HABER MERKEZİ – Dünyada yaşanan savaşlar, politik ve siyasi sorunlar, adaletsiz gelir dağılımı ve yaşanan ekonomik koşullar nedeniyle milyonlarca insan yerini yurdunu terk ederek göç yollarına düşüyor. Birçok insanın hayali ve özlemi geleceği yere varmadan denizin soğuk sularına gömülürken, menzile varanları ise hiç de ummadıkları bir yaşam bekliyor.
KCK davasından hapis yatmamak için mülteci bir yaşam sürdürmek zorunda kalan Bitlis, Norşînli (Göroymak) Mert Can Özkan da bunlardan biri. Hamburg’a 40 kilometre uzaklıkta bulunan Horst Kampı’nda yaklaşık 5 aydır kaldığını belirten Özkan, İltica Kampı’nın birçok sorunu olduğunu ve sorunların giderilmesi için yaptıkları başvuruların sonuçsuz kaldığını ifade ediyor.
Özkan KCK davasından aranır duruma düştükten sonra Almanya’ya iltica amaçlı geldiğini belirtikten sonra şunlara değiniyor: “İltica ettikten sonra beni Horst Kampı’na verdiler. Daha önce kamp yaşamını bilmediğim için buranın devlet kontrolünde olduğunu ve hiçbir sorun yaşayamayacağımı tahmin ediyordum. Kamp en yakın yerleşim birimi olan Lauenburg kentine 5 km uzakta.
Kampa hafta sonları otobüsler gelmediği için çoğu insan burada adeta mahsur kalıyor. İlticacılara ulaşım kartı verilmiyor. Bir otobüsü kaçırdığımız zaman bir saat beklemek ya da 5 kilometre yürümek zorundayız. Kampın nüfusu kapasitesinin çok çok üstünde. Şu anda bine yakın insan var. Kampta temiz içme suyu olmadıgından çoğu zaman su ihtiyacımızı tuvalet musluklarından temin ediyoruz. Kamp şehir dışında olduğu için sosyal yaşamdan uzak kalıyoruz.”
Can güvenlikleri yok
Mert Can Özkan, kampta çoğu zaman internet erişimi olmadığını, dolayısıyla da ailelerine ulaşmada ciddi güçlükler çektiklerini belirtiyor: “ Kürdistanlılar olarak çoğu zaman çeçen ve Tacikistan vatandaşları ile sorunlar yaşıyoruz. Sorun yaşadığımız insanların çoğunluğu da DAİŞ taraftarı insanlar. Kürt olduğumuzu duydukları zaman bize karşı hasmane ve düşmanca bir tutum sergiliyorlar. Kampta sık sık kavgalar oluyor.
İstemediğimiz halde DAİŞ sempatizanları ile aynı ortamı paylaşmak zorunda kalıyoruz. Can güvenliğimiz olmadıgından çoğu zaman ya toplu bir şekilde bir odada yatıyoruz ya da nöbet tutuyoruz. Sözde kapıda güvenlik görevlileri var. Fakat kampa giren çıkanların sayısı ya da kim oldukları belli değil. Kampta her türlü uyuşturucu çeşidine rastlamak mümkün. Birçok insan bunun ticaretini yapıyor.
‘Psikolojik sorunlar baş gösterdi’
Özkan, kamptaki olumsuzlukları anlatmaya şöyle devam ediyor: “Yaşadığımız sorunlara ilişkin defalarca yabancılar polisine dilekçeler yazdık. Fakat bir sonuç almış degiliz. Bin kişilik bir kamp olmasına rağmen ciddi anlamda tercüman sorunu var mesela. Yaşadığımız koşulardan dolayı Birçok insanda ciddi anlamda psikolojik sorunlar yaşanıyor. Bir cezaevinden kaçarken sanki başka bir cezaevine tıkılmış gibiyiz. Kendi kaderimize terk edilmiş durumdayız. En küçük tartışmalarda bile kamp yönetimi ceza amaçlı kampın elektriğini kesiyorlar. Burada yapılan her şey sanki insan onurunu yerle bir etmek için yapılıyor. Yetkililerin sesimizi duyurması ve tüm bu anlattıklarımıza kulak vermeleri gerekiyor. Kampta olsa daha insanca koşullar altında yaşamak herkesin hakkı olduğu gibi bizimde hakkımız.”
Yeni Özgür Politika/MEHMET ZAHİT EKİNCİ