HABER MERKEZİ
Takvim yaprakları 2011’i gösterirken, Serhed’in Heybetli coğrasyasından bir kesit olan Wan’da keskin bir sonbahar da tanımıştım seni..
Serhed’in özelliğidir diye bilinir geç gelen yaz ve erken gelen kış.. Tam da kısa yazın sonunda , uzun kışın başında iken kısa bir sonbaharı yaşıyorduk.. Büyük bir acelesi varmış gibi hızlıca geçen sonbahar’ın demlerinde Wan alanında; mücadele yürüten büyük yürekli , güler yüzlü , fedakar genç arkadaşlarla tanışma durumumuz gelişmişti ve ilk olarak o zaman görmüştüm seni.. Olgun duruşu , sakinliği ile yaşının gereği gibi görünüyordun ancak tanıştıkça içinde ne kadar da çocuksu bir heyecan ve coşku ile yaşama renk verdiğine şahitlik etmiştim..
Hatırlamak için demeliyim ; O sonbaharda gerillanın devrimci hamleleri üst üste geliyordu ve işgalciler başta zagroslar olmak üzere tüm Kurdistanda büyük bir kırılmayı yaşıyordu.. O dönemin en unutulmaz günlerinden birinde gerillanın klasik tarzın dışında bir şok operasyonla gerçekleştirdiği Çelê Baskınında öldürülen yüzden fazla askerin olduğu bilgisini HPG – BİM duyurmadan önce bizler duyunca aldığımız coşku ve moral ile tuttuğumuz halayın sergovendi sendin… O gün omuz omuza halaya durduğun yoldaşlarından Pirdoğan, Egid, Serhed , Azad, Stêrk, Berîtan ve daha birçok arkadaşla birlikte devrimci mücadele yürütmek için yönlerinizi özgürlük dağlarına çevirdiğinizde takvim yaprakları 2013 yazının başını gösteriyordu..
8 Haziran 8’lerin gecesinde sözleşilmişti, “ En kısa zamanda , daha fazla arkadaşla yanınızda olacağız. ” denilerek yürekler dağlarda bırakılıp şehirlere dönülmüştü . Hızlıca hazırlıklara başlamıştın , geçen her bir an’ı hızlıca sonlandırıp verilen sözü gerçekleştirmek gerek diyordun…
Çünkü sözümüz dağlara idi, sözümüz hesapsızca bir fedakarlığa idi… Yürekler dağlarda bırakılıp , bir süreliğine de olsa şehirlere gitmek bile ne kadar da zor geliyordu o zaman. İçin içini yiyordu. Ancak verilen sözün yerine getirilmesi içinde dikkatli olmak gerekiyordu. Düşmanın dikkatini çekmeden başarılı bir şekilde özgür alanlara ulaşmak verilen sözü yerine getirmek gerekiyordu. Bu bilinçle de başarılı bir şekilde ilk görevini gerçekleştirdin.
Özgür dağlara gidişiniz ardından yolunuza yoldaş olan onlarca genç arkadaştan sonra bu durum karşısında çaresizliği ile yenilgisini hazmedemiyen ve çılgına dönen düşmanın yaptığı tüm hamleler boşa çıkmıştı ve kısa bir süre için yüzlerce yoldaşınla devrimci mücadelede yeni bir aşamaya geçişi tamamlamıştın. Her adımında düşmanı kahreden yönünle bir efsane olarak anlatıldığını duyduğumda hiçte şaşırmadım..
Düşmanın yıllarca bir propaganda aracı olarak kullandığı; “ eğitimsiz, cahil, okuma yazması olmayan, acınacak bir halde olan” olarak lanse etmeye çalıştığı özgürlük gerillalarının gerçekliğin öyle olmadığını herkese göstermiştin. “ Üniversite de öğretmenlik bölümünü bitirip diplomayı dağlarda alıp yüksek lisans yapacağım “ demiştin ve yaptın. Bu durumunla düşmana ayrı bir cevap vermiştin..
Halkına hizmet etmek için; düşman sisteminde olmanın bir yöntem olmadığını , gerçek ve doğru yolun özgürlük mücadelesi olduğunu göstermiştin herkese.
Özgürlük dağlarında ; özgür yaşamı yaratma mücadelesine , başladığında hayflanıyordun neden daha erken gelmedim?, neden bu kadar geç kaldım?, nasıl olmuştu da kendimi bu kadar kandırıp özgürlüğe adım atmanın kıyısında iken o adımı atmada geç kalmıştım?.. Zararın neresinden dönülse kâr’dır deyip geç kalınmış zamanların özeleştirisini vermek için devrimci bir tempo ile mücadeleye başlamıştın. Özgürlük yürüyüşünde sözleştiğin Azad, Stêrk ve Erdal arkadaşların şehadetlerinin yıldönümün de seninde şehadetinin haberini alınca bir başka mücadele gerekçesi olmuştur tüm yoldaşların için..
Kölelik sistemini kabul etmeyip özgür geleceği oluşturmak için özgürlük savaşçısı olarak mücadele ederken Zagrosların büyük komutanı Harun arkadaşın bir ardılı olarak ülke toprağına emanet ettik seni..
Şimdi işgalciler tarafından naaşının esir tutulduğunu öğrendik , ancak bu durumun düşmanın çaresizliği olduğu bir hakikattir. Düşmanın yaşamı ele alışı bu kadar basitken , sen yaşamın her anında her yerde aramızda olacaksın. Devrim mücadelemizin bir öğretmeni olarak güler yüzünle, cesaretinle, olgunluğunla yoldaşlarına yoldaş olarak hep mücadele cephelerimiz de en ön cephede düşmana vuran her yoldaşın hemen yanı başında olacaksın.
8’Lerin gecesince verdiğimiz sözün gereği olarak bu mücadelenin yürütüleceğini ve mutlak başarısının sağlanacağının hakikatini herkese göstereceğimizden emin olduğunu biliyorum..
Şimdi sana olan sözümüzü yeniliyoruz ve senin dediğin gibi ;
“ ……Ülke topraklarında ; özgür nesiller doğacak ve büyüyecek, özgür bir ortamda özgürce yaşayacak çocuklar… “
Harun Xweza