Maraş Katliamı ve 12 Eylül döneminde işlenmiş siyasi cinayetlerle adı sık sık anılan ve 13 yıl cezaevinde kalmış Akp’nin Amed 7’nci sıra adayı Bbp Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, “Şu an için tek uğraşımız HDP’nin baraj altında kalmasıdır” diyor.
AMED – Akp-Mhp ve Bbp’nin kurduğu milliyetçi ittifak adları siyasi cinayetlere karışmış bazı isimleri özelikle Kürdistan illerinde aday gösterilmesi dikkat çekiyor. AKP’nin Diyarbakır 7’nci sırada aday gösterdiği Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır’ın adı Maraş Katliamı olmak üzere ’80 öncesi ve sonrası işlenen siyasi cinayetlere karışmış bir isim. Yıllarca Mhp’de çalışan ve en son Bbp’ye geçen Maraş doğumlu Çayır, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencisiyken “adam kaçırma, haraç alma” ve siyasi cinayetlere adı karışmaktan 1978 yılında tutuklanarak, Mamak Askeri Cezaevi’ne konuldu.
AF İLE ÇIKTI
Yaklaşık 13 yıl birçok cezaevinde kalan Çayır, 1991 yılında çıkarılan af ile 330 “ülkücü” ile serbest bırakıldı.
Akp’nin adayı Çayır, darbecilere yargı yolunu açan 2010 yılındaki Anayasa değişikliği sonrası yargılanmaya başlanan darbecileri Evran ve Şahinkaya’ya yürüttüğü kampanyalarla destek verdi. 2012 yılında da “eski ülkücülere af” adıyla başını çektiği kampanya ile 7 TİP’li öğrencinin katil zanlısı olan Haluk Kırcı ile Bünyamin Adanalı’nın tahliyesini sağladı.
KULLANILDIĞINI KABUL EDİYOR
12 Eylül’ün aydınlatılmamış birçok cinayet ve olaylarla adı anılan Çayır, “Diktatörü Gördüm, İşkenceyi Yaşadım- Darbeler Özgürlüğün Kurdudur” adıyla hazırladığı kitapta, 12 Eylül öncesinde nasıl kullanılıp bir köşeye atıldığı, PKK’nin güçlendiği 90’lı yıllarda ülkücülerin, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda eğitildiği ve devlet tarafından kullanıldığına ilişkin çarpıcı bilgiler aktarıyor.
ELİ SİLAH TUTANLARDAN BİR EKİP OLUŞTURULMASI İSTENDİ
Çayır’ın kitaptaki çarpıcı bazı bölümleri şöyle: “Devlet, ülkücülerin babasıydı. Canı istediğinde seviyor, canı istediğinde dövüyor, süründürüyor, hatta asıyordu. Her ne kadar cezaevindeki ülkücüler devleti çoktan babalık kaydından düşürseler de o kendilerinden bir türlü vazgeçmiyordu. Devletin yetimleri ülkücüler PKK terörü ile birlikte yeniden anımsanıyordu. Yine Abdullah Çatlı, yurtdışından Türkiye’ye getiriliyor ve kendisinden ülkücülerden eli silah tutanlardan bir ekip oluşturulması isteniyordu.
DEVLET ÜLKÜCÜLERİ SİLAH BAŞINA ÇAĞIRIYORDU
1991 yılı hem devlet hem de ülkücüler için önemliydi. 330 ülkücü uzun yıllar sonra cezaevinden tahliye oluyor, bir anda işsiz güçsüz kalıyorlardı. Devlet yine ülkücülere davette bulunuyor, PKK’ye karşı silah başına çağrılıyorlardı. Çoğunluk daveti reddediyor, Abdullah Çatlı’nın liderliğinde toplanan küçük bir grup PKK’ye karşı silaha sarılıyorlardı. Ama bir farkla; artık devletin yetimi olmaktan çıkıp, öz evladı olmak istiyorlardı. Abdullah Çatlı, pazarlığı sıkı tutuyor, PKK ile mücadele edecek isimlere önce yeni kimlikler verilmesini istiyordu. Devlet bu isteği ikiletmiyor, hemen yerine getiriyordu.
İSTANBUL’DA EYLEMLER YAPIYORLARDI
Anlaşma gereği ülkücüler yeni isimleri ve tertemiz sicilleriyle kadroya geçiyorlardı. Ve kendilerine devletten hem maaş hem de beylik silahı veriliyorlardı. Silah kullanmayı iyi bilseler de ülkücüler yeniden eğitime alınıyorlardı. Bu kez eğitim adresi Ankara Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı oluyordu. Hızlandırılmış, eğitimden geçirilen ülkücüler burada, kısa ve uzun namlulu, otomatik ve yarı otomatik silahları tanıyıp kullanıyorlardı. İzleme, takip ve patlayıcı ve tuzaklı bomba konuları da ülkücülerin yeni uzmanlık alanı oluyordu. Eğitimlerini tamamlayan ülkücüler sokaklara çıkıyor özellikle de İstanbul’da terör örgütü PKK’nin destekçi ve finans kaynaklarına karşı eylemler yapıyorlardı. Bu eylemlerden sadece yurt içi ile sınırlı kalmıyor, PKK terör örgütünün örgütlü olduğu batı ülkeleri ve Rusya’da da silah kullanmaktan çekinmiyorlardı.”
MARAŞ KATLİAMINDAN ÖNCE PİYANGO SATICISI
Çayır’ın ismi 19-26 Aralık 1978’de Maraş’ta yapılan ve az 111 kişinin öldürüldüğü katliamdan hemen önce Maraş’a geldiği biliniyor. Katliamın ardından dönemin İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, katliamın araştırılması için özel bir ekip kurarak ve önemli bilgilere ulaştı. “Devlet sırrı” sayılarak içeriği gizli tutulan raporun bir kısmını, daha sonra Gündem isimli bir dergide yayınlandı. Raporda, katliamın planlayıcılarının, olaylardan bir hafta önce seyyar piyango satıcısı olarak kente gelen 26 seyyar piyango satıcısı olduğu not edildi. Raporda kente Milli Piyangocu kılığında gelen kişiler için şu ifadeler kullanılıyor, “Kahramanmaraş ilinde de yeteri kadar Milli Piyango bayii vardır. 19-22 Aralık günlerinde çekiliş olmayacağına göre, sahte meslek göstererek kalan bu kişilerin, olaylardan haberdar olarak gelmiş militanlar oldukları kanısı uyanmaktadır.”
İSMİ MARAŞ KATLİAMINDA GEÇİYOR
Raporun devamında aralarında Akp’nin adayı olan Çayır’ın bulunduğu ülkücülerin Maraş Katliamı’ndan hemen önce kente geldikleri belirtiliyor. Raporda şu ifadelere yer veriliyor, “Olaylardan önce, Ankara ili Bahçelievler, Karşıyaka ve Keçiören semtlerinde oturdukları bilinen Hüseyin Yıldız, Ünal Ağaoğlu, Haluk Kırcı, Mustafa Özmen, Mustafa Dülger, Remzi Çayır, Mustafa Demir, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli, Mustafa Korkmaz, İsmail Ufuk ve Mehmet Gürses isimli şahısların Kahramanmaraş iline gittikleri öğrenilmiştir” denildi. Ancak AKP’nin adayı Çayır’ın ismi raporda almasına rağmen Alevi Kürtlerin öldürüldüğü Maraş Katliamı ile ilgili hakkında dava ya da soruşturma açılmadı, ceza almadı. Bu katliamda ceza alan ülkücüler ise, 1991’de çıkan TMK ile serbest kaldı.
ÇAYIR: TEK UĞRAŞIMIZ HDP
7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde Saadet Partisi 25. Dönem Ankara milletvekili adayı olan ancak seçilmeyen AKP’nin adayı Çayır, 2 Haziran’da Ergani’de katıldığı seçim programında “Şu an için tek uğraşımız HDP’nin baraj altında kalmasıdır. Umuyoruz ki AK Parti Diyarbakır’da 12 Milletvekili ile Meclis’te Diyarbakır’ı temsil edecektir” diye konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı