HABER MERKEZİ – Bakur ve Rojavayê Kurdistan’ı, Türkiye ve Suriye’de birçok bölgeyi etkileyen ve özellikle Bakurê Kurdistan’ı ve Türkiye’nin yanı sıra Suriye’nin işgal altındaki topraklarında da insani bir felakete yol açan 6 Şubat depreminin ardından Alman devleti, depremden etkilenen ve Almanya’da akrabaları bulunan kişilerin en azından birkaç aylığına Almanya’ya daha kolay gidebilmeleri için basitleştirilmiş bir vize uygulaması başlatarak tepki gösterdi.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ise şimdi farklı dillerde (içinde Kürtçe dilinin de olduğu) “Acınız acımızdır” diyerek bir mesaj yayınladı. Peki ama bu ne anlama geliyor?
Bilindiği gibi işgalci Türk devleti Kürtleri Kürdistan’dan çıkarmak istiyor, Kürdistan’da artık hiçbir Kürdün kalmamasını istiyor. Bu şekilde Almanya’nın politikası Türk işgalci devletinin bu niyetini desteklemektedir. Bu çok açıktır. Öte yandan özellikle Alman devletinin tarihte bugüne kadar izlediği politikayla Türk işgalci devletini hep desteklediği de bilinmektedir. Hangi devlet PKK’yi hemen “terörist” ilan edip yasaklamış ve Almanya’da yaşayan yurtsever insanlarımızı kriminalize eden ve baskı altına alan bu yasağı bugüne kadar kaldırmamıştır?
Hangi devlet Kürt özgürlük mücadelesinde korkunç yıkımlara neden olan ve Kürt halkımıza karşı suç işleyen ajan ve hainlere sürekli kucak açmıştır? Hangi devlet Halepçe katliamında Saddam Hüseyin’e kimyasal fabrikalar kurması için destek vermiş ve bugüne kadar hesap vermemiştir? İşgalci Türk devleti 2018 yılında Efrîn bölgesine hangi tanklarla saldırmış ve işgal etmiştir? Doğru, hepsinde Alman devletinin rolü var. Türkiye ve Almanya faşizmi birbirine çok bağlıdır ve Alman devletinin toplumlarımıza yönelik çok hedefli bir politikası vardır. Kürtleri asimile etmek istiyorlar, bu özellikle yıllardır Almanya’da yaşayan Êzidi halkımıza karşı gözlemlenebilir. Şimdi de deprem felaketini kendi çıkarları için kullanmak ve Kurdistan’ın içini boşaltmak istiyorlar. Özellikle de işgalci Türk devleti “modernleşme” adı altında Kurdistan şehirlerini zorlanmadan yeniden inşa edebilsin ve toplumumuz kültüründen, köklerinden, toprağından ve toplumundan tamamen uzaklaşsın diye.
Bu kirli ve soykırımcı politikayı iyi anlamamız ve doğru yorumlamamız gerekmektedir. Toplumumuz artık kandırılmaktan vazgeçmeli ve bu mesajları doğru anlamalıdır. Eğer Alman devleti Kürt toplumu olarak bizim acımızı kendi acısı olarak görseydi, o zaman yurtseverlerimize karşı bu kadar baskı ve zulüm yapmazdı. O zaman Kürt toplumunun haklarını savunan hareketimizi yasaklamazdı. O zaman işgalci Türk devletine bu kadar çok silah ve teknik savaş malzemesi satmazlardı. Eğer Kürt toplumu olarak acımızı anlasalardı, . Önder Apo’nun 1999 yılında uluslararası komplo tarafından yakalanmasına ve bugüne kadar en ağır tecrit altında, hiçbir hakkı olmadan tutulmasına ortak olmazlardı.
Toplumumuzun dışarıdan, özellikle Alman siyasetinden gelen bu mesajları doğru anlaması, söylenenlerin yanında pratiği de görmesi ve unutmaması önemlidir. Bu kirli siyasetçiler bu tür mesajları yayarken bunları unutmamalıyız.
Toplumumuzun artık herhangi bir devlete, herhangi bir güce güvenmekten ve inanmaktan vazgeçmesi, bunun yerine kendi gücüne güvenmesi ve kendini buna göre organize ederek kendisini ilgilendiren konularla mücadele etmesi gerekmektedir. Toplumumuzun başına gelen korkunç bir felakettir, yaşanan büyük bir acı ve ıstıraptır, ancak bu felaketin boyutunun sorumluluğunun bu devlet sistemlerine ait olduğunu unutmamalıyız. Onların standartlarına, onların çıkarlarına, onların sistemlerine göre yaşamaya devam edersek, yarın varlığımız sona erecektir. Bu felaketten nihai olarak çıkarabileceğimiz mesaj budur ve buna göre sonuçlarımızı ve derslerimizi çıkarabiliriz. Kendi gücümüz dışında hiçbir devlete güvenemeyiz. Bizi ayakta tutacak tek şey toplumsal örgütlenme ve birliktir.
Sara Ronahî