örneği vardır. Kendi benliğinden uzak olan genç kadınlar bu tür politikalara çok kolay bir şekilde kanabilmekte ve bu durum tecavüz, intihar, fuhuş, uyuşturucu ve ajanlaşmaya kadar gidebilmektedir. Bu politikalarla yapılmak istenen şey toplumu ya da Kürt toplumunu kendi benliğinden uzaklaştırmak ve kendine yabancı bir toplum gerçekliği yaratmaktır. Bu durumda genç kadınlara düşen görev daha fazladır; genç kadınlarda kültürünü, dilini kısacası kendi gerçekliğini tanıma gelişmelidir. Erkek iktidar, kadınlar arasında parçalanmışlık yaratıp, bu şekilde kadınları daha kolay sindirip kendi etkisine alabilmektedir. Bu politikaya karşı genç kadınların belli bir örgütlülüğü olmalı. Örgütlü kadın birliğiyle, kadınlar daha güçlü ve daha bilinçli olabilirler. Genç kadınlar bu örgütlülükle hamle etrafında kenetlenmeli ve hamle alanını genişletmelidir.
Başlatılan bu hamlenin sahiplenmesi tüm ezilen kadınların ve halkların sahiplenmesi demek aynı zamanda. Bu hamlenin sahiplenmesi, özgür kadın kişiliğiyle özgür bir toplumun yaratılması demek. Özgür ve eşit yaşamın yolları bu hamleyle birlikte gerçekleşecektir. Şu an dünyada yaşanılan tüm acıların nedeni ve kaynağı erkek zihniyeti ve onun uygulamalarının sonucudur, tüm yoksulluklar ve yaşanılan tüm iktidar savaşları bu zihniyetten kaynaklamaktadır. Dünyada ve Ortadoğu’da en fazla kırıma uğrayan, zorlanan ve hedef gösterilen kadındır. Kapitalist sistem, kadını bir mülk ve köle olarak kullanmak istemekte. Eş başkanlık sistemine olan saldırılardan tut direnen ve ses çıkaran kadınlara karşı gözaltı ve tutuklama politikaları, aynı zamanda kadın kurumlarının kapatılmak istenmesi tamamen direnen kadına karşı yapılan iradesizleştirme politikalarıdır. Bu politikalara karşı görüldüğü gibi müthiş bir öfke süz konusudur. Başlatılan hamle de bu öfkenin bir sonucudur, yaratılan bu öfke kadınlar üzerinde yürütülen katliam ve tecavüz politikalarına karşı bir intikama dönüşmelidir. Kadınlar evde, sokakta, işyerinde ve her alanda ses çıkarmalı, haksızlıklara boyun eğmemelidir. Hamlenin verdiği güçle daha da direnmelidir ve mücadelede ısrarcı olmalıdır. Kadınların, erkek iktidar tarafından gerçekleştirilen bu saldırıları hiçbir zaman sıradan ele almaması gerekmektedir. En çok genç kadınlar tarafından bu hamle sahiplenilmeli ve genç kadınlar toplumun öncü ve savunucu gücü olmalıdır. Genç kadınlar bu politikalara karşı sessiz kalmamalı ve devlet kurumundan hesap sormalıdır. Bilinmelidir ki sömürgeci ve kapitalist güç ortadan kalkmadığı sürece ne Kürdistan’da ne de dünyada kadın ve toplum için özgür bir yaşamın kurulması mümkün değildir. Bu yüzden de kadın üzerinde var olan fiziki, psikolojik ve toplumsal saldırılara karşı refleks gösterilmeli ve direnilmelidir. Kadın birliği ve direnişi böyle gösterilmelidir.
Genç Kadınların İradeli Duruşu Faşizmi Yerle Bir Edecektir
Önder APO üzerinde uygulanan İmralı işkence sistemiyle birlikte kadıların, Kürt halkı ve tüm ezilen halkların alternatif özgür yaşam istekleri tecrit altına alınmaktadır. Önder APO’nun yarattığı fikir ve felsefeyle birlikte, savaşan bir kadın ve halk gerçekliği yaratıldı. Önder Apo’nun özgürlüğü ile tüm kadınların özgürlüğüne yol açılacak, kadınların özgürlüğüyle özgür bir toplum gerçeği yaratılacaktır, bu yüzden de Önder Apo’nun özgürlüğü için evrensel çapta mücadele gerekmektedir. Bu mücadelede en önde yürümesi gereken kesim genç kadınlar olmalıdır. Önder APO’nun kadına verdiği emek asla göz ardı edilmemelidir, dünya çapında özellikle Kürt kadınlarının elde ettiği kazanımlar Önder APO sayesindedir, genç kadınlar bunun bilincinde olarak hareket etmelidir. Tüm dünyada, entelektüel kesimlerden tut parlementerlere kadar herkes özgürlüğe giden yolun Önder APO’dan geçtiğini bilmekte, bunu emperyalist güçler de çok iyi bilmekte ki halkların ve kadınların özgürlüğüne engel olmak için Önder APO üzerindeki işkence sistemini her geçen gün daha da arttırmakta. Kapitalist Modernist sistem tarafından Önder APO üzerinde uygulanan ağırlaştırılmış tecritle özgür yaşamın yolları tamamen kapatılmak istenmekte. Bu tecritle birlikte halkta umutsuzluk ve inançsızlık yaratılmaya çalışılmakta, bu şekilde halkı mücadeleden uzak tutma amaçlanmakta. Bu tecritle aslında toplumun değerlerine saldırmak istenmektedir. Fakat görülüyor ki özellikle Kürt kadınları ve dünya kadınları Önder APO’dan vazgeçmiyor ve Önder APO için baş kaldırıyor. Önder APO’nun öngörüsünden ve perspektifinden yola çıkarak yirmi birinci yüzyılı kadın yüzyılı yapma temelinde mücadele yürütüyor. Bu mücadele de genç kadının rolü çok önemlidir en çok saldırıya uğrayan kesim olan kadınlar ve gençlerse burada her iki kimliğinden dolayı en çok bu saldırılara maruz kalan kesim de genç kadınlar olmaktadır. Bu yüzden de genç kadınlar herkesten daha çok kendini eğitmeli, örgütlemeli, herkesten çok ses çıkarmalı ve öz savunma gücünü oluşturarak Önder APO’nun ‘yirmi birinci yüzyıl kadın yüzyılı olacak’ perspektifinden yola çıkarak, bu yüzyılı kadın yüzyılı yapma temelinde herkesten daha çok sorumluluk üstlenmeli ve mücadele yürütmelidir.
En önemlisi de herkesten çok Önder APO’ya sahip çıkarak Önder APO’nun yarattığı ‘Demokratik-Ekolojik-Kadın Özgürlükçü Paradigma’ temelinde hareket etmelidir. Önder APO sayesinde Kürt kadınları evrensel kadın mücadelesine öncülük etme pozisyonuna gelmiştir. Kadınların mücadelesi, insanlığın kurtuluşunu birebir ilgilendirmektedir bu doğrultuda Genç kadınların mücadelesiyle yaşamın her alanında öncülük etme gücü oluşacaktır. Bu öncülükle genç kadınların faşizme karşı çıkma ve direniş bayraklarını yükseltmeleri gerekmektedir, yapılan saldırılara karşı genç kadınların öz savunma gücünü oluşturması gerekmektedir. Genç kadınların, yaşamlarının her alanında kendilerini savunması aynı zamanda toplumu ve toplum değerlerini savunması demektir. Bu doğrultuda başlatılan ‘ÖZGÜR KADIN VE TOPLUMU SAVUNMA ZAMANI’ hamlesi sahiplenmeli Önder APO’nun fiziki özgürlüğünü gerçekleştirmek için mücadele yürütülmeli ve gerçekleştirilen tüm katliam ve yok etme politikalarına karşı genç kadınlar intikam alma hırsıyla sürece katılmalıdır. Genç kadınların iddialı ve iradeli duruşu faşizmi yerle bir ederek İmralı işkence sistemini kıracak ve erkek iktidarını yıkarak yirmi birinci yüzyılı kadın yüzyılı yapacaktır.
Nazelin Amed