HABER MERKEZİ – Rojava Devrimi, dünyanın tüm ezilen halkları için kapitalist modernite sistemine karşı alternatif yaratma konusunda umut oldu. Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın perspektifi ve paradigması altında Demokratik Konfederalizm hayata geçirildi ve 2012’den bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’de uygulanıyor. Özerk Yönetim altında bölge halkları kendilerini örgütlemiş ve bugün demokratik ve devrimci bir şekilde bir arada yaşamaktadır.
Bu deneyim dünyanın bütün dikkatini çekti ve sayısız gazeteci bu paradigmayı ve pratiğini öğrenmek için Rojava’ya geldi. Bunlar arasında Arjantin’den gelen Mauricio Centurion da var. Ayrıca Latin Amerika’dan devrimci harekete katılan ilk kişi olan ve ne yazık ki 2018 yılında Rojava’da bir trafik kazasında şehit düşen Alina Sanchez – Şehit Lêgerîn’in yaşadığı pratik ve deneyimden de etkilenmiş.
Mauricio ile konuştuk:
“Adım Mauricio Centurion, foto muhabiri, foto-belgeselci ve film yapımcısıyım. Güney Amerika ülkesi, Arjantin’den geliyorum ve işim temelde alternatif üreten toplulukları tanımak ve kaydetmek. Kendi kendilerini örgütleyen, başka bir dünya olasılığı sunan toplulukları tanımak. Bu temelde 2017 ve 2018’de Zapatistaların bölgesindeydim ve şimdi Rojava’dayım.
Rojava’ya gelip devrimi daha iyi anlamak ve bu tarihi Latin Amerika’da anlatabilmek için bir proje başlattım
2018 yılında Zapatista topraklarından döndüğümde, Arjantin’deki haberlerde Şehîd Lêgerîn’in şehit düştüğünü öğrendim ve o andan itibaren onun tarihini öğrenmeye başladım ve Rojava’ya gelip devrimi daha iyi anlamak ve bu tarihi Latin Amerika’da anlatabilmek için bir proje başlattım. Çünkü hala birçok insan onun burada yaptıklarını bilmiyor. Arjantin’den, benimle aynı ülkeden olan bir insanın, hayatını devrime adamak için bir sağlık sistemi kurma inancıyla nasıl 13.000 Km yol kat ettiğini görmek gerçekten çok dokunaklı ve insanlarla yaptığım her röportajda ya da sohbette, adını söylediğimde onu gururla ve sevgiyle hatırlıyorlar. Ayrıca karşılaştığım bazı şeyler gerçekten şaşırtıcıydı. Birçok insanın onun adını Lêgerîn ve Arjantin’de söylendiği şekliyle Alina olarak taşıdığını gördüm. Hastaneler onun adını taşıyor, insanlar onu konuşarak ve anarak ağlıyor, imajı burada bir örnek oldu ve ihtiyaç olarak gördüğüm gazeteciliğin bununla ilgisi olduğuna inanıyorum. Bize farklı bir dünyaya örnek olabilecek imgelerle.
En azından Latin Amerika’da, umutsuzluk yaratan, bizi mümkün olan tek dünyanın kapitalist bir dünya olduğuna inandıran bir tür gazeteciliğe alışkınız. İhtiyaç duyulan değişiklikleri başlatmak için bir araya gelme ve örgütlenme fikrinden yoksun, çaresiz olduğumuz bir dünya. Rojava gibi tarihler, özerkliklerini kazanmak, kendi dillerini konuşabilmek, kendi kültürleri altında yaşamak ve özgür bir hayat sürmek için kendilerini örgütleyen insanlardı. Alina’nınki gibi, başkalarına karşı yapılan haksızlığı kendi haksızlığı gibi hisseden ve buraya gelip kendini bir şekilde örgütlemek için hayatını veren insanların hikayeleri, hayatı beslemeye, başka ufuklara sahip olmaya ve umuda hizmet eden örneklerdir. Bugün pandemilerin, felaketlerin, televizyon ve medyanın her zaman hiçbir şeyin anlamı olmadığını söylediği bir dünyada yaşıyoruz.
İnsan buraya geldiğinde ilk gördüğü şey sevecenlik, direnen bir toplum
Bu yüzden önce dinlemek, geçmişi anlamak ve sonra da bunları insanlarla paylaşmak gerektiğine inanıyorum. Bunun benim ve diğer gazetecilerin geliştirmekte olduğu mütevazı bir çalışma olduğunu ve yeni bir umut ufkuna sahip olmak için gerekli olduğunu düşünüyorum. Burada Lêgerîn ile ilgili çalışmalarım Arjantin’den Kürdistan’a ortak yönetmenliğini yaptığım bir filmle başladı ama aynı zamanda Lêgerîn ismini alan kişilerin buradaki mücadelesini, bunun onlar için ne anlama geldiğini anlatan iki görsel-işitsel çalışmayla devam ediyor. Çalışmaların yanı sıra Rojava Devrimi’ni ve toplumunu adım adım tanımak ve Latin Amerika medyasına aracı olabilmek, bakış açısından çok uzak göründüğünü anlatabilmek.
Ortadoğu hakkında genellikle bombalar, kendini patlatan insanlar gibi pek çok önyargıya sahibiz. İnsan buraya geldiğinde ilk gördüğü şey sevecenlik, direnen bir toplum, birçok yasağa rağmen örgütlenen ve kültürel düzeyde de kendilerini direnişe adayan bir toplum.
Şu anda bu halkın yaşadığı gerçeklik beni gerçekten şaşırtıyor çünkü örneğin Ağustos ayında Türk hükümetinin saldırılarının olmadığı tek bir gün bile yoktu ve bu gerçekten karmaşık – en azından benim gördüğüm ve analiz ettiğim kadarıyla, yeni savaşın gerçekleştiği format. Geçen ay gördüğüm bazı hikayeler var. Bir şey almak için markete giden ve bir SİHA’nın bomba attığı ve bu çocuğun öldüğü ya da bir merkezde voleybol oynayan ve bir SİHA tarafından öldürülen genç kızlar gibi, yani, mevcut savaşlar farklı çünkü ön saflarda savaşçı yok, insanların nasıl ölebileceklerine dair hiçbir fikirleri yok. Bunun karşısında korkuya düşme kaygıları bile yok.
Bize ne oluyor da bu kadar çok insanın acısı hakkında hiçbir fikrimiz yok?
Bence bu insanlık olarak, insanlar olarak dikkatimizi çekmeli çünkü en uç noktalarda bile anlatılan savaşlar var, anlatılmayanlar var. Bu en azından bizi biraz düşünmeye yöneltmeli… Nasıl oluyor da bu kadar çok insanın acısı hakkında hiçbir fikrimiz yok? Nasıl oluyor da, günlük hayatını yaşayan ailesi için bir şeyler yapmak isteyen bir çocuğun sırf bu yüzden öldürülebileceği hakkında hiçbir fikrimiz yok. Birazcık özgür olmaya bile hakkı yok. Ve bu benim en çok dikkatimi çeken şeylerden biriydi çünkü bir tarafta, SİHA’lar tarafından saldırıya uğradıkları, yine savaşı yaratanlar tarafından su ve yiyecekten mahrum bırakıldıkları için kendilerini için yaşamı imkansız kıldı bu savaş. 2015’te bir anda hepimiz medya tarafından İslam Devleti’nin düşmanlığı hakkında bilgi sahibi olduk ve bu dünya çapında bir öfkeydi, ancak bugün düşman başka bir hükümet (Türkiye) olduğunda bu farklıdır, bu bizim dikkatimizi çekmelidir.
Ancak diğer taraftan, 5 milyon insanın kendi kendini örgütlemiş bir şekilde yaşadığı bir yerde olmak beni şaşırtıyor. 5 milyon insanın farklı bir yönetim sistemi uyguladığı bir yerde olmak, dünyayı küreselleştiren yönetim sisteminden farklı olarak burada kadınların toplumda farklı yerlere sahip olduğu bir sistemi görebilirsiniz. Bu sürecin sadece 10 yılında, kadınlar daha önce sahip olduklarından farklı bir fikre sahipler ve kendilerini film yapımcısı, gazeteci vb. olarak görüyorlar. Bir gazeteci olarak dikkatimi çeken şeylerden biri de bu oldu. Devrimlerin farklı bir dünya için nasıl farklı bir tahayyül yarattığını görmek… Merakımı cezbeden ve peşinden gittiğim, önce öğrenmek, sonra dinlemek ve paylaşmak istediğim şeyler bunlar oldu.
Mauricio’nun kadrajından;