HABER MERKEZİ – Değerli Yurtsever Halkımız!
Sizlere tarihimizin en anlamlı ve başarıya doğru giden bir savaş yılını, 1992 yılını geride bırakıp, 1993 yılına girerken, PKK önderliğinde gerçekleştirilen bu kutsal savaşımımız münasebetiyle bir kez daha seslenmek istiyorum!
Siz yöre halkımız, biraz da Kürdistan’ın en batısında yer aldığınız ve asimilasyonu yaşadığınız, yani Kürtlük gerçeğinden ve hatta insanlık gerçeğinden uzaklaştırıldığınız için, bunun bir kader olmadığını, tam tersine kapitalist sömürgeciliğin, Kemalizm’in tahribatını en fazla yaşamış olmanız dolayısıyla böyle olduğunu ve bu nedenle ona karşı mücadelede de en iyi cevabı verebilecek bir gelişme düzeyinde bulunduğunuzu hatırlatmak istiyorum. Yani düşman Fırat ötesini Kürdistan’dan saymama ve oradaki halkı yutma gibi çok tehlikeli, hainane bir özel savaş politikasını yürütüyor. Ve sizler çok iyi biliyorsunuz ki, bu yörelerimiz en erkenden özel savaş planları gereği boşaltıldı.
Önce Malatya, Adıyaman, Maraş, Antep’e dayatılan katliam provaları vardır. 1978 katliam provasının esas amacı, bugün bir Pazarcık örneğinde görüldüğü gibi, ülkeyi boşaltmaktı. Ve bunu devlet, MHP adı altında, kendi milis güçlerine yaptırdı. Ardından yurt dışına çıkış için herkese istediği gibi pasaport verdirip, ki o şebekeler yoluyla bunu yaptı, genel bir boşaltma hareketi başlattı. Özellikle genç erkek nüfus bırakmamacasına hepsini metropollere, Avrupa’ya yolladı ve yoğun bir biçimde kendi ajanlarını örgütledi. Hatta göçmenleri getirip yerleştirdi, -en iyi araziye yerleştirildiler- bütün sanayi, ticaret ellerine geçti. Kürt halkı da her şeyi elinden alınarak, adeta yolunarak her tarafa savruldu.
Bu büyük bir özel savaş oyunudur ve biz bunu durdurmak için tüm gücümüzü ortaya koyduk. Şimdi biliyorsunuz ki, vatanını kurşun sıkmadan böyle terk etmek ve bir daha dönmemek bir kader veya kurtuluş yolu değildir. Bu yaşamak da değildir. İleride sizleri daha da kahredici bir yaşama mahkûm edebilir. Halk olarak, kesinlikle yenilgiyi, teslimiyeti sonuna kadar yaşayamazsınız. Buna bir yerinden ‘dur’ diyeceksiniz. Sizlere dayatılan bu göçertme, eritme, baskı ve işkence sebepsiz değildir. Ulusal kimliğinizi yitirdiğinizde, uğrunda çok mücadele ettiğiniz ailenizi ve toprağınızı da yitirirsiniz. Nitekim yitiriyorsunuz! Toplumsal gerçeğiniz çözüldü mü, aile de çözülür, kişi de ortada kalır ve nitekim bunlar böyle oluyor. Belki bugün, “Nedir bu başımıza gelen, nasıl bu duruma düştük” diye derinden düşünüyorsunuz. Aslında bu duruma kendi kendinize düşmediniz, düşürüldünüz! Sağlam bir önderliğin olamayışı, düşmanın özel savaş ekiplerinin ister ince tarzda, ister zorba tarzda devrede olması, ortaya çıkan bu durumun sorumlusudur.
Tabii partimiz PKK, bunları çok iyi biliyor ve önüne geçmek için her türlü çabayı sergiledi. Size hemen şunu belirteyim ki, biz Partimizi ilk defa sizin oralarda temellendirmeye çalıştık. PKK’nin ilk gruplaşması sizin gibi emekçi halkımıza dayandırılmak istendi. PKK, daha çok sizin yaşam seviyenize uygun, sosyal gerçeğinize cevap veren bir partidir. Şimdiyse en uzak kalan çevre, yöre oldunuz. Biz aslında 12 Eylül faşizmi döneminde oraya ulaşmak için az çaba harcamadık. 1982’den beridir beş yüzü aşkın kişiyle müdahale yaptık. Hepsi silahlıydı, tepeden tırnağa kadar maddi ve manevi yönden donanmıştı. Kendilerinin kıymetini bilemediler; o ayrı bir mesele. Ama bunlar, sizi defalarca devrime kazandıracak müdahalelerdi. Hiç şüphesiz boşa gitti de diyemeyiz. Halen gerilla yanı başınızda çaba harcıyor, sizleri yalnız bırakmadık. Bunun en büyük faydası; düşman eskisi gibi size katliamları dayatamıyor. Hatta yardımcı olma iddiasında, “PKK’ye katılmayın” adı altında her türlü tavizi de verdi, yatırımları da yapıyor; tabii ki bunlar aldatmacadır. Bir halk, kendi kaderini bizzat tayin etmedikçe, düşmanı ona imkanlar vermez veya verdiğinde de on katıyla ödetmesini bilir. Dolayısıyla düşmanın son aldatmalarına aldanmamak kadar, Partimizin de yeterince cevap verememesini fazla engel olarak görmeyin.
Axin, [20.07.2022 20:33]
Biliyorum, siz de öfkelisiniz; biz de öfkeliyiz. Bu geçen yılın anlamsız kayıpları var, dağ gibi değerli yoldaşlarımız doğru-dürüst düşmanla çatışmadan şehit düştüler. Burada bazı yönetici durumunda olanlar sorumludur; biz de onları sorumlu tutuyoruz, hesabını istedik ve tekrar doğru yönetim oluşturmak için çabamızı eksik etmedik. Bir kaç kişinin yaptığı hatayı partiye mal etmemek lazım ve kaldı ki, siz de doğruları dayatabilirsiniz; dayatmak için elinizden ne geliyorsa, onu yapın. Yine de gerillaya katkınızı esirgemeyin; hemen hemen her aile bir evladını gerillaya göndermeli, zengin kesim biraz yardım yapmalı. Yine herkes yurtseverlik çalışmasını köyünde, kentinde geliştirmeli. Yani şuna gelmeyin, “Biz zayıfız, bizimle ne olacak” demeyin. Bu, eski bir düşüncedir ve durumun da şimdi öyle olmadığı, bütün ülkenin köyleri, kentleri ayağa kalkarsa, düşmanın hiç dayanamayacağı ortaya çıktı. Dediğim gibi, mevcut durumu ‘değişemez’ diye bir anlayışla ele almayın. “Değişebilir, gelişebiliriz ve hatta bizim bu bölgelerimiz 1980 öncesinde olduğu gibi, şimdi de en önde bir rol oynayabilir” deyin. Bu doğru bir yaklaşımdır. Ve çok iyi biliyorsunuz ki, belli bir ilerleme de vardır, yurtseverlik tekrar canlanıyor.
Özellikle Malatya halkımız bu sene mücadeleye daha fazla giriş yapacaktır; Avrupa’da, metropolde olsun ilgi gelişiyor. Yine Adıyaman halkı eski rolüne tekrar kavuşacaktır. Çok değerli yurtseverlik burada da örgütlenecek ve tarihi bir rol oynayacaktır. Maraş halkımız, yine hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadı. Özellikle Pazarcık, Elbistan gibi yöreler daha iyi ve oldukça da bölgeyi etkisi altına alabilecek çalışmalara destek sunabilirler. Bu yöre halkımız bilinçlidir. Yine Antep, şehir olarak büyük bir potansiyeldir. Antep’teki halkımız aslında Parti’ye de bağlıdır, fakat iyi örgütlenememiştir ve hain işbirlikçilere, yine işkencecilere ceza verilmediği için biraz üzgündür. Hiç şüphesiz bu şehrimizi de, ki PKK tarihinde önemli bir yeri var, tekrar bir savaş alanına döndürmek için çabalar esirgenmeyecektir.
Siz değerli halkımız, bir de ülke genelinde olup biteni öğrenmek istiyorsunuz ve her gün çarpıtmalı da olsa, basın-yayın kuruluşları hakkımızda bilgi veriyor. “Güney Savaşı’nda işte şöyle iki bin kişi öldürüldü, bilmem iç operasyonla sonunu getiririz, yine kışın halledemediysek, bahar ya da yazda bitiririz” biçiminde, yirmi yıldır hemen hemen bunu söylüyorlardı. Dokuz yıldır da 15 Ağustos Atılımı dolayısıyla söylüyorlar. Biz, üç kişiyken, küçük bir grupla işe başladığımızda bunlar ne yaptılar? 15 Ağustos Atılımı’nı bir kaç yüz kişiyle yaptık. Aradan dokuz yıl geçti, her yıla da nispi görülmemiş orduyla yüklendiler. Ne yaptılar; bizi büyümekten alıkoydular mı? Hayır! Çok iyi biliyorsunuz ki, bütün gücünü kullanarak ve Güney’deki işbirlikçi güçleri de devreye sokarak bizi, 1992’de imha etmek istedi. Dünyayı da arkasına aldı.
Sonuç; PKK gelişmesi hızından hiçbir şey kaybetmedi, daha fazla alan, mevzi kazandı, daha fazla tecrübe kazandı ve ordusu da büyümeye devam etti. Halk daha fazla bilinçlendi. Şu çıkıyor ortaya; en zor dönemde de Partimiz böyle gelişebildiğine ve halkımız birliğini pekiştirdiğine göre, başarı kesindir! 1992 yılı bizim için bir imha yılına dönüştürülmek istendi, oysa tam tersine TC çözülüyor, dünyada tecrit oluyor, içerde tecrit olacak. Siyasi durumunu biliyorsunuz, bunalım içindedir. Burjuva siyasi partilerini biliyorsunuz, iktidarı da, muhalefeti de, ‘al birini ver ötekine’ misalidir. Aslında Türkiye’yi bir avuç kontrgerillacı yönetiyor ve o kontrgerillacı da öyle alçak ve korkak ki, ancak gizlenerek bunu yapıyor, bazı figüranları kullanıyor, üzerimize bunları saldırtıyor. Hizbullah’ı icat etti, eskiden sahte solculuk vardı, ilkel milliyetçilik, KDP’cilik vardı. Bütün bunlar boşa çıkarılıp, Kemalist ideoloji tamamen ülkemizden kovuldu. İşte halkın dini duygularını da kötüye kullanarak bu sefer Allah adına, Allah partisi adına, ulusal kurtuluş hareketimizin üzerine geldiler. Hiç şüphesiz bu özel savaş kolunu da tecrit edip, sonuçta etkisizleştireceğiz. Partimiz tedbirlidir, bunu yapar.
Axin, [20.07.2022 20:33]
Düşman 1992’de kullanacağı bütün silahlarını kullandı, bu sene de silahlarını kullanıyor, operasyonlar yapıyor, hatta “Yazda, baharda bitireceğim” diyor. Bütün gelişmeler şunu gösteriyor ki; eğer düşman bu seneyi de başarısızlıkla kapatırsa, kurtuluş yolu tamamen açılır. Ve bizim de tüm çabalarımız 1993 yılını tam bir zafer yılı haline getirmektir. Bin yıldır ilk defa, tarihimizde böylesine bir fırsat yakalıyoruz. Bu fırsatı değerlendirmek için hiç şüphesiz, sizler geç de olsa, yardımınızı yapacaksınız. Bu ülkede yaşamak istiyorsak, başarmak zorundayız. Kaldı ki başkaları bize kendi ülkelerini vatan yaptırmazlar; bu konuda da gafil olmayalım. Avrupa, metropoller mutlu olacağımız yerler değildir. Daha şimdiden büyük bir oyunun kurbanı olarak buralarda bulunuyoruz, yoksa kendi ülkesinden bu kadar uzaklaştırılan, nerede mutlu olabilir? Mutluluk ülkede olur ve halkımızı birleştirerek, savaştırarak sağlanabilir. Evet, bunu biraz daha iyi anladık, doğrusu da budur.
Şimdi size diyorum ki, 1993’te tekrar öncü bir rol oynamak için, hatta gerillanın da kusurunu, eksikliğini gidermek için öne atılın, kendi kendinizi örgütlemeye çalışın. Gerilla veya parti adına hareket edenler layık olmuyorsa, bu sizin boş durmanız anlamına gelmemeli; mahalle mahalle, köy köy örgütlenin. Aranızdaki ajanları sizler de tasfiye edebilirsiniz. Öz savunma birliklerinden, köy savunma milis birimlerinden bahsediyoruz. Bunlar da halk düşmanlarını epey cezalandırabilir. Talimat istiyorsanız, bizim bu söylediklerimiz yeterlidir. Gerilla kendini bile koruyamıyorsa, o zaman siz devreye geçin, bir çok örgütlenme ve eylem yapın; yapmalısınız da! Hemen belirteyim ki, düşman aslında öyle imha edecek durumda değildir. Biz, düşmanı ülke genelinde sıkıştırmışız, düşman hangi bölgeyi kontrole alacak, imha edecek? Sovyet hududundan, Ağrı Dağı’ndan tut, Binboğa’ya kadar gerillanın girmediği dağ, bölge yok. Bütün dünya ordularını getirse bile burayı kontrol edemez.
Düşman, Güney Kürdistan’ı bize daraltacağını söylüyordu, Güney Kürdistan’da biz şimdi hem askeri, hem siyasi olarak en güçlü dönemimizi yaşıyoruz. Mevzileri daha da genişlettik; İran’ı, Suriye’yi, Irak’ı karşımıza çıkarmak istedi, bunda da başarılı olamadı. Irak, Suriye ve İran hududu, eskisinden daha fazla iş yapacaktır, yapıyor da. Halkımız sayesinde Kafkasya bölgesi açılmıştır, orada da istediğimiz gibi hareket edebiliriz. Avrupa da özellikle bu sene, Türk şovenizmini gözü kara desteklemeyecektir. Hatta Amerika bile, yeni Clinton yönetimi döneminde, eskisi gibi Türk imha politikasına destek vermeyecektir. Bu, daha şimdiden böyledir. Yani diplomasi sahasında da işler epeyce gelişeceğe benziyor.
En önemlisi de Partimiz, içeride büyük bir gerilla hazırlığı içindedir. On bine yakın silahlı güç ile hamle yılının içine giriyoruz, yine halkımızın siyasi cephesi kentlerde her türlü serhıldana gelebilecek duruma geliyor. Newroz’a doğru yaklaşıyoruz. Bu anlamda 1993 Newroz’u tarihimizin en kapsamlı özgürlük yılı olacak, tarihte ilk defa bu Newroz gerçek bir yeni gün anlamına gelecektir. Kürdistan önemli oranda özgürleşmiş olacaktır. Aslında daha şimdiden kırsal alan yüzde yetmiş bizim denetimimizdedir, şehirlerde düşmanın siyasi ağırlığı son derece azaltılmıştır. Bunun için bazı şehirlere Hizbullah diye kontrgerillayı dayatıyor. Bu demek değildir ki onlar güçlüdür. Hayır, en güçsüz oldukları yerler bu yerlerdir. Yani hem kırda, hem şehirde tecrit oluyor ve gerilla kesin büyüyecektir. Gerilla bu sene on binlerle ifade edilecek. Silahlı gücümüz belki de elli bin civarında seyredecektir.
Axin, [20.07.2022 20:33]
Bütün bunlar için halk yeterlidir. Yani size dayanarak bu gelişmeler rahatlıkla sağlanır. Dolayısıyla düşmanın, “Bu sene bitireceğiz, 1992’de bitiremediysek, 1993’te bitireceğiz” yalanlarına inanmayın. Burjuva basın-yayın organlarında sürekli Parti’yi nasıl ezip, tasfiye edeceğini söylüyor. Bunlar propagandadır, psikolojik savaştır. Oyunlarına gelmeyin. Parti ve önderlik ettiği Ulusal Kurtuluş Savaşı en güçlü dönemini yaşıyor. Ben kendim bu mücadelenin içindeyim, hemen şunu da söyleyeyim ki, bu çizginin 20. yıldönümünü yaşıyorum. Ben bu işin 1973 baharını da yaşadım ve 1993 baharını da yaşıyorum. Sıfırdan değil, eksilerden başladık; bir fişek, bir kuruş para yoktu, o dönemde borçluydum. Ama şimdi bir ordu besleyebilir, silahlandırabiliriz; günde on bin kişiyi yedirip, içiriyoruz. Yani bir nevi yarı devlet tipi olmak işten bile değil. Biz bu durumu hiçten yarattık. Bizim önderlik tarihimize bakın; borçlu bir konumdan, böyle en değme bir devletten daha güçlü bir konuma nasıl geliniyor? Unutmayın ki biz, dünyaya karşı savaş yürüttük. Ve bu savaşı da başardık. Tabii dünyadaki gericilere karşı yaptık ve şimdi Kürdistan neredeyse doğmak üzere. Dost da, düşman da artık itiraf ediyor. Yani daha dün adını bile anmaktan utandığınız, hele başarısına hiç inanamadığınız Kürdistan halkı için, bağımsızlık artık neredeyse kısa bir zaman meselesi, yani şafak vaktindedir, şafak sökecek kadar yakındır. Bunu sizler de yakından görüyorsunuz.
Bu nedenle diyorum ki, hiç olmazsa düşmanın o oyunlarını bu sene iyi bozalım. Özel savaşı en yoğun yaşayan halkımız oluyorsunuz, dolayısıyla ona karşı da en kararlı mücadeleyi siz verin. Çok zorlu da geçse, size tekrar gerillayı ulaştırdık, güvenebilirsiniz ve sayısını da çoğaltabilirsiniz. Bunun için kendiniz kampanyalar açın, yiyecek, giyeceklerini siz hazırlayın, hatta saklanma yerlerini hazırlayın, evlerinizi de sığınak yapın ve özellikle köy ve şehir çalışanlarını koruyun. Maddi destek kampanyalarını açabilirsiniz. Yörede çok zengin var, bunlar şimdi kendilerini ispatlamazlarsa, yarın bu ülkede durmayacaklardır. Bu ülkede durmak isteyenler, yaşamak isteyenler zor günlerde yardımcı olmayı bileceklerdir. Hali vakti yerinde olanlar devlete vergi vereceğine, kutsal ulusal savaşıma vergi versin; doğrusu budur. Din de bunu söyler, felsefe de, milliyet de bunu söyler. Düşmana verdiğiniz para, bize kurşun olarak geri dönüyor, düşmana verdiğiniz siyasi destek -bu burjuva partilerine, bu iktidar partisi olsun, muhalefet partileri olsun- kurşun olup bizi vuruyor; dolayısıyla vermeyelim. Onların ordusunda askere gitmeyelim, kendi gençlerimiz Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusunda (ARGK’de) bir araya gelsinler, faşist orduda işleri yoktur. Yine metropolde, Avrupa’daki bütün hemşehrilerinizle dayanışma halinde olun, onlardan alın, onlara verin, onlar vasıtasıyla örgütlenin. Kendi öz örgütlenmelerinizi kendiniz yapın. Köyde olsun, kentte olsun, cephe komitelerinizi, halk komitelerinizi oluşturun. Daha sonra Parti’ye bildirebilirsiniz. Gerillaya da göz-kulak olun, hatalarını eleştirin, fakat diğer yandan korumaya da çalışın. Bazıları hata yaptı diye bunu bütünüyle Parti’ye mal etmeyin.
Axin, [20.07.2022 20:33]
Değerli halkımız!
Bütün bunlar sizlerin de epey görevlerinizin olduğunu gösteriyor. Bütün PKK militanları da az çalışmıyorlar, hayatlarını ortaya koyarak gerçekten size layık olmayı, her gün tarihi eylemlerle, direnmelerle kanıtlıyorlar. PKK’nin gerillaları da gerçekten her şeylerini ortaya koyarak direniyorlar. Kısaca, tarihimizde ilk defa böyle öncü bir örgüt, silahlı bir savaşım ordusu ve dünyaya açılan bir mücadele gerçekleşiyor. Sizler, bundan sonra daha fazla ve layıkıyla destekleyin. Dolayısıyla biz, sizin cephenizden de başarı haberleri bekliyoruz. Cepheniz bize artık ne kadar yüksek gelişimlerin olduğunu duyurabilmeli. Unutmayın ki, biz yokluktan bu duruma geldik. İşte benim yirmi yıllık çalışmalarım sizin hizmetinizdedir. Hiç kimse bana bir kelime söylemedi, bir kuruş, bir silah yardımı yapmadı.
Hepinizi kendi sorumluluğumuz altında silahlandırabiliriz. Aç kalanları doyurabiliriz, bütün bir ülkeyi emeğimizle cennete çevirebiliriz. Bunun yolunu da açtık. Biz bu görevden kaçmıyoruz, en zor günde de tek başımıza yaptık. Bundan sonra daha fazlasını yapabiliriz. Biz, sizlere bağlılığımızı nasıl gösterdik? Davanızı dünyaya tanıtarak, Türk faşizmine kimliğinizi kabul ettirerek ve her şeyden önce örgüt silahını, gerilla silahını vererek sizi terk etmediğimizi gösterdik, en zor durumda olan siz halkımızı bu dönemde ve yalnızken destekledik, güçlendirdik. Bağlılık budur, doğru önderlik budur. Bütün önderlerden de, size böyle hizmet etmelerini isteyin ve böyle hizmet eden önderlere; hem de uzun vadeli çıkarlara bağlı, onun gereklerini yerine getirenlere bağlı olun. Bizim size söyleyebileceğimiz; biz, size iyi hizmet ettik, siz de mücadeleye iyi bağlanın. Sahtekârlara aranızda yer vermeyin, bilinçlenin, örgütlenin ve görevlerinize sahip çıkın.
Bu temelde 1993 yılını kazanmaya çalışırken, hepinize mücadeleci ve başarılı bir yıl diler, selam ve sevgilerimi sunarım.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan