HABER MERKEZİ
Alevilikte ve Alevilerde Kadın Erkek Eşit mi? Neden?
Alevilerde kadın erkek eşittir fikrinin aranacağı iki temel alan vardı. İlki, teorik/teolojik alan yani Alevi inancının kendisi. İkincisi, pratik alan yani Alevi toplumunun kendisi.
Meluli bir deyişinde der ki “Ta ezelden nur-u kandil / Fatma Anamızdır bil” Alevilik inancına göre her şey ışıktan var olmuştur. Işık ise Fatma Ana’dır. Yani kadın. Yani Alevilikte herşey kadından gelmiştir, kadından var olmuştur. Kadından kaynaklanan bu var oluş fikrine Alevi kozmogonisi de destek verir.
Yaradılış felsefesine sahip diğer din ve inançlarda kadınla erkek arasındaki eşitsiz yaratılma hikayelerinin aksine; var olmak, doğmak felsefesine sahip Alevilik inancında kadın ile erkek arasında mevcut bir eşitsizlikten bahsedilemez. Kozmostaki varlıkların hepsinin aynı Bir’den doğması, ondan var olması, onun parçası olması nedeniyle hepsi aynı kaynaktan gelmişlerdir ve bu nedenle birbirleriyle aynıdırlar, henüz toplumsal cinsiyet yoktur. Çünkü daha cins olarak bile var olmadıkları, cinsiyetsiz oldukları için Alevilik inancında kadın, erkek eşitsizliğinden, kadın ve erkekler arasında yapılmış cinsiyetçi bir iş bölümünden, böyle bir toplumsal form ve rollerden bahsedilemez.
Bu nedenledir ki Alevilikte teorik olarak her iki cins eşittir ve Aleviler “Alevilik inancında kadın erkek eşittir” fikrini savunurlar. Çünkü Alevilik inancının var oluş mitolojisinde erkekleştirilmiş tanrı, o tanrının öncel kıldığı, erkeğe göre ikincil olan, iktidar sahibi erkek cinsi yoktur. Sadece yüce erkek değil, onun canının sıkıntısını gidermek için yaratılan ikincil kadın da yoktur. Alevilikte hiçbir cins birincil ya da ikincil değildir. Herkes ve her şey aynı Bir’den gelmiştir. Kadın ve erkek ayrımı yapılmaksızın tüm insanlar tanrının parçasıdır, onun çokluktaki görünüşleridir, ondan gelmişlerdir. Bir’in bir parçası diğerinden üstün ya da aşağı olabilir mi? Bu nedenle her iki cins aynıdır, eşittir. Aralarında cinsiyet temelli herhangi bir ayrım yoktur. Alevilik inancındaki Can kavramı da buradan kaynak bulur, buradan çıkmıştır. Can demek, ‘Bir’in parçası olmak demektir. ‘Bir’in bedeninden gelmiş olmak ve aynı olmak demektir.
Can kavramında toplumsal cinsiyet (kadın ve erkeklere biçilen cinsiyetçi toplumsal roller) yoktur, bilakis kadın ve erkek denen her iki cins ‘Bir’den çıktıklarına, aynı kaynaktan geldiklerine göre ‘Bir’dirler, aynı ve eşittirler. ‘Bir’in parçası olarak çokluk aleminde var olan parçalardan biri diğerinden üstün olarak kabul edilemez. Çünkü “Bir” evrenin bütünüdür ve bütünün parçaları arasında eşitsizlik olamaz. Unutulmamalıdır ki tüm parçalar aynı zamanda ‘Bir’dir. Ve çokluk alemindeki parçalar ‘Bir’in bütünlüğünden kopartılarak, tek tek ele alınamazlar, öyle görülemezler, gösterilemezler. Zira bu çokluk alemini oluşturan her bir parça sayısal görünüşünün ötesinde anlamlara sahiptir ve birlik, bütünlük içindedir, bütündeki tektir, ‘Bir’dir.
Bu haliyle Can kavramı, ‘Bir’den doğarak ortaya çıkan insanın, cins ve cinsiyet anlamı yüklenmeden, ‘Bir’i temsil etmesi için kadın ve erkeğe verilen ortak addır. İnsanı cinsler zemininde eşitsiz olarak ayırmak, ‘Bir’i ‘Bir’ ile karşı karşıya getirmektir ki böyle bir şey olamayacağı gibi insan ‘Bir’in parçası olarak aynı zamanda tanrısal töze sahiptir. Bu töz insanla ‘Bir’ arasında özdeşlik sağlar ve tüm bunlardan dolayı, değil kadın ve erkek arasında, çokluk alemindeki hiç bir görüngü arasında herhangi bir eşitsizlikten, üstünlükten, sosyal açıdan aşağı ya da yukarı durumlardan bahsedilemez.
Ve işte yine insan aynı töz nedeniyle ölümsüzdür.
Alevilik inancındaki Bir’in en önemli özelliği çokluk alemini kendi bedeninden bölünerek ve doğurarak var edebilmesidir. Burada doğurmak sıradan bir kavram değildir.
Bir’in kendinden bölünerek ve kendinden doğurarak çokluk alemini var etmesi onun doğurma yeteneğine sahip olması anlamına gelir. Bir’in cinsiyeti yoktur ama Bir’in doğurma yeteneği ve niteliği vardır. Yani Bir dişildir, kadındır. Alevilik kozmogonisindeki ‘Bir’ kadındır. İşte aynadaki Fatma bu Bir’dir. Aleviliği kadıncıl bir inanç yapan, Yol’u kadın yapan da budur.
Gülfer Akkaya
https://www.nuceciwan29.com/2019/09/23/ana-tanricalardan-pir-analara-alevi-kadinlarin-praksisi-ii/
https://www.nuceciwan29.com/2019/09/22/ana-tanricalardan-pir-analara-alevi-kadinlarin-praksisi-i/