HABER MERKEZİ
Ne denmedi ki onlara “68 Kuşağı”, “68 Olayları”, “Özgür Günler”, “İsyan Günleri”, “Devrim Günleri”…
68’e doğru
68 kuşağında iktidarda olan parti Süleyman Demirel öncülüğünde AP’ydi.
Üniversite başta olmak üzere gün geçtikçe yayılan devrim ateşi, öğrencilerden, işçilere, işçilerden bütün halka yayılacaktı. Amaçları İstanbul sokaklarından faşist polisin çekilmesiydi. Dönemin Valisinin işgali sonlandırmaları için Denizlerle konuşmasına rağmen Deniz Gezmiş’in cevabı ‘Haincilerle pazarlık yapmayın.’
Tarih, 17 Temmuz 1968 gösterdiğinde ise öğrenciler İTÜ yurtlarında Dolmabahçe önüne demirlemiş 6. Filo’ya karşı eylem hazırlamak için toplantı halindeyken faşist polis yurdu bastı, birçok öğrenciyi yaraladı ve bu arada Vedat Demircioğlu’nu da pencereden attı.
Demircioğlu bir hafta sonra kuşağının faşist polis tarafından katledilen ilk öğrencisi olarak hayata gözlerini yumacaktı. Öğrenciler devrimin ateşi içerisinde yanarken Dolmabahçe’ye inerek ABD’li askerleri denize döktüler. Bu, 6. Filo’nun İstanbul limanına demirlemesinde sonun başlangıcı olacaktı.
Denizlerin mücadelesi Türkiye için yeni bir sayfa açacak ve yıllar sonra bile etkisi hissedilecekti. Üniversitelerde gelişen protesto ve boykotlar dalga dalga yayılacaktı. Deniz ve arkadaşları için yeterli olmayan bu süreç daha örgütlü ve mücadeleyi daha da yükselteceklerdi.
Emperyalizmi yakan ilk ateşin alevleyicisi Hüseyin’di
ODTÜ üniversitesinden ‘Amerika Defol!’ sloganları yükselirken Türkiye’ye yeni gelen Abd elçisi ODTÜ rektörünü ziyarete uğradı. Robert Komer, Cıa ajanı olarakta çalışma yürütmüş (Vietnam kasabı olarak bilinir) ve Türkiye’ye gelişi protesto ile karşılanmıştı.
Komer’in arabasını gören gençler arabayı terse çevirir ve yakar. Sinan Cemgil atkısını çıkartıp arkadaşlarına verir benzin deposuna sarkıtılan atkıyı alevlere buluşturan ise Hüseyin İnan olarak Türkiye’de sol hareketin en önemli isimleri arasında yer alan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idam edilmelerinin 49’uncu yılında sosyal medyada paylaşılan mesajlarla anılıyor.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam cezalarının 6 Mayıs 1972’de infazı, Türkiye’nin idam tarihinde de önemli bir yer tutuyor.
Türkiye’de sağ ile sol gruplar arasındaki çatışmaların yoğunlaşmaya başladığı 1970 yılında Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan ile birlikte Ankara’da Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu (THKO) kurdu.
Ocak 1971’de THKO adına Ankara’da bir banka soygunu gerçekleştirildi. Bunun ardından halihazırda hakkında yakalanma kararı olan Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan “vur emri” ile aranmaya başlandı ve ödül konuldu.
Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, 12 Mart 1971’deki muhtıradan 4 gün sonra Sivas’ın Gemerek ilçesinde yakalanırken, bundan bir hafta sonra da Hüseyin İnan, Kayseri’de yakalandı.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan; Ankara 1 No.’lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi tarafından yargılandı.
Yapılan yargılama sonucunda, eski haliyle Türkiye Cumhuriyeti “teşkilatı esasiye kanununun tamamını veya bir kısmını” ortadan kaldırma suçuna idam cezası öngören Türk Ceza Kanunu’nun 146’ncı maddesi uyarınca suçlu bulundular ve idam cezasına çarptırıldılar.
Daha sonra idam kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından da onaylandı.
İlerleyen yıllarda ise o dönem idama onay veren siyasetçiler duydukları pişmanlıkları dile getirdiler.
Adalet Partisi kökenli siyasetçilerden Nahit Menteşe, “Asker mutlaka idamlarını istiyordu. Deniz Gezmiş ve arkadaşları konusunda yanlış yaptık” dedi.
9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de yıllar sonra, “O günün şartları öyle icap ettiriyordu” diye konuştu.
O dönem 25 yaşında olan Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan ile 23 yaşındaki İnan, 6 Mayıs 1972 tarihinde sabaha karşı idam edildi.
Ve Türkiye tarihine kara harflerle yazılan ‘Deniz, Hüseyin, Yusuf idam edildi!’ manşeti atılır 7 Mayıs 1972’de.
Bir gece ansızın alırlar Deniz ayakkabı bağcıkları bağlamadan, Hüseyin’i ayağındaki çarığı ile alırlar. İdam sehpasına götürdüklerinde gözleri pek delikanlıların korkusunun olmadığını gören celladın, kendisi korkar. Deniz ölüm sehpasını kendisi çeker, artlarından gelecek bir nesil bırakarak sonsuzluğa giden civan mert yiğitlerden geriye bir devrim mücadelesi kalır. Türkiye ve Kürdistan halkları için bıraktıkları zafere taşınması gereken bir mücadele.