Halklar Önderi Abdullah Öcalan üzerinde tecrit her geçen gün çok daha ağır bir boyuta gelirken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hem tecrit hem de genel anlamda İmralı İşkence Sistemi’ne sessiz kalarak veya olumsuz kararlar vererek tecrit gibi ağır bir suça meşruiyet sağladı.
HABER MERKEZİ – 27 Temmuz 2011’den bu yana Halklar Önderi Öcalan’a avukatları ile görüştürülmüyor. İlk 3 ayı bulan görüş yasağından sonra Ekim 2011 tarihinde yerel başvuru süreçlerinin sonuçsuz kalması üzerine AİHM’e 74751/11 başvuru numarası ile Halklar Önderi Öcalan ve o dönem yanında bulunan 5 kişi adına başvuru yapıldı. Bu başvurunun ardından AİHM yönelik bilgilendirme de yapıldı. Ancak şu ana kadar AİHM, bu dosya hakkında her hangi bir karar vermedi. Tecrit gibi bir uygulama ve kesintisiz avukat yasağına AİHM sessiz kalarak onay verdi.
Halklar Önderi Öcalan’a özel düzenleme getirildi
AİHM, Halklar Önderi Öcalan’ın uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesinden sonra yapılan 1999 yargılamalarının, adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetmişti.
Yeniden yargılanma hakkını düzenleyen Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 311.Maddesi Halklar Önderi Öcalan’ın özel olarak bu haktan yararlanmasının önüne geçmek için düzenlenmişti. Halklar Önderi Öcalan’ın yararlanmasının önüne geçmek için 2003 yılında yapılan kanuni düzenlemeden olumsuz etkilenen yüzlerce dosyanın haklarının iadesi için 11 Nisan 2013 tarihinde yeniden yasal düzenleme yapılmıştı. Ancak bu düzenlemede dahi sadece Halklar Önderi Öcalan’ın yararlanmasının önüne geçecek bir istisna hali konuldu. Anayasal eşitlik kuralını ihlal eden kişiye özel kanun düzenlemesinin Halklar Önderi Öcalan’ın yeniden yargılama hakkını kullanmasının önüne geçilemeyeceği üzerine yerel ve Anayasa Mahkemesi düzeyinde yapılan başvurular sonuçsuz kalınca 34836/16 başvuru kaydı ile AİHM’e yapılan başvuru ise devam ediyor.
AİHM, 18 Mart 2014 tarihli kararında (Birleştirilmiş Dosya Başvuru No: 24069/03, 197/04, 6201/06 ve 10464/07) Öcalan’a verilmiş ve ömür boyu cezaevinde kalınacağını düzenleyen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesi kapsamında insanlık dışı ceza ve kötü muamele yasağına aykırı olduğunu belirterek Türkiye’yi mahkum etmişti. Ancak Türkiye cezaevlerinde şu anda ağırlaştırılmış müebbet hapis statüsünde yüzlerce hükümlü bulunuyor. AİHM’nin bahse konu bu kararından sonra Türk hükümetinin bu cezayı tekrar ele alıp, yasal düzenlemeler ile AİHM kararları ışığında iyileştirmesi gerekirken bugüne kadar hiçbir adım atmadı. Mevcut hukuk mevzuatı açısından bakılırsa bir yasal düzenleme ile ömür boyu hapis cezasının ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu durumla ilgili olarak Halklar Önderi Öcalan’ın avukatlarının AİHM kararlarını takip ile sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi nezdinde girişimleri devam ediyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’in Halklar Önderi Öcalan ile ilgili verdiği bu kararı izleme sürecine aldı.
Bakanlar Komitesi’ne 06.06.2016 ve 10.10.2016 tarihlerinde yapılan yazılı başvurular ile AİHM kararının gereğinin yerine getirilmesinin sağlanması için girişimlerde bulunulması ve ihlal kararından sonra yaklaşık son 4 yıldır Türkiye’nin AİHM kararının gereğini yerine getirmediğinin tespit edilmesi talep edildi.
AİHM son olarak ise 7 Ekim 2008’de Halklar Önderi Öcalan’ın bulunduğu hücreye yapılan baskında kendisine yönelik fiziki saldırı, saçlarının kazıtılması ve ölüm tehdidini işkence için yeterli kanıt saymadı. AİHM, 27 Eylül 2018’de verdiği bu skandal kararla hukuktan uzaklaştığını da göstermiş oldu. AİHM kararını, Ocak 2010’da İmralı Cezaevi’ni ziyaret eden İşkenceyi Önleme Komitesi’nın (CPT) raporuna dayandırmıştı.