HABER MERKEZİ
AKP, sözde darbe girişiminden sonra girdiği bütün seçimlerde MİT’e en aktif rolü verdi. Seçim öncesi süreçlerde yaptırdığı patlamalar, organize ettiği projelerin birinci dereceden yürütme sorumlusu olarak tayin ettiği MİT’e bu seçimde neden yer vermiyor?
Daha öncede kullanılan yöntemler olarak bilinen ülkedeki suç örgütü liderlerini öne sürme durumu bu seçimde de yaşandı. Muhalif kesimlere tehditler savuran iç işleri bakanılarını mı anlatalım, organize bir şekilde muhalefete saldırı düzenleyen çete gruplarını mı anlatalım. Bunlar herkes tarafından billinen noktalar olmasından dolayı pek fazla takılmayacağız.
Şu var ki daha önceki icraatleri kısa bir süreliğine muhaliflerin gözünü korkutsa da artık muhalif kesim ‘‘başıma ne gelirse gelsin’’ diyerek kelle koltukta seçime gidiyor. Korku imparatorluğunun tahtı sallanıyor ve imparatorla beraber vezirlerde de kaygı hakim. Tam bir Osmanlı filmi yaşayabiliriz. Yani imparatora çelme takan vezirler çıkabilir. Ki vezirleri bir bir araştırıp baktığımızda hepsinin ortak özelliği, sloganının atıldığı şekilde vatan millet sevdası değil, menfaattir. Yani bu potansiyel AKP saflarında müthiş bir düzeye sahip.
Bu durum Paketçi Berat ile “PKK bitti bitiyor” Süleyman arasında somutlaşıyor. Hatırlanacağı üzere ikili arasındaki koltuk kavgası bir ara birkaç durum somutunda medyada gündeme gelmişti. Paketçi Berat ile Yolcu Binali arasındaki çelişkiler de unutulmuş değil. Bugünlerde pek gündeme gelmese de her bir bakanlığın diğerini tamamıyla boşa çıkaran açıklamaları bu didişmenin geldiği düzeyi gösteriyor.
Tamamıyla psikolojisi bozuk insanların yürüttüğü bir ülkede yaşıyoruz. Tayip, Binali, Süleyman, Berat. Kim ne yapsın bunları? Binali kalkar seçmenin aklıyla dalga geçer gibi ‘‘Seçmenin yüzüne bakıyor, anlıyor AKP’ye oy verecek pusulayı vermiyor’’ diyor.
Bunlar iç çatışmalardan sadece birkaçı. Tayip’in beraber yola çıktığı insanların ona karşı muhalif olmasına ne demeli? En başında Fethullahçılarla yola çıktı, partisisinin tamamı onlardan oluşuyordu, ne olduysa çark etti eski dost oldu düşman. Davutoğlu, Gül, Babacan, Arınç vs. vs. hepsi Erdoğanı davalarına ihanet etmekle suçluyor. Tayip ülkeye dışardan da dost bırakmadı. Suriye ile kavgada, Yunanistan ile kavgada, İran ile gösterilenin aksine kavgada, Güney Kürdistan’a karşı tutumu zaten biliniyor. Komşu kalmadı. Avrupa ülkelerine birgün birşey satmasın ülke uçuruma ilerler ki satacak bir şeyi de kalmadı. Her gün farklı bir ekonomik yaptırımla karşı karşıya kalıyorlar. Bu hükümet S-400 alışverişinde ‘‘çok kararlı’’ bir görüntü verse de ne ekonomik, ne politik, ne de siyasi düzeyi buna yetmemekte. Ki zaten güncel gelişmeler bu durumu teyit ediyor. Hükümetin, kapısını çalıp yardım dileneceği bir dostu kalmadı.
Yazının başında değindiğimiz MİT konusu için ise bu seçimde ne kadar rol almak isterse istesin, adam öldürmekten, kaçırmaktan, kısacası bir suç çetesi gibi hareket etmekten başka izleyebileceği bir yol yok. Hem MİT, hem hükümet içi çatışmaların daha da yoğunlaşacağı bir İstanbul Seçimleri sonrası sürecine doğru ilerlemekteyiz. İttifak gücü gibi gözüktüğü MHP’nin ise kuyusunu alttan kazdığını çok sonradan fark eden Tayip, oturmuş evinde yenilmeyi bekliyor.
Bawer İNTİKAM
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi