İZMİR – 6 Şubat depreminin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen Hatay’da sağlık, eğitim, ulaşım gibi temel sorunların devam ettiğini belirten Arap Alevi gençler, Hatay halkının asimilasyon, inkar ve imha politikalarıyla bölgeden göçe zorlandığını vurguladı.
İzmir Arap Alevi Gençlik Meclisleri, 6 Şubat’ta Hatay ve Mereş merkezli gerçekleşen depremin 10’uncu ayında Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. “10’uncu ayda depremi unutma, unutturma” pankartı açılan açıklamada “Hatay’da 10 aydır su yok”, “Acele kamulaştırmalar durdurulsun”, “Çadır satan Kızılay hesap verecek” ve “Dikmece halkı yalnız değildir” dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık “Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok”, “Deprem değil bu bir katliam” ve “Katillerden hesabı gençlik soracak” sloganları atıldı.
Açıklamada konuşan Hamit Kerimoğlu, depremin üzerinden 10 ay geçmiş olmasına rağmen en çok etkilenen ve en fazla yıkımın yaşandığı Hatay’da ilk günlerden bugüne değişen neredeyse hiçbir şeyin olmadığını vurguladı. İlk andan itibaren ölüme terkedilen halkın çözülemeyen sorunlarla depremi yaşamaya devam ettiğini belirten Kerimoğlu, “Yerinde ve usulüne aykırı ayrıştırmalar yaparak açığa çıkan zehirli asbest maddesi ile halkı bir kez daha ölümle burun buruna getiriyorlar. Aynı zamanda moloz döküm alanları olarak belirlenen Samandağ Yeşilköy – Samandağ Mileyha Kuş Cenneti – Samandağ Çamlıyayla – Antakya Narlıca – Defne Mengüllü – Antakya Serinyol mahalleleri başta olmak üzere yerleşim yerlerine çok yakın yerlerde dökülen molozlar ile halk sağlığını hiçe sayıyor” dedi.
SAĞLIK VE EĞİTİM SORUNLARI
Bölgede çeşmelerden akan su başta olmak üzere tüm yeraltı kaynaklarında yapılan ölçümler sonucunda kullanıma uygun olmadığının tespit edildiğini söyleyen Kerimoğlu, “Hiçbir sağlık hizmetinden yararlanamayan halk hastaneye, doktora, ilaca ulaşmak için günlerce, haftalarca beklemek zorunda bırakılıyor. Depremin üzerinden 10 ay geçmiş olmasına rağmen deprem öncesinde de olduğu gibi sağlık hizmetleri neredeyse yok. Asbestin, tozun ve hijyenden yoksun bir ortamdan kaynaklı çeşitli hastalıklar, çeşitli sağlık sorunları yaşıyor. Yine yıkımların devam ettiği ve bütün sokakların moloz yığınları ile dolu olduğundan çocukların ve gençlerin okula gitmesi zorlaşıyor eğitim hakları ellerinden alınmış oluyor. Öğretmen eksiği ve okul eksiğinin yanı sıra bölgede öğretmenlik yapan tüm eğitimciler barınma, sağlık ulaşım gibi birçok sorundan kaynaklı okullara gidemiyor gitmekte zorluk yaşıyor” diye belirtti.
‘HALK GÖÇE ZORLANIYOR’
Depremin üzerinden 275 gün geçmesine rağmen hala enkazlardan ceset çıktığını aktaran Kerimoğlu, “Deprem süreci, bölgede yıllardır uygulanan asimilasyon, inkar ve imha politikalarının en görünür hâli olmuştur. Kimliğimizden ötürü uygulanan politikalar depremden sonra katlanarak devam etmektedir. Bugün özellikle Arap Alevi halkının yoğunlukla yaşadığı bölgelere ‘Kamulaştırma’ adıyla uygulanan politikanın, aslında yerinden etme Mülksüzleştirme politikası olduğunu, Arap Alevi halkının bölgeden göçe zorlandığını biliyoruz. Birkaç gün önce açıklanan rezerv alan projesi ile, Defneden Antakya’ya kadar halk aynı Dikmece’de olduğu gibi göçe zorlanıyor. Tüm bunların karşısında Arap Alevi halkı bu baskılara boyun eğmedi. 137 gündür Dikmece’de topraklarımızı vermeyeceğiz asırlık, zeytin ağaçlarımız bizim diyen Dikmece halkı direnişini sürdürüyor ve kazandı” diye konuştu.