HABER MERKEZİ
Önder Apo ile avukatları arasında gerçekleşen son görüşme 18 Haziran 2019 tarihinde gerçekleşti. O günden bugüne kadar da avukatlarının tüm başvurularına rağmen, Önder Apo ile görüşmeleri gerçekleşmedi. Oysa Önder Apo ile avukatları arasında gerçekleşen görüşmelerin devam edeceğine dair başta Adalet Bakanı olmak üzere, hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar söz konusu olmuştu.
Fakat 18 Haziran’dan sonra, sanki bıçakla kesilir gibi, Önder Apo ve avukatları arasında gerçekleşen görüşmeler son buldu. Bu, 5 Nisan 2015 tarihinden itibaren olduğu gibi, ‘kalıcı bir politika olarak mı uygulanacak’, orası hakkında herhangi bir yorumda bulunmak mümkün olmasa da, bunun dikkat çekici olduğunu da belirtmek gerekmektedir.
23 Haziran 2019’da İstanbul’da gerçekleşen Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarının açıklanması ve AKP-MHP faşist kliğinin gösterdiği adayın kaybetmiş olması da, bu yönde oluşan kanaatleri güçlendirmektedir. Çünkü öncesinde kardeşi Mehmet Öcalan’ı, Önder Apo ile görüşmeye göndermelerini, ardından da 2 Mayıs ve 18 Haziran tarihleri arasından dört kez Önder Apo ile avukatları arasında görüşmelerin gerçekleşmesini ve bayram nedeniyle İmralı’da bulunan tutsaklarla ailelerinin görüşmesini, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri için yapılan bir yatırım olarak yorumlayanlar da bulunmaktaydı. Giderek de bu kanaat Kürdistan toplumunda, Türkiye kamuoyunda, demokratik çevreler içerisinde daha fazla güçlenmektedir.
Önder Apo’da basın- yayın organlarına yansıyan görüşlerinde; ‘30-40 gün sonrasına bakın’ diye yaptığı uyarılarla bu konuya dikkat çekmiş, asıl olarak gerçekleşen bu görüşmelerin hangi yöne evrileceğinin o zaman belli olacağını belirtmişti. Böylece Önder Apo bir kez daha doğrulanmış oldu.
AKP-MHP faşist kliği İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerini kaybetti, Önder Apo ve avukatları arasında gerçekleşen görüşmeler sona erdirildi. Medya Savunma bölgelerine son yıllarda yaşanan en yoğun saldırılar gerçekleştirildi.
Aslında AKP-MHP faşist kliği 23 Haziran sonrasında gerçekleştirdiği bu saldırılarla kendi gerçekliğini de bir kez daha göstermiş oldu. Ne kadar zayıf ve güçsüz olduğunu ele verdi. O nedenle de, sanki 31 Mart Yerel ve 23 Haziran İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri yaşanmamış gibi bir tutum içerisine girdi. Hala da bu tavrındaki ısrarını korumaya da devam etmektedir.
Kürdistan toplumu, Türkiyeli devrimci, demokratik güçler, umutlarını AKP-MHP faşist kliğinin atacağı geri adımlara bağlamış değillerdir. Aksine ona karşı mücadele ile yenilgiye uğratma gibi bir kararlılığın sahibidirler. Bu çok net bir şekilde görülmektedir. O nedenle de AKP-MHP faşizmi “görmezden gelirsen, o yoktur” aldatmacası ile yapmaya çalıştığı illüzyonda hükmünü yitirmiş ve ancak kendi kendini kandıran bir hale gelmiştir.
31 Mart ve 23 Haziran sonrasında bu gerçeklik çok net bir şekilde görülmüştür. AKP-MHP faşizmi, 31 Mart Yerel Seçim sonuçlarını yok sayarak, 23 Haziran hezimeti yaşamaktan kurtulamamıştır. Aynı yaklaşımla, 23 Haziran sonrasında yaşadığı hezimetin derinleşerek kendisi için bir bataklık haline dönüşmesinin de önünü alması da mümkün değildir. Bunun belirtileri de alenen görülmektedir. Azınlık hükümeti haline gelmiştir. Bugüne kadar sırtlarını dayandıkları uluslararası ilişkiler çökmektedir. Çöken finansal sistem, günlük müdahalelerle ayakta tutulmaya çalışılmaktadır. AKP içerisinden yeni “yavru partilerin” çıkacağı bir ihtimal olmaktan çıkmıştır. Artık bu partilerin kuruluş ilanının ne zaman gerçekleşeceği netleştirilmeye çalışılmaktadır.
AKP-MHP faşizmi böyle bir gerçeklik içerisinde; bunları görmezden de gelse, çözülmektedir. Kendileri bu gerçekliği görmezden gelse de, her kes tarafından görülmesini engelleyememektedir. Bir nevi “çıplak kral” gibi, üzerinde elbise olduğuna kendini inandıran bir ruh haline girmekten de kendini kurtaramamaktadır.
Avukatlarının 18 Haziran’dan sonra Önder Apo ile görüşmelerinin engellenmesi ve Medya Savunma Bölgelerine teknik ağırlıklı yoğunlaştırılan saldırılarda böyle bir gerçeklik içerisinde anlamını bulmaktadır. Bununla hal güçlü olduğunu, istediğini yapabileceğini, hiç bir kimsenin/gücün önünde duramayacağını kanıtlamaya çalışmaktadır.
AKP-MHP faşizmi hala Türkiye toplumunu yönettiğini ve her istediğini yapacağını sanmaktadır. Artık bu güce sahip değildir. Kürdistan toplumu ve Türkiyeli devrimci, demokratik güçler üzerine serpmeye çalıştığı ölü toprağının altına giren kendisi olmuştur ve bunun altından çıkarak belini doğrultmasının da olanağı kalmamıştır. Tüm bunlardan kurtulmak için bugüne kadar oynadığı ‘Ali Cengiz oyunları” da aldatıcılığını kaybederek; sahibine dönmüş, onu vurur hale gelmiştir. Adeta ‘yalancı çoban’ın komedi halini alan trajik öyküsünü yaşamaktadır.
Kürdistan toplumunu, Türkiyeli devrimci, demokratik çevreleri hele hele Önder Apo’nun, Özgürlük ve Demokrasi Hareketinin hiç bir basit illüzyonla gözlerini perdelemenin olanağı bulunmamaktadır. O nedenle de AKP-MHP faşizminin önünde tek bir yol kalmıştır. O da; kendisinden önceki Özel-Kirli Savaş kabineleri gibi, layık oldukları tarihin çöp sepetindeki yerini almaktır. Çünkü artık son sahne bitmiş, perde kapanmıştır.
Cemal ŞERİK/Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi