HABER MERKEZİ
Oyunumuzun adı: Esnek cadı
Senarist: Kapitalizm
Oyuncular: Erkek egemen zihniyetin hükmünde ki tüm kadın ve erkekler
( Sahne 1)
“Geçmişten bugüne” sözünün tekrarı ile mevcut bütün yazılarda karşılaşmışızdır. Yine ele alacağımız bu yazının temeli, geçmişten bugüne uzanıyor. Fakat bu yazı, diğer yazılar gibi tekrarlara uğrayan terimleri, içerisinden arındırmış bulunmaktadır. Tarihin karanlık döneminden başlıyor yazımızın temeli. Buna birçok okur farklı manalar yükleyebilir: “Tanrının kadını yarattığı o gün” yahut başka bir manada olabilir bu. Bize göre, kadınlarca toprağa atılan ilk tohuma karşın, yaratılan o tohumun atılması ile başladı her şey. Yani ‘erkek egemen zihniyetin’ tohumunun yaratılması ile…
Tarihin sayfalarını çevirirken, kadının köleleştirildiği Sümer Devletinden, kadının çarşaflara büründürüldüğü dini kitaplara kadar birçok şeyin şahidi olmaktan kaçamıyoruz. Bu kronolojide, tıp alanında gelişmeler ve yenilikler yaratan kadın gücünün uğradığı uygulamaları da unutmamalı elbet. Belki de ünlü giyotinler, akli dengeyi alt üst eden işkence yöntemleri, idam sehpaları vb. kadınlar üzerinden üretilmiştir. Kadınlara cadı diyerek, iplerde sallandırıp, ayaklarına bir kütle bağlayıp ardından azgın sulara atma gibi bir yöntemi geliştiren zihniyet, diğer yöntemleri de bu nedenler ile üretmiş olamaz mı? İşte yanıtını çok iyi bildiğimiz soruların başladığı yer, tamda bu nokta oluyor. Asıl olarak, tıbbı geliştiren kadınların infazı basit ele alınacak bir konu olmasa gerek.
Günümüze doğru yaklaştığımızda, tarih birçok sorunun cevabını bizlere sunuyor. Tarihin eski sayfalarında, rahip kılığına bürünüp kadınları cadı diyerek katledenler, bugün bize çok tanıdık olan o ‘kravat ve takım elbise’ kostümüne bürünmüş olanlardır. Kostümleri, figüranları, mekanı ve zamanı değişen bu sahne aslında bize yabancı değil. Her kadının bilinçaltında yaşattığı, bu tiyatronun senaryosu tam hız gelişmeye devam ediyor. Gelişmeye devam etmekle birlikte, devam ettiriliyor da diyebiliriz elbet. Bu senaryoda, var olan cinsiyetler arasında olağanüstü hiyerarşi (OHİL ilan edilir) oluşturulmaktadır. Herkes bu anlamda oynayacağı rolün bilincinde olmalıdır. Erkekler güç, analitik zeka ve mülkiyet sahibi karakterler olarak yazılırken, kadınlara biçilen rolde zayıflık, duygusal zeka ve ikinci sınıf vatandaşlığının sahipliği kalıyor. Belirttiğimiz ‘sahiplik’ kelimesi ise, bugün kadınların uğruna ölmek zorunda kaldıkları bir terim olarak niteleniyor. Özce, bütün tiyatro demeci eril zihniyetin hakimiyeti ve hükümdarlığı üzerine var edilmiş olunuyor. Erkek siyasi, dini, ekonomik ve tüm kamusal yaşam hakları, kendi bireyinde bütünleştiriyor. “Kadın esnek çalışsın! Öyle ki biz onlara o kadar değer veriyoruz ki yorulmasınlar istiyoruz. Gezmek mi istiyorlar: pazara çıksınlar! Gezi de neymiş yahu!” cümleleri çok şeyin kanıtı haline gelmiş bulunuyor. Siyasal iktidarın sahiplerinin bugünlerde ki: “en iyi kariyerin annelik olduğu” söylemi de, kadınlara kıyamadıklarının ve kadınların yorulmalarını istemediklerinin, en büyük kanıtı olarak gösteriliyor. 21. yüzyıl cadılığı, daha mı ‘esnek’ acaba?
Rollerdeki iş bölümüne gelirsek eğer: Kadına düşen pay yine ‘esnek’ oluyor. Adına, ekonomik değerler üzerinden yaratılmış rollerin bütün’süz’lüğü de diyebiliriz. Yüce devlet, yani takım elbiselilerimizde bu durumun tam destekçisi konumundalar. Öyle ki, sırf bu oyun uğurunda yasalar düzenliyor (Medeni Hukuk Sözleşmeleri!) ve bunun üzerinden de talimatlar yağdırıyorlar. Cinsiyetler rolüne hazır! Kürsü konuşmalarının %’ delik payı sırf bu konu üzerinden şekillendiriliyor. ‘Kapitalizmin babaları’ boşuna terimi cinsiyet yapmamış. Öyle ki o her zaman doğru olanı belirler. Biraz da 21. Yüzyıl cadılarına biçilen role değinmek gerekirse cinsiyet kavramının kuyusuna inebiliriz. Emin olun su testisi kuyudan boş dönmez. Cinsellik ve üremek! Dediğimiz gibi, cinsiyet terimini boşuna seçilmişler korosuna ( terimine) dâhil etmemişler. Modernleşmiş cadılık ve hiyerarşilerinin son modeli, buna dayanıyor bunun ile beraber senaryo, izleyicilere (topluma) sunuluyor (dayatılıyor). Öngörülen alanlarda kadın ve erkek rolleri biçilmiş olundu.
“En az 3 çocuk doğurun ve 3 çocuk doğurana ‘sürpriz’ para yardımı (1.300 TL) yapılacak.” söylemini nasıl unuturuz? Kadına biçilen role, paralı doğurma ve paralı annelik rollerini de ekledik. Halka ve kadınlara biçtikleri roller adına, birileri fazla yenilikçi doğrusu. Şuan ki ülke koşullarında, 3 çocuğun bakımının, bu fiyat ile sağlanamayacağı gerçeğini farkındalar mı acaba? Tüketim kültürüne alıştırılmış insan toplulukları, kadını da böyle tüketmiş oluyor işte. Roller belirlendi, sahnemiz hazır, senaristimizde belli. Işıklar! Ve oyun! Herkese iyi seyirler…
(Salondan bir ses yükselir / Sahne 2)
Hayır! Biz kadınlar ar değil, mal değil, zar değiliz. Biz bu oyunu kabul etmiyor ve etmeyeceğiz! Sizler bizlere, ya kadın bedenini ya da erkeğin gözlerini, kapatmamız gerektiğini dayatıyorsunuz. Biz ise zihniyet değişiminin, gerçek kılındığı bir düzenden bahsediyoruz. Sizin bize yönelik hazırladığınız “geçmişten bugüne cadılık” oyununu bozacak ve cadı avınızı sonlandıracağız. Bizler farklı etnisitelere, farklı inançlara, farklı kültürlere ve sınıflara sahip bireyleriz. Bu oyunun ne yönde olduğunun bilincindeyiz. Sizlerin amacı, bizleri eril zihniyete mahkum etmek ve iktidarınızı temellini güçlendirmektir. Heteroseksüel (muhafazakar) aile modelinizden, kadına yönelik şiddeti destekleyen yasalarınızı yargılayacak, yazılı senaryolarınızı yakılan direniş ateşinde yakacağız! Ataerkil inanışınızı böylece sonlandıracak ve yeni bir oyun yazacağız. Yazılacak oyunda devlette, ekonomide, siyasette, her alanda ataerkil zihniyeti mahkum edeceğiz. Bugün sizin rol biçtiğiniz erkek egemen zihniyetin ürünü olan faşist IŞİD’i, Şengal’de, Kobanê’de yenilgiye uğratıp, zaferimizi elde ettiğimiz gibi.
Yeni oyun tamamen gerçek tarihe dayalıdır. İnsanlığın tüm yaşamsal haklarına kavuştuğu ve barışın konuşulacağı bir oyundur! Ve bu oyunun gerçek oyuncuları, “seyircilerden” oluşuyor.
Sahne hazır. Işıklar! Ve son olarak:
Yasemin Mavi