BEHDINAN – Halk Savunma Merkezi(HSM) Karargah Komutanlığı açıklaması şöyle:
“1 Ekim 2023 günü saat 09:30’da Ankara merkezindeki TC İçişleri Bakanlığı mekanına yönelik Ölümsüzler Taburumuza bağlı bir timimiz tarafından fedai eylem gerçekleştirildiğini açıklamış, fedai yoldaşlarımızın ayrıntılı kimlik bilgilerini paylaşacağımızı açıklamıştık.
Bu tarihi ve görkemli eylemi profesyonelce gerçekleştiren fedai timimiz Rojhat Zîlan (Özkan Şahin) ve Erdal Şahin (Hasan Oğuz) yoldaşlarımızdır. Tarihi kahramanlık eylemleri ile sömürgeci soykırımcı düşmanı sarsan ve bir döneme damgasını vurarak sembolleşen Rojhat ve Erdal yoldaşlarımızın başta değerli aileleri olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz. Ölümsüzler Taburumuzun fedai şehitlerinin Apocu yaşam ve yoldaşlık tarzına, mücadele çizgisine, fedailik duruşlarına, profesyonelliklerine, büyük intikam gücü oluşlarına ve bize zaferi emreden büyük eylemlerine sonuna kadar bağlı kalacağımızın ve kendimize mücadele kılavuzu yaparak mücadelelerini mutlaka zafere ulaştıracağımızın sözünü veriyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
Kod Adı: Rojhat Zîlan Adı Soyadı: Özkan Şahin Doğum Yeri: Wan Anne – Baba Adı: İpek–Mehmet Şehadet Tarihi ve Yeri: 1 Ekim 2023 / Ankara |
Kod Adı: Erdal Şahin Adı Soyadı: Hasan Oğuz Doğum Yeri: Mersin Anne – Baba Adı: Ramziye – Abdulselam Şehadet Tarihi ve Yeri: 1 Ekim 2023 / Ankara |
ROJHAT ZÎLAN
Rojhat Zîlan yoldaşımız Wan’ın Erdîş ilçesinde Serhed halkının köklü kültürünün hakim olduğu Celalî aşiretine bağlı bir ailede doğdu. Ailesinin öteden beri işgalciliğe, haksızlığa ve sömürgeciliğe karşı duruşlarıyla bilinen bir aşiret geleneğinden gelmesi Rojhat yoldaşımızın kişiliğinin oluşumunda etkili oldu. Bu nedenle daha küçük yaşta; binlerce insanımızın vahşice katledildiği, en ağır işkencelere ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığı Geliyê Zîlan katliamına ilişkin dinlediği hikayeler Rojhat yoldaşımızı derinden etkiledi. Büyüklerinden dinlediği bu hikayeler sayesinde daha o zamanlarda düşman gerçekliğini tanıdı. Halkımızın Roma Reş diye adlandırıp “bextê romê tune ye” dediği soykırımcı Türk devlet gerçekliğini katliam, işkence ve zulümle tanıyan yoldaşımız, bu gerçekliği adeta yüreğine ve beynine kazıyarak mazlum halkımızın intikamını alacağı günü bekledi. İçinde bulunduğu toplumsal çevrenin bu özelliklerinden ötürü, Rojhat yoldaşımız Kürt ve Kurdistanî özüne uygun bir şekilde yetişti.
Partimiz PKK’yi abisi Egîd Wan (İlhan Şahin) yoldaşımızın Önderliğimiz şahsında tüm halkımıza karşı geliştirilen Uluslararası Komplo’ya cevap olarak 1999 yılında gerilla saflarına katılmasıyla tanıyan Rojhat yoldaşımız, gün geçtikçe Partimizi daha fazla merak etti ve anlamanın arayışı içerisine girdi. Türk devlet okullarında bir süre okuduktan sonra, artık asimilasyon merkezinin kendisine verecek bir şeyinin olmadığını fark eden yoldaşımız, ailesinin geçimine katkıda bulunmak için Türkiye metropollerinde çalışmaya başladı. Birçok farklı işte çalışan yoldaşımız, emeği ile kendisini var etti. Emek verilerek yaratılan değerlerin kutsallığını ilk olarak bu süreçte öğrenen Rojhat yoldaşımız, bunu yaşamının ilkesi haline getirdi. İstanbul’da çalıştığı dönemlerde devrimci yurtsever gençlik kadroları ile tanışma şansını yakalayan yoldaşımız, onurlu bir Kürt genci olarak kendisinin de halkımızın özgürlüğü için mücadele etmesi gerektiğini düşündü. Son derece dürüst ve samimi bir şekilde başladığı devrim yürüyüşünün bu safhasında hesapsız katılımı ile bulunduğu alanda kısa sürede öncü oldu. Kendisi gibi ülkemiz Kurdistan’dan uzakta yaşamak zorunda kalan yüzlerce gençle tanışarak onların da mücadele saflarına akmasını sağladı. Olgun ve samimi duruşuyla temas ettiği her gençte etki yaratan Rojhat yoldaşımız, bu süreçte mücadelesini daha da büyütmenin arayışında oldu. Mücadelesinin ölçüsünü Önderliğimizin ve halkımızın özgürlüğü olarak belirleyen yoldaşımız, bu amacına ulaşmak için adeta iğneyle kuyu kazarcasına sabırlı ve disiplinli bir mücadelenin sahibi oldu. Abisi Egîd Wan (İlhan Şahin) yoldaşımızın 2011 yılında Qendîl’de şehadete ulaşması, Rojhat yoldaşımız için bir dönüm noktası oldu. Abisinin şehadetinin ardından mücadelesini daha da büyütme kararı alan yoldaşımız uzun bir süre daha gençlik çalışmalarında kaldıktan sonra 2014 yılında yüzünü Kurdistan dağlarına dönerek gerilla saflarına katıldı.
Gerilla yaşamına tam bir adanmışlıkla katılan Rojhat yoldaşımız, kısa sürede yetkin bir özgürlük gerillası oldu. Gerilla saflarına katılarak Önderliğimizin ve halkımızın özgürlüğünü sağlama görev ve sorumluluğunu üstlenen yoldaşımız, bu bilinçle an be an mücadelesini büyüttü. Fedaice katılarak ve adeta kendisini mücadelede eritip bir olarak bu görevlerini gerçekleştirebileceğinin farkında olan Rojhat yoldaşımız, bu amaçla Hêzên Taybet örgütlenmesine dahil oldu. Önderliğimizin etrafında ateşten bir çember olma misyonu ile kurulan Hêzên Taybet’te kendisini eğiterek ve özgürlük tanrıçamız Zîlan (Zeynep Kınacı) yoldaşın mücadele çizgisinde derinleşerek öncü bir fedai olmak isteyen yoldaşımız, bu temelde muazzam bir emeğin sahibi oldu. Önderliğimize ve şehitlerimize layık bir militan olmanın ve Önderliğimizin esareti ile sonlanan eksik yoldaşlığın özeleştirisini vermenin ancak fedailikte derinleşerek mümkün olacağının kanaatine vardı. Rojhat yoldaşımız, bu amaç temelinde daha fazla yoğunlaştı. Önderliğimizin “Anlamın ve hissin yaşattığı insan, en güçlü insandır” belirlemesini düstur edinen Rojhat yoldaşımız, yaşadığı yoğunlaşmalarla en büyük fedai olan Rêber Apo hakikatine ulaşmayı esas aldı. Hissiyatını, düşüncesini ve bilincini Önderlik felsefesiyle besleyen Rojhat yoldaşımız, her anında Önderliğimizi ve şehit yoldaşlarımızı hissederek yaşadı. Fedailiğin bir yaşam biçimi olduğu hakikatini bir an bile aklından çıkarmayan yoldaşımız; yoldaşlık ilişkilerindeki derinliği, samimiyeti, içtenliği ve Önderliğimizin özgür yaşam felsefesini özümseyerek bunu bir kişilik özelliği haline getirdi. Yürüttüğü çalışmalardaki ciddiyeti, disiplini, amaca tamamen kilitlenmesi ve başarı dışında bir seçeneği kabul etmeyişi ile yaşamda fedai bir militan oldu.
Apocu fedailiğin bütünlüklü olması gerektiğinin bilincinde olan Rojhat yoldaşımız, Önderliğimizin özgür yaşam paradigmasının temelini oluşturan kadın özgürlük çizgisini benimseyerek erkek egemen sistemin kişiliğinde yarattığı etkileri bilince çıkardı, bunlarla mücadele etti, klasik egemen erkekliği kişiliğinde adeta öldürerek özgür yaşama doğru kulaç attı. Özgür bir yaşamın ancak kadın özgürlük felsefesinde derinleşerek mümkün olacağını bilen Rojhat yoldaşımız, bu temelde daha fazla yoğunlaştı. Özgür yaşamı ve özgür eş yaşam düzeyini kişiliğinde filizlendiren yoldaşımız, kadın arkadaşlarımız başta olmak üzere tüm yoldaşlarının büyük sevgi, saygı ve değerli yoldaşlığını kazandı.
Sıradan bir yaşamı, katılımı ve mücadeleyi kendisi için asla kabul etmeyen Rojhat yoldaşımız, her zaman zafer çizgisinde yürümeyi esas aldı. Bu amaçla sadece bazı çalışmalarda bulunmayı da yeterli görmedi. Amacına kilitlenmiş bir fedai olarak düşüncesini zenginleştirmeyi, taktik ve tarz konusunda daha fazla yoğunlaşarak yenilikler yaratmayı ve düşmana tarihinde yemediği bir darbeyi vurarak intikam almayı en öncelikli hedefi haline getirdi. Ancak bu şekilde geliştirilen tecrit politikalarına, her gün katledilen insanlarımıza ve en değerli varlıkları olan canlarını bir an bile tereddüt etmeden şehadete yürüyen yoldaşlarına cevap olabileceğini düşünen yoldaşımız, bu anlamda var olan yoğunlaşmalarını daha da somutlaştırdı.
Şehîd Zîlan Ölümsüzler Taburumuzun öncü bir fedaisi olarak halkımızın yüz yüze olduğu soykırım tehlikesi; en temel kutsal değerlerimize karşı geliştirilen saldırılarla tarihimizin, kültürümüzün ve toplumsal hafızamızın yok edilmek istenmesi Rojhat yoldaşımızda büyük bir öfkeye neden oldu. Öfkesini ve büyük intikam duygusunu bilince ve şahince vuruş tarzındaki profesyonel gerillacılığa dönüştürdü. Düşmanın Önderliğimize ve halkımıza karşı bu yönelimlerine bir fedai olarak kayıtsız kalamayacağını ifade eden yoldaşımız, üstlendiği tarihi sorumlulukların gereğini yerine getirmek için en uygun anı bekledi.
Leyla Sorxwîn, Yaşar Botan, Hêjar Zozan, Canşêr Makû, Xemgîn Serhed, Destan Botan, Rêdûr Sîser, Yusuf Pîrosî ve son olarak Axîn Mûş ve beraberindeki yoldaşlarımızın Bakurê Kurdistan’daki tarihi direnişi ile açığa çıkarttığı Apocu fedai ruhu soykırımcı Türk devletinin kalbinde gerçekleştirdiği fedai eylemle zirveye çıkaran Rojhat yoldaşımız, halkımızın şanlı özgürlük tarihindeki yerini aldı.
ERDAL ŞAHİN
Tarihin derinliklerine kök salan ve bin yıllardır yaşadığı kutsal Kurdistan topraklarında sömürgeciler eliyle mülteci konumunu düşürülen halkımız, ilk ekmeğin üretildiği topraklarda bir ekmeğe muhtaç hale getirildi. PKK ile tarihe müdahale eden Rêber Apo, geliştirdiği özgür yaşam felsefesiyle soykırım kıskacına alınmış ve yok oluşun eşiğine getirilmiş bir halkı küllerinden yeniden yarattı. Kürt halkı köklü bir dirilişi yaşadı, tarih sahnesine PKK ile yeniden görkemli bir dönüş yaptı ve savaşan halk gerçekliği ile yarım asırlık bir serhildan halkı haline geldi. Rêber Apo’nun özgürlük yürüyüşü yurtsever halkımız tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı, serhildanlarla selamlandı ve Apocu ideoloji ile bütünleşen Kürt halkı milyonlar olup mücadeleye aktı. PKK’nin zafer çizgisinde yürüyen halkımız, yeni bir direniş çizgisi geliştirerek büyük bir mücadele geleneği yarattı. Halkımızın özgür ve onurlu bir gelecek sahibi olması için mücadele saflarında direniş bayrağını dalgalandıran Kürt halkının yiğit evlatları en zor koşullarda ve zamanlarda kanları pahasına görkemli destanlar yazdı.
Kurdistan’ın her karışına yayılarak yükselen ve haklaşan mücadelemiz karşısında tutunamayan sömürgeciler halkımıza karşı eşi görülmemiş baskı ve zulüm uyguladı. Bütün insanlık dışı saldırılara rağmen gerillayla bütünleşen halkımız özgür gelecek ve onurlu yaşamda ısrar ederek, Rêber Apo’nun ideolojisi ışığında yürümeyi esas aldı. Gerilla direnişi ve serhildanların zirveye taşındığı 90’lı yıllarda sömürgeci Türk devleti ihanet ve işbirlikçiliği geliştirerek; halkımız ile onun bağrında çıkan Kurdistan Özgürlük Gerillası’nı karşı karşıya getirmek istedi. Direnişle yoğrulan ve PKK’lileşen yurtsever halkımız, işgalcilerin bu kirli siyasetine boyun eğmedi ve gerillayı daha fazla sahiplenerek sömürgecilerin planlarını boşa çıkardı. Dayatılan koruculuk sistemini kabul etmeyen halkımız zulme uğradı, işkence gördü, göç ettirildi ve binlerce yerleşim yeri zorla boşaltıldı.
Erdal yoldaşımız, işgalci Türk devletinin saldırılarına boyun eğmeyen ve kadim Botan topraklarının direniş merkezi Şirnex’ten Mersin’e göç ettirilen yurtsever bir ailemizde dünyaya geldi. Onuruyla yaşamak isteyen her Kürt gibi düşmanın gerçek ve kirli yüzünü çocukluk yaşlarından itibaren tanımaya başladı. Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarına birçok katılımı olan yurtsever Harunî aşiretinden olan Erdal yoldaşımız, kutsal Kurdistan topraklarından uzakta büyümesine rağmen değerli ailesinden ve yurtsever çevresinden Kürt kültürünün güçlü özelliklerini aldı. Yüreğinde yanan Kurdistan sevgisi ve ülke hasreti her zaman diri olan yoldaşımız, yürütülen tarihi gerilla direnişini ve partimiz PKK’yi erkenden tanıma şansına erişti. Direngen ve mücadeleci kişiliği onu her zaman arayış içinde tutarak, Erdal yoldaşımızı Rêber Apo’nun felsefesi ile tanıştırdı. Kendi öz kimliği, tarihi ve kültürüyle ülkesi Kurdistan’da özgürce yaşamak isteyen halkımıza karşı her yerde gerçekleşen baskılar ve saldırılar Erdal yoldaşımızı mücadeleye daha fazla yakınlaştırdı. Onurlu bir Kürt genci olarak üzerine düşen sorumluluğun farkında olan yoldaşımız, mücadeleye aktif katılımda tereddüt etmeyerek ve gençlik çalışmalarına dahil olarak mücadele yaşantısına başladı. Militan kişiliğiyle bulunduğu her ortamda öne çıkan yoldaşımız, Kürt gençlerini asimilasyon, inkâr ve imha saldırıları karşısında bilinçlendirmek için büyük bir emek vererek Kürt gençlerine öncülük yaptı. Yürüttüğü çalışmalar sırasında Rêber Apo’yu ve PKK direnişini daha yakından tanımaya başlayan yoldaşımız, mücadele temposunu sürekli yükseltti. 90’lı yıllarda şehadete ulaşan amcası Şehîd Şahin Cansel (Ahmet Oğuz) yoldaşımızın mücadele anısı Erdal yoldaşımız üzerinde büyük bir etki yarattı. Şehitler partisi olan partimiz PKK’nin üzerinde kurulduğu kutsal özle buluşarak mücadeleye ilk adımını atan Erdal yoldaşımız, devrimci mücadelesi boyunca tereddütsüz devrimci yaşamın sahibi oldu.
2013 yılında gerilla saflarına katılan yoldaşımız, büyük bir aşk ve heyecanla gerilla yaşamına dahil oldu. Sistemin kirli yaşamını reddeden Erdal yoldaşımız, Kurdistan dağlarında Apocu ideoloji ile örülen özgür yaşamın güçlü bir halkası oldu. Temel gerillacılık eğitimlerini başarıyla tamamlayan yoldaşımız, ilk pratiğini yürüterek, kısa sürede yetkin bir gerillaya dönüştü. Heyecanı ve güçlü katılımıyla karşılaştığı bütün zorlukları aşan, yoldaşlarına güç ve moral kaynağı olan duruşuyla öncü bir militan olan Erdal yoldaşımızın temel yoğunlaşması her zaman Rêber Apo’nun özgür yaşam felsefesi oldu. Rêber Apo’yu daha iyi anlamak ve yaşamsallaştırmak için yaşamın her anını fedaice bir katılım üzerine inşa eden Erdal yoldaşımız, hızla öğrenen ve öğrendiklerini yoldaşlarıyla paylaşarak zenginleştiren özelliğiyle tanındı.
PKK’nin kutsal yaşamını yaratan ölümsüz şehitlerimizin mücadele bayrağını devralarak Zîlanca militanlığı şahsında somutlaştırmak için her zaman büyük bir emek veren Erdal yoldaşımız, fedailer çizgisinde yürüyen bir fedai oldu. Yaşamda fedaileşerek PKK’nin özüne ve fedailik ruhuna ulaşacağının bilincinde olan Erdal yoldaşımız, sistemin yarattığı bütün olumsuzluklardan bir bir kurtularak Apocu yaşam ateşiyle kendisini yeniden yarattı. Erdal yoldaşımız, mücadele yoluna ilk çıkanların inançla attıkları adımları kararlıca takip etti. Ateşle sınandı ve bir çelik gibi bilendi. Ölümsüz komutanımız Şehîd Egîd Civyan’nın ifadesiyle: ‘’Kurmuştu ülkesini beyninde, yüreğinde. Çünkü biliyordu ki bir ülke toprak üzerinde değil, beyinde kurulur önce. Yol uzun ve uçurumlu olsa da aşılıyordu bir bir engeller ve badireler. Düşen her bir beden yolu aydınlatan ışık oldu, dayanak oldu bizi öne atan.’’ Ve Erdal yoldaşımız şehitlerimizin aydınlattığı zorlu yollarda adım adım değil koşarak ilerledi. Şahinleşerek halkımızın acılarına cevap oldu, Zîlanlaşarak düşmanı kalbinden vurdu, Rêber Apo’nun etrafında örülen kırılmaz çemberin en seçkin ve en parlak ışınlarından oldu. Önderliğimize, halkımıza ve Kurdistan Özgürlük Gerillası’na karşı işlenen hiçbir suçun asla cevapsız kalmayacağının en büyük mesajı ve bunu taşıyan elçisi oldu.
Erdal yoldaşımız, Amed Zindanları’nda Mazlumlar’ın yaktığı, Egîdler’in Kurdistan dağlarına taşıdığı, Berîtan ve Zîlanları’ın gürleştirdiği, Andok, Êrîş, Sara ve Rûkenler’in layıkıyla ardılı oldukları yenilmez özgürlük ateşini kalbinde taşıyarak eylemiyle yaşamsallatırdı. Ölümsüzler arasına ismini nakşeden Erdal yoldaşımız, ülkemizin semalarında ve direnişle çarpan her Kürt gencinin kalbinde sarsılmaz bir yer edinerek, nasıl yaşamalı ve nasıl savaşmalı sorularını biz yoldaşları için cevapladı ve bize zaferi emretti. Erdal yoldaşımızın zafer talimatı biz geride kalan yoldaşları tarafından tereddütsüz bir şekilde takip edilecek ve ezilen halkımızın özgürlüğü ne pahasına olursa olsun mutlaka sağlanacaktır.”