HABER MERKEZİ
R.T. Erdoğan Kurban Bayramının arifesinde yaptığı konuşmada, niyetlerinin ne olduğunu açıkça dile getirmişti. Orada Ağustos’un kendileri için “zafer ayı” olduğunu ve “zaferlerine” yenilerini ekleyeceklerini belirterek; “Fırat Kalkanı” adını verdikleri Rojava İşgal saldırılarının başladığı 19 Ağustos ve “Zafer Bayramı” olarak kutlanan TC tarihinde “Büyük Taarruz” olarak adı geçen Dumlupınar savaşının kazanıldığı gün olan 30 Ağustos tarihlerini vermişti.
Fazla gecikmeden de yapılan bu açıklamanın ve verilen tarihin ne anlama geldiği açığa çıktı. Gece yarısı başlattığı ev baskınları ve karakollara götürmelerin ardından sabahın erken saatlerinde Amed’den Kandil’i bombalamak üzere kaldırdığı savaş uçaklarının gürültüsü eşliğinde 19 Ağustos 2019 günü sömürgeci, soykırımcı TC devleti Amed, Van ve Mardin Büyük Şehir Belediyelerini, işgal etti. Böylece R.T. Erdoğan’ın “zaferlerine” ekleyecekleri “yeni zaferler” derken neyi kastettiği anlaşılmış oldu.
Sömürgeci, soykırımcı TC devletinin ve onun özel-kirli savaş hükümetlerinin belirli tarihler konusunda saplantılarının olduğu bilinmektedir. O nedenle de kendileri için “önemli” saydıkları günlerde bu tür saldırılarda bulunmayı bir alışkanlık haline getirmek istemektedir. 19 Mayıs vb. gibi kendileri için özel anlam ifade eden, yine bunlardan farklı; 15 Şubat, 29 Haziran, Newroz, 15 Ağustos, 27 Kasım vb. günlerde de yaptığı saldırılarla; topluma, devrimci, demokratik, özgürlükçü güçlere verilmek istenen mesajlarda bunun bir göstergesi olmaktadır.
Soykırımcı, sömürgeci TC devleti tarafından bunlara; 19 Ağustos’ta; Amed, Van, Mardin Büyük Şehir Belediyelerini işgal edilerek bir yenisini daha eklenmiştir. Böylece son dört yılda ikinci kez Amed, Van ve Mardin Büyük Şehir Belediyeleri TC devleti tarafından işgal edilmiş oldu.
Tabii, Kürdistan’da belediyelere yönelik başlatılan bu ikinci işgal harekatının Amed, Van ve Mardin ile sınırlı kalıp-kalmayacağı, ardının getirilip getirilmeyeceği ise belli değildir. 2016 yılında olduğu gibi beldelere varıncaya kadar tüm Kürdistan belediyeleri işgal edilebileceği gibi Belediye Eş Başkanlarından, Meclis Üyelerine varıncaya kadar seçilmişlerin yeniden zindanlara alınmasını yeniden gündeme getirebilir. Bunun fazlasıyla olanağı da bulunmaktadır. Çünkü kaybettiğini, yenildiğini anlayan bir gücün, ömrünü biraz daha uzatmak için yapamayacağı hiç bir şeyin olmaması gerçekliği kaçınılmaz olarak onu böyle davranmaya götürmektedir.
19 Ağustos günü sabahı sömürgeci, soykırımcı TC devleti ve onun iktidar gücü olan AKP-MHP faşist kliğinin Amed, Van ve Mardin’de başlattığı işgal saldırısı da böyle bir gerçekliği ifade etmektedir. İşgal saldırılarını başlattığı anla birlikte, birer özel savaş gücü olan polislerini, özel harekat güçlerini, işbirlikçilerini ve yine aynı şekilde birer psikolojik savaş aygıtı olan ekipmanlarını, kara propaganda güçlerini; basın-yayın organlarını, satılık kalemşorlar ve laf kalabalığı yapanlarını harekete geçirmiş olması bu tür bir karşı koyuşları da hesaplayarak hazırlıklarını yaparak bu işgal saldırısını başlattıklarını göstermektedir. Böyle de olsa atmış olduğu ilk adımla birlikte de toplumun karşı koyuşuyla karşılaşmıştır.
Ancak AKP-MHP faşist kliği tüm bunlara rağmen gerçekleştirmiş olduğu bu işgal saldırısını kendi başına da yapmış değildir. Gerçek olan da onun uluslararası destek almadan tek bir adım atamayacağıdır. Genel olarak soykırım politikasının sürdürülmesidir. Bu soykırım politikasının da tarihselliği ve arkasındaki güçler bellidir. Bir belediyedir, zaten her yönlü büyük bir mücadele var, denilemez. Belediyeleri işgal etmesi üzerinden hedeflenen ve bitirilmek istenen Kürt halkının örgütlü mücadelesidir. Kürdistan’ı Kürtsüzleştirmek, Kürdü de kendini inkar edene dek her türlü saldırıyı sürmek anlamındadır. Elbette bu amaçlansa da Erdoğan’ın hedeflediği gibi bir zafer değil; hezimet ayıdır Erdoğan için ve bu ayda öyle olacaktır.
R.T. Erdoğan; zaferi, sadece belediye binalarına girmek, bayrak asmak, kapısına bekçiyi, polisi ve yandaşları dikmek olarak görmüştür ve bunda da bir kez daha yanılmıştır. AKP-MHP faşist kliği 2016’da böyle yaparak zafer kazandığını sanmıştı. Ancak 31 Mart 2019 günü uğradığı hezimetle yanıldığını anlamakta gecikmedi. Polisleri, bekçileri, yandaşları işgal ettikleri yerlerde kalmalarını sağlayamadı. Sadece işgal ettiklerini değil, öncesinde elde tuttuklarını da kaybettiler. Bu onlar için alınan ölümcül bir darbe oldu.
Soykırımcı, sömürgeci TC devletinin almış olduğu ölümcül darbe bununla da sınırlı kalmadı. Büyük umutlarla girdiği, içerisinde doğrudan yer aldığı Üçüncü Dünya Savaşında da yenildi. Suriye’de gerek doğrudan kendi militarist gerekse de “Kuvayı-Milliye” diye adlandırdığı çete/paramiliter güçlere dayanarak işgal ettiği toprakları kaybetmeye başladı. Efrin onun için tam bir bataklık haline gelirken, İdlib’e büyük oranda çekilmek zorunda kaldı ve bunun nerede duracağı henüz belli değil. Bir nevi DAİŞ’in, dolayısıyla TC’nin Kobané de olduğu gibi yeniden bir çarpılmayı yaşadı. Böylece büyük hayallerle girdiği üçüncü dünya savaşında, umutları suya düştü.
TC devleti, 19 Ağustos’ta Amed, Van ve Mardin Büyük Şehir Belediyelerinin işgali tamamen böyle bir gerçeklik içerisinde gerçekleştirdi. O nedenle de yaptığı bu işgal saldırısının zaferle hiçbir alakası yoktur. Aksine gizlenmeye çalışılan bir yenilginin perdelenmesi olmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir.
Kürdistan toplumu, Özgürlük ve Demokrasi Güçleri, Türkiyeli devrimci, demokratik güçler, çevreler bu perdenin arkasında; son can çekişme anlarını yaşayan AKP-MHP faşist kliğinin olduğu gerçekliğini görmektedirler.
AKP-MHP faşizmi yenilmiştir. Amed, Van ve Mardin Büyük Şehir Belediyelerini işgal etmiş olmaları da bu gerçekliğin bizzat kendileri tarafından ilanıdır.
Önemli olan da bu gerçekliğin görülerek, kurumlarda oturarak halka “ayağa kalkın” diyenlerin bu çağrıdan önce kendilerinin harekete geçerek muazzam direniş içerisinde olan halka katılmalarıdır.
Cemal ŞERİK
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi