HEWLÊR – İşgalci TC 15 Haziran günü Medya Savunma Alanları, Şengal ve Şehit Rüstem Cûdî kampına yönelik hava saldırısından sonra Özel savaş Medyası üzerinden Heftanîn’e yönelik yeni bir işgal saldırısı başlattığını servis etti. Sabah saatlerinden itibaren eş zamanlı olarak aynı başlıklar altında servis edilen haberler operasyonun kapsamını çok daha büyük göstererek, yanlış ve yalan verilerle kamuoyunu yanıltmaya çalıştı. Bir çoğumuz bu haberleri artık ezbere, sadece haberlerin üst köşelerindeki tarihleri güncelleyerek servis edildiğini biliyoruz. Sadece bir örnek geçtiğimiz 2019 yıllı 27 Mayıs tarihinde Türk özel savaş medyası savaş naraları atarak Başûr’a askeri operasyon başlatıldığını servis etmişti. Pençe ismi ile başlattıkları fiyasko operasyonları 1,2,3 ile devam etmeyince farklı farklı absürt isimlerle devam ettirdiler. Buda yetmeyince bu gün Kaplan-Pençe isimli yeni bir fiyasko operasyonu başlatıldığı servis edildi. Çünkü Gerilladan büyük darbe almışlardı. Artık “Pençe” ismi TC askerinin foyasını kapatamıyordu.
Peki bu işgalci TC’nin kaçıncı işgal operasyonu? Bu güne kadar kaç kez bu absürt isimli fiyasko operasyonlar oldu? Kısa bir göz atalım.
TC’nin Fiyasko Operasyonları ve yenilgileri
Türk devleti, ilk “sınır ötesi” denemesini 1983’te dönemin darbe lideri Kenan Evren ile Bağdat arasında imzalanan “Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması”nın ardından yaptı. 25 Mayıs 1983’te başlayan saldırıya 7 bin asker katıldı.
PKK’nin Bakûrê Kurdistan’da silahlı eylemleri başlatmasının ardından Ekim 1984’te yapılan ikinci operasyonda da sonuç alınamadı.
3’üncü operasyon, 12 Ağustos 1986’da yapıldı ve PKK’nin yanı sıra KDP kampları da hedef alındı. Aralarında sivillerin de olduğu çok sayıda Pêşmerge şehit düştü.
“Süpürge” adı verilerek 1991’de yapılan “sınır ötesi” operasyon, adıyla kaldı.
Aynı yılın Ekim ayında KDP ile Kurdistan Yurtseverler Birliği’nin (YNK) desteğiyle iki operasyon daha yapıldı. İşte bu operasyonlar sonrası Başûrê Kurdistan Türk devletinin istihbarat kampları kuruldu.
Türk ordusunun gerilla karşısında ağır darbeler almasının ardından dönemin Türk Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Halkalar Önderi Öcalan’a “Savaşın yoğunluğunu düşürün” mesajı gönderirken Türk ordusu başka hesaplar yapıyordu. Mayıs 1992’de “Sızma” isimli bir operasyonla 8’inci kez şansını denedi. 6 Mayıs’ta başlatılan operasyonda sonuç alınamadı.
Türk ordusu, 12 Ekim 1992’de 15 bin asker, karadan tank, top ve obüs; havadan da helikopter ve savaş uçaklarının desteğiyle yeni bir operasyon başlattı. Ancak gerilla karşısında sadece 20 gün durabildi.
Akıbetleri, seleflerinden farklı olmayan iki operasyon daha yapıldı; 10 Haziran 1993 ve 28 Ocak 1994’te.
Türk ordusu, 6 Şubat 1994’te Mezrê ve Kariyêderî bölgelerini hedef aldı ama bu girişimi de hüsranla sonuçlandı.
Nisan 1994’te aynı bölgede aynı akıbete uğrayan bir operasyon daha yaptı.
Türk ordusu 1995’te büyük hazırlıkların ardından iddialı bir saldırıya girişti. Kıbrıs İşgal Harekatı‘ndan sonra yaptığı en büyük “sınır ötesi” operasyonunu “Çelik” adıyla 20 Mart 1995’te yaptı. 13 generalin komuta ettiği ve 35 bin askerin katıldığı operasyonun hedefinde Heftanîn vardı. KDP destekli bu operasyon da ancak 45 gün sürdürülebildi.
6 Mart’taki ilk operasyonun hedefi Sineht, Heftanîn ve Kelareş hattı oldu. “Atmaca Tokat” adı verilen operasyonda siviller hedef alındı. Aynı yılın Aralık ayının son günlerinde Türk ordusu, yine KDP’nin desteğiyle yine Başûrê Kurdistan’da operasyona başladı.
Türk ordusu, yıllar geçtikçe asker sayısını ve teknik donanımını arttırdı. 1997’nin ilk operasyonuna ise “Balyoz” adı verildi. 14 Mayıs 1997’de başlayan operasyona bu kez 50 bin asker katıldı. Türk ordusuna ait iki helikopterin düşürülmesi ve komuta kademesinin imha olmasından sonra operasyon fiili olarak sonlandırıldı.
“Balyoz”dan umduğunu bulamayan Türk devleti, Eylül ayında bu kez 100 tank ve 10 bin askerle yeni bir “sınır ötesi” başlattı. KDP destekli bu operasyonun adı “Çekiç”ti ve “Balyoz”un kaderini paylaştı. Ancak bu operasyondan sonra daha önce 1992’de Zaxo başta olmak üzere birçok istihbarat merkezleri kuran Türk devleti, bu merkezleri tank, top ve ağır silahlarla donatarak askeri karargahlara çevirdi. Özellikle Batûfa, Kanîmasî, Bamernê ve Şêladizê’ye çok sayıda asker konuşlandırıldı.
Türk ordusu, bir kez daha PKK’yi yenmeyi murat etti. 1998’in bahar aylarında bu kez 40 bin askeri “Murat” isimli operasyonla Başûrê Kurdistan’a sürdü ama muradına eremedi.
1999’a gelindiğinde Türk ordusu, 24. kez “sınır ötesi” operasyondaydı. Adı da öncekilerini aratmayacak kadar iddialıydı. “Sandviç” ismi verilen operasyon da akamete uğradı.
KDP ile birlikte 4 Mayıs 2000’de Heftenîn’e yönelen Türk ordusu, 4 gün sonra çekilmek zorunda kaldı.
Türk ordusu 25. “sınır ötesi” denemesini de Aralık 2007’de hava desteğiyle yapmak istedi. Daha çok hava saldırılarılarıya yapılan operasyondan da sonuç alınamadı.
Yaşar Büyükanıt’ın büyük bir gösteriyle 21 Şubat 2008’de başlattığı “Güneş Harekatı“ isimli operasyonla Zap bölgesi hedef alındı. Ancak büyük bir direnişle karşılaştı. Onlarca asker kaybeden ve bir helikopteri düşürülen Türk ordusu, 29 Şubat günü zar zor çekilebildi.
Daha önce yapılan kara operasyonlarında TC askerleri gerillanın direnişi karşısında zor kaçabildi. 15 Haziran da başlatılan işgal operasyonun sonucu da diğer operasyonlarda farklı olmayacaktır. PKK’nin direnişi karşısında büyük bir yenilgiyle çıkacaktır.
Kurdistan topraklarında geçmiş yıllardan bu yana süren işgal harekatları üstün bir direnişle karşılık bulmuş ve işgalci Türk ordusu istediği sonuçları alamadan geri çekilmek zorunda kalmıştır. Farklı operasyonlar adıyla binlerce kez gerillaya yönelmiş, ancak her dönemde yeni yöntem ve eylem tarzlarıyla Türk ordusuna geri adım attıran gerillalar, günümüzde de geliştirilmiş tekniğe karşı özgücü ile savaşarak tüm soykırım politikalarını boşa çıkarmıştır. Gerilla güçleri, her an her yerde askerin karşısına çıkıp ağır darbeler vurmaya devam ediyor. Askerin psikolojisini de düşünecek olursak, hem korku, hem de panik hakimdir, çünkü siyasetin ve iktidarın sürdürülme aracı haline gelmiş olan Türk ordusu, her ne kadar tekniğe dayansa da, artık savaş gücünü kaybetmiş ve gerek gerillanın vurduğu darbelerle, gerekse de yaşanan iç tasfiyelerle çöküşün eşiğine gelmiştir.
NC//Osman ÇAPAN