HABER MERKEZİ – Beyazın anlamı ve doğadaki karşılığı, siyahla iç içe ve yan yana olduğunda daha bir belirginlik kazanır. Gecenin karanlığını aydınlatan ay, kadının tanrıçalaşmaya doğru attığı bilgelik adımlarına yön veren aydınlatıcı bilgiyi temsil eder. Masallarda tekrarlanan ‘ayın on dördü günün on beşi’ dolunay güzelliği, büyüleyiciliği; kadın güzelliğini, aydınlığını sembolize eder. Bu güzellik; saflık, bilgelik, anlam ve yaşam bütünselliğine dayanır.
Kadın doğası ve eylemi ile evrenin dili ve eylemi arasında kurulan en yakın bağ ve yaşamsal bilgi; ay tanrıçalığı, bilgeliği ve inancında tanıma kavuşur. Evrensel-doğal varoluş ile kadın varoluşu arasında kopmaz bir bağ olduğunu keşfeden, kutsal bir bilgeliktir bu.
İntikam alma biçiminin kıyıcılığı
Kadınlar Ezdayeti -Êzidî- inancı ve felsefesinin bilge temsilcileridir. Ay kadını kutsallığının izini süren bembeyaz elbiseleri ile karanlığı aydınlatan bilgeliği, karanlıkla aydınlığın birbirini doğuran gizini temsil eden, yaşayan tanrıçalardır. Doğal toplum ana-kadın kültürü ve anlam-yaşam diyalektiğinin 73 fermandan geçmiş, ama yılmamış, yıkılmamış kök hücre taşıyıcılarıdır. Nasıl kök hücre, devletli uygarlık sisteminin insan bedeninde yol açtığı bütün tahribatları giderecek, sağaltıcı bir öz taşımakta ise; ay-kadını kimliği ve kültürünü yaşatan Êzidî kadınlar da toplumsal kanserleşmeyi sağaltacak bilginin taşıyıcılarıdır. DAİŞ’in kara bayrağı ve kara çarşafı; devletin kök hücresi dincilik, cinsiyetçilik ve milliyetçiliği ayyuka çıkaran küresel egemenlik sisteminin kirli iktidarının karanlık yüzünü temsil eder. Erkek egemen sistem, kadın bilgeliğinin en eski temsilcilerinin beyaz elbiselerini kızıla boyarken, karaya bularken, ne yaptığını çok iyi bilmektedir. Dönemsel değil, stratejik devlet aklı ve siyaseti ile yakından bağlantılıdır. Devlet aklı, sistemi, erkek egemenliğine hizmet etmeyen, karşıt olan herkes ve her kesim tehlikelidir ve yok edilmelidir. Êzidî kadınlar şahsında kadının karanlıklara çekilmek istenmesinin arkasında, kök kültürü canlandıran, yeniden anlamlandıran ve taşınan özü yaşamsallaştıran Kürdistan özgürlük mücadelesi ve kadın özgürlük hareketinden duyulan korku vardır. İntikam alma biçiminin kıyıcılığı, basit bir piyon olma çeteciliğini aşan, devletli sistemin kıyıcılığıyla bağlantılı bir durumdur.
Kadın devrimini karartma saldırıları
Êzidîlerin kutsal mekanlarının hiç sönmeyen çıralarının sorumlusu, ateşin koruyucusu, günün karanlık yüzünü aydınlatan ayı, gündüzünü getiren güneşinin yılmaz takipçisi bilge kadınlardır. Ay-güneş, karanlık-aydınlık diyalektiği, bütünselliği, doğa döngüsü ve yaşam deneyimlerinden süzülen, kutsanan kadın bilgisi, inancı ve sembolleridir. Önder Abdullah Öcalan da ay gibi aydınlanmayı ve karanlıkları aydınlatmayı, kadın devrimciliğinin özü olarak tanımlar. “Kadına dayalı aydınlık, bütün aydınlıklardan daha değerlidir” diyen Önder Öcalan, 21. yüzyılın toplumsal devrimlerinin karakterini, kadın özgürlüğü ve aydınlanması olarak formüle eder ve yüzyılı kadın yüzyılı olarak tanımlar. Aydınlatan, yaşam veren kutsal bilginin Êzidî kadınların beyaz giysilerindeki temsili, demokratik modernitenin kadını ve toplumu aydınlatan kadın modernitesi ile buluşmuştur. DAİŞ saldırganlığının, Kürt Êzidî kadınlarını katletme, küçük düşürme, inancını ve özgürlüğünü ortadan kaldırma, ayağına zincir takarak pazarlarda satma, cariyeleştirme, onurunu kırma, topraksızlaştırma operasyonlarının arkasında, kadın devrimi ve modernitesinin aydınlattığı beyin ve yürekleri karartma amacı yatar. Kadın bedenini kara çarşafa kapatma, sistemin eve kapatma, toplum dışı bırakma operasyonları ile kara bayrak altında halkları öz kültürü, inancı, bilgisinden, toprağından uzaklaştırma, renksizleştirme birbirini tamamlayan aynı politikanın ürünü olarak devreye sokulur.
Aydınlığa karşı karaları kuşananlar
3 Ağustos 2014’te başlatılan 74. ferman, öz kültür ve öz inancı kökten söküp atmayı amaçlayan kara gündür. Kadın ve toplum yaşamını, aydınlanan ay yüzünü yeniden Zeus karanlığına boğmak isteyen Tanrılar Panteonu’nun Haçlı Seferleri’ni andıran kutsal ittifakının ürünüdür. İslam adına çıkan Taliban da, DAİŞ de, Boko Haram da küresel hegemonik güçlerin arka bahçesinde yetiştirilen karanlık güçlerdir, çeteleşen ve çürüyen erkek egemen zihniyet ve sistemi adres gösterirler. Aydınlığa karşı karaları kuşanarak ortaya çıkmaları tesadüf değildir. Aydınlığın ve ateşin temsilini günümüze taşıyan beyaz kutsallığını ve bu kutsallıkla buluşan, buluşturan Önder Öcalan’ı ve özgür kadın militanlığını, kadın devrimini hedeflemeleri bunun göstergesidir.Özgür eşyaşam kuramı ve eylemi ile Ortadoğu rönesansına öncülük ederek, dincilik, cinsiyetçilik ve milliyetçilik ideolojileri ve yöntemlerini boşa çıkaran Kürdistan devrimi ve Önderliği, bu kutsal ittifakın hedefi konumundadır. Bereketi, yaşamı, ay-güneş aydınlığını temsil eden yeni İnanna ve Afroditler’e, ateşi çalarak kadına ve halklara teslim eden yeni Prometheuslar’a duyulan ihtiyaç, bu aydınlanma ve tarihi aydınlatma zorunluluğunun ürünüdür.
Acıları özgürlük eylemine dönüştürebilmek
Kendi olma ve kendi kalma inadı, inancı ve ısrarını kırmak isteyen Enki-Zeus-DAİŞ karanlığı, kara çarşafı/bayrağına karşı; kadın bilgeliği, aydınlığının sembolü Êzidî kadınlarının beyaz giysileri, başörtülerini kuşanma ve Ortadoğu aydınlanmasına koyulma zamanı… Beyni-yüreği-bedeni aydınlatan Mazlum-Zekiye-Sema ateşi ve kök kültürün ürünü kadın devrimi ile aydınlanma ve zihinleri aydınlatma zamanı… Yeni insanlık, özgürlük, sosyalizm devrimine koşma zamanı…
Acıları ağıtlara dökerek değil, iradeye, güce ve özgürlük eylemine dönüştürerek anlamlaştırabiliriz…
Kaynak: Newaya Jin
Zerya Gül