Bu yıl 4.sü düzenlenen Ivana Hoffmann Festivali, 6-7 Temmuz günlerinde Almanya’nın Duisburg kentinde “Avrupa’dan Rojava’ya Antifaşist Mücadele” başlığıyla yapılacak. Festival hazırlıklarını yürüten Roza Destan ve Deniz Boran, Hoffmann’ın anısını yaşatmak isteyen herkesi festivale davet etti.
HABER MERKEZİ – Rojava devrimini savunurken ölümsüzleşen MLKP savaşçısı Ivana Hoffmann anısına düzenlenen festivalin bu yıl 4.sü yapılacak. Hoffmann’ın ailesi ve dostlarının öncülüğündeki festival 6-7 Temmuz günlerinde Almanya’nın Duisburg kentinde düzenlenecek.
Hoffmann’ın ölümünün ardından ailesi, arkadaşları ve yoldaşları tarafından kurulan Ivana’nın Dostları Grubu’ndan Roza Destan ve Young Struggle Temsilcili Deniz Boran festival öncesinde sorularımıza yanıt verdi.
Bu yıl İvana Hoffmann Festivali’nin dördüncüsünü düzenliyorsunuz. Festivalin amacı nedir?
Roza Destan: Ivana çok güzel bir insandı ve biz O’nun ne kadar güzel bir insan olduğunu herkesin bilmesini istiyorduk. ‘Nasıl O’na layık bir anma düzenleyebiliriz?’ sorusunu sorduk ve bir festival yapmaya karar verdik. Festival Ivana’ya çok yakışıyordu. Ivana’nın ne kadar çok sevineceğini hayal ettik. Çünkü insanlar onun için bir araya geliyordu. O’nu tanıyan ya da ilk kez O’nun ile ilgili anıları dinleyen ya da Ivana’nın yolundan gidecek insanlardı bunlar. Ivana çok mutlu bir insandı ve festivalleri severdi. Festival’de insanlar hem Ivana’yı anacaklar, hem dans edip şarkı söyleyecekler, bilgilenecekler, tartışacaklar, çocuklarla oynayacaklar, eski arkadaşlarına, yoldaşlarına ve ailesine dokunacaklar. Ivana’nın unutulmamasını istiyoruz. Bizim görevimiz İvana’nın sesini insanlara taşımak ve onu her yerde yaşatmaktır. Dolayısıyla Ivana’nın büyüdüğü şehirde Duisburg’da bu festivali yapmak çok önemliydi.
YOLDAŞ SICAKLIĞI VE SINIF KİNİ
Ivana Hoffman kimdi? Onu nasıl anlatırsınız?
Deniz Boran: Yanıtı yüzlerce sayfaya sığmayacak sorulardan. Ama Ivana’yı kısaca şöyle tanımlarım: Yoldaş sıcağı, sınıf kini ve kapitalizme ile erkek egemenliğe sınırsız bir öfkeyle kuşanmış, bütün sınırlara hücum eden, özgürlüğe kenetlenmiş bir devrimciydi O. Almanya’nın Emmerich kentinde doğan ve Duisburg kentinde büyüyen bir genç kadındı. Bütün ezilmiş kimlikleri taşıyordu. Ailesi yoksuldu, göçmen ve siyahiydi, genç kadındı ve lezbiyendi. Kendi payına kavga düştüğünü erken anlayanlardandı. Almanya’da Young Struggle’da örgütlenmiş ve faşizmle kapitalist sömürüye karşı örgülü mücadeleyi büyütmek için küçük büyük demeden bütün görevlere sarılmıştı.
Avrupa O’na dar geliyordu. Sınırlarını tümüyle yıkma eğilimi güçlenirken düzenden tamamen kopmak istiyordu. Annesi ve yoldaşlarına bıraktığı mektubunda Ivana, bu iç eğilimin ve isteğin şiddetini şöyle ifade etmişti: ‘Artik güzel renkleri ayırt edemiyorum, kentin rüzgârını tenimde hissedemiyorum ve kuşların cıvıltısı bana daha güçlü bir özgürlük çağrısı gibi geliyor. Ben bir karar verdim ve günler boyunca kafamda bu düşüncelerle yaşadım. Artık gün Dicle ve Fırat nehirlerinin akıntısı kadar güçlü irademle adım atma günüdür.’ Bu satırlarla İvana iç dünyasını en tam şekilde yansıtmış.
İvana’nın en güzel özelliği neydi? Enternasyonalist Devrimci Che Guevara çocuklarına yazdığı veda mektubunda şöyle diyordu: ‘Her şeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. Bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir.’ Ivana Che’nin çağrısına yanıt olurcasına yaşadı ve bu özellik O’nun devrimci kişiliğinin şekillenmesinin temel etkeni oldu. Kendini Mardinli olarak tanıtan Ivana’yı Kürdistan tıpkı bir mıknatıs gibi çekiyordu. Yaşanan acıları yüreğinin derinlerinde hissettiği gibi, umudu, özgürlüğü ve geleceğini de Kürdistan’ın dağlarında ve Rojava devriminde gördü.
Ivana’nın Rojava’ya gidişi ve şehadetinin etkisine dair gözlemleriniz nedir?
Deniz Boran: Bu sorunun da yanıtı çok elbette. Her şeyden önce Ivana’nın ölümsüzleşmesi, Kobanê savunmasında tanınan ve saygınlık kazanan Rojava devriminin ve devrimi savunan güçlerinin bir devrimci mekan olarak tanınmasına yol açtı. Daha önce sadece Avrupa’dan, özellikle de gençler içinden politik İslamcı faşist DAİŞ’e kitlesel katılımlar konuşuluyordu. İdeolojik kriz koşullarında, burjuva ideolojinin gençlere geleceksizlik dışında bir şeyler sunamadığı bir dönemde, sadece gericiliğin üretildiği mekan ve örgütlerin değil, aynı zamanda gelecek umudu üretebilen, devrimci kazanımların ve mekanların var olduğunu ve bunların her genç için ulaşılabilir olduğunu gösterdi.
AVRUPA’DAN ROJAVA’YA ANTİFAŞİST MÜCADELE
Festival bu yıl “Avrupa’dan Rojava’ya Antifaşist Mücadele” başlığıyla düzenleniyor. Festivalin bu yılki siyasal mesajı ne olacak?
Deniz Boran: Festival her yıl Ivana’nın hayatının ya da mücadelesinin bir konusunu Avrupa’daki siyasal gündemle birleştiren bir başlık altında düzenleniyor. Geçen yıl Ivana’nın LGBTİ+ kimliğinden yola çıkarak ‘Bütün renklerimizle savaşıyoruz’ demiştik. Bu yıl ise Ivana’nın hayatında sürekli bir yer edinen antifaşist mücadeleyi seçtik. Festivali, Avrupa ve emperyalist merkezlerde neofaşist örgüt ve kitle hareketlerinin yükselişte olduğu bir dönemde yapıyoruz. Almanya ve Fransa gibi ülkelerdeki burjuva iktidarlar da faşist yükselişten yararlanarak sağa kayıyorlar, olağanüstü hal yöntemleriyle işçi ve ezilenlerin, gençlerin ve kadınların özgürlük mücadelelerine karşı kullanıyorlar. Faşist kitle hareketi ve burjuva iktidarların sağa kayışına karşı antifaşist mücadelenin geliştirilmesi ve sosyal kurtuluşçu programlarla iç içe geçmesi, uluslararası deneylerden öğrenerek ilerlenmesi güncel bir görev olarak devrimci hareketin önünde duruyor. Rojava’da ise 5 yıldır, önce politik İslamcı faşist DAİŞ’e karşı, bugün ise faşist Türk devletine karşı savaşıyor. Rojava devrimi kendisi antifaşist-demokratik nitelikte olduğu gibi, önce Kobanê, daha sonra Efrin’de, Kuzey Suriye’deki savaş da antifaşist nitelikte. Faşist yükselişe karşı dünya halklarının dayanışmasına ve birleşik antifaşist halk hareketinin örülmesine bir katkı sağlayacağı umuduyla bu başlığı seçtik.
Son olarak çağrınızı göçmen ve yerli gençlere, emekçilere, kadınlara ve ezilenlere mesajınız nedir?
Roza Destan: Özgürlük için ölümsüzleşen Ivana ve bütün ölümsüzleşenlerimizi sahiplenmemiz gerekiyor. Çünkü onlar kendi çıkarlarını gözetmeden her türlü rahatlığı reddederek insanlığın mutlu ve özgür yaşaması için savaştılar. O kadar fedakârlar ki, ölümsüzlüğü göze aldılar ve alıyorlar. Bu bizim açımızdan en büyük değerdir ve insanların bunun bilincine varması gerekiyor. Herkesin onların ne kadar değerli olduğunu görmesi lazım, onlar gibi yoldaşların aramızda bulunmasının gururunu yaşamaları lazım ve bunun için en başta bizim konuşmamız ve çalışmamız lazım. Amacımız, festivalimize olabildiğince geniş bir katılım ve zengin bir program ile Ivana’yı biraz da olsa yansıtmak. Farklı uluslardan ve kıtalardan kültürel müzik ve folklor grupları, kültürel aktiviteler ve destekçi gruplarla Ivana’nın çok renkliğini ve kimliğindeki zenginlikleri o gün Duisburg’a taşıyıp yaşatmak istiyoruz. Herkesi festivale katılmaya ve ölümsüzleşenlerimizin anısını yaşatmaya çağırıyoruz.
Kaynak: ETHA