HABER MERKEZİ
İşgalci Türk devletinin, Kürdistan halkları üzerinde işgal ve asimile politikaları dünden bugüne artarak devam etmekte. Asimile politikaları içinde en çok kullandığı alanlardan biri okullar olmakta. Cahil diye nitelendirdiği özel olarak Güneydoğu ve Doğu Anadolu olarak adlandırdığı Bakurê Kürdistan üzerindeki asimilasyon politikaları ise fire vermeden ilerlemeye devam ediyor. Her geçen gün farklı bir boyut kazanan bu asimilasyon savaşının bir çok merkezi vardır. Okullar, Cafeler, Oyun Salonları, Spor adı altında toplanan yerler, Kültür adı altında yürütülen kültürsüzleştirme gibi bir çok alan sayabiliriz.
Okulları işlemek gerekirse ise bu politika Atatürk döneminde temelleri atılmıştır. Dersim, Xarpêt, Erzirom, Erzingan hattında özel olarak işlenen asimilasyon politikaları, soykırım saldırıları sonucu sonuç vermemesinden kaynaklı başlatılmış ve kökünü kurutmak amaçlı sulanmıştır. İlk olarak anadil yasaklanmış, yatılı okullara alınan kadın öğrencilerin, her hareketi, sözü, kişiliği, dili modernleştirme adı altında özünden çıkarılmış ve hiçbir halka ait olmayan Kültür adı altında bir bakış açısıyla beslenmiştir. İlk zamanlarda aileler çocuklarını okula göndermekten çekinmiş, kaygılı yaklaşmıştır. Belli bir süre sonra Kültür savaşının içine atan bizzat ailelerin kendisi olmuştur. Bilinç altlarına yerleştirilen ise daha iyi bir yaşam ve çocuklarının zulüm görmekten, öldürülmekten kurtulacakları yerleştirilmiştir. Sonuca bakacak olursak eğer ne daha iyi bir yaşamları oldu ne de öldürülmekten kurtuldular. Çünkü aksine eğer gerçek anlamda eğitirsen kendini bilinçlenirsen ve eğer bir Kürt’sen potansiyel bir tehlikesindir, ya zindana atılacaksın ya da öldürüleceksin.
Ama zaten sen kendini eğitme diye ilkokul 1.sınıftan başlatılıyor seni sürüye katma çabaları, sakın ha ‘Kıro’ gibi konuşma, ‘Sus öğretmen ne derse doğrudur’, ‘Susmazsan dayak yersin bak!’, ‘Dayak yedikten sonra da sesini çıkarırsan okuldan atılırsın sonra sokaklarda soytarı olursun!’… Soytarıdan kasıt devletin seni içine çekmek için çaba harcayacağı uyuşturucu veya toplumdan seni koparacak olan, toplumdan dışlanmana neden olacak başka şeyler olacaktır…
Akıllı uslu olmayan o öğrenciler öldüler hanımlar beyler… Yazımı okuyan ebeveynler sizlerin omuzlarınızda sadece bir çocuğun değil bir halkın geleceği yatıyor. Bunun farkında olmanız gerekiyor sizler sadece bir çocuk değil bir halkın geleceğini yetiştiriyorsunuz. Daha iyi bir yaşama sahip olması için ülkesinden koşar adım kaçması veya düşmanın kucağına (misal okullar) sığınmasına gerek yok. Çocuklar, çocuklarımız, özgür ve özlerince eğitilmek zorundalar. Bu onların en doğal hakkı, bugün her seferinde daha çok çalışsın, daha çok okusun hani ‘Büyük İnsan’ olsun diye büyüttüğünüz çocuklar ya bu sistemin içinde büyük değilde gittikçe küçülen, özünden, kültüründen çıkan kültürsüzleşen, kişiliksizleşen yarışmaya odaklanmış bir yarış atı olup çıkacak olur da düşünmeye kalkarsa katledilecek, faşistlerin hedefi olacaktır.
Daha önce yaptığımız FLAŞ – Akp’nin asimile görevlisi öğretmen: Rukiye Kılıç ve Akp/Mhp rejiminin faşist elemanı: Seçil Yıldız Gedikbey! son olarak yaptığımız haberleri bunun en güzel örneğidir. Eğitim ve öğretim adı altında geliştirilen yozlaştırma, asimile ve özünden çıkarma politikalarına karşı tepkimiz olmalı, bu politikalara karşın nerede duracağımızı belirlemeliyiz. Ya özgür bir eğitim için mücadele vermeliyiz, ya da kölece kaybolan geleceğimizi izlemeli hatta kendi elimizle düşmana teslim etmeliyiz.
NC/Axin Mahir Dicle