HABER MERKEZİ –
“ABD stratejisinde, böyle bir devrimsel yükselişin ilgisizlikle karşılanacağını, onun devrime sadece “teröristtir” biçiminde boğma yöntemleriyle karşılık vereceğini sanmak büyük eksiklikler içerir. Devrimin de içine girmeye çalışacaktır.”
ABD’den korkmayacağız ama emellerinden, niyetlerinden, emperyalist sömürücü değerlerinden endişeleneceğiz
ABD stratejisinde, böyle bir devrimsel yükselişin ilgisizlikle karşılanacağını, onun devrime sadece “teröristtir” biçiminde boğma yöntemleriyle karşılık vereceğini sanmak büyük eksiklikler içerir. Devrimin de içine girmeye çalışacaktır. Ilımlı kanadı şimdiden esas aldığını söylüyor. Bunu başaramazsa bu sefer içine girerek böyle ılımlı bir kanat yaratmaya çalışacaktır. Zaferden on yıl sonra da, elli yıl sonra da yaşarsa bu tutumunu sürdürecektir. Bundan da kuşkumuz yok. Ama kuşkumuz yok diye de tabii ki durumu görmezlikten gelemeyiz.
Amerika halen uluslararası stratejinin imparatorluğudur. Bu imparatorluğun uluslararası stratejisinde Türkiye veya Türkiye yönetimi önemli bir yer tutar. Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu konusunda Türk yönetimiyle stratejik düzeyde bazı ilişkileri olacaktır. Hatta bu ilgisi daha da artacaktır. Bu ilişkinin artması demek, bunun çok vazgeçilmez, çok kalıcı olacağı anlamına gelmez. Tam tersine ilgisinin artması kuşkulu karakteriyle de ilgilidir. Bırakmıyor ama her an elinden kayacağını bilerek alternatifler peşindedir. Çokça söylendiği gibi özellikle de TC başbakanı tarafından, “Bizi çok destekliyorlar; bize ilk defa bu kadar uluslararası ilgi yüksek, stratejik önemimiz anlaşılmıştır” deniliyor. Evet, anlaşılmıştır ama senin gidici olduğunu da biliyorlar. İşin artık ajanlarla idare edilemeyeceğini gördükleri için yan tedbirler geliştiriyorlar.
ABD’nin biraz anlayışı böyle. Stratejisi içinde, “TC’nin yıkılışından, tasfiyesinden yirmi dört saat önce de, bir saat önce de en büyük özeni göstereceğiz” diyor ama diğer yandan çok derin soru işaretleriyle “ne yapabilirim” telaşı içinde de olacaktır ve nitekim oluyor da. PKK’yi bir nolu terörist ilan ederken, bir yandan da onunla çok dolaylı veya direkt bağlantıları düşünüyor. Kendi işbirlikçilerini seferber ediyor, onları en üst düzeyde davet ediyor. Birçok irili-ufaklı ajanlarını devreye sokuyor. Bizde ılımlı bir kanat yaratmak için sözümona yeşil ışık yakıyor. Ilımlı bir kanada bayılıyor. Çok ısrarla bunun peşindedir.
Hatta en çok, “terörist PKK” dediğinde bile adeta yalvarırcasına “bir ılımlı PKK yarat” tutumuna girme var. Bu, onun ne kadar sıkıştığını gösterir, ne kadar bir siyasal güç olarak bizi tanımaya yakın olduğunu ortaya çıkarır. Bu yaklaşım temelinde yarın öbür gün savaşçı gücümüz de dahil PKK’yi tanımaktan geri durmayacağını, ilişki aramaktan vazgeçmeyeceğini rahatlıkla belirtebiliriz.
ABD stratejisinde, böyle bir devrimsel yükselişin ilgisizlikle karşılanacağını, onun devrime sadece “teröristtir” biçiminde boğma yöntemleriyle karşılık vereceğini sanmak büyük eksiklikler içerir. Devrimin de içine girmeye çalışacaktır. Ilımlı kanadı şimdiden esas aldığını söylüyor. Bunu başaramazsa bu sefer içine girerek böyle ılımlı bir kanat yaratmaya çalışacaktır. Zaferden on yıl sonra da, elli yıl sonra da yaşarsa bu tutumunu sürdürecektir. Bundan da kuşkumuz yok. Ama kuşkumuz yok diye de tabii ki durumu görmezlikten gelemeyiz.
Stratejisi, ilişkisi, amacı nedir iyi göreceğiz. Bu temelde ondan korkmayacağız, ilişkilenmekten de korkmayacağız. Ama emellerinden, niyetlerinden, emperyalist sömürücü değerlerinden endişeleneceğiz. Onu çok iyi tanıyacağız ve bu politikasını şimdi de on yıl veya elli yıl sonra da olsa her zaman görerek karşı koyacağız. Hatta onu ilişkiye çekeceğiz. Onu biraz daha anlamak, onun yıllarca yürüttüğü onursuz politikayla hesaplaşmak için ilişkileneceğiz, yükleneceğiz.
Yeni yaşam biçimleri adı altında güdüleri pazarlama en çok bu emperyalist dönemde ortaya çıktı
Dönemin en büyük imparatorluk gücü ABD’yi gözardı etmek, onu bütün yönleriyle değerlendirmemek olmaz. Onun inkarı hele hiç olmaz. Bunu onunla ilişki halindeyken de göreceğiz, ilişkisizlik halindeyken de göreceğiz. İlişkisizlik halindeyken de mücadele etmek, en iyi ilişki dönemine girdik dediğimizde bile mücadele etmek çok önemlidir. Nitekim emperyalizm habire kendini yenileyip götürüyorsa, devrimimizin de kendisini yenilemesi ve her dönemde savaşabilir kılması onun büyüklüğünün, başarı sürekliliğinin kesin bir gereğidir.
Çok açık ki, emperyalizm vardır, emperyalizm silinmemiştir. Bir zamanlar Türk solunda bu söylem yaygındı, şimdi neredeyse artık emperyalizmin adı bile geçmiyor veya duyulmuyor. Çok sakat bir emperyalizm anlayışı, şimdi neredeyse “emperyalizm yoktur” anlayışına dönüşmüştür.
Emperyalizm vardır ve hem de daha içe hükmedecek veya insanın yüreğine, beynine bile girecek kadar incelmiş, yoğunlaşmış bir tarzda vardır. Kaba askeri, kaba siyasi baskı, yine kaba ekonomik sömürü döneminde olmayabilir ama onların da üstünde insanı bir kültürsüzlüğe, insanı bir duygusuzluğa, insanın güdülerini bir ayaklandırmaya, insanı hayvanlaştırmaya götürme anlamında bir emperyalist gelişme vardır.
Emperyalist gelişmeyi bu yönüyle görebilmeliyiz. İnsanın doğası, insanın çevresi, insanın ruhu ve özellikle insanın tarihi üzerinde büyük bir saldırı halindedir. Son yılların çevre kirliliği diye tabir edilen doğayı tahrip etme, doğayı neredeyse yaşanılmaz hale getirme, emperyalizmin saldırısının acımasızlığındandır.
Yine tarihe, tarihi değerlere saldırı vardır. Sözümona Amerikancı emperyalist yaşam biçimiyle bütün ahlaki değerler, insanlığın gerçekten her şeyi olan tarihi değerleri “tarihsizlik” veya “tarihin sonu gelmiştir” adı altında unutturulmaya çalışılıyor.
Sonu gelen tarih midir?
Sonu gelen veya tükenen, tarihsizleşen emperyalizm midir?
Yoksa insanlık mıdır?
Bunu iyi görmek gerekir. Ruhu, vicdanı karartıyor. Sadece kâr üzerine inşa edilmiyor emperyalizm. Kaba anlamda sömürü var ama insanın şimdiye kadar keşfedilmemiş ruhunu keşfedip pazara sunma, kadını müthiş pazarlama, insanın duygularını pazarlama durumu sözkonusu. Yarattığı müzik biçimleriyle duyguları pazarlama, yeni yaşam biçimleri adı altında güdüleri pazarlama, güdü ticareti yapma en çok bu emperyalist dönemde ortaya çıktı.
Globalleşme, küreselleşme adı altında halkların ulus gerçeğini, halkların kültür gerçeğini, halkların ruhunu bitirme, bu değerlere savaş açma ve diğer yandan ise bir avuç uluslararası vurguncuya, uluslararası tekelciye, kozmopolit kurumlaşmaya sınırsız imkan yaratma, en çok bu emperyalizm üzerinde hayat buldu veya saldırı bu kadar gelişebildi.
Görülüyor ki, emperyalizmde bir gerileme veya yok olma değil, tam tersine bir gelişme var. Yine bir emperyalistsizleşme değil, bir emperyalist derinleşme, bir emperyalist içe girme, alan genişletme sözkonusu.
Elbette her gelişme nasıl rotasında çözülüş işaretlerini taşıyorsa, emperyalizmin de bu anlamda bir sönüşü, bir yok oluşu düşünülebilir. Dolayısıyla emperyalistleşme yerine emperyalistsizleşme başlar. Bunun da karşıt bir eğilim olarak geliştiğini görmemek mümkün değildir. Emperyalizmin bir yönüyle zayıflama sürecine girdiği, özellikle ülkelerin oldukça bağımsızlaşması, halkların eskisiyle kıyaslanmayacak bir yaşam birliğine doğru yol almaları bir emperyalist gerilemenin ifadesidir.
Sosyal devrimler, kültürel devrimler, ruhsal devrimler ve moral devrimleri dönemine giriyoruz
Özellikle bir ulusal kurtuluş savaşları dönemleri, yine emeğin çok kaba sömürülüş dönemleri ağırlıklı olarak 19. yüzyıla denk gelir, diğeri 20. yüzyıla denk gelir. İki büyük aşamada emperyalizmin sömürüsü ve siyasal baskı biçimi geriletilmiştir. Büyük ihtimalle 21. yüzyıl, emperyalizmin insan kafasında, insan ruhunda, insan kültüründe yarattığı tahribatları giderme yüzyılı olacaktır. Özellikle doğayı tekrar yaşanılır hale getirmek, dahil edilmesi gereken nüfus artışıyla baş edebilmek, tarihsizliği veya tarihi değerlerin tüketilmesini durdurmak, insan ruhunun boğulmasını durdurmak, kadının oldukça metalaştırılmasını veya cinselliğin metalaştırılmasını engellemek ve sömürülmesini durdurmak, kadını insani hizmete açabilmek, tekrar insan kültürü, tarihi ve doğasıyla barıştırmak bu yüzyılda başarılacak görevlerdir. Yine kadının özgürleştirilmesinde ileri bir gelişme yaratmak, yaşamak, 21. yüzyıl devrimlerinin önemli bir amacı olarak daha şimdiden kendini dayattığını rahatlıkla belirtebiliriz.
Bu anlamda devrimler dönemi sona ermiyor, tersine daha ince, derinlikli devrimler dönemine giriyoruz.
Ya da devrimlerin kaba sınıfsal ve ulusal mücadele dönemini geride bırakıp, derinlikli sosyal devrimler, kültürel devrimler, ruhsal devrimler ve moral devrimleri dönemine giriyoruz. Bunlar da en az askeri, siyasi ve ekonomik devrimler kadar değerlidir.
İnsanın ruhsal devrimi olmadan, insanın sosyal devrimi olmadan, insanın doğasal devrimi olmadan nasıl sağlıklı bir devrimden veya yaşamdan bahsedebiliriz?
Dolayısıyla emperyalizmin derinleşmiş, içselleşmiş saldırılarına karşı derinleşmiş, ruhsallaşmış, moralleşmiş, ahlakileşmiş, tarihileşmiş, kültürleşmiş devrimlere ihtiyaç vardır. Bunun çağını yaşıyoruz diyebileceğimiz devrimler dönemi sözkonusu.
Hiç şüphesiz emperyalizm de eskisi gibi kaba saldırı kuvvetleriyle halk devrimlerinin, insanların sosyal yapılarının üzerine gelmeyecek. Değişik yöntemler biçiminde gelecek ve geliyor da. Tekniğe, bilimin bulgularına dayanıyor ve böylece muazzam bir psikolojik yönetim dayatıyor dünyaya. Dünyada bilimsel yönetim kuruyor, teknik yönetim kuruyor, tekniğin geliştirilmesiyle insanı tutsak etmeyi esas alıyor. Atomu artık kullanamayacak. Çünkü kullansa, bu dünya kendisi için de yaşanamaz hale gelecek.
Yine fazla yer işgal etmesine gerek yok. Nitekim işgal edilmedik yer kalmadı ve hem de gerek kalmadı. Değişik bir işgalciliği geliştirme, değişik bir silah tekniğini kullanma bu nedenle emperyalizm açısından zorunlu. Nitekim hedefler devrededir. İşte psikolojik savaş. Bu anlamda bu yöntemler çok derinlikli olarak kullanılıyor ve kullanılacak da.
Savaşların daha da beyine taşırılması, ruha taşırılması sözkonusu. Yeni beyin bağlılığı, ruh bağlılığı geliştirilmiş, daha da geliştirilmeye çalışılacak. Dolayısıyla beyin devrimi, ruh devrimi ve onun yöntemleri de sözkonusu olacak.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Sosyalizmde Israr İnsan Olmakta Isrardır’ kitabından derlenmiştir