HABER MERKEZİ
Toplumu oluşturan, yaşamı anlamlı kılan, bütün değerlerin taşıyıcısı kadının ta kendisidir. Onun içindir ki iktidar ve diktatörler ilk başta kadın değerlerine özellikle de özününe saldırır. Kadın yok olduktan sonra toplumun yok olacağını iyi bilirler. Onun için ya toplu katliamlarla yada tek tek katlederek yok etmeye çalışırlar. Bir halkı veya toplumu yok etmek istediklerinde ilk başta o halkın ve toplumun kadınlarına yönelirler. Katliam denilen, kadını özünden koparmak ve toplum dışı bırakmaktır. Kadının katledildiği bir toplumda toplumsallıktan ve onurlu bir yaşamdan söz edilemez.
Peki kadın katliamları nasıl gerçekleşir? Şeriatla yönetilen ülkelere baktığımızda bu daha iyi anlaşılacak ve daha iyi değerlendirilecektır. Mesala İran, molla rejimiyle yönetilen bir devlettır. Yine Suudi Arabistan aynı şekilde. Bugün şövenist Erdoğan iktidarı da kadını ve toplumu şeriat kurallarına göre yönetmeyi amaçlamaktadır.
17 yıldır iktidarda bulunan kafatasçı AKP rejiminin toplumu hangi düzeye getirdiğini özellikle kadın şahsında görmek mümkündür. Kadın cinayetleri, kadına taciz, tecavüz ve cinsel istismar olaylarının bu kadar artışının altında Erdoğan ve AKP iktidarının oluşturmak istediği şeriat rejimi yatmaktadır. Kadınlara yönelik kullandıkları söylem ve davranışların AKP’nin kendi gündemini dayatmaya devam ettiğinin de göstergesidir. Özellikle AKP iktidarında kadın-erkek arasındaki ayrımcılığın din olgusu üzerinden meşrulaştırılmasının yollarının denendiği, zorlandığı süreç olarak gerçekleşiyor.
AKP’nin uygulamaları şeriatta giden birer eşiktir
Din olgusunu kullanarak kadını ve toplumu gericiliğe mahkum etmeyi amaçlayan AKP ve Erdoğan iktidarı bunu haremlik selamlık alanları oluşturmakla başladı. AKP iktidarının ilk icraatları toplumsal yaşamda çifte alanlar oluşturması oldu. Ana okullardan başlayarak üniversitelere kadar Kadın-Erkek bölümleri oluşturuldu. Üniversitelerin içinde mescitler ve hemen okul ve Üniversitelerin yanına camiler yapılmaya başlandı. Bununla birlikte yeni müfredatla evrimin müfredattan çıkarılıp cihadın getirilmesi, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi, eğitim ve sağlığın tarikatlar eliyle hızla dinselleştirilmesi ve daha birçok uygulama devreye konuldu. Bu uygulamaların her biri şeriat toplumuna giden birer eşik olarak değerlendirilebilir.
AKP iktidarı her yerde kadına bakışı, zihniyeti değiştirerek kadını tecrid altına almaya çalışıyor. AKP ve Erdoğan’ın 17 yıllık iktidarı boyunca kadının kamusal alandaki varlığını küçümseyen, aşağılayan, kadınlara hakaret içeren söylemler dile getirildi. Bu iktidar kadının toplumsal konumunu yanlızca “eş” ve “anne” olarak sınırlandırmaya çalışıyor. Bu da şeriat ile yönetilen toplumlarda kadına yapılan uygulamaların başında geliyor. Şeriatla yönetilen İran ve Suudi Arabistan’da kadın sadece anne ve eş konumundadır. Erkek ve iktidar istediği şekilde kadına davranma hakkını kendinde buluyor.
Şeriatle yönetilen ülkelerde kadının konumu
Şeriatla yönetilen ülkelerde kadınlar; bir topluluk içinde konuşamaz ve erkeklerin elini sıkamaz. Yine sokaklarda başı açık dolaşamazken, motorlu hiç bir aracı da kullanma hakkına sahip değildir. Eşleri tarafından şiddete uğrayan kadınların şikayet etmesi de yasaktır. Siyasete germeleri yasakken, hiçbir derneğe üye olma hakları da yoktur. Bunların yanı sıra kadın eşi izin vermediği sürece seyahat edemez, bir evde tek başına kalamaz, doğan çocuğuna bile isim veremez bunların hepsi yasaktır. Eşi izin verdiği sürece kadın bir yerde çalışabilir. Kadın şiddette dahi uğruyorsa boşanması yasaktır. Eşinin ikinci bir kadınla evlenmesine itaraz etmesi bile yasaktır. Eğer kadın boşanmışsa çocuklarını göremez çünkü bu da yasaklar arasında yer almıştır.
AKP ve Erdoğan iktidarı yukarda saydığımız bütün maddeleri destekleyecek ve tamamlayacak konuşmaları hiç gündem düşmedi zaten. Şimdi şeriatla yönetilen ülkelerde kadının içinde bulunduğu konumu ve Erdoğan’ın şeriat bir toplum yaratmak için kullandığı söylemlere bakalım.
‘Kadın eksiktir, yarımdır’ söylemi
“Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir.”
“Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın iş dünyasında istediği kadar başarılı olursa olsun özgünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Eksiktir, yarımdır.”
“Biz kızların erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmiyoruz” gibi cümlelerin sahibi Erdoğan,
“Kız ve erkek öğrencilere birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum” diyen TBMM Başkanvekili Sadık Yakut,
“Annelik kariyeri dışında bir kariyeri asla merkeze almamalı” diyen Mehmet Müezzinoğlu,
“Bi kadın olarak sus” diyen Bülent Arınç,
“Hamileliği davul zurna ile ilan etmek de bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez” diyen AKP’nin sözde alimi Ömer Tuğrul İnançer,
AKP’nin kadına yönelik bozuk sicilinin ve gerici zihninin sabıkalı birkaç ismi sadece… bunları örneklerle çoğaltabiliriz ancak burada yaratılmak istenen toplumu açık bir şekilde ortaya koyuyor zaten.
Kadın tek renge hapsedilmeye çalışılıyor
Gerici zihniyeti temsil eden Erdoğan ve AKP iktidarı, kadın özgürlüğüne karşı söylem ve uygulamalarını her alanda hayata geçirmeye çalışıyor. İlk olarak pembe renkli icraatlara başladı. Bununla kadını bir renge hapsederek toplum içinde eritmek istedi.
AKP’nin hukuk ve dil pratiklerinde bir riya her zaman var oldu. Pembe rengi üzerine kurduğu otobüs, metrobüs, metro, taksi ve son olarak Malatya’daki trambüs uygulaması da bunlardan biri.
AKP’nin bugün Malatya’da bir “çözüm yolu” olarak sunduğu, dahası dayattığı ve bunu da “kadınların isteği” olarak duyurduğu pembe renkli ulaşım araçları, ilk olarak 2012’de Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları’nın yürüttüğü “kadınlara özel pembe otobüs” kampanyası ile gündeme gelmişti. Daha sonra Mart 2015’te Şanlıurfa’da hayata geçirildi. Ve kısa süre önce Bursa’da “kadına öncelik vagonu” erkeklerin de binebilmesi yoluyla da olsa hayata geçirildi.
Bunların hayata geçirilmesiyle birlikte faşist iktidar şimdi de okullara yönelmiş durumda. Eğitime şeriat müfredatını yerleştirmekle başladı. Anaokula giden çocuklara dini derslerin verilme kararının alınmasının altında “Ağaç yaşken eğilir” mantığıyla gelecek nesilleri dini kurallarla eğitip istediği şeriat ve baskıcı toplumu yaratmayı amaçlamaktadır.
Eğitim kurumlarında şeriatçı uygulamalar
Son günlerde AKP iktidarının okullarda kız öğrencilere yönelik uygulamalarına bir bakalım.
Şanlıurfa Viranşehir’de bir okul müdürü, “Açık ve kısa giyinirseniz sizi sınıfta bırakırım. Burnunuzdan getiririm. Kapalıysan sınıfı geçersin, açıksan kalırsın” diyor. Sonra da kendisini “Biz çocukları çağırıp ‘Milli manevi ahlaki değerlere uygun olarak sizin yararınızı gözetmek zorundayız. İdare olarak ailelerinize ve yaşınıza uygun giyinmenizi istiyoruz’ dedik” diye savunmaya geçiyor.
Yine Urfa ve yine bir bir kapanma partisi: Şanlıurfa Bozova’da bir ortaokulda öğretmen kız çocukları için “kapanma partisi” düzenliyor. Partide çocukların eline kalp şeklinde ‘Hamdolsun kapandım’, ‘İnşallah size de nasip olur’, ‘Rabbimin emri diye yaptım’, ‘Kapandım mutluyum’, ‘Şükür ki kapandım’, ‘Tesettürle mutluyuz’, ‘Haydi sen de kapan’ yazılı dövizler veriliyor.
Bununla yetinmeyen iktidar bu sefer de, İzmir Karaburun’da İlkokul Müdürü Şahin Özdemir, “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralık” sözleri iktidarın ve yandaşlarının kadını ve toplumu getirdiği düzeyi net bir şekilde açıklıyor.
Dini olgular altında toplum baskı altına alınıyor
Bu kez yer Siirt. Kurtalan Anadolu Lisesi müdürü etek ve pantolon boyunu kısa bulduğu kız öğrencilere hakaret yağdırıp, bağırıp çağırıyor:
“Terbiyesiz kes sesini, sen denize gitmiyorsun bu haliyle gelemezsin buraya, senin yatak odan değil burası…Paçanı böyle kısaltarak… dengesiz, haddini bilmezler çıkıyor.“ şeklindeki söylemleri nasıl bir toplumda yaşamaya zorlandığımızı gösteriyor. Ayrıca bu söylemleri söyleyen kişi ve kurumlar hakkında herhangi bir işlem ve soruşturma başlatılmış değildir. Sadece kınama cezalarıyla geçiştirilerek, üstü örtünerek adım adım yaratmak istedikleri toplumun nasıl adım adım inşa edildiğini gösteriyor. Bu örnekler gün geçtikçe çoğalıyor. Örneklerin çoğalması yaratılmak istenen şeriat toplumuna ne kadar yaklaşıldığını gösteriyor.
Faşist AKP ve şövenist Erdoğan’ın 17 yıllık iktidarında kadına ilişkin söylem ve uygulamaları nasıl bir toplumun yaratmak istendiğinin açıkça ifadesidir.
Sara Gulan
Kaynak: Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi