HABER MERKEZİ
8 Mart her yıl farklı bir kadın mücadelesi ile karşılanmaktadır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günün’nün anlatmaya kadının elinden çalınan ve iktidarcı erkek egemen zihniyetin eline geçen özünden ve anlamından çıkarılmaya çalışılsa da kadının direnişçi yanını gizleyemeyen, başkaldıran kadınların tarihi olan 8 Mart’ın tarihçesi ile başlayalım.
ABD’nin New York kentinde bir dokuma fabrikası… Çok ağır çalışma koşulları, çok uzun iş günleri ve buna karşın çok düşük ücretler. Koşulların her geçen gün daha da dayanılmaz hale gelmesi, kadın işçilerin artık tahammül sınırını zorlamaya başladı. Greve çıkma kararı alan kadınlar, taleplerini de açıkladılar: “Daha iyi koşullarda çalışmak, 10 saatlik iş günü, eşit işe, eşit ücret…”
Takvimler 8 Mart 1857’yi gösteriyordu…
8 Mart 1857’de New York’ta tekstil işçisi kadınlar, 16 saatlik çalışma saatleri, düşük ücret ve insanlık dışı çalışma koşulları sebebiyle greve çıktı.
Bu grev, ABD’deki işçi mücadelesinin önemli eylemlerinden biri oldu. Kadınların ayaklanmasıyla büyük bir işçi dayanışması doğdu.
8 Mart tarihçelerinde, karşımıza çıkan pek çok kaynakta 1857 yılında meydana gelen bir yangında, greve çıkan kadınların fabrikaya kilitlenmesi nedeniyle hayatını kaybetmesinden söz edilir.
Amerikan yangın tarihi incelenirse, sanayi üretiminin başlangıcından itibaren çok sayıda fabrika yangınına rastlanıyor.
Bu yangınlar içerisinde, tarihçede anlatıldığı gibi, bir grev ve kapıların kilitli olmasıyla örtüşen tek yangın 1911 yılında Triangle Gömlek Fabrikası’nda çıkıyor…
Yirminci yüzyılın başında, giyim endüstrisi New York’un en çok işçi istihdam eden sektörüydü. 1908 ekonomik krizinden sonra ücretler epey düşmüş, kullanılan iğne-iplik, elektrik ve oturulan sandalyelerin ücreti işçilerden kesilmeye başlamıştı. 65 saate varan haftalık çalışma süreleri bazen 75 saate çıkıyordu, haftalık ortalama ücret ise 5 Dolar’dı. Triangle fabrikasının sahipleri Harris ve Blanck, sendika karşıtı tutumlarıyla tanınıyordu.1909 sonbaharında 150 sendikalının işine son verilmişti. 22 Kasım 1909’da, İLGWU’ya bağlı Local 25 Sendikası, genel grev çağrısı yaptı.
25 Kasım 1909’da yaklaşık 40 bin işçiyi istihdam eden, New York ve civarı, Philadelphia ve Baltimore’dan 600 gömlek fabrikasında çalışan, yüzde 80’i kadın, 20 bin gömlek işçisi greve çıktı. Temel talepleri, alt işveren (o dönemdeki taşeronluk) uygulamasına son verilmesi; 52 saatlik çalışma haftası; günlük ücretsiz fazla mesainin 2 saati aşmaması; ücretlerde yapılan malzeme ve elektrik bedeli kesintilerine son verilmesiydi.
ABD tarihi belgelerinde “en büyük kadın grevi” olarak adlandırılan grev, Şubat 1910’da sona erdi. Çoğu talepleri kabul edildi. Sadece bir şirket sözleşme imzalamayı reddetti: Triangle Gömlek Firması…
Takvimler 1911’in 25 Mart’ını göstermekteydi. Asch binasının son üç katında faaliyet gösteren Triangle Gömlek Firması’nda sönmemiş bir sigara izmaritinden kaynaklandığı tahmin edilen yangın, sekizinci katta başladı.
Kağıt ve kumaş artıklarıyla dolu olan atölyede yangın hızla yayıldı ve önce dokuzuncu katı sonra onuncu katı sardı. Ne olup bittiğini anlayamadan kaçışmalar başladı. Asansörlere, yangın merdivenlerine koşuldu. Ancak sadece bir asansör çalışır haldeydi ve yangın merdivenlerine açılan kapılar kilitliydi. Zaman alevlerden yanaydı…
Yangında bu kadar çok kayıp verilmesi, fabrika sahiplerinin iş çıkışı hırsızlığa karşı çantaları daha kolay kontrol edebilmek için asansör sayısını bire indirmelerine, izinsiz dışarı çıkışları önlemek için yangın merdivenlerine açılan kapıları kilitlemelerine bağlanıyor. 5 Nisan’da 80.000 bin kişilik bir cenaze yürüyüşü düzenlendi. Kadın Sendikalar Birliği ve Local 25 Sendikası matem yürüyüşünü protestoyla birleştirdi. Yüz binlerce işçi o gün iş bırakarak protesto yürüyüşüne katıldı. 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını Clara Zetkin önerdi.
1910 yılında II. Enternasyonal, Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplandı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oy birliğiyle kabul edildi.
Dünya Kadınlar Günü ilk kez 19 Mart 1911’de anıldı…
Dünya Kadınlar Günü ilk kez 19 Mart 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de anıldı.
Gösterilere yüz binlerce kadın katıldı, oy verme, seçme seçilme, meslek edinme ve mesleki eğitim görme hakkı istedi.
Böylesi bir tarihle dünya tarihine adını yazdıran, iktidarın en somutlatmış alanlarından biri olan işçi-patron hiyerarşisine boyun kaldıran bu kadınların bizlere bıraktığı mücadele mirası her geçen gün büyüse de, dünya emekçi kadınlar gününde, sağlıksız-güvenliksiz iş koşullarından kaynaklı hayatını kaybeden, erkek aynı işi yapmasına rağmen daha az ücret alan, çalışırken, erkek egemen zihniyetinin yarattığı taciz-tecavüzlerle karşılaşan, yaşam koşullarından dolayı intihar eden, küçük yaşta ağır işlerde çalıştırılan, emeği değersiz sayılan kadınların varlıkları hala devam etmekte.
Kadının en örgütlü olduğu alanlarda biri olan Rojava Kurdistan’ı ve Kuzey Suriye de ise ‘Kadın Devrimi’ olarak adlandırdığımız Rojava Devrimi her geçen gün kadının özgücü ve emeği ve iradesiyle büyürken egemen erkek zihniyetinin dün DAİŞ bugün ÖSO işgalci çeteleri kisvesi altında kapitalist devletlerin işgal saldırılarına maruz kalıyor.
Dünya Emekçi kadınlar gününde kadın emeğiyle işgal edilen bir devrimin yapı taşı olan kadınlar hedef alınıyor, oysa kadına ‘Elinin hamuruyla erkek işine karışma’ diyen zihniyet bugün insanlığın doğduğu ortadoğu’da kadının elinde tuttuğu en büyük silahı olan örgütlülük ve özgücüyle parçalanıyor, kara çarşaflardan aydınlığa çıkıyor.
Kürt kadını şahsında dünya kadınlarına kadının gücünü tanıtan PKK gibi kadın iradesi ile, Önder APO’nun kadına verdiği emek ve kimlik ile bugünlere gelen kadın özgürlük mücadelesi kuşkusuz, öncü kadın şehitlere ve Önder APO’ya borçludur. ŞEhit SAkine şahsında kimlikleşen mücadeleci kadın kimliği, Leylaların, Beritanların, Viyanların, Zilanların, Avesta ve Arinlerin şahsında şahlandı ve bugün kadın ile bütüleşen Rojava Devriminin temel yapı taşları haline geldi.
Eskiden sözü ailenin en küçük erkeği konuştuktan sonra gelen kadın, bugün şehirleri, ilçeleri ve devrimi yönetir hale geldi. Kadın ordulaşması ile özsavunmasını, kadın örgütlülüğü ile halkçı siyasetini, genç kadın radikalliği ve mücadelesi ile devrimi inşaa etti, devrime can suyu oldu. Onlarca kadın işçinin yanarak can verdiği fabrikanın ateşleri, Premethous’un çalınan ateşinin Önder APO tarafından kadınlara teslim edilmesi ile başta Rojava Kurdistan’ı olmak üzere, Kurdistan, Ortadoğu ve Dünya’nın bir çok yerinde kadın özgürlük mücadelesi ile sahiplenildi, yeri geldiğinde Viyan gibi, Avesta gibi, Zilan, Dilovan ve bir çok kadın tarafından ateşte bir gömlek gibi giyildi ve devrime armağan edildi. Yanarak katledilen kadın işçileri, emeği sömürülen, 5000 yıldır çalınan, yok sayılan bir çok kadın gibi, devrim şehitleri şahsında Dünya Emekçi Kadınlar günü kadınların Dünya’ya yetişen sesi oldu, umut oldu, erkek egemen zihniyeti ile karanlığa gömülen Dünya’nın ışığı oldu. Hevrin, Dilovan, Amara, Viyan, Arin ve Barin şahsında kadın özgürlük mücadelesi zafere ulaşacaktır.
JİN, JİYAN, AZADİ!