HABER MERKEZİ
Bugünün kuşaklarının, ahlaka ve özgür toplumsallığa dair kavramları öğreneceği atmosferin öldürüldüğü şimdilerde, bu tür kavramlarda toplanan anlamı yeniden diriltmenin büyük bedellerini verdi PKK gerillaları. Ve Şengal…
Şengal’de yüze yakın gerilla can verdi. Bu bedelle yüzleşmek için yollara düştü binlercesi, ter döktü, kan döktü. Onlarcası, Êzîdîlerin iman ve inşa gücüyle, Melekê Tavus inancıyla yaşamı inşa ettikleri çöl yollarda toprağa düştü. Şengal dağlarında erdemin kucakladığı yiğitlik, doğruluk ve alçakgönüllülük ortasında bir damla su oldu gerillalar güneş halkı direnişçi Êzîdî halkına. Ateşin çocukları, güneş halkının elini tuttu, yüreğine bir damla su oldu.
Kara giysililer adı verilerek metafor olmaktan çok öte bir karanlığı yaşayan ve yaşatmaya yönelen insanlık düşmanı DAİŞ çeteleri Şengal’den çıkarıldı, Êzîdî halkı soykırımdan kurtarıldı. PKK gerillaları can havliyle, varlık yokluk refleksiyle Şengal’de toprağa düşmeyi yüzyılın erdemi bildi. Dağlardan Şengal’e ulaşmak için tüm yolları kullandı, yol olmayan yerlerde yol yaptı. Kavga etti, ısrar etti yüzlerce gencecik gerilla Êzîdî halkının hawarına ulaşmak için. Binlercesi çöllere, yollara, kamplara sığınan Êzîdîler, PKK gerillalarının özgürleştirdiği Şengal’e dönmek için yine yollara düştü.
Şengal Êzîdî toplumu da bu insanlık ve ahlak kükreyişi karşısında büyük cevaplar verdi PKK gerillalarına. Yeniden ve iman gücüyle, imanın yaşatacağına olan inançla ve daha bilinçli bir yürüyüşle ve farkındalıkla yaşamını yeniden inşaya karar verdi. Birlikte adımlar attı, kendini yeniledi. Kadınları bir başkaydı çünkü artık. Çocuklar bir başkaydı. Binlerce çocuk alınıp götürülmüştü evlerinden. Babalar çaresiz kuşlar gibi kalakalmıştı toprak damların önünde. Analar tutsak olmaktansa ölümü seçmişti çoğunlukla. Ölmeyenler ölümden beter ölümlerin cehennemine atıldı. Zulmet iktidarının karanlığında kaybedildi. Genç kızlar götürüldü, babalar öldürüldü, erkek çocuklara dilleri ve inançları unutturulmaya çalışıldı.
Bunları bile bile inançla çalıştı Êzîdî halkı. Kendi toplumunu yenilemenin kararını bu bilmelerin ışığında verdi. Kendini korumak zorundaydı. Bunun için yeni bir toplumsal sistem inşa etmek zorundaydı. Bu bilinçle Êzîdî halkının öncüleri geldi kendi toplumuna karıştı bir daha. PKK’nin direniş gücüyle, Önder Apo’nun demokratik ulus bilinciyle Mam Zeki çıkıp geldi ve halkının kendini yeniden inşa kararlılığının pratikleşmesine öncülük etti. PKK’nin Êzîdî halkına verdiklerinin üzerine bir de Mam Zeki eklendi. PKK’nin büyük emek ve direniş değeri olan, tarihsel toplumun yaşayan emsalsiz örneği olan Zeki yoldaşın Êzîdî halkının toplumsal inşasına katılması, PKK’nin Êzîdî toplumuna verdiği büyük devrimci hizmetlerin, kişide somutlaşmasıydı.
Mam Zeki, güneşten gelip güneşe gidercesine, Êzîdî gerçeğinden geldi PKK’ye, güneşin karartılmak istendiği ve karanlıkların hakim kılınmaya çalışıldığı zamanlarda, ateşten zamanlarını kattı PKK direniş çizgisine. Ve PKK’nin direniş gücünden kendi gücünü yenileyerek, büyüyerek ve anlamları büyüterek çıktı. Kendini ateşten bir dünya yaptı, güneşle birleşti Êzîdî toprağında. PKK bir de Mam Zeki’sini verdi Şengal’e. Başka ne verilebilir ki soykırım çemberindeki bir halkın güneşten evlatlarına?
Tüm bu emekler, bedeller ve hizmetler karşılığında PKK Şengal’den, hatta bir bütün Êzîdî toplumundan ne istedi?
PKK Şengal direnişini büyütüp Êzîdî halkımızı DAİŞ zulmetinden kurtardıktan sonra, bir dönem alanın savunmasın yaptı, Êzîdî halkının öz savunmasını örgütledi, gençleri kendi toplumunu savunması temelinde eğitti. Ve halkın kendi öz savunmasını, öz savunma sistemini kurduktan sonra Şengal’den çekileceğini duyurdu. Êzîdî toplumundan kendini yöneteceği sistemini kurmasını istedi. Zira artık YBŞ ve YJŞ vardı.
PKK’nin Şengal’den çekilmesinin askeri, siyasi anlamından öte toplumsal tarihsel bir anlamı var. PKK, Êzîdî halkının korumaya ihtiyacı olduğu zamanda Êzîdî toplumunun yanındaydı. Onları bırakıp gitmedi. PKK, Şengal’deki Êzîdî halkının binyıllardır direnen toplumsal tarihsel gücüne, o güçle bugün kendi özyönetimlerini inşa edeceklerine, kendi sistemlerini kurarak kendilerini koruyacaklarına inanıyor. PKK, Êzîdî halkının özgür bir toplum yaratma gücüne inanıyor. Toplumsallığa inanıyor. Bundan dolayı alandan çekildiğini duyurdu. PKK’nin bu duyurusundan yani halkı bilgilendirmesinden sonra, gerillalar hazırlıklarını yaparak yola koyuldu.
Êzîdîler, Şengal sokaklarında, güller, gözyaşları ve kalplerini sererek uğurladı PKK gerillalarını. Gören hiçbir gözün gözyaşlarını tutamadığı anlara tanıklık etti tarih. PKK bu onurla Şengal’den çekildi.
İlginçtir, bugün Şengal’deki soykırım hakkında en fazla konuşanlar, o gün Êzîdî halkını korumayan, zulmetin insafına bırakıp kaçanlar oluyor. Konuşuyorlar, halka birşeyler söylüyor ve halktan bir şeyler istiyorlar. Halkın yaşadığı katliamlar sonrası yaşadığı acılar üzerinden iktidar inşa etmek istiyorlar.
Êzîdî halkı, peşmergelerin Şengal soykırımı esnasında Şengal’den kaçışını Kürtlüğe ihanet olarak adlandırıyor. Ve soruyor haklı olarak: “Şengal’e ne verdiniz ki ne istiyorsunuz?”
Êzîdî toplumunu gündem yaparak Êzîdîleri kendilerine bağlamaya çalışanların şunu bilmeleri lazım. Êzîdî halkı soykırımlardan geçti, tüm dünya bunu gördü, her halktan insan gelip bu savunmaya katıldı. İnsanlar şarkılarıyla, filmleriyle bunu anlattılar tüm dünyaya. 3 Ağustos Êzîdî Soykırımı Günü ilan edildi ve tüm dünyada da Soykırım Günü ilan edilmeli. Ancak tüm bunlara rağmen Êzîdî toplumu, bilinçlendi ve acılarından iktidar üretmeyecek kadar yaşadığı tarihsel olayların farkında.
Êzîdî halkı, Irak içinde demokratik ulus temelinde bir özerk sistem dahilinde yaşamak istiyor. Kendi özyönetimlerini kuracakları, kendilerini kendilerinin koruyacağı, ferman gelip kapıya dayandığında kaçıp gitmeyeceğini bildikleri öz yönetimlerini kendileri kurmak istiyorlar. Ateşin çocukları, güneş halkı bunu yapabilsin diye, Êzîdîlerin itirazlarına rağmen Şengal’den çekildi. Çünkü bu çekiliş, özgür toplumsallığın gerçekleşmesi için zemin yaratmanın, iktidar olmamada ısrarın, demokratik özyönetim felsefesinin en temel adımıydı. Kendi toplumsallığını inşa etmek Êzîdîlerin vazgeçilmez hakkıdır ve kimseye devredilemeyecek kadar biriciktir.
Dilzar Dîlok/Yeni Özgür Politika