Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgür Kadın Hareketi (TJA) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) öncülüğünde yapılan “Özgürlük ve Adalet Buluşması” eylemiyle Kobanê Davası cezaları protesto edildi.
DBP eş genel başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ile DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın da aralarında olduğu yüzlerce kişi, DBP İl Örgütü binası önünde bir araya geldi. Halk sık sık “Bijî berxwedana zindanan” sloganı atarak, “DAİŞ kaybetti, onu sahiplenenler de kaybedecek” pankartı taşıdı. Ayrıca tutsak siyasetçilerin fotoğrafları taşındı. Eyleme katılanlar, düdük ve zılgıtlarla ses çıkararak, kararları protesto etti.
‘İNTİKÂM ALMA DAVASI’
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, şunları belirtti:
“Arkadaşlarımız içeride savunma yaptıkları süre boyunca bir suça karşı kendilerini savunmadılar. Onlar mevcut faşist ve otoriter rejime karşı demokrasiyi, insan haklarını, yaşamın hakkını, Kürt halkının haklarını, Alevilerin ve coğrafyamızda yaşayan farklı halkların haklarını savundular. Onlar kadınların haklarını ve yaşamlarını savundular. Onlar doğayı savundular. Onlar bir kuru ekmeğe muhtaç bırakılan işçinin, emekçinin, yoksulun hakkını savundular. Arkadaşlarımız 100 sene sonra hukuk fakültelerinde ders mahiyetinde okutulacak bir savunma yaptılar. Arkadaşlarımızın aldıkları cezalardan sonra gönderdikleri mesaj şuydu: Bizler dimdik direniyoruz, sizler de faşizme karşı dimdik direnin. Mücadeleye, Kürt halkına, ezilenlere ve sömürülenlere siz sahip çıktıkça bizim yanımızdasınız, bizlere de sahip çıkıyorsunuz.
Şimdi biz bir kampanya süreci başlattık. Bu karar hukuki bir karar değildir, siyasidir. Erdoğan ve Saray’daki küçük ortağının Ankara’dan verdikleri demeçlerle, genel merkezlerinde yazdıkları iddianamelerle hazırlanmış bir davadır Kobanî Kumpas Davası. Bu dava siyasi değil diyorlar. Her yerde söylediğimiz gibi kez daha tekrarlıyoruz. Bu dava ezilenlerden, sömürülenlerden, Kürt halkından intikam alma davasıdır. Bu dava düzmece bir kumpas davasıdır. Bileğimizi siyaseten bükemeyen AKP ve ortakları, bu dava ile bizlere diz çöktüreceğini sanıyor. Ama HDP ve dostları, Türkiye demokrasi güçleri asla diz çökmedi.
‘TEK BİR ADIM GERİ ATMAYACAĞIZ’
Bu davanın çok önemli bir özelliği de şudur. Bir yandan Kürt siyasetçileri hedef alınırken, diğer yandan onlarla dayanışma içinde olan Türkiye sol ve sosyalistleri de hedeflenmiştir. Kürt siyasetçiler kadar Türkiye’nin devrimcileri, sosyalistleri de ağır cezalara maruz kalmıştır. Ama bizler Türkiye’nin sosyalistleri, devrimcileri, demokratları, aydınları olarak; bu ülkeyi aydınlık bir geleceğe taşımak isteyenler olarak bir kez daha Amed’in göbeğinde söz veriyoruz: Yürüttüğümüz mücadeleden bir adım geri atmayacağız. Kürt halkıyla dayanışmaktan, onların mücadelesine omuz vermekten bir adım geri atmayacağız.
‘IŞİD’E GEÇİT VERMEYECEĞİZ’
Biz bugün neden bu alandayız? Bu alanın bizlerde bıraktığı derin izler var. Bu alanda 2015’te HDP mitingi düzenlenirken IŞİD’in önü açıldı ve bu alanda bombalar patlatıldı. IŞİD’in ta Amed’e gelip mitingimizi bombalamasının önünü açanlar ve bombalayanları yargılamayanlar bizleri yargılıyor. IŞİD’e karşı verdiğimiz mücadelenin onurunu taşıyoruz. Buradan, canlarımızın yaşamını yitirdiği İstasyon Meydanından diyoruz ki IŞİD’e Kobanê direnişlerinde geçit vermedik ve bundan sonra da asla geçit vermeyeceğiz. İşte IŞİD’in önünü açanlar, IŞİD’in çizgisi Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta hakim olamadı diye bizden intikam almak istiyor.
Bütün Türkiye ve dünya kamuoyu gayet iyi biliyor ki o dönemde burada mitingimiz bombalandı, Suruç’ta 33 Düş Yolcusunu katlettiler. Yine Antep’te gerçekleştirilen düğün katliamının önünü açtılar. Bugün basın açıklamamızı yapmak üzere buraya yürüyüşümüzü gerçekleştirirken onlarca kez polis müdahalesiyle karşılaştık. Türkiye’de kuş uçurtmam diyen MİT, emniyet ve onların başındaki siyasi irade IŞİD’in elini kolunu sallayarak kent merkezlerine girmesini ve sivil insanları katletmesini adeta izledi ve önünü açtı.
Yine aynı katliam Reyhanlı’da gerçekleşti. Reyhanlı’da o katliam gerçekleştiğinde Erdoğan, ’53 Sünni yurttaşımız katledildi’ diyerek orada, Hatay’da, Antakya’da yaşayan Alevileri hedef göstermişti. IŞİD’in eylemi üstlendiği ortaya çıktıktan sonra Erdoğan bu açıklamalarından geri adım atmıştı. Orada onlarca canımızı kaybettik. İnsanların beden bütünlüğü bile yoktu. Ankara Gar’ı önünde Türkiye’nin devrimcileri, demokratları, emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler, insan hakları savunucuları, kadın ve ekoloji hareketleri el birliğiyle büyük bir barış mitingi düzenlemek istedi. O barış mitingini de kana buladılar. Ankara Gar Katliamında barışı da bir kez daha kana buladılar.
Değerli Türkiye halkları, bu kampanyaya Amed’de katliamın gerçekleştirildiği yerden başlıyoruz. Bahsettiğimiz bütün bu katliamların gerçekleştiği yerlere giderek anmamızı gerçekleştireceğiz. Anlatmak istediğimiz şudur. Bu katliamları gerçekleştirenlere karşı direndik diye Kobanê Kumpas Davasını tezgahladılar.
Kobanê Kumpas Davası bizler açısından yok hükmündedir, tanımıyoruz.
Arkadaşlarımızdan devraldığımız bayrağı onurla ve gururla taşıyacağız.
Arkadaşlarımız özgürleşene dek kampanyamız ve çalışmalarımız devam edecek.”