Yıkımın sürdüğü Hasankeyf’te, AYM yıkıma onay verdi. Yıkımın onaylanmasında yetkililerin söylemleri etkili olsa da Hasankeyf, Dicle’nin sesini bastırmaya çalışan iş makinelerine rağmen direnmeye devam ediyor.
BATMAN – NÛÇE CIWAN
1950’lerden beri Kürt illerinde özel bir politika olarak uygulamaya konulan barajlar, bölgenin kimliğini yok etme ve asimilasyon politikası olarak sürdürülüyor. Hükümet yetkilileri ise barajları “güvenlik, enerji üretimi ve turizmi geliştirmek” için yaptıklarını iddia ediyor.
Hasankeyf’te yapılması planlanan Ilısu Barajı’na ilişkin asimilasyon ve belleksizleştirme politikası da yetkililerin söylemleriyle sürdürülüyor. Bu söylemler Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Hasankeyf’in yıkımına onay vermesinde de etkili oldu.
Arkeolojik sit alanı ilan edilen ve dünyanın sayılı açık hava müzesi konumunda bulunan Hasankeyf ve bölgenin önemli yaşam kaynağı olan Dicle Nehri üzerinde tahribat derinleşiyor. Şimdiye kadar tarihi Hasankeyf’in mağaraları tüm tepkilere rağmen dinamitler, levyeler ve iş makineleriyle tahrip edildi. Onlarca ağaç zarar gördü. Mağaraların içi “Dolgu ve güçlendirme projesi” adı altında betonla dolduruldu. Dicle Nehri üzerinde iş makinelerinin geçişi için setler kuruldu. Nehrin büyük kısmı kumla doldurularak balık ölümlerine ve nehirdeki ekosistemin zarar görmesine neden oldu.
ESNAFA TEBLİGAT GÖNDERİLDİ
Bunun yanı sıra turizmin durma noktasına getirildiği Hasankeyf’te, yüzlerce mezarlık, ekilebilir alan, ev ve dükkan sular altında bırakılacak. Hasankeyflilere ise TOKİ tarafından yapılan ve yapımında birçok eksiklik oluşan yeni yerleşkedeki evlere zorla göç etme dayatılıyor. Son olarak, Eski Çarşı’da Hasankeyf’i bırakmak istemeyen esnafın Devlet Su İşleri ( DSİ) tarafından 17 Ocak tarihine kadar çarşıyı boşaltmaları istendi. Yerlerini bırakmak istemeyen Hasankeyflilerin bekleyişi ise sürüyor. Yetkililer tarafından zorla taşınan ve taşınması bir şova dönüştürülen Zeynel Bey Türbesi’nin ardından diğer eserlerin taşınması için de çalışmalar devam ediyor.
TAŞINMA MALİYETİ 170 MİLYON
18 Ocak tarihinde DSİ 16’ncı Bölge Müdür Yardımcısı Muharrem Demir, yaptığı bir açıklamada Hasankeyf’te, 5 eseri taşıma maliyetinin 170 milyon lira olduğunu belirterek, yılsonuna kadar eserlerin tümünün taşınacağını söyledi. Eserlerin Zeynel Bey Türbesi’ndeki yöntemle taşınacağını ifade eden Demir, Ilısu Barajı’nda 1 Haziran 2018 tarihinde su tutulmasının planlandığını ifade ederek, “38 köy ve 1 ilçenin su altında kalacağı 52 bin 619 dekarlık alana yaklaşık 842 milyon liralık ödeme yapıldı. Hasankeyf’te su tutulma süresi 4-5 ayı bulacak. Ancak bu konuda kesin kararı bakanlık verecek. Yeni yerleşim birimindeki 710 konutun fiziki gerçekleşmesi de yüzde 60’ı buldu. 1 Haziran’da su tutulması durumunda Hasankeyf, 3-4 ayda sular altında kalacak” ifadelerini kullandı.
AYM YIKIMI ONAYLADI
Bu yıkım sürerken, AYM de, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 6 bin 663 Sayılı Torba Yasa’nın iptal istemini reddederken, Hasankeyf’i su altında bırakacak düzenlenmeye ise vize verdi. Mahkeme yaptığı açıklamada, “…Belirlenen ilçe merkezi (Hasankeyf) ve belediye sınırlarının yöresel gereksinimlere uygun olup olmadığı, kamu yararını gerçekleştirip gerçekleştirmediği bir siyasi tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde bulunduğundan bu husus, yerindelik denetimi kapsamında olup anayasa yargısının denetiminin konusu dışında kalmaktadır. Böylelikle AYM’nin kararı doğrultusunda Dicle Nehri üzerinde inşa edilen Ilısu Barajı nedeniyle Hasankeyf’teki yerleşim alanı daha üst bölgelere taşınacak. Taşınmaz tarihi eserler su altında kalacak” ifadelerini kullandı.
YETKİLİLERİN SÖYLEMLERİ YIKIMI MEŞRULAŞTIRDI
Yıkımı meşrulaştıran yetkililerin açıklamaları ise Hasankeyf üzerinde yapılmak istenilen belleksizleştirmeyi ifşa ediyor.
Bu açıklamalardan bazıları şöyle:
* Batman’da 11 Ocak 2006’da düzenlenen bir programa katılan dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan, Hasankeyf’in yok edilmesine tepki gösteren yurttaşları hedef göstererek, “Biz Hasankeyf’i taşıyoruz. Oradaki bütün tarihi eserleri kuzeye almak suretiyle onları yeniden inşa ediyoruz. Hasankeyf kesinlikle sular altında kalmayacaktır. Projesi hazırdır. Bizzat kendim takip ediyorum. Projedeki son durumu gördüm. Çünkü Ilısu Barajı Güneydoğu’nun adeta yeni zenginliklerinden biri olacağı gibi, turizm kaynaklarından da birisi olacaktır” açıklamasında bulundu.
* Dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de 2014 yılında katıldığı bir iftar programında Hasankeyf’in sorunlarıyla yakından ilgilendiklerini iddia ederek, “Yeni Hasankeyf” olarak adlandırdıkları yeni yerleşim yerinin de çok modern ve güzel bir şehir olacağını ileri sürdü.
* 18 Mayıs 2017 tarihinde Hasankeyf’e yaptığı gezi sırasında basına konuşan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu da, Hasankeyf mirasının korunmasını bir onur meselesi olarak gördük, görüyoruz” sözleriyle baraj projesinde Hasankeyf’in yapısına zarar vermeyeceklerini öne sürdü.
* Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu 21 Haziran 2017 tarihinde Hasankeyf’te katıldığı bir iftar programında Hasankeyf’i Türkiye hatta Avrupa’nın en iyi ilçesi yapacaklarını iddia ederek, “Hasankeyf’i çiçek gibi yapacağız” dedi.
* Ilısu Barajı’nın bölgenin can damarı olacağını söyleyen Hasankeyf Kaymakamı Faruk Baygüven de, Eylül 2017 tarihinde Anadolu Ajansı’na verdiği bir röportajda, “Devletimiz tarihe, kültüre ne kadar önem verdiğini de gösteriyor. Devlet, buraya her açıdan önem veriyor. İlçe tarihi ile ayrı bir öneme sahip. Tarihi eserlerini taşımamız ve kalenin güçlendirilmesi projesiyle beraber yeni yerleşim yeri hem su hem kültür turizminin merkezi haline gelecek” diyerek Hasankeyf’i Batman, Türkiye ve dünya açısından çok önemli bir noktaya geleceğini iddia etti.
* 3 Kasım 2017 tarihinde Hasankeyf’e ziyarette bulunan AKP Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, baraj projesi kapsamında yaptıkları yıkım çalışmalarının Hasankeyf’i yok etmeyeceğini iddia etti.
* 27 Aralık 2017 tarihinde Batman Valisi Ahmet Deniz ise yetkililerin söylemlerini yineleyerek, turizmin durma noktasına getirildiği Hasankeyf’te turizm potansiyelinin daha da yükseleceği vaadinde bulundu.
HASANKEYF’İN YOK EDİLECEĞİNİ İTİRAF ETTİLER
Yetkililerin bu açıklamalarına karşı kendi içerisinde tepki gösterenler de oldu. Bunlardan biri Mayıs 2010 tarihinde açıklama yapan dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dı. Günay, devletin Hasankeyf üzerinde yapmak istediği yıkımı “Hasankeyf yok olsun istemem; ama hayat acımasız, devlet katı…” sözleriyle itiraf etti.
Aynı itirafı 7 Şubat 2016 tarihinde dönemin Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusep de, “Barajlara değil, Hasankeyf’in yok edilmesine karşıyım. Halk Hasankeyf’ten çıkmadığı sürece yeni yerleşim birimine gitmeyeceğim. Halkın iradesini kırmam, halkla beraber hareket edeceğim. AK Partili Belediye Başkanı olabilirim; ama benim için Hasankeyf, tüm makamların üzerindedir” sözleriyle sürdürerek Hasankeyf’in yok edildiğini söyledi.
DİCLE VE HASANKEYF HER ŞEYE RAĞMEN…
Ancak hem yaşam savunucularının hem de devlet içerisindeki bazı yetkililerin tepki ve itiraflarına rağmen Hasankeyf’te yıkım hız kesmeden sürüyor.
Tüm bunlar devam ederken büyük kısmı kumla doldurulan ve ekosistemi tahrip edilen Dicle Nehri ise kendini yıkıma karşı koruyarak geçtiğimiz günlerde setleri yıktı. Yine günlerce kayaları, taşları ve mağaraları yıkılan Hasankeyf ise Dicle’nin sesini bastırmaya çalışan iş makinelerinin sesine rağmen direnmeye devam ediyor.
KAYNAK: Mezopotamya Ajansı