Botan’ın asi ve korkusuz yürekli kadınlarındandı Mizgin Tonğa. Her Botanlı çocuk gibi ‘kesk û sor zer’ aşkı ile büyüdü. 78 gün boyunca direndiği Cizre’de ‘ikinci vahşet bodrumu’nda katledildiğinde bedeninin parçalarını toplayarak defnedebilen annesi, “Bu devleti asla affetmeyeceğim” diyor.
ŞIRNEX – YPS’li Mizgin Tonğa (Helbest Goyi) Botan’da her çocuk gibi ‘Kesk û sor zer’ aşkıyla büyüdü ve üç rengin aşkıyla direnişi seçti. 4 Ağustos 2015’te özsavunma güçlerine katılan Mizgin, Cizre’de ‘ikinci vahşet bodrumu’ olarak bilinen yerde katledildiğinde geriye kendine isim olarak seçtiği şekilde şiir gibi yaşayıp büyük bir tarih bıraktı.
‘Asi ve korkusuzdu’
1997 yılında Şırnak’ın Uludere ilçesinde dünyaya gelen Mizgin’in, çocukluğunu anlatan annesinin aklında asi ve korkusuzluğu kalıyor. Mizgin’i anlatmaya “Küçüklüğünden bu yana çok asi ve korkusuzdu” diye başlayan annesi Vesile Tonğa sözlerine, “Mizgin, ne iş olsa yapardı. Misafirleri çok severdi. Bürgün misafir eve gelmese sürekli sorardı. Komşuları eve çağırır birlikte otururdu. Yaşlı ve çocukları çok severdi” diye devam ediyor.
‘Sıradan hayat mutlu etmiyordu’
Büyüdükçe kızının sıradan şeylerle mutlu olamayan biri olduğunu fark ettiğini anlatan Vesile ‘özgürlük aşkı’ diye yorumladığı bu dönemi ise şöyle anlatıyor: “Artık eskisi gibi gülmüyordu. Sürekli soruyordum kızım neyin var? diye. Hep diyordu anne ben mutlu olamıyorum gerilla olma hayali beni hep düşündürüyor.”
’10 yaşından bu yana dağ aşkı vardı’
Mizgin’in her Botanlı çocuk gibi ‘kesk û sor zer’ aşkı ile büyüdüğünü anlatan Vesile, özsavunma güçlerine katılmadan önceki son günlerini ise şu sözlerle dile getiriyor: “Düğünleri mitingleri çok severdi. Halay bir yerde oldu mu Mizgin oradaydı. Dışarı çıktığında ‘kesk û sor zer’ olmadan çıkmazdı. Bir gün eve geldi poşetten 10 tane poşi çıkardı. Kızım sen neden bu kadar aldın? diye sordum. ‘Anne dedi yanımda kalsın bir gün gidersem hazır olsun’ dedi. Ondan sonra sürekli dağa gitme isteğini sık sık yineliyordu. Gerilla aşkı ve heyecanı 10 yaşından bu yana hep devam etti. Onun gidişine benden çok Uludere halkı üzüldü. Dağ sevgisi onu bu yolu seçtirdi. Bende kızın bu kararından dolayı başım çok dik. Gurur verici bir yo seçti. Herkese nasip olmaz bu durum. Çok mutluyum ki kızım düşmanın karşısında tek damla kanı kalana kadar direnmiş.”
‘Kolunu hastanede buldum’
Gittikten sonra Mizgin’in son mesajının ‘benimle gurur duyun’ olduğunu dile getiren Vesile, Cizre ablukasının başladığı günlerde üç defa telefon görüşmesi yaptıklarını her defasında büyük bir çoşku ile direnişi anlattığını belirtti.
78 günlük Cizre direnişinin kahramanlarından olan Mizgin’in cenazesine yapılan işkenceyi anlatan Vesile, ” Bodrumlardaki vahşet olduktan sonra bende kan vermeye gittim. Tahliller çıktıktan sonra devlet güçler, ‘Kızının kolu hastanede geriye kalan parçalarını da defnettik’ dedi. Bende gidip kızımın kolunu hastanede cenazesini de kimsesizler mezarında çıkardım. Doğduğu topraklara defnettim. Bu devleti asla affetmeyeceğim” diye belirtti.