HABER MERKEZİ – Ateşin Çocukları İnsiyatifi yazılı bir açıklama yaparak Türk devletinin yaptığı politikalara karşı hiçbir şey tanımadan tüm Türkiye kentlerini ateşe vereceklerini duyurdu. Ateşin Çocukları yüzyılın ulus bilinci ve tarihsel intikam hafızası olarak, Türk sömürgeciliğinin kardeşliğini ve dostluğunu redettiğine vurgu yapan İnsiyatif ne yapabilirizki diyenlere seslenerek, “Çaresizlik sonunuz olur!” dedi
Ateşin Çocukları İnsiyatifi’nin yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:
‘Kürdistan’dan defolup gideceksiniz’
“At üstünde dolaşıp soygun ve hırsızlık yapan, silahı varsa aklına, ölümden soygundan ve talandan başka bir şey gelmeyen, avrat dedikleri kadına, çocuk, genç, yaşlı tecavüz eden, yurt sahibi olmanıza yardım etmiş biz kürtleri, birlikte kurduğumuz devletin süngülerinin ucunda salladınız. Kırmızı yeşil ve sarı çiçekler yetişen Kürdistanın dağlarına, kırmızı kan akıttınız. Zordayken kardeşlik safsatasına sığınıp din kardeşiyiz diyen, karnı doyunca beynini kaybedip, pirlerimizi dar ağaçlarında salladınız. İsyanlarda analarımızın karnını deşip minik çocukları süngülerin başına takan muzzafer komutan olan sizleri, kemikleriniz çürümüş olsa bile kardeşlerinizi, sevdiklerinizi, akraba, hısım ve dostlarınızı affetmeyip yüz yılın hesabını soracağız.
Meclisin kuruluşunda Kürdistan mebusu diye çağırdığınız Kürtleri yok saydınız. 1925’ten başlarak soykırım yapıp, dilimizi yasakladınız. Söz konusu Kürt ve Kürdistan olduğunda devletinizin bilgeleri cahil, öğretmenleri asker, felsefecileri faşit, sosyologları ahmak, psikologları geri zekalı, edebiyatçıları edepsiz, doktorları jandarma, polis, asker, korucu ve bekçileri daiş olan, Ebu Cehil’den daha cahil olan siz faşist Türkler pılınızı pırtınızı alıp, Kürdistan’dan defolup gideceksiniz.”
‘Sur’u, Efrin’i ve Nusaybin’i unuttunuz mu?’
“Çocuklarıyla Kürtçe konuşmayan, Türklerin dizilerini izleyerek evini asimilasyon yurduna çeviren, kızlarının onlarla arkadaşlık yapmasını doğal gören, Kürdistan’ın canına okumak için silah kuşanmış asker ve polise karşı nefret hissetmeyip gülümseyerek bakanlar. Türkleştirme yurdunun başkomutanları olan öğretmenlerin dilimize, zihnimize, kalp ve kültürümüze tecavüz ettiğini görmeyen, ülkemizde terörist faaliyetler yürüten Türk partilerine oy veren veya onlarla çalışanlarla arkadaşlık kuran, dost olan, taziye ve düğünlerine giden, kız alıp veren, misafirliğe gidenler tarihinizi dünkü Sur’u, Efrin’i ve Nusaybin’i unuttunuz mu?
Cizre bodrumlarında kız ve erkek kardeşlerimizin bedenleri cayır cayır yakılırken “aşk bodrumda yaşanır” diye sevinen, Efrin bombalanıp yakılırken asker selamıyla tezahürat yaparak destekleyen Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor, Beşiktaş taraftarlığı yaparak Kürdüm diyenler utanmıyor musunuz? Kürtler için beş kuruşluk değeri olmayan İbrahim Tatlıses başta olmak üzere, kahramanlarımız olan Berivan’ı basit bir kadına dönüştürerek dizi ve şarkısıyla kürt kültürüne saldırmak için kendini parça parça pazarlarda satan Sibel Can ile birlikte; “Efrin hoştur, Minbic’i dolaşta gel” diyen sanatçıları sosyal medyada takip eden, televizyonda izleyen, konserlerine; yüzlerine tükürmek ve orayı karıştırmak için gitmeyenler. Düşman postalları altında acı çeken, vatan toprağımızda direnerek can veren kahraman abi ve ablalarımıza ihanet ettiğinizi ve gırtlağınıza kadar sömürgeciliğin katran karası pisliğine battığınızı iyi bilmelisiniz. Alişer ve Zarife, Nuri Dersimi, Teterê Badık ve Leyla Qasım’ın kemiklerini titrettiğinizi, ihanet eden Reyber ve Cemilê Çeto’dan farkınızın olmadığını biliyor musunuz?”
‘Geçmişten bugüne çektirdiklerinizi nefes nefese size hatırlatacağız’
“Yüzyılın ulus bilinci ve tarihsel intikam hafızası olan Ateşin Çocukları İnsiyatifi olan biz Kürtler, Türk sömürgeciliğinin kardeşliğini ve dostluğunu redettiğimiz gibi sizleride redetmeden ulusunuzun saflarına dönün. Namuslu olun. Ağrı isyanında koynunda büyüttüğü göz nuru çocuğu ve kardeşinin kesik kafasını gösterip: “Hangisi oğlun?” diyen Türk askerlerine öfkeyle bakıp, bedensiz yiğitlerin alınlarından ve kan perçemlerinden öperek, iki damla göz yaşı dökmeden gururla: “Çocuklarım Kürdistan uğruna savaşmasalardı ak sütümü helal etmezdim” diyen Gülnaz anayı örnek alsanıza! Bir Türk’ün koynuna girip karısı ve sevgilisi olacağına, bedenini ölümün soğuk sularına, aşk ve güzelliğini vatan toprağına, çığlık ve isyanını bizlere miras bırakan Rındexanlara kurban olasınız.
Ağrı’dan yükselen çığlıklar Dersim’de haykırışa dönüştü. Cizre bodrumlarında kardeşlerimizin bedenlerinden yükselen kıvılcımlar içimizi kül etti. Geçmişten bugüne çektirdiklerinizi nefes nefese size hatırlatacak, aklınıza getirip gözünüze sokacak, misliyle intikamını alacağız. Daha gelinlik çağında sevdiğinin başına çiğdemden taç yapmadan kefen giydirdiğiniz her delikanlı ve aşk demlerini kana buladığınız kadınlar, tabutlarda eline kına sürülen gençler, kalpleri kuşların kanatlarında çırpınan, mavi gülüşlerini griye boyadığınız çocuklar. Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol ve Cizre’de, yanağından büyük kurşunla, yüzünü parçaladığınız Miran bebek için, yüzyıllarca sizi affetmeyecek ve yanınıza bırakmayacağız.”
‘Ne Şêx Saitlere yaptıklarınızı unuttuk nede cesetlerle doldurduğunuz Geliyê Zilan’daki vahşetinizi’
“Cennet ülkemizin petrolünü, suyunu, taşını, toprağını Efrin’in zeytinlerini, Serekaniyê’nin buğdaylarını çalıp villalarda viskilerini yudumlayan, Kürt düşmanı olan AKP ve MHP’ye üye olan, polis ve askerleri ülkemizi yakarken sahilde keyif çatan, evinde rahat oturan, bizden çaldığınız paralarla göbek büyüten siz kravatlıları, eğlendiğiniz mekanları, yiyip içtiğiniz, nefes alıp dolaştığınız heryeri karıştırıp yakarak, içinize yüz yıllık dert ve kahır koymadan biz Kürtlere’de uyku ve yemek haram olsun.
Türklerin dizilerini izlemeyen, çocuklarıyla anadiliyle konuşan, gündüz çalışan, gece faşist Türklerin iş yerlerini, evlerini, fabrikalarını yakan babalar, düşman şehirlerinde çöpleri yerlere dökerek kirleten, yürüyemediği için faşizme küfreden, namazdan sonra beddua eden yaşlı, elleri öpülesi acı çekmiş köyü yakılmış evladını yitirmiş analar, gezi alanlarında çimlerine basan, onları huzursuz etmek için camlarını kıran , devlet dairelerinin tuvaletlerini tıkayıp pislik yuvası yapan, elektriklerini kesip düşman şehirlerini karanlıkta bırakan, araba lastiklerini keserek panik yaratan, zarar veren gençler, çocuklar, amcalar, dayılar, ağabeyler ve ablalar. Sigaralarını yanan yerlere atarak geride kül bırakanlar. Polis ve asker ailelerinin çocuklarını döven, evlerini yakan, Kürdistan’daki Türk öğretmenlerini korkutarak kaçırtan, Türkleştirmenin yuvası olan okullardaki masa, sandalye ve tahtaları kıran, müdürlerin odasını, arabasını yakan, düşman partisinden olanlara selam vermeyen, düşman görerek yüzlerine tüküren, onlarla evlenmeyen Kürtler olarak, geçmişten bu güne, ne Şêx Saitlere yaptıklarınızı unuttuk nede cesetlerle doldurduğunuz Geliyê Zilan’daki vahşetinizi sineye çektik.”
‘Ateşin çocukları inisiyatifi Kürtlerin intikam sözüdür’
“Sular altında bıraktığınız Hasankeyfin öfkesini kusacak, tarihiniz adına ne varsa onu yakmayı, yıkmayı, kaybetmeyi, kirletip bozmayı görev bileceğiz. Kürtlerin kanayan yarası Efrin, bütün köprülerin yıkıldığı, kıyametin arifesi olan Cizre, Kürdistanın başkenti Amed’te vurulan Kürt çocuklarının İsyan çığlığıyız. Ateşin çocukları inisiyatifi Kürtlerin intikam sözüdür. Özgürlük arayışıdır. Dinmez öfkesidir. Unutmaz hafızasıdır. Affetmez düşman bilincidir. Türkler ülkemizi işgal edip dili ve kültürüyle bizi zehirledi. Ülke topraklarımıza ayak basarak bedenimizi ve zihnimizi kirletti. Okullarında tarihimizi unutturup kardeşlik safsatasıyla bizi lanetli, kendini inkar eden, dilini unutan, kutsal mezarları, tarihi mekanları yıkılırken bile sessiz kalan bir toplum haline getirdi. Şimdi kirlenen, zehirlenen, lanetlenen ve çirkinleştirilen zihin ve ruhumuzu arındırarak, ülke ve ulus olarak özgürleşme zamanıdır.
Onların dağ, şehir turistik ve tarihi yerlerini, evlerini, araçlarını yakarak benliğimizi bu kirden ve pastan arındıyoruz. Tarihimizin bize vasiyeti var. Türkiyenin her tarafını yakıp yıkacağız. Korku, panik, kaos ve kiriz yaratıp bize yaşattırdıklarınızı, ev, mahalle ve sokaklarınızda size yaşattıracağız. Şerefsiz, edepsiz, ahlaksız ve lümpen çocuklarınız olan polis ve askerler sömürgeci Türk devletinin gölgesinide alıp Kürdistan’dan defolup gidene kadar kesintisiz ve sürekli devam edeceğiz. Türkiye metropollerinde yaşamlarını zehir zıkkım etmek için hangi yöntemle olursa olsun elinden ne gelirse küçük büyük, az çok demeden harekete geçen, yiğit Kürdistan evlatları, genç, kadın, çocuk ve yaşlıları, evli ve bekarları, aşkını Özgür Kürdistan’da yaşamak için mücadele eden sevgililerin yeni yılını kutluyor, hergün daha fazla düşmana zarar vereceklerine olan inançla başarılar diliyoruz. Faşist Türklerin herşeyini yakıp yıkan, bozan, kirleten, ekonomik ve sosyal olarak zarar vererek çökerten Kürtlerin yeni yılını kutluyoruz. Hepimize başarılar.”
‘Ne yapabilirizki diyenlere sesleniyoruz; Çaresizlik sonunuz olur!’
“Türkiyede yaktığımız özgürlük ateşi, Kürdistanın ismine, diline, özgürlüğüne, kültürüne, değerlerine, tarihine toprağına karşı olan herkesin cehennem ateşi olacak. Bu tarihsel vasiyet ve intikam andına katılan her Kürd, yaşadığı her yerde, gece veya gündüz geliştirdiği her intikam hareketiyle Ateşin Çocukları İnsiyatifi’nin doğal üyesidirler. Vicdanınız, namus ve onuruz, ulus ve düşman bilinciniz ile harekete geçiyorsanız Ateşin Çocukları İnsiyatifi sizsiniz. Hepinize bin selam olsun.
Utanç içinde yaşamayı kabul etmeyen Kürtler olarak, tarihimizin tüm acıları bilmenin düşmandan hesap sormanın sözü, kıvılcımı yöntemi tarzı yolu ve yolcusuyuz. Ne yapabilirizki deyip, Türk yargısından adalet bekleyen, tecavüzcüleri tutuklayın diyen, zindandaki Kürtleri serbest bırakın diyerek düşmana seslenen, beklentide olan herkes artık düşmanın anladığı dilden konuşmayı, hesap sormayı ve intikam ateşini yükseltmeyi görev bilmelidir. Ne yapabilirizki diyenlere sesleniyoruz; Çaresizlik sonunuz olur! Sizde… Sende…Bir kıvılcım yak! Bir taş at. Bıçak kullan. Kibrit çak. Sopa al! Düşmandan nefret et!
Zihninizde, kalbinizde düşmanı red etmekle başlayın. Etrafınızdaki düşman partilerine oy verenlerin dostluk ve akrabalık bağlarını red ederek sabaha roj baş deyin. Bu gün ülkem için ne yaptım diyerek başınızı yastığa koyun. Söz ve Twitter tagları sizi eyleme, gece sokağa, gündüz intikama salmıyorsa yaşayan ölüler olursunuz. Vatan ve özgürlük aşkıyla yüreği yanıp harekete geçmeyenler yürüyen ölülerdir zira. Sizde yakın. Ses çıkartın. Çığlık atın. Öfkeyle küfredin. Nuri Dersimi’nin vasiyetini dinleyin. Evlerinde, koltuklarınızda oturup çaresizce twittler atıp “unutmadık başkada ne yapabiliriz” diyenlere söylüyoruz.”
‘Hepinizi tanıyoruz ve hiçbirinizi affetmeyeceğiz’
2020 yılında Türkiyenin 36 şehrinde köyleri yakıldığından Türkiye metropollerinde olanlar fabrika, araba, lojman, ev, depo, alış veriş merkezleri, benzin istasyonları, restorant, tarihi ve turistik yerler, atölyeler yakan Kürtler vardı. Türkiye yollarında tabelaların üzerinde Kürdistan yazan, işaret tabelalarını kesip yollarını şaşırmalarına vesile olanlar vardı. Yollara taş ve çivi atarak trafiği tıkatanlar vardı. Düşmanı mezarda, hastahanede, ölüm döşeğinde bile rahat bırakmayacağız. Ölmüşse izinde, yolunda giden torunlarından hesap soracağız. Okul, otobüs, liman, gemi ve tekne, otel atm trafo, kültür merkezleri AKP ve MHP binaları ve onlara oy verenlerin evleri, oto park ve parkları yakarak unutmayan affetmeyen ve intikam alanlar vardı. Çöpleri yerlere döküp arabaların lastiklerini kesenler vardı. Askere gittiğinde yemeklerini pisleten,Türk askerini zehirleyen, yatakhaneleri yakan, botların ipini kesen, silahları karıştıran, yemeklerine demir pasları koyanlar ne yapabiliriz demeyip bir çare buldular. Şantiye, tranvay garı, bin on dört hektar alanı toplamda dokuz yüz kırk dokuz yer yakarak faşit Türklerin ülkemizde çektirdikleri cehennemi Türkiyeye taşırdıkları için hepsini selamıyoruz.
Yemeden, içmeden, yatmadan, durup dinlenmeden, işte, çarşıda, sokakta, evde, otelde, bakkalda, dükkanda, parkta, otobüste, tüm yaşam alanlarını cehenneme çevirmek ve onları defetmek Kürtler olarak tarihi sorumluluğumuzdur. Bunlar başka dilden anlamıyorlar bizde anladıkları dilden cevap vermeye devam edeceğiz. Doksanlarda köylerimizi yakıp bizi aç, işsiz bırakıp yönümüzü Türkiyeye verirken ekonominizi çökerteceğimizi hiç mi düşünmediniz? Düşünmezseniz yoktur diyordu padişahınız. Kadında olsa çocukta olsa gereği neyse yapılacak diyen başkanınıza bildirilir. Hepinizi herşeyinizi hiç bir kural ve kaygı yaşamadan her türlü yöntemle hedefleyerek ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getirmek biz Kürtlerin şeref ve namus borcudur. Emir verenleri uygulayanları ve destekleyenleri, basında propaganda yapanları, sosyal medyada kürt karşıtı paylaşım yapanlar hepinizi tanıyoruz ve hiçbirinizi affetmeyeceğiz.