HABER MERKEZİ
Her toplum kendi önderleriyle yaşamını inşa eder ve savunur. Önder, toplumun içinde bulunduğu koşulları her yönüyle analiz eden, tüm sorunlarını görerek çözüm üreten ve ait olduğu toplumun günü ve geleceği için strateji oluşturan, karar ve uygulama gücü gösteren, en önemlisi de toplum tarafından kabul gören kişiye denir. Bir toplumda herkes ‘önder’ olamaz. Toplum içinden seçtiği, benimsediği birçok öncüyle hareket edebilir, ancak önderliğini yani kimliğini, varlığını ve geleceğini temsil etmesini istediği kişiyi halkın kendisi belirler. Halkın belirlemediği ama halka kendini zorla dayatan kişiye ise ‘diktatör’ denir. Diktatörler asla bir halkın önderi olamaz!
Toplumlar insan eliyle inşa edilirler. Her halk kendi toplumsal inşasını önderiyle gerçekleştirir. Örneğin, arkeolojik kazılar ve gün yüzüne çıkan belgelerden anlıyoruz ki, toplumlar neolitik dönemde kendi yaşadığı coğrafyada kendi önderleriyle yaşamı inşa ediyordu. Mısır tanrıçası Kibele, Asur tanrıçası İştar, Kürt tanrıçası Star vb. O dönem toplumun önderleriydi. Halen annelerimizin, nenelerimizin ‘Ya Star’ diyerek o dönemdeki önderliğini yad etmesi bundandır. Devletçi-iktidar sistemin gelişmesiyle ziguratlarda rahip-kral-askeri şef üçlüsünün ideolojik-siyasi-askeri gücüyle toplum üzerinde oluşturduğu baskıya karşı da binlerce klan ve kabilenin önder olarak gördüğü kişiliklerde çıkmıştır. Spartakus, Prometehus buna birkaç örnektir. Devlet ve iktidarın zor gücünün artması ve bunu sistemleştirmesi karşısında, toplumların, halkların kurtarıcı önder arayışı içerisine girme süreci var. Zerdüşt, Buda, Konfiçyüs, Hz Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed yine 19 ve 20. Yüzyılda halkların sınıf ve ulus mücadelelerine önderlik eden kişilikler yaşamıştır. 21. Yüzyılın en büyük önderi ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dır.
Önder APO, sadece Kürt halkının önderi değildir, giderek Mezopotamya’da yaşayan halkların önderi haline gelmiştir. Asrın en büyük olayı olan uluslararası komplo ile İmralı adasında esaret altında olması bu nedenledir. Uluslararası komplonun çok yönlü anlaşılması ve değerlendirilmesiyle Önder APO’nun neden bir halkın, halkların önderi olduğu daha iyi anlaşılır. İmralı’da insanlığın gördüğü en zor esaret koşullarında yaşamasına rağmen Önderlik misyonu gereği, stratejik rolünü her koşul altında oynamakta ve bu tarihi misyonunu taşımaktadır.
Önder APO, tüm Savunmalarında ortaya koyduğu gibi anlam, yorum ve uygulama gücünü muazzam geliştirmiştir. Önder APO, sadece Kürt halkının tarihini, tarihsel mücadelesini ve bugünün özgür toplum inşası ve savunmasını Savunmalarında dile getirmemiştir. Savunmalarında, evrenimizi, gezegenimizi, doğayı, insanı ve toplumu anlamaya ve tanımlamaya çalışmıştır. Özellikle tarihsel toplumu halklar, kadınlar, tüm ezilenler adına yeniden tanımlaması ve özgürlük tarihinin yazılmasına önderlik etmesi muazzamdır. Devlet-iktidarın çıkışının, gelişim tarihinin, günümüzde ise kapitalist modernist sisteminin tüm şifrelerini kırmasıyla toplumu-tarihi- mensup olduğu halkı ve kimliğini yeniden tanımlamıştır. Temel çelişkinin özgür yaşamak isteyen toplumla iktidar-devlet arasında yaşandığını, yani bugün halk olarak, toplum olarak yaşadığımız tüm sorunların iktidar-devlet güçlerinden, sisteminden kaynaklandığını tespit etmiştir. Önder APO’nun hakikat arayışçılığına aşk düzeyinde olan bağlılığı özgür yaşamı inşa etmesi, sisteme kavuşturması ve savunmasını beraberinde getirmiştir.
Önder APO’nun hakikat arayışçılığı doğduğu topraklarda başlamıştır. Bilindiği gibi Önder APO, Urfa’ının Halfeti ilçesine bağlı Amara köyünde dünyaya gelmiştir. Çok küçük yaşlarda bile sezgi ve hisleriyle içinde bulunduğu aile, toplum gerçeğine, kadın-erkek ilişkilerine, düşman algısına karşı çelişki yaşamıştır. Geleneksel aile ve toplum gerçeğine karşı çocukluk hayallerini hep korumuş ve hayallerini gerçekleştirmek için kavgasını sürdürmüştür. Feodal, verili aile ve toplum gerçeğinde kız çocuklarına verilen statüyü kabul etmemiştir. Oyunlarına kızları katarak, kızlarla oynayarak buna savaş açmıştır. Çocukluk arkadaşlarıyla birlikte doğayı keşfedip, arkadaşlarına önderlik etmiştir. Çocuk arkadaşlarıyla birlikte her şeyi keşfetmeye, hakikat arayışına girme, dağları-çölleri, doğadaki diğer canlıları anlama, onların gerçeğine varma arayışı hep olmuştur. Arkadaşlarına olan bağlılığını her şeyin üstünde tutmuştur. Örgütlü, birlikte hakikat arayışçısı olmayı kendisine küçük yaşta esas almıştır. İlk camiye gidişi, arkadaşlarına öncülüğünde ilk namazını kıldırtması ile ilişkilidir. Üveyş anayla olan ilişkisi ise oldukça dikkat çekicidir. Önder APO, Üveyş ananın isyankar, haksızlığa boyun eğmeyen, güçlü sezgi yanlarını alırken, güç olma anlayışını ise hep sorgulamıştır. Önderlikte güçlü olmak, örgütlü olmaktır, toplumsallaşarak pratikleşmektir. Özcesi Önder APO’nun çocukluktaki hakikat arayışçılığı ve kendi hakikatini yaratma, yaşama ve örgütleme çabası giderek gelişmiş, aileye-geleneksel topluma karşı başlattığı kavgası giderek iktidar ve devlet güçlerine karşı yönelmiştir. Devletin tüm kurumlarıyla Kürt’ü hor gören, insan yerine bile koymayan, adını ve kimliğini yok sayan tüm politik tutumlarına karşı Önder APO, yol arkadaşlarını belirleyerek ikinci doğuşunu gerçekleştirmiştir. Bu ikinci doğuş, kendi kimliğinde, kişiliğinde özgür Kürt’ün, özgür Kürt toplumunun doğuşudur. Kürtlerin bir halk olduğunu, dili, kimliğinin, kültürel-tarihsel değerleriyle bu toprakların en kadim halkı olduğunu ve bu halkın tüm değerleriyle birlikte özgürce yaşamı inşa ederek savunabileceğini göstermiştir. Bunun için ilk örgütlü çekirdeğini oluşturmuştur. Bu çekirdek sağlam bir özgürlük ideolojisi, örgütlenme ve pratikleşerek savunma güçlerini oluşturma gücüne giderek erişmiştir. 27 Kasım 1978’de PKK’nin kuruluşu, 15 Ağustos 1984’te ARGK’nin, 1985 ERNK’nin kuruluşu, 90 yıllarla birlikte Kürt halkının PKK etrafında geliştirdiği serhıldanlar, 1998 Kadın Kurtuluş ideolojisi, ardından Kadın Partileşmesi PJKK’nin kuruluşu gerçekleştirilmiştir. 2000’li yıllarla birlikte de varlığını ve kimliğini çok güçlü tanımlayan Kürt halkının, kadınlarının özgür yaşam sistemi olan demokratik ulus çizgisinde gelişen demokratik konfederalizm örgütlenmeleri yaşam bulmuştur. Bugün KCK, KJK, gençlik örgütlenmesi bunun somut ifadesi olmaktadır. Kürt halkı Kapitalist modernite sisteminin ulus-devlet anlayışı sonucu parçalanan tüm Kürdistan topraklarında demokratik konfederal yaşam sistemini inşa etmek ve savunmak için 21. yüzyılın en büyük halk direnişi ve örgütlenmesini geliştirmiştir. Önder APO’nun paradigması ekseninde gelişen halk örgütlenmesi ve özgür yaşam inşası bugün somutlaşmakta ve Mezopotamya topraklarına yayılmaktadır. Kürdistan merkezinde Önder APO’nun demokratik ulus paradigmasıyla gelişen konfederalizm sistemi sadece Ortadoğu halklarını değil, tüm dünya halklarını giderek daha fazla etkilemektedir. Kapitalist modernizm sisteminin panzehiri demokratik modernite sisteminin şafak vaktinin söktüğü ve tüm dünyaya müjdesinin Şengal, Kobani başta olmak üzere tüm Rojava’da verildiği belirtilebilir. Tüm dünya halklarından insanların Kürdistan’a gelerek özgür yaşamı tatma, inşa etme ve savunması bu nedenledir. Önder APO, özgür yaşam sistemini daha güçlü bir paradigmaya kavuşturması ve bunun Kürt halkı öncülüğünde, Arap, Asuri, Türkmen ve diğer halklarla birlikte pratikleştirilmesi nedeniyle tüm özgürce yaşamak isteyen insanlığın Önderi haline gelmiştir. Bu tarihsel-toplumsal misyonu her gün biraz daha fazla gelişmektedir. Dünyanın her yerinden insanlar Önderliğin paradigmasını anlamak, özgür yaşama olan umudunu büyütmek ve örgütlü bir güce kavuşmak için arayış içerisindedir. Sadece halklar değil, tüm kapitalist sistem karşıtı güçlerde yani sosyalist, anarşist, feminist, ekolojist gibi birçok akım Önder APO’nun Savunmalarıyla beslenmek ve kendisini yeniden yapılandırmak istemektedir. Dünyanın sayılı arkeologlarından bazıları kendi değerli çalışmalarını Önder APO’nun fikirleriyle anlam bulduğunu dile getirmektedir. Özellikle Önder APO’nun yeni bir tarih anlayışını geliştirmesi tarihin sosyolojisini yeniden tanımlayarak sosyal bilim dallarının tümünü Sosyoloji bilimiyle buluşturması, Jineoloji ve ekolojiyi paradigmasının temel ayaklarından sayması çok önemlidir. Bu anlamıyla 21. Yüzyılda halkların tanık olduğu ve ezilen toplumların Önderi haline geldiğini belirtebiliriz.
ROTİNDA ENGİN
Devam Edecek