HABER MERKEZİ –
Önder Apo’nun çözümlemelerinden …..
– Savaş, sadece düşmana karşı kurşun sıkmakla olmaz, PKK’nin ölçülerine ulaşmak da bir savaştır. Bu hem kendimizle, hem de çevremizle savaşarak ölçülere ulaşmak demektir. PKK, bu konuda hem öğretiyor, hem de buna öncülük ediyor, gelişmelerini bu şekilde yaratıyor. Sizlere bütün bunları açıklıkla anlatmamızdaki amacımız, mücadele hatası yapmamanızdır. Çoğu arkadaş basmakalıpçı yaklaşımları kendisine yakıştırmakta ustadır. Böylesi durumlara düşmemek için sizleri şimdiden uyarıyoruz. Niyetleriniz iyidir, bu doğrultuda gençliğinizi de veriyorsunuz. Buna layık olmanız için PKK’lileşmeyi doğru gerçekleştireceksiniz. Bizim de sizlere ısrarla dayattığımız, yürüttüğümüz PKK’lilik budur. Kendinizi hiçbir şekilde bize dayatamazsınız. Sizinle hayatınız boyunca uğraşılacaktır. Bunun dışındaki yol ve yöntemleri kabul etmeyiz ve bunu anlamayız. Gelişmeler bizde böyle yaratılıyor.
Parti ortamında yenilgili insan kalamaz. Kaldı ki insan isterse bir atom bombası kadar güçlenebilir. Bizim insanlık anlayışımız böyledir ve kesinlikle zavallı insan türünü kabul etmiyoruz. Militan, PKK’de somutlaşan inanılmaz direnişçiliğe ulaşabilendir. PKK’de kanıtlanan en zor koşullarda bile gelişmeyi bilendir. Madem ki bu ortama gelinmiş, o halde en iyi şekilde, bu ölçülere sahip çıkmayı bilmelisiniz. Partileşme olayı böyledir. Değerli okulumuzun, değerli eğitim adayları için bu kadar açık konuşuyoruz ki, bizi bilmeyenlerin tanıması, anlaması ve gerçekliğe kavuşması doğru gerçekleşebilsin. Yaptığımız tüm konuşmalar, birbirimizi anlamamız içindir. Aynı şekilde gerçekleştirilen Önderlik olayında kendini konuşturma söz konusu değildir. Biz bu kadar rahat konuşurken, aynı zamanda disiplin ve otoriteyi yaşatmaya çalışıyoruz. Her gün hepiniz “Önderliğe bağlıyız, yolunda yürümeye kararlıyız” diyerek övgüler diziyorsunuz, bunu sloganlaştırıyorsunuz. Hayır, bunlar ne sloganla, ne de fedailik anlayışıyla yerine getirilebilir. Her şeyden önce disiplin, örgüt yapısına, militan ölçülerine ve çalışma tarzına ulaşılarak gerekleri yerine getirilebilir.
Neden bu kadar bu gerçekleri açıklıyoruz? Söylediklerimizi kendinize uyarlayabilirsiniz, anlayabilirsiniz diye söylüyoruz. Anlamaya çalışın! Anadan doğmakla her türlü yaşam hakkını elde ettiğinizi sanmayın. Asıl doğuş, temel insani, özgürlük ve vatanseverlik değerlerini esas alarak büyümeyi sağlamakla olur. Bizde en insani olan, kutsal olan yaşam da budur. Kendinizi sorumsuz büyütmüşseniz bu beni ilgilendirmez. O halde kim sizi böyle büyütmüşse, gidin hesabı ondan sorun. Sizler şunun hesabını benden sorabilirsiniz; temel insani değerleri, özgürlük ve vatanseverlik konularında gerekenler yapılmış mıdır, yapılıyor mu? Biz bunun cevabını verebiliriz. Yaptığımız da budur. O zaman bilmelisiniz ki, bizim ailemize girenler, bu tarzda büyürler veya büyümek zorundadırlar. Her gün bunu yaratmakla mükellefiz. Ve kötü evlatları da kabul etmiyoruz, böyle evlatlar parti içinde gelişemez. Partimizde en ciddi doğuş ve gelişim olayı budur. Bunun dışındakiler ise, çok sorumsuzcadır.
Kürdistan toplumu gerçeğine göre yaşamak büyük bir sorumsuzluktur. Bunun dışında gerçek büyük sorumluluğa PKK’de ulaşılıyor. Bahsettiğimiz bu konular anlaşılır durumlardır. Hepiniz gençsiniz, iyisiniz; benden daha fazla askersel konumdasınız, olanaklara sahipsiniz. Fakat bunlar milyonlarca insanla birlikte yapılır. Dağlarda daha iyi geliştirilir. Tüm bu olanaklara benden daha fazla sahipsiniz, bundan dolayı insan yeniden büyür, yeniden vatana kavuşur ve ulaşır. Tüm olgulara bu temelde yaklaşım göstermek önemlidir.
Ateş gibi yakıcı ve parlak, keskin iradelerden oluşan güçlü bir topluluğuz. Zaten ajanların yıkıldığı gerçek de budur. Son derece açık ki, objektif ajanlığa müsaade edersek, sübjektif ajanlara da meydan açmış oluruz. Eğer bugün sübjektif ajanlar fazla sonuç almıyorsa, objektif ajanlar partide az olduğu içindir. Daha önce böyleleri çok olduklarından ajanlar çoktu. Bunun anlaşılmayacak bir yönü de yoktur. Parti ortamımızda sınırsız gelişmek ve yetkinleşmek mümkündür ve bunun için de tüm yollar açılmıştır. Böylelikle daha yetkin bir tanıma ulaşıyoruz. Bence, herhangi bir devreden daha fazla bu tanımın gereklerine bağlı olunur. PKK’lileşiyoruz ve buna da sonuna kadar bağlı kalınırsa, sizler için büyük bir kazanımdır. Buna bağlı kalmanız için nedenler vardır ve zorunludur. Bağlı kalmamak için hiçbir nedeniniz yoktur.
Kısaca, bütün derslerin özlü ifadesi budur ve sizlerin de ortaya çıkarması gereken sonuçları böyle belirtmemiz mümkündür. Bu temelde yoğunlaşmanız, kendinizi sonuçlandırmanız anlamlı olacaktır. Her öğemiz kendini netleştirmede, kararlaştırmada bir bütün olarak partileşmesini bu temelde sağlarsa, aslında olması gereken en anlamlı, en hayati dersi almıştır.
Aranızda söz almak isteyenler var mı? Düşüncelerini, eleştirilerini belirtmek, önerilerini sunmak isteyenler var mı? Bu sonuca gitmek için yararlı olabilir. Battal arkadaş, siz ne diyorsunuz? Sizinle geçen devrede konuşmuştuk, diğer arkadaşlar da konuşabilir. Anlatılanlar ışığında sonuçlandırmaya ilişkin neler söyleyebilirsiniz?
Battal: Sorular ışığında yararlı olan cevaplarla, sizin sunduğunuz destekle eğer mücadeleye güçlü bir destek ve katkı sağlamazsak, elbette ki olanakları değerlendirmek söz konusu olamaz. Kendi açımdan durumu değerlendirdiğimde, her arkadaşa sunulan destek ve olanaktan daha fazlasını gördüm. Bu konuda gereken desteği gördüm. Buna rağmen son yönetim pratiğimde de ortaya çıkan bazı yetmezlikler, gerek çalışma tarzından, gerek soruna yaklaşımda sorunu ele alış ve çözümünde hala eski yaşamın, eski alışkanlıkların, eski yetmez ve yanılgılı kişiliğin yer yer kendisini yaşattığı ortaya çıktı.
Bunun esas izahı, bireysel dayatmanın, kendini bireysel alışkanlıklarıyla yaşatmanın etkili olması olayıdır. Partiyi henüz kavrayamama, partinin önderliksel gerçeğini tamamen özümseyememedir. Bunu aşma doğrultusunda sınırlı çabalarım da olsa, henüz buna ulaşmada azami bir gelişme düzeyini yaşamadığım açıktır. Bizim için geçerli olan, eğer döneme, sorunlara, anın dayattığı ve acil çözüm gereken noktalara nüfuz etmek ve onları çözmek istiyorsak, bu konuda eski yaşamla hiçbir yere varılamayacağını ve hiçbir şeyin üstesinden gelinemeyeceğini iyi bilmemiz gerektiğidir. Bu bir gerçekliktir. Bunu kavramaya başladım.
Fakat kişilik dönüşümünün tam sağlanamaması, belli noktalarda kendini ön plana çıkardı ve gerek kolektif yaşamda, gerekse inisiyatif geliştirmede bunlar yer yer belirgin hale geldi. Arkadaşların mevcut uyarıları, destekleri, eleştirileri temelinde sınırlı da olsa bunları giderme doğrultusunda çabalarım oldu. Fakat Parti Önderliğimizin de gerek yer yer müdahaleleriyle ve gerekse de destekleriyle belli bir düzelmeye doğru yönelimim söz konusu olduysa da; sorunlara yüzeysel ve dar yaklaşımın, eski küçük burjuva alışkanlıklarının, özlemlerinin kendisini hortlattığı da görüldü.
Devrenin sonlarına doğru geldiğimiz şu anda bile, temel hedef ve istem, partinin önderliksel gerçeğini tamamen özümseme ve bunu kendi yaşamımın her alanına hakim hale getirmedir. Buna yönelimim söz konusudur. Verilen söze layık olmanın bu temelde gerçekleşebileceği kesinleşmiş durumdadır. Yeni döneme, yeni görevlere hazırlığım bu temeldedir. Aynı zamanda eskiyi yaşatmakla geleceğe yönelmenin başarılamayacağının da bilincine varmış durumdayım. Vereceğim söz, daha önceki sözümün bir tekrarı olmayıp eskiyi yaşatmama temelinde bir yönelme sözü olacaktır. Bu temelde Parti Önderliğine, Partiye, dağ ve zindan direnişçilerine, halkıma ve siz yoldaşlara söz veriyorum.
– Eskiyi tekrar etmede verilecek söz yerinde değildir. Yeni görevleri esas alan, yeni kişilikle bunların kazanılmasını hedefleyen söz diğerinden daha anlamlıdır. Sanıyorum, birçok yanılgınızı şimdi daha net gördünüz ve kişisel düzeyde bunları nasıl aşabileceğinizi ve hatta yenilgileri nasıl yaşadığınızın bilincine ulaştınız. Bu çok önemlidir. Ufak bir provokasyon olayı karşısında tamamen yenilgiyi kabul etmek, hem de bunu hayatıyla ödeme durumuna girdiniz. Bunun anlamı neydi, neden böyle oldu? Düşmanın dolaylı ufak bir hamlesi karşısında yenilmek veya ona karşı savaşmamak ne demektir? “Bunların binlercesiyle karşılaştım” demişsiniz. Ama diğer gelişmeleri karşılayabilecek bir tavır içerisine girmemişsiniz. Açık ki mücadele ustalığı yok, deneyim zayıftır. Görevler çerçevesinde fazla açımlanmış bir yapı söz konusu değil. Çok eski yaşam kalıplarıyla ve çok az aslında düşünce veya teoride diyemeyeceğimiz genellemelerle bu gelişmeleri karşılanmak istenmiş ve sonunda da yenilme ortaya çıkmıştır.
Aslında yenilen bu düşünce ve yanılgılardır. Bununla da kadroların hayatıyla bu yenilgi mantığının karşılığı ödettirilmek istenmiştir. Bu daha da vahim bir hatadır. PKK’de gerçekleştirilen yeni atılımlar ve yeninin en üst düzeyde temsili, böylesi yapıların karşısındaki çöküşünü birlikte getirmiştir. Bu örnekler bunun en açık kanıtı olmaktadır. PKK’de önderliksel gelişme, yeni yaşam ve onun ulusal kurtuluştaki önderliğe yansıması da böyledir. PKK’yi anlamak, kavramak bu gerçeklerden hareketle mümkündür. Fakat kendisini anadan doğma PKK’li gören veya “fazla geliştirilecek, yenileştirilecek yanım yoktur” diyenler de vardır. Aslında anadan doğma kendini PKK’li görenler, en iddiasız, en fazla yenilgiyi yaşayan tiplerdir.
Biz yeniden uluslaşmayı, doğuşu yaşıyoruz. Dün Hoca bile, bu doğrultuda görüşlerini koyuyordu. “PKK’nin şahsında yeni bir ulusun doğuşu” diyordu. Partiyi çok az tanıyanlar bile bunu rahatlıkla söylediklerine göre, gerçekten yaşanan ve her gün hızlı adımlarla gelişen yeni bir ulusun doğuşu söz konusudur. Bu aynı zamanda yeni insanın da doğuşu demektir. Bu doğuş savaş temelinde olmuştur. Bu şekilde gelişmeler yaşandığına göre, kişinin de kendini PKK’de yeniden yaratması mümkündür. Bu yönlü gelişmeyi yaşamayan, bunda ısrar eden yapıların da yenilgiye gideceği, düşmanın en ufak bir darbesi karşısında yıkılacağı son derece açıktır. Bu yönlü gelişmeleri gördünüz ve yaşadınız. Ama ısrarla daha önceki alışkanlıklar sürdürülmek istendi, bundan çıkış yolu aranmadı. Aslında o, geçmişin idealizmini yaşamaydı, onu temsil etmeydi. Gurur meselesi haline getirilmişti, hatta onsuz yaşanamayacağına inanılmıştı. Hala böyle olanlar az değildir. Bu şekilde yürünemeyeceği açıkça ortaya çıktı. Eskinin intikam havalarıyla fazla mesafe alınamaz. Böyle adım atabileceğini düşünenler, en kötü sorumsuzdurlar.
Bazıları da iyi özellikleriyle, iyi yönlerini yaşatmak istiyorlar. Bunun üzerine bir arkadaşa şöyle dedim; sizler, bunları yeni sığıntı veya yeni putlar gibi saklıyorsunuz, bunu alışkanlık haline getirip sevdalanıyorsunuz, bunların hiçbir anlamı yoktur. Bununla hem kendinizi, hem de partiyi uğraştırıyorsunuz. Oysa partinin ölçüleri eskiyle kıyaslanmayacak derecede somutlaşmış, çelikleşmiş ve güçlenmiştir. Yine fedailik yapmakla da kişi kendini kanıtlayamaz dedik. Bunlar da çıktı. Halbuki kendi yaşamında devrimin başarılarını gören, böyle bir yaklaşımı esas alan, yaşanan birçok gelişmeye ve başarıya göre kendini ilerleten komple bir devrimciliğin sergilenmesiyle kişi kendini kanıtlayabilir. Zaferin yolunu açan bir devrimciliğe soyunmak en büyük kanıttır. Sizlerden istediğimiz doğru gelişme budur.
Çoğu arkadaşa bu gerçekliği zorbela özümsetebiliyoruz. Takip edilmesi gereken en doğru yol budur. Kendini böylesine kapsamlı görevlere hazırlayanlar için nerede olursa olsun fazla sorun değildir. Arkadaşlardan istenen, kapsamlı PKK militanlığını bütün iç ve dış dayatmalara rağmen şahsında en iyi temsil eden kişiliğe ulaşmadır. İşin özü budur. Tüm bu değerlendirmelerimizle kendi durumlarınızı ve sizlerden neler beklediğimizi gördünüz. Bu temelde yürüteceğinize söz de veriyorsunuz. O zaman ömür boyu verilen söze bu temelde bağlı olmayı bilmek, yaşamı bu temelde düzeltmek önemlidir. Bunu sağlayabilenler, en soylu büyümeyi gerçekleştirirler. Bu şekilde hareket edenlerin kesinlikle büyüyecekleri, başarılı militan olacakları, parti tarihimizden ve pratiğinden bilinmektedir. Arkadaşlar akıllı ve tedbirli olarak böylesi bir büyümeyi başarırlarsa, birçok gelişmeye katkılarının olacağı da son derece açıktır.
Ba.: Parti Önderliğimizin devreye ilişkin yaptığı çözümlemelerin ışığında devreden ne kadar yararlandığımı, çözümlemelerden ve eğitimden hareketle kişilik dönüşümünü ne kadar gerçekleştirdiğimi, partinin ideolojik-politik hattına ne kadar ulaşabildiğimin üzerinde durmak istiyorum.
Yapılan çözümlemeler temelinde kendi durumumu iyi kavrayabildiğim kanısındayım. Ana hatlarıyla şöyle belirtebilirim; benim için esas sorun, alanın özelliklerinin oluşturduğu kişilik yapısının parti ortamında yarattığı tahribatlardan ders çıkarmak, böylesi bir yapıdan, kişilikten hızla kurtulmaktır. Parti kişiliğine, militan ölçülerine hızla ulaşmak, o doğrultuda bir dönüşümü yaşamaktır. Bu doğrultuda önemli çabalarım oldu. Bununla birlikte en büyük yetersizliğim, partinin ideolojik-politik hattına ulaşmada ortaya çıktı. Bu hususta yaşadığım o alana özgü kişilikten kaynaklanan köylü özelliklerini, yüzeyselliğini, sübjektivizmi, dağınıklığı ve apolitiklik gibi durumları sergiledim. Fakat tüm bu konularda partinin bize sağlamış olduğu imkanlar ve silahlardan -bir bütün olarak kullanmamış olsam da- epey yararlandığımı, gerek kişilik dönüşümünde, gerekse partinin ideolojik-politik hattına ulaşmada temel halkaları yakaladığımı, bunları kavrayabildiğimi, artık partinin militan hattında yürüyebileceğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Yine taktiksel önderlik hattına ulaşmada beni engelleyebilecek, gerek kişilikten kaynaklanan, gerekse de ideolojik-politik yapıdan kaynaklanan herhangi bir engelin kalmadığını, bir takım yetersizlikler devam etmekle birlikte, bunların üstesinden gelebileceğimi, bu yetersizlikleri, pratik içerisinde yaratacağım gelişmelerle aşabileceğimi belirtebilirim. Bundan hareketle daha önce verdiğim sözümü bir kez daha tekrarlıyorum.
– Siz belki ileri düzeyde değil, ama partimizin çizgisini en çok aşan ve kendine has yöntemlerle tamamen de kaybettiren bir alanın pratiğinin içerisinden geldiniz. Bu, esef ettiğimiz bir pratiktir. Örgütlendirmeyen, kendini koruyamayan, her türlü belaya açık ve halen de bu temelde denilebilir ki, partinin sırtında bir kambur gibi duran, düşmana başarma sevincini tattıran bir somutun içinden geldiniz. Belki fazla sorumlu değildiniz, ama onu biraz da olsa yaşadınız. Sorumlu olan arkadaşlar bunu daha fazla yaşamıştır.
Kürdistan’daki feodalizmin etkilerinin en berbat yaşandığı bir yerde, bazı ajan kişilikleri sergilemek mümkündür. Bu, o alanın kültürüdür, o alanın kişiliğidir. Biz buna özellikle orta-sınıf kişiliği diyelim. Aslında o alanda yabancı etkilerin vardığı düzeydir bu. Bu bölgede böylesi durumlar çıkıyor. Aslında bölgede bunun temeli vardır, kültür durumu müsaittir, yaşam sığdır, yabancı etkileriyle birlikte, feodalizmin etkileri çoktur. Özellikle de Arap feodalizminin etkileri oldukça fazladır, Türk kapitalizminin en gerici yansıması söz konusudur. Yine ilkel-milliyetçiliğin de etkileri var. Tüm bunların iç içe geliştiği bir yapıda, tanınmaz kişilikler ortaya çıkıyor. Bunun sonucu olarak, ucube kişilikler sergileniyor.
Böylesi yapıların çok tehlikeli olduğu günümüzde çok fazla görülmüştür. En açık tehlikesini, PKK pratiğinin başına getirilen belalarda görmek mümkündür. Bu zemini ve kültürü esas almak ve onunla ülke içerisinde yaşamak istemek, içerisine girilebilecek en tehlikeli konumdur. Dikkat edilirse, böylesi yapılar örgütlenmeyi engelliyor, işi-gücü kendi yaşamını örgütlemektir. Açık ki bunlar kendileri için vatanı bile yakarlar, satarlar. Ölüm, onlar için fazla anlam ifade etmeyen bir durum. “Bir gün yaşayayım bana yeter” diyorlar. Partinin başına da olmadık olaylar getiriyorlar. Pratikte karşımıza çıkan böylesi tipler oldukça fazladır. Kürdistan halkının başına bin bir belayı getiriyorlar.
Kürdistan halkının olanaklarını kullandığımız için, bu yapılar PKK’ye yanaşıyorlar ve PKK’yi bir gelir kapısı olarak görüyorlar. Eğer gelir kapısı olarak TC’yi görüyorsa, ona yamanıyor. Araplardan gelir kaynağı geliyorsa, ona sırtını dayıyor. Yaşadıkları tamamen budur. Günlük basit yaşamları için birçok değeri kurban ediyorlar. Olumlu yönde gelişmeye kapalı olduklarından, sonuçta yüze yakın parti militanını hiç de hak etmedikleri biçimde feda ediyorlar. Eğer dikkatli bir parti sorumlusu olsaydı, bizim bu kadar kayıplarımız olmazdı.
Düşmana teslim olanların nasıl alçakça televizyona çıkarak düşkünleştiklerini gördünüz. Düşkünlükte sınır yoktur. Birisi kendisini böyle düşürdüğünde artık bitmiştir. Ajanlıkta geldiği boyuta bakın, TC karşısında yaşadığı teslimiyetin boyutuna bakın! Bu tip yapıları ve yaklaşım sahiplerini silip-süpürmek gerekir. Bunlar ne kazandılar? Ucubelikten öteye ne kazandılar? Kurtulmaları mümkün müdür? Kendini en kötü şekilde koyuveren, rezil eden tipler oluyorlar. Biz, buna kof yaşam kültürü diyoruz. Bu yapılar kendilerini hiç hazırlamamışlar, terbiyeden geçmemişler. Kendilerini değerler karşısında eğitimden geçirmemişler. Böyle olunca da kendilerini ortaya atıyorlar. Mardin kişiliği, Kürdistan’ın başına bela olmuş, tehlikeli bir konumu temsil ediyor. Bunu orta-sınıflar açısından belirtiyoruz. Bunları bir de ilkel-milliyetçilikle avunduruyorlar. Biz tüm bu yapıları sarsacağız, silip-süpüreceğiz. Ancak bu şekilde orada devrimci gelişmeler sağlanabilir, yurtseverlik bu şekilde devrimcileşebilir. Bu çok önemlidir.
Diğer alanlardaki yabancı kapitalizmin veya Kemalizm’in etkili olmasına bakacak olursak, bu alanlar arasında ciddi farklılıkların olduğunu görebiliriz. Fakat bu alanda Ortaçağ feodalizminin, yüzyılların en tortularını görmek mümkündür. Ağa ve şeyhler en gerici tarzda her aileye kadar girmiştir. Bunca gelişmeye rağmen, hala “biz varız” diyorlar, ama o kadar güçlü değildir. Buna TC kapitalizminin gericiliği de eklenince, ortaya bataklık gibi bir durum çıkmaktadır. Dolayısıyla somut yapının etkileri çoğunuzun üzerinde direkt veya dolaylı olarak bulunmaktadır. O zaman bizi bunlarla uğraştırmayacaksınız. Biz de bu uğraştırılmaya fazla yer vermeyeceğiz. Tepki biçiminde karşı çıkmak da doğru değildir. Parti on-on beş yıl bununla uğraştı. Fakat bu doğru değil. Bazıları bunu hayatlarıyla ödediler. O zaman neden böyle bir yapı dayatılıyor? Parti içinde disiplinsiz, keyfi ve klasik yaşam kendini yaşatamaz, ayakta tutamaz.
Hepiniz bu temelde bir yenilenmeyi yaşadınız. Bunun gerekliliğini yakınen gördünüz. Kişisel düzeyde bunu görmek değil, bütün parti çalışmaları açısından bunu görebilmek önem arz ediyor. Kendini bundan sorumlu hissetmek, bütün alanlarda bunu sergilemek, tümüyle devrimcileşmek oldukça hayati önem arz eder. Bunlar temelinde yürünmelidir. Biz, bunları gerek çözümlemelerde, gerekse planlamaya ilişkin konuşmalarımızda en açık şekilde ortaya koyduk. Geçmişin aşılması, yeniye yüklenme bu temelde olmuştur. Bu hususta acımasız olmak, kendinize alabildiğine yüklenmek önem taşımaktadır.