HABER MERKEZİ
Önder APO, paradigmasını üç temel üzerinden tanımlamaktadır. Demokratik toplum, kadın özgürlüğü ve ekolojik bilinç. Toplum tüm değerleriyle, tarihsel-toplumsal-kültürel yanlarıyla ahlaki ve politik olması gereği demokratik toplum bilincini güçlü geliştirip yaşadıkça ve bunu göz bebeği gibi korudukça özgürlüğün hakikatine erişebilir. Bu paradigmada kadın özgürlük mücadelesi olmazsa olmazdır. Toplumun demokratikleşmesi ve özgür yaşaması için kadının mutlaka özgür olması gerekir. Bir toplumda kadın özgür değilse o toplum köledir, toplum kırımı yaşamaktan kendisin kurtaramaz. İktidarcı ve devletçi tüm zihniyet yapılanmalarını ve geri geleneksel özellikleri aşmak, kadının komünal, eşit ve özgür birey ve toplum gerçeğini yaratmak temel olandır. Önder APO, kadın özgürlük paradigmasını geliştirerek, kadın partileşmesinin ve öz savunmasının önünü ardına kadar açarak Kürt kadınlarının tarihsel özünü açığa çıkarmıştır. Bugün Kürt kadınları öncülüğünde özgür-eşit yaşam Kürdistan’da, Mezopotamya’da gelişmektedir. Kadının özgürlük mücadele tarihini doğru bir sosyoloji anlayışıyla jineolojiyle buluşturması, Jineolojinin yani kadın biliminin tüm dallarıyla birlikte feminizm başta olmak üzere kadın mücadelelerine ideolojik-felsefik-düşünsel yani her anlamda bilinç oluşturması önemlidir. Jineoloji ile gelişen kadının özgür yaşam sistemi toplumun demokratikleşmesinde başat rol oynamaktadır. Kadının, demokratik toplum içerisinde kendi öz demokratik konfederal sistemini yaratması, meclis-komün-akademi-kooperatiflerini oluşturması da önemlidir. Kadın özgürlük paradigmasının Jineolojinin öncülüğünde kadın konfederalizmiyle bedene kavuşturması heyecan vericidir. Bunun mimarı da Önder APO’dur.
Demokratik ulus paradigmasının ekolojik ayağı yaşanan ekolojik sorunların kaynağını, nedenlerini ve çözüm alternatifini çok boyutlu ortaya koyan Önder APO, ekolojik bakış açısını birinci ve ikinci doğanın özgürlük temelinde buluşması olarak tanımlamıştır. Birinci doğa olarak içinde bulunduğumuz eko-sistem, ikinci doğa ise toplum olmaktadır. Toplumun eko-sistem içerisinde yaşamını geliştirmesi canlı doğa anlayışıyla mümkün olmaktadır. Yaşadığımız eko sistemi nesne olarak gören, iktidar-devlet aklıyla her türlü kirli operasyonu üzerinde gerçekleştiren, doğanın buna karşı verdiği tepkiyi kontrol altına alamayarak yaşamın koşullarını tüm canlılar için ortadan kaldıran anlayışa karşı Önder APO, özgürlüğün ve hakikatin ancak kendini, doğayı, evreni tanımakla mümkün olduğunu dile getirerek ekolojik bakış açısını ortaya koymuştur. Ozon tabakasının delinmesi, uzayın metal çöplük haline getirilmesi, iklimin dengesini bozacak çıkar amaçlı her türlü operasyonun yapılması, nüfus artışı, köy-tarımın geri dönülmez bir biçimde bitirilmesi, suların baraj-HES’lerle yok edilmesi, imara açılması için ormanların kesilmesi, yakılması, denizlerin-ırmakların kirletilmesi, zehirli atıkların verdiği zarar, toplum kırımın, soykırımların ve kadın katliamlarının artması, açlık-yoksulluğun artması gibi birçok ekolojik sorunlar geri dönülemez bir sürece girmiştir. Ekolojik hareketlerin önemli ve değerli çabaları olsa da Kapitalist modernitenin endüstriyalizm anlayışından kendilerini kurtaramamaları çözüm gücünü zayıflatmaktadır. Kapitalizmin, dizginsizce geliştirdiği endüstriyalizmin konforizm ve ‘modern’leşme olarak ele alınması çok ciddi bir zihniyet, anlayış çarpıtmasıdır. Ekolojik hareketlerin bu anlayışı aşarak başta endüstriyalizme savaş açması önemli olacaktır. Çünkü endüstriyalizm, toplumların yaşam biçimini her gün biraz daha fazla belirlemekte, tüketim toplumunu yani tükettiğiyle her gün kendisini biraz daha fazla tüketen bir toplum gerçeğini açığa çıkarmaktadır.
Endüstriyalizm ahlaktan, etik ve estetik değerlerden yoksun olduğu için asla ‘modern-ilerici’ yaşam, yaşam imkanı sunamaz. Endüstriyalizm her şeyin yani maddi ve manevi olan her şeyin metalaşmasıdır, nesne haline gelmesidir. İnsanlık değerlerini, tarih ve kültürünü ‘çağdışı-geri’ olarak görmek en büyük yanılgıdır. Önder APO, tüm bu sorunları Savunmalarında kapsamlı değerlendirerek ekolojik bakış açısını geliştiremeyen bireyin ve toplumun özgür olamayacağını belirtmektedir. Bu açıdan ekolojik bilinci edinerek özgür yaşamı geliştirebilir, koruyabiliriz. Bunun için önce kendimizden başlamalıyız. Endüstriyalizm anlayışına karşı her türlü mücadeleyi yürüterek eko-ekonomi anlayışımızı güçlendirmeliyiz. Hepimiz doğanın birer parçasıyız. Doğa ile biriz, kaynağımız aynı. Kuantum fiziği ve felsefesi bunu bugün daha fazla açığa çıkarmıştır. Bu açıdan 7’den 70’e tüm toplum ekolojik bilinci edinmeli ve bu anlayış temelinde yaşamayı öğrenmelidir. Ekolojik mücadeleyi de daha fazla güçlendirerek geliştirmelidir.
Önder APO’nun gerçekliğini anlamak için tüm Savunmaları tekrar tekrar okumalı, bu Savunmaları bilince çıkararak hakikat ve özgürlük arayışımızı güçlendirmemiz önemlidir. Unutmayalım ki içinde bulunduğumuz evren, eğer canlıysa ve muazzam bir gelişim serüveni varsa, kendini tanıtmak ve anlatmak için her daim, her çağda kamil insanı seçmiştir. 21. Yüzyılda da Önder APO’da dile gelen evrenin kendisidir. Evren, Önderlikte dile gelmektedir. Önderlik kendi gerçeğiyle yani tikel olma haliyle evrenselliği yakalamıştır. Evrensel-tikelin ikilemi içerisinde öznelliğini ve nesnelliğini oluşturmuştur. İmralı adasında Önder APO şahsında, Kürt halkı, özgür bireyi esaret koşullarında tutulmaktadır. Bedeniyle özgür olunmasına izin verilmese de Önder APO, tarihin gelmiş geçmiş en özgür insanıdır. Önder APO, İmralı adasında bal kıvamında sunduğu Savunmalarıyla özgür yaşamın bilincini, felsefesini, sistemini ve bedenleşmesinin yol ve yöntemlerini başta Kürt halkı olmak üzere Özgürlük Sosyolojisi Savunmasıyla tüm insanlığa armağan etmiştir. Özgürlük Sosyolojisi, tarihsel-toplumun kaos aralığında özgürlük anlarını ifade etmektedir. Özgürce yaşamak ve özgürlük anında, zamanında kendi toplumsal inşasını geliştirmek ve savunmak isteyenler için muazzam bir kaynak olmakta ve önderlik etmektedir. Özgürlük anları her daim yaşanmaz. Özgürlük anlarının bilincinde olanlar zamanı, mekanı da gözeterek güçlü değerlendiren, her anı anlamlı yaşayan ve her anı mücadele ile değerlendirenlerin Özgürlük Sosyolojisinin ruhunu yakalayacağı bilinmektedir. Eğer Önder APO özgürlük bilincini sürekli yeni oluşum haliyle geliştiriyorsa bizlerin de kendi öz irademize, gücümüze inanarak özgürlüğün hakikatini yaşaması mümkündür. Bu açıdan Önderlik gerçeği sürekli kendisine yeni anlam-yorum gücü katarak oluşum halinde önemini korumaktadır. Varlık-yokluk mücadelesine oluşumun sürekliliği ile cevap vermektedir. Kürt halkı da, Önderlik gerçeğinin hakikatine denk özgür oluşumunu sürekli kılmakta ve mücadelesini daha fazla geliştirmektedir. 2018 mücadele yılının da Önderlik çizgisinde daha fazla gelişeceği ve halkların zamanını ve hakikatini daha fazla yaşayacağı bir yıl olacağını belirtebiliriz. 2018 yılı, halkımızın geliştireceği mücadele ile Önderlik ile buluşacağı yıl olacaktır.
Rotinda ENGİN
Sona Erdi