Halk Savunma Merkez Karargah Komutanlarından Amed Malazgirt, 2018 yılında işgalci Türk ordusuna yönelik yüzlerce eylemin gerçekleştiği aktararak, eylemlerle işgalci Türk ordusunun iradesinin kırıldığına dikkat çekti. Malazgirt, 2019 yılının da büyük bir savaş yılı olacağını ve bu yılın da kazananının gerilla olacağını söyledi.
HABER MERKEZİ – Halk Savunma Merkez Karargah Komutanlarından Amed Malazgirt, “Şu an zindanlar öncülüğünde birçok alanda gerçekleştirilen açlık grevi direnişinin de başaracağına olan inancımız tamdır. Bu direniş, Türk devletine karşı büyük bir iradenin somut göstergesidir. Halkımız, PKK’nin direniş kültürüyle yoğrulmuş bir halktır. TC devleti de, herkes de bu gerçeği iyi biliyor. Bu nedenle havuz medyası ve hükümete yakın çevreler bu eylemlere karşı sessizliğini koruduğu gibi, hiç gündemlerine bile almıyorlar” dedi.
Malazgirt, Stêrk TV’den Şervan Ararat’ın sorularını yanıtladı.
Rojava’ya yönelik işgal tehditleri ve gerilla savaşını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rojava’da, Kürt halkı kendi topraklarında temel insani hakları temelinde özgürce yaşamak istiyor. Özellikle 2011’den bu yana Rojava’da hem siyasi hem de askeri bir güç ortaya çıktı. Diğer halklar da bu gücün içerisinde yer alıyor ve topraklarını savunuyorlar. Suriye’de özgür yaşamın olduğu tek yer Rojava Kürdistanı’dır. Sömürgeci TC devletinin tehditleri esas olarak gerçekleştirilen alternatif-özgür yaşam koşullarınadır. Her ne kadar ‘meselemiz terör’ deseler de bunlar gerekçedir. Onların hedefleri Kürt halkına bir yaşam alanı bırakmamaktır. Bakur’da da, Başur’da da, Rojava’da da bunu amaçlıyorlar. Kürt halkının iradesini kabullenemedikleri için saldırıyorlar. Bu, yalnızca bugün ortaya çıkan bir şey değil; geçmişten beri bunu amaçlıyorlar. Sürekli bir biçimde PKK adı altında gerekçeler ortaya çıkarıyorlar ve Rojava’da halkın siyasi iradesine saldırıyorlar. İşte Efrin’de onu yaptılar. Şimdi tüm Rojava’da bunu yapmak istiyorlar. Amaçları Rojava’da Kürt halkını ve siyasi iradesini yok etmektir. Basında “Kürt kardeşlerimle bir sorunumuz yok” diyorlar ama peki kime saldırıyorlar? Rojava’da siyasi güç haline gelen Kürtlerdir ama Erdoğan’ın bahsettiği Kürtler ise ona tabi olan ve her şeyini kabul eden iradesiz Kürtlerdir. Erdoğan, Kürdün iradesiz olmasını istiyor. Şimdi Bakur Kürdistanı’nda koruculuk adı altında çeteci bir yapı gibi bunları Kürt sayıp, rol vererek onları geliştirmek istiyorlar.
Kürdistan halkları kendi özgürlükleri ve toprakları için on binlerce şehit vermiş. Ama sömürgecilik, bu Kürdü kendilerine tehdit ve tehlike olarak görüyor ve onlara saldırıyor. Kürtler bugünkü aşamaya rahat bir şekilde gelmedi, büyük bedeller verildi, on binlerce kahramanını şehit verdi. Suriyeli diğer halklar da aynı düzeyde Kürtlerin yanında yer alarak mücadele edip şehitler verdiler. Özgürlüğü, Kürt halkıyla beraber yaşamakta gördükleri için QSD çatısı altında YPG ile birlikte yer alıyor, mücadeleye katılıyor ve şehit veriyorlar. Şimdi de hem siyasi hem askeri mücadele yürütüyorlar. Kürt halkının mücadelesi tüm halklara umut veriyor. Rojava’da binlerce Arap genci DAİŞ’e karşı Kürtlerle birlikte mücadele edip şehit düştü.
Erdoğan, “Suriye topraklarını alıp esas sahiplerine vereceğiz” diyor. Esas sahipleri olarak Arap halkını ima ediyor ama Erdoğan, Arapları da düşman olarak görüyor. Özgür Suriye Ordusu adı altında yanında olanlar ise DAİŞ’in kendisi ve DAİŞ çizgisinde yürüyen El Nusra, vb. yapılardır. AKP hükümeti bu güçleri korumak adına Özgür Suriye Ordusu adı altında lojistik, askeri ve ekonomik imkanlar sunuyor ve bunları savaştırıp bunların üzerinden Suriye’ye yerleşmek istiyor. Bab’dan Halep’e, Rojava Kürdistanı’ndan Irak sınırına Musul ve Kerkük’e kadar işgal edip, Osmanlıcılık rüyasını gerçekleştirmek istiyor. DAİŞ nasıl ki birçok insanı kesip, biçip katlettiyse, AKP hükümetinin yaklaşımı da aynıdır; saldırı amaçları bu temeldedir.
‘SALDIRI İÇİN DİPLOMASİYİ YOĞUNLAŞTIRDI’
Dünya güçleri ve kamuoyunun göz yummasını sağlamak için yoğun bir diplomasi faaliyeti yürütüyorlar. Bu şekilde bir saldırı zemini arıyorlar. Ama esasında orada şiddetli bir savaş yürütme yönünde kararını vermiştir. Türkiye Suriye’yi işgal etmek isteyecektir. QSD güçleri DAİŞ’i tükenmenin eşiğine getirdi ve şimdi de bitirme aşamasındadır. Ama dikkat edin, ne zaman ki DAİŞ tükenmenin eşiğine geliyorsa, AKP hükümeti özellikle de Erdoğan Rojava Kürtlerini hedef alıp, terörize edip DAİŞ’in kurtarıcısı olarak ortaya çıkıyor. Buradan da açık görülüyor ki esas amaçları DAİŞ’i diriltmektir.
Bugün Rojava Kürdistanı ekseninde bir tartışma yaşanıyor ama esasında Rojava Kürdistanı şahsında Kürdistan’ın tüm parçaları Erdoğan’ın tehdidi altındadır. Bugün nasıl Başurê Kürdistan’da bazı üs bölgeler kurmuş ve iç bölgelere girmişse, bunu Rojava’da da geliştirmek istiyorlar. Zaten Bakurê Kürdistan’ın her yeri işgal altındadır, Kürt ve Kürdistan adına en küçük hareket ve özgürlük istemi bile hedefleniyor. Hangi Kürt baş kaldırıyorsa, hemen ya vuruyor ya da zindanlara atıyorlar. Erdoğan, “kadın da olsa, çocuk da olsa vurun” talimatını veriyordu; nitekim öyle de oldu. 7 yaşındaki çocuğu katlediyor, “PKK’li” diyor, 70 yaşındaki anayı katlediyor “PKK’li” diyor. Tüm Kürtleri PKK’li sayıp katlediyor, dünya da göz yumuyor. Dünya Erdoğan’ın zulüm ve katliamlarına ‘dur’ demelidir. Erdoğan katliamlarıyla Kürdistan’da sonuç alırsa yarın dünyanın başına bela olacaktır. DAİŞ’ten daha tehlikeli bir yapılanmayı yaratacaktır. Bu haliyle bile bazen Avrupa’yı, Amerika’yı ve onun gibi düşünmeyen herkesi tehdit ediyor. Esas terörü AKP hükümeti yaratıyor. Milletvekilleri, belediye başkanları, aktivistler, onun gibi düşünmeyen herkes ya katlediliyor ya da zindanlarda. Bu, diktatörlükten de öte bir durumu, barbarlığı ifade ediyor. Ancak diğer taraftan da bakınca, buna karşı tüm dünya da sessizliğini koruyor. Bir tek Kürt halkı bu gerçekleri görüyor ve buna karşı da mücadele edip direniyor.
‘PKK, 2018 MÜCADELESİYLE TC ORDUSUNUN İRADESİNİ KIRMIŞTIR’
2018 yılında Zagroslarda yürütülen Ş. Agirî ve Ş. Pîroz Devrimci Hamlesi’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?
2018 yılı çetin bir yıl olarak geçti. Siyasi yönü olsa da çoğunlukla savaşla geçti. AKP hükümeti geçtiğimiz üç yılda her yılın başında, “PKK’nin belini kırdık, falanca ayı görmeyecekler” diyordu. Onlar bu yorumu yaparken, PKK, onların belirttiği gibi bir tasfiyeyi yaşamadığı gibi, siyasi ve askeri olarak daha da gelişti. 2016’da da 2017’de de 2018’de de bunu söyledi: “PKK’yi Türkiye’nin de dünyanın da gündeminden çıkaracağız”. En üst düzeyde yönelimlerini 2018 yılında geliştirdiler ama her ne kadar kısmi kara operasyonları yapsalar da yönelimlerini teknik kullanarak gerçekleştirdiler.
TC ordusunun nicelik olarak sayısı var. Ancak PKK militanları karşısında teknik olmadan savaşacak iradesi yoktur. PKK, TC ordusunun iradesini kırmıştır. Karadan herhangi bir sonuç alamadıkları için savaş uçakları ile operasyon gerçekleştiriyorlar; beklediği düzeyde etkili olmadığını görünce de bununla birlikte medya yoluyla ‘başarılıymış’ algısı yaratıyorlar. Bunu yapanlar da muhabir, gazeteci, yazar-çizer kılığındaki MİT elemanlarıdır. Ne söyleniyorsa, onun algısını yaratıyorlar. Burada gerçek olan tek şey, hava saldırılarının yoğun olduğudur; nerede iki arkadaşımız varsa, oraya hava saldırısı gerçekleştiriyorlar ve imha etmek istiyorlar. Ancak bu saldırılardan da belirttiğim gibi istedikleri sonucu elde edemiyorlar.
Diğer yandan, bunca teknik yönelim ve hava saldırısına rağmen gerilla güçleri birçok etkili eylem gerçekleştirdi. Tasfiye olmak bir yana, her fırsatta eylem gerçekleştirip, TC sömürgeciliğine darbe vurdu. Gerçekleştirilen etkili eylemleri, onlar kendi kamuoylarına yansıtmadı ama gerçek olan 2018 yılının başında AKP hükümetinin tasfiye etme planının boşa çıktığıdır. PKK güçleri, TC sömürgeciliğine karşı hem kendini korudu, hem de etkili eylemlerle işgalci TC güçlerini vurdu. Biz gerilla güçleri olarak 2018 yılını başarılı görüyor, öyle değerlendiriyoruz. Kayıplarımız için verdiği aşırı rakamlar gerçeği ifade etmemektedir. Daha önce de bir röportajda demiştim; AKP hükümeti ve ordusunun bu yalan haber arşivleri açılır ve rakamlar toplanırsa değil PKK’nin, bir tane Kürdün bu yeryüzünde kalmaması gerekirdi. Dolayısıyla artık kendi kitleleri de bu yalanlara inanmıyorlar. Tabii ki verdiğimiz kayıplar oldu; şehit düşen çok kahraman arkadaşlarımız oldu. Sonuç itibarıyla bir savaşın içerisindeyiz. Ancak hiçbir zaman güçsüz ve çaresiz kalmadık; tersine her zaman daha da güçlendik, geliştik ve düşmana en etkili darbeleri vurduk. Ve TC sömürgeciliği ne yaparsa yapsın, gerillanın önünü alamayacaktır. Bu yüzden sözleşmeli asker alıyor ve o sözleşmelerde herhangi bir can kaybında kamuoyuna yansıtılmayabileceği yönünde ailelerden ve askerlerden taahhüt alıyor. Bu temelde birçok gerilla eylemini ya basına yansıtmıyor ya da 1-2 ölü olarak vererek geçiştiriyorlar. Halbuki birçok gerilla eyleminin görüntüsü çekilmiştir ve kamuoyuna yansıtılmıştır. Her şey net bir şekilde görünmesine rağmen inkar ediyor, hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. Ama toplum gerçekleri görüyor ve bu algılara aldanmıyor.
“2018 yılında PKK’nin belini kıracağız, eylem yapamayacaklar” diyorlardı. Biz de buna karşı Ş. Agirî Ş. Pîroz Devrimci Hamlesi’ni başlattık. Bu hamlenin sonuçlarını daha önce kamuoyuna açıklamıştık. Birçok askeri hedefe eylemler gerçekleştirdik ve bunları yalın bir şekilde kamuoyuyla paylaştık. Gerilla, bu süreç içerisinde esas vazifesini yerine getirdiği gibi, önemli tecrübeler de kazanmıştır. Önümüzde bizleri daha çetin savaşlar bekliyor. Zaten görüldüğü üzere, TC sisteminin sömürgeci zihniyetinde de herhangi bir dostluk ve kardeşlik esamisi okunmuyor. Dolayısıyla biz de kendimizi büyük bir savaşa hazırlıyoruz ve bu savaşı zafere taşıyacak gücümüz vardır. Tarih bunu gösterecektir. Sömürgeci AKP rejimi bu savaşta başarılı olamayacak ve yenilecektir. Ne kadar algı oluşturup, sahte dostluklar kursa da bu savaşta başarılı olamayacakları kesindir. Çalıp çırptıkları paralarla, yine kendisi gibi düşünen çeşitli ülkelerin sadakalarıyla bu savaşı daha uzun yürütemezler. Siyasi gücü buna elvermeyeceği gibi, ekonomisi de yetmeyecektir; her ne kadar öne çıkartılmış bazı milliyetçi duygular olsa da halk da bu durumu kabul etmeyecektir.
Son dönemde yapılan etkili gerilla eylemleri oldu. Bunları yeni bir taktik ve teknik olarak tanımladınız. Bu yılki eylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabii ki az önce bahsettiğimiz genel ortama dönük biz de durum değerlendirmeleri yapıyor, bazı tedbirler alıyor ve taktik ile tekniğimizde yenilenmelere gidiyoruz. Bunun adımını da attık ve daha ileri adımlar da atacağız.
Gerilla, yürüttüğü taktikle tanınmaktadır. Bir tek gerilladan tutalım, 100 gerillaya kadar güçlerimizi, toplayıp eylem yapıp dağılabiliyor; nerede sabotaj, sızma, suikast, saldırı eylemi yapılacaksa yine nerede düşman kendi üzerine çekilip vurulacaksa, bunun ustalıklı yöntemlerini biliyoruz. 35 yıldır da sömürgeci TC güçlerine karşı uyguluyor, iyi sonuçlar da alıyoruz. Tabii ki bu en son 9-10 Kasım günleri gerçekleştirilen eylemler, bir ilki ifade ediyor. Her ne kadar her şey açık ve net olmasına rağmen, düşman farklı farklı kılıflar uydurmaya çalışsa da Rubarok, Bêsosin, Şirnex ve Colemerg’de askeri hedeflere yönelik gelişen eylemler sonuç almıştır. TC sistemi, bu durumu nasıl dile getirirse getirsin sonuçları ortadadır; kamuoyu da bunu görmüştür.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik sürdürülen tecrit ve zindanlardaki açlık grevi eylemlerine ilişkin neler söylersiniz?
Önderliğimiz ağır bir tecrit altında büyük bir direniş yürüttü ve yürütmeye devam ediyor. Önderliğin bu direnişi bize büyük bir güç veriyor. Önderliğin bize verdiği güç ve umutla bu işgal karşısında mücadele yürütüyoruz. Tabii ki bu direniş yalnızca gerillaya değil, bütün Kürdistan halklarına büyük bir direniş ruhu veriyor. ’82 Amed Zindan Direnişi’nden bugünlere uzanan bir zindan direniş kültürümüz vardır. Leyla Güven öncülüğündeki açlık grevi eylemleri yüzlerce insanın katılımıyla büyük bir direnişe dönüştü. Yine daha öncesinde açlık grevlerine başlayan başka tutsaklar da vardı. Direniş, doğru temelde yürütüldükçe başarıyı getirir. Şu an zindanlar öncülüğünde birçok alanda gerçekleştirilen açlık grevi direnişinin de başaracağına olan inancımız tamdır. Bu direniş, Türk devletine karşı büyük bir iradenin somut göstergesidir. Halkımız, PKK’nin direniş kültürüyle yoğrulmuş bir halktır. TC devleti de, herkes de bu gerçeği iyi biliyor. Bu nedenle havuz medyası ve hükümete yakın çevreler bu eylemlere karşı sessizliğini koruduğu gibi, hiç gündemlerine bile almıyorlar. Ancak bizler biliyoruz ki, bu direniş, büyük başarılara imza atacaktır.
2019 yılında gerilla hedeflerine ilişkin neler söylemek istersiniz?
Türk devleti Rojava, Bakur ve Başur Kürdistanı’nda büyük savaş hazırlıkları yapıyor ve kendini büyük bir savaşa hazırlamış gibi gözüküyor. 2019 yılında Kürdistan’da büyük bir savaş yaşanacak. Bu savaş Rojava ya da Güney’le sınırlı olmayacak. Bu sene Güney’de adım atmak istediler; hatta Kandil’e girdik havası oluşturmak istediler ama Lêlîkan’da takılı kaldılar. Xakurkê’deki arkadaşlar her gün eylem yapıyorlar. En son 28 Aralık günü bir eylem yapıldı. Bu eylemde 6 düşman askeri öldü ve 1 asker yaralandı. Bu yaralı olan asker yüzbaşıdır. AKP rejimi ise bu eylemi, sanki eylem girişimi olmuş da engellemişler gibi göstermeye çalıştı; hatta 5 gerillanın şehit olduğunu belirtti. Ancak gerçekte belirttiğim gibi 6 asker ölüyor, arkadaşlar 1 cenazenin üzerine gidiyor ve o ölen askerin silahını da alıp getiriyor. Eskiden bu silahlara el konuldu mu, devlet ölülerini kabul ederdi; şimdi ise ya inkar ediyor ya da “çığ altında kaldı, vb.” bahanelerle geçiştirmeye çalışıyor.
2018 yılında Xakurkê’den, Şemzînan, Gever, Colemerg’e kadar sınır hatlarında yüzlerce eylemimiz gerçekleşti. Bu eylemler görüntüleriyle birlikte kamuoyuna yansıdığı için şu an değinmiyorum. Gerilla, işgalci TC ordusunun işgal harekatına karşı durmuştur. Bu uğurda bedel de ödemiş, en değerli yoldaşlarını şehit de vermiştir. Ama sömürgeciliğin Güney Kürdistan topraklarına yayılmasına izin vermemiştir. Üç yıldır bu amaçla saldırıyorlar ve Güney Kürdistan arazisine yayılmak istiyorlar. Ama gerilla güçleri, yaptıkları etkili eylemlerle buna yol vermiyor. Birkaç alanda küçük bazı ilerlemeler gözlense de bunların hepsi sınır hattı diyebileceğimiz noktalardır. Şu an da biliyoruz ki sınır karakollarına yoğun takviyeler yapıyorlar ve ilerlemek istiyorlar. Bu bağlamda 2019’da Kuzey Kürdistan’da olduğu gibi, Güney Kürdistan’da da yoğun bir savaşın yaşanacağı açıktır. İşgalci TC ordusu istediği gibi sınırı geçip rahat rahat ilerleyemeyecektir. Savaş şimdiki düzeyiyle de kalmayacak, daha da yoğunlaşacaktır. Bedeli ne olursa olsun gerilla buna izin vermeyecek, yeni Osmanlıcılık rüyalarının gerçekleşmesini engelleyecektir.
Bu bağlamda yoğun geçen 2018 yılını geride bırakarak 2019 yılına giriyoruz. Başta Önder Apo’nun yeni yılını kutluyor, selamlıyoruz. Yurtsever halkımızın, halkımızın dostlarının ve zindanlarda direnen yoldaşlarımızın yenin yılını kutluyoruz. 2019 yılının Kürdistan halklarına özgürlük getireceği umuduyla, tüm mücadeleci-direnişçi çevrelere başarılar diliyoruz.
Kaynak: ANF