Kentlerin her sokağında bir kahramanlık hikayesinin yazılı olduğu özyönetim direnişlerinin Botan’taki örgütleyicilerindendi. Ayşe Kaçar (Zeryan Deniz Amed), yani Şırnaklıların bildiği adıyla Yıldız Cudi, direnmenin mirasını tüm kadınlara, “Kadın demokratik özerklik sistemine daha yakındır. Kadının bu sisteme inancı da daha fazla. Bunu daha da büyütmeye çalışıyoruz” sözleriyle miras bıraktı.
HABER MERKEZİ
Adını bir kente yazdıran kadınlar vardır. Her sokağı onların ismiyle anılır, baktıkları tüm çocuklara verirler isimlerini, yazgılarını ve cesaretlerini. Devri-daimdir bu tarihi yazılmamış halkların tarihine belleklerinde hatıralarla tutar kadınlar. Şehr-i Nuh’ta da efsaneleşen ancak gerçeğin içinden süzülen bir kadının ismi bu günlerde yankılanıyor. Baktığı her sokağı barikatı, direnişle şekillendiren Zeryan’ın ismi. Adı doğduğu Amed’de Ayşe Kaçar, özgürlük için çıktığı yolculukta gerilla yoldaşları arasında Zeryan Deniz Amed olarak bilinir ama Şirnex’in sokaklarında onun ismi Yıldız’dır.
Botan’ın Yıldız’ı
Herkesin aldığı isime benzediğine ve bu nedenle Yıldız’ında adı gibi yücelerde parladığına inanır Botanlı kadınlar Zeryan’ın ışığını hissederken. Bundandır belki de tanıyan herkes başka çağlardan mı gelmiştir yoksa bu güne mi aittir diye düşünür rüya ile gerçek arasında hayatından geçerken. Hakikatten, efsaneye ulaşan kadınlardandır o ve “hak ettiği gibi anılmalıdır” derler. YPS-JIN’in Şırnak Komutanları’ndan Zeryan’da 28 Mayıs’ta 4 arkadaşı ile birlikte yaşamını yitirdiği Şırnak’ta direnme kültürünü miras bırakanlardandı.
Yürüdüğü sokaklarda, baktığı yamaçlarda şimdi adıyla anılan bir coğrafya ondan geriye kalan cesareti topluyor, yeni direnmelerin yolunu açmak için.
Neyi niçin yaptığını bilen sesin duruluğu
Şırnak’ta direniş günlerinde telaşlı bir koşuşturmaca Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan Mala Gel’in önünde. Karşıdan endamı ile cesaretlendiren bir kadın yaklaşıyor. Duru ve akıcı cümlelerle özetliyor Zeryan, neyi niçin yaptığını bilen derin anlamları basit cümlelere sığdıran herkese hitabeden sesiyle.
Özyönetim eksenli direnişe vurgu
Amed’in Ayşe’yi gerillanın Zeryan’ın ve Şırnak’ın Yıldız’ı 24 Şubat’ta verdiği röportajında, Kürt halkının özyönetim direnişine ve devletin direnişe yönelik saldırılarına ve katliamcı uygulamalarını, “Kürt halkı bu yıl direnişini özyönetim ekseninde geliştirdi. Demokratik özerkliğin bir formülasyonu olan özyönetimler de kendini yönetmeyi amaçlar. Bunun Kürt halkı ve Türkiye halkları için nasıl bir anlamı var, onu konuşmak gerekir. Egemen sistem kendini ulus-devlet olarak yürütür ve farklı kültürleri, halkların iradesini ve dilleri kabul etmiyor. Kabul etmediği gibi de buna karşı direniş gösteren kesimlere da şiddetle saldırır” şeklinde özetliyordu.
‘Dünyanın geleceği bu sistemde’
Katliamcı devletlerin baskıcı politikalarına rağmen insanlığın geleceğinin özyönetim ve konfederal sistemde olduğunu vurgulayan Zeryan sözlerini şöyle sürdürmüştü: “Tüm dünyaya da baktığımızda artık bölge inisiyatifleri öne çıkıyor. Bu bölgelerde de dıştalanan halkların kültürleri ve dilleri yaşam alanı bulmaya başladı. Bunu Amerika’da, Hindistan’da ve daha birçok yerde farklı farklı şekillerde görebilmekteyiz. Bazı yerlerde federasyon, bazı yerlerde otonomi, bazı yerlerde kantonal bir şekilde yaşam buluyor. Bu da artık halkların kendi özgürlük istemlerini yerel yapılanmalarla, inisyatiflerle öne çıkardığını gösteriyor. Biz bunları da ancak özgürlük istemleri olarak tanımlayabiliriz.”
‘Bu bir ulusal duruştur’
Bilgelik, inanç ve irade ile konuşmasını sürdüren Zeryan röportajın devamında şu noktaları vurgulamıştı: “Kuzey Kürdistan’da bu yıl Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Derik, Dargeçit ve Şırnak şahsında ortaya çıkan direniş çok anlamlıdır. Bunları nasıl değerlendirmeliyiz? Birincisi bu direnişlerin ulusal bir yanı var. Peki bu direnişlerin ulusal yanı nedir? Artık Kürt halkı diliyle, kimliğiyle, kültürüyle kendi kendini yönetmek istiyor. Bu ulusal bir duruştur. Kürt halkı kendi toprağında işgal olmadan , soykırım olmadan kendi kendini yönetmek istiyor. Bu kendi kendini yönetmenin muhakak ki; ekonomik, hukuki, kültürel, sağlık ve toplumsal ihtiyaçlara göre konumlanması boyutları var. Toplumsal ihtiyaçlara göre halk kendi ihtiyaçlarını devletin zulmü ve keyfiyetçiliği olmadan kendisi görmek istiyor. Bu çok doğal bir istemdir. Bu istemler sadece bugünün istemleri değil ancak bu yıl güçlü bir şekilde demokratik özerklik adı altında ortaya çıktı. Bu ulusal yanıdır işte.
‘Direnişimiz tüm halkların özgürlüğü için’
Kürt halkı artık Kürtçe’nin olmadığı bir eğitim istemiyor. Kürt halkı kendi sağlık kurumlarında tedavi olmak istiyor. Kürt halkı artık üzerindeki ekonomik zulmü, açlıkla terbiye edilmeyi istemiyor. Kürt halkı üzerindeki sistamatik asimilasyonu kabul etmiyor. Bu ulusal bir duruştur. Merkezi yönetim Türkiye’nin tüm farklılıklarını inkar ediyor, yok etmeye çalışıyor. Bunu kabul etmeyenler de ya katlediliyor, ya susturuluyor ya da tutuklanıp cezaevine atılıyor. Bu yüzden özyönetim direnişinin bu şekilde değerlendirilmesi ve bu yanının da görülmesi gerekiyor. Kısacası bu direniş tüm halklar için verilen bir direniştir, diyoruz.
‘Kadınlar demokratik özerklik sistemine daha yakın’
Zira kadın demokratik özerklik sistemine daha yakındır. Diğer bir yan ise kadın daha çok acı çekmiş ve zulüm görmüştür. O yüzden de kadınları YPS-JIN’e ilgisi, alakası daha fazla. Katılımları daha fazla. Kadın doğası gereği bu sisteme daha yatkındır. Mesela YPS-JIN’ın kurulmasından sonra kadının iradesi burada çok daha güçlendi. Kadının bu sisteme inancı da daha fazla. Bunu daha da büyütmeye çalışıyoruz.
‘DAİŞ ve AKP zihniyeti yenilecek’
Bunu belki bir yere kadar yapmıştır da. Mesala birçok kişi katledildi, insanların evleri gitti, malları gitti, bazı aileler tümden katledildi. Bu bir özel savaş yöntemi. Örneğin Rojava’da DAİŞ vahşeti nasıl ki kendini yenilmez, kimse ona karşı savaşamaz gibi göstermeye çalıştıysa AKP de hem Türkiye’de hem de Kürdistan’da aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Öyle bir algı yaratmaya çalışıyor. Ama şunu belirtelim: Nasıl ki DAİŞ vahşeti Kobanê’de Apocu fedai ruhla büyük darbe almışsa ve yok oluşa doğru yol alıyorsa AKP de Kuzey Kürdistan’da o akıbeti yaşayacaktır. Her iki durum birbirine çok benziyor. Kobanê’de olduğu gibi Botan’da da YPS şahsında Kürt halkının özgürlük istemleri zafere ulaşacaktır. Kürt halkına bunun sözünü veriyoruz. Kendimizi en zor koşullara göre hazırlıyoruz. YPS ve YPS-JIN’ın tüm fertleri de buna hazırdır. Kürt halkına bunun sözünü veriyoruz.”