Bahoz Erdal: Hesapları kursaklarında kaldı

Türk işgalciliğiyle tarihsel hesaplaşmaya girişerek faşist zihniyetini yerle bir edeceklerini belirten Dr. Bahoz Erdal, Kürdistan’a köleliği yeniden dayatılamayacağını kabul ettireceklerini vurguladı.

HABER MERKEZİ – Halk Savunma Merkez Karargah Komutanlığı Üyesi Dr. Bahoz Erdal, Güney’deki asıl huzursuzluğun, karışıklığın, katliamın sebebinin Güney’de rahatça hareket eden ve adeta cirit atan Türk askeri üsleri ve MİT ofisleri olduğunu kaydetti.

Halk Savunma Merkez Karargah Komutanlığı Üyesi Dr. Bahoz Erdal, Dengê Welat Radyosu’nun sorularını yanıtladı.

DEVLETİ ANLAMAK İSTEYEN İMRALI’YA BAKSIN

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin 20. yılına girdiğini hatırlatan Dr. Bahoz Erdal, İmralı’da devlet terörünün en insanlık dışı yöntemlerinin uygulandığını belirtti. İnsanlığın tarihinde benzer bir örneğinin olmadığını; Guantanamo ve Ebu Garip zindanlarını da aştığının kaydeden Dr. Bahoz Erdal, “İmralı sistemi karşısında şu anda sessiz kalan güçler, aynı zamanda bu komploya katılan ve onaylayanlardı. İmralı’da yürütülen mutlak tecrit sistemi, Kürt halkına reva görülenin ne olduğunu en açık bir biçimde gözler önüne seriyor. Türk devletinin Kürt siyasetini görüp anlamak isteyen, İmralı’ya baksın” dedi.

HESAPLARI KURSAKLARINDA KALDI

Türk devletinin, komployla Kürt halkının son serhildanını da yenilgiye uğratıp Kürtleri bir kez daha köleliğe mahkum edilebileceğini sandığını anımsatan Dr. Erdal, bu umut ve heyecanla Öcalan’ın esaretini herkese duyurarak şovenizmi büyük bir dalga halinde şahlandırdığını söyledi. “Ancak Kürt halkı ve Kürdistan devrimcileri olarak bizim bu son 20 yılda nereden nereye geldiğimiz gözler önündedir” diyen Dr. Erdal, “Tüm cephelerden yükselttiğimiz direniş, hesaplarını kursaklarında bıraktı. Önder Apo, halk ve gerillanın direnişiyle gün geçtikçe güçlenerek büyüdük. Kürtler bugün demokratik ulus olma düzeyine ulaştı. Komploya en büyük cevap Önder Apo’nun özgürlük felsefesi temelinde direnişle yaşamaya alışan bir halkın yaratılmasıdır” şeklinde konuştu.

ZİNDAN DİRENİŞİ MİRASI DİRİDİR

Türk devletinin, 1980’de dünyanın en kötü zindanlarından olan Amed’deki zindana binlerce insanı toplayıp sistematik işkenceyle direniş iradesini kırarak teslim almaya, pişman ettirmeye çalıştığını hatırlatan Dr. Erdal, şöyle devam etti: “Ama PKK, Mazlum Doğan, Kemal Pir ve Hayri Durmuş arkadaşlar şahsında yeni bir ruh ve kültür yarattı. En zor şartlarda, zindan gibi bir yerde nasıl direnilebileceğini herkese göstererek, zindanları işgalcilerden hesap sorulan bir savaş meydanına çevirdi. Bu direniş kültürü gelenekselleşti, yaşam çizgisi haline geldi ve o günden beri binlerce PKK ve PAJK kadrosu takip ediyor.

ZİNDAN DİRENİŞİ DAHA KUTLUDUR

Bugün de zindanlardaki yoldaşlar/yurtseverler, Leyla Güven öncülüğünde büyük bir direniş hamlesi başlattı. Bu direniş Kürdistan zindanlarından Avrupa’ya kadar her yere yayıldı ve büyük bir kararlılıkla da sürdürülüyor. Bu, takdire şayan bir duruştur. Bu da herkese gösterdi ki, en güçlü direniş hamlesi işgalcilerin bizi en çok daraltmak ve teslim almak istediği zindan gibi bir sahada gelişiyor. Bu nedenle zindan direnişi tüm direnişlerden daha anlamlı ve kutludur. Çünkü imkanları hepimizden daha azdır ve en zorlu koşullardadır. Düşmanı en fazla korkutan bu direniş ruhu ve iradesidir.”

GERİLLANIN YENİLMEZLİĞİ SABİTTİR

Türk devletinin, 40 yıldır gerillaya saldırdığını, 40 yıldır bitireceğini, tasfiye edip yok edeceğini iddia ettiğini anımsatan Dr. Bahoz Erdal, son 3 yılda da Türk devletindeki tüm faşist odakların ittifak halinde Kürdistan halkına ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne saldırdığını söyledi. Dr. Erdal, şunları ifade etti: “Gerilla, son 3 yılda Türk devletinin teknik ve istihbarata dayalı yeni savaş konsepti karşısında da yenilmezliğini bir kez daha ispatladı. Kürdistan özgürlük gerillası savaşın strateji ve taktiğinde ciddi değişimlere yol açan teknik gelişmeler karşısında kendisini yenileyebileceğini, değiştirip dönüştürebileceğini, yeni döneme hazırlayabileceğini ve düşmanın tüm saldırılarını boşa çıkararak yenilmezliğini ispatlayabileceğini bir kez daha gösterdi. Şu anda yaşanan savaşın hakikati budur.”

KÖLELİĞİ DAYATAMAYACAKLARINI KABUL ETTİRECEĞİZ

Dünyanın tüm tekniğini toplayıp en büyük katliamları yapmakla övünseler dahi Kürdistan’a köleliği bir kez daha dayatamayacaklarını düşmana kabul ettireceklerini vurgulayan Dr. Erdal, şöyle konuştu: “Kürdistan’ın hainlerin, ajanların kolaylıkla cirit attığı bir yer olmadığını onlara göstermeliyiz. Bu toprakların her karışı kanla sulanmıştır, uğruna büyük bedeller ve kahraman şehitler verilmiştir. Tüm hainler, devlet yetkilileri Kürdistan’a geldiklerinde yaptıkları suçlardan dolayı dizleri titremelidir. Kürdistan özgürlük gerillası, bundan sonra da hainlerin, ajanların, casus ve halk düşmanlarının kabusu olmaya devam edecektir. Düşmanın tüm yönelimlerini boşa çıkarmakla yükümlüyüz. Tarihsel görevimiz budur. İşgalcilikle tarihsel bir hesaplaşmaya girişerek AKP-MHP-Ergenekon ve Erdoğan’ın faşist zihniyetini yerle bir etmeliyiz. Bu, bizim boynumuzun borcumuzdur. Gerillanın Kürdistan dağlarında bu kadar zorluğa dayanmasının nedeni budur. Kürdistan gerillası bunun dışındaki bir hedefi asla kabul etmeyecektir.”

ŞÊLADIZÊ HALKINA ANCAK SAYGI GÖSTERİLİR

“Güney Kürdistan halkının Şêladizê’de sergilediği tutum, onurludur ve buna ancak saygı gösterilir. Halkın duruşunda kusur yoktur, takdire şayandır” diyen Dr. Bahoz Erdal, Güneyli güçlerin siyasi tutumu için aynı şeyleri söylemeyeceğini kaydetti. Bazı yetkililerin, saldırıların sebebi olarak gerillanın ve PKK’nin bölgedeki varlığını göstererek, Türk devletinin insanlık dışı katliamlarını meşrulaştırmaya çalıştığını, bölge halkının PKK’ye karşı tutum almasını istediğini söyleyen Dr. Erdal, şu soruları sıraladı:

* İşgalcilerin gerçek yüzünün bu kadar ifşa olduğu bir dönemde, bu siyasetçiler nasıl oluyor da işgalcileri ve PKK’yi aynı göstermeye çalışıyor?

* Güney Kürdistan’daki huzursuzluğun sebebi gerillaymış gibi göstermeye çalışan bu yetkililer, Güney Kürdistan’daki 22 Türk askeri üssünün varlığından niçin rahatsız değiller, neden buna karşı bir tepkileri yok?

* Güney Kürdistan’daki onlarca MİT ofisinin ne işi var?

* Bu askeri üsler ve MİT ofisleri burada ne iş yapıyor?

MİT ELEMANLARININ İTİRAFLARINDA VAR

Tutukladıkları MİT yetkililerinin Güney Kürdistan’daki faaliyetlerle ilgili de itiraflarda bulunduğunu aktaran Dr. Erdal, şunları paylaştı: “Güney Kürdistan’daki ajanlık faaliyetleri sadece PKK’ye karşı değildir, aynı şekilde Güney Kürdistan yetkililerine dönük de ajanlık faaliyetlerinde bulunup hepsini takip ediyor, telefonlarını dinliyorlar. Havadaki keşif uçaklarını yönlendiren, istihbarat toplayan, savaş uçaklarına yer gösteren bu askeri üs ve ofislerdir. Bir yıl içinde 20’den fazla Güney Kürdistanlı insanımızın şehit edilmesinin sebebi bu üslerdir. Şimdi Kürt halkına düşman olan Türk üslerinin Güney’deki varlığına tepki gösterilmeyecek, normal görülecek, ses çıkarılmayacak ama PKK gerillasının Güney Kürdistan’daki varlığının huzursuzluğa yol açtığı söylenecek. Bu, çok büyük bir haksızlıktır. Bunun yurtseverlikle, Kürdistanlı olmakla alakası yok.

Güney’deki asıl huzursuzluğun, karışıklığın, katliamın sebebi Güney’de rahatça hareket eden ve adeta cirit atan bu askeri üsler ve MİT ofisleridir. Hatta bazı şeyler var ki, ulusal çıkarları korumak adına ifşa etmek istemiyoruz ama şunu söyleyeyim: Güney’deki huzursuzluğun ve karışıklığın sebebi Güneyli siyasi örgütlerin istihbarat faaliyetlerinin MİT ile olan ilişkileridir.

İŞGALCİDİR VE HİÇBİR MEŞRUİYETİ YOK

TC üsleri, Irak devleti anayasasına göre de işgalcidir ve bir meşrutiyetleri yoktur. Hatta Güney Kürdistan Hükümeti bir kanun çıkararak bu üslerin bölgeden çıkarılmasını kararlaştırdı. Uluslararası kanunlara göre Türk devletinin Güney’deki güçlerinin varlığı meşru ve yasal değildir. Güney halkı da bu üsleri istememektedir. Eğer bir rahatsızlık ve memnuniyetsizlik varsa ve tutum alınmak isteniyorsa bu askeri üslere karşı olmalıdır. Bölge halkının huzurunu bozan işgalci Türk devletidir. Hiç kimse gerçekleri tersyüz etmesin. Gerilla, 40 yıldır Güney’dedir.”

GERİLLANIN VARLIĞI GÜNEY’E GÜÇTÜR

PKK’nin Güney’deki varlığının en çok Güney’deki siyasi kesimlere güç verdiğini; Türk devletinin Güneyli güçlerle ilişkilenmesinin gerillanın Güney’deki varlığı sayesinde olduğunu kaydeden Dr. Bahoz Erdal, Türk devletinin şu siyasetine dikkat çekti: “Türk devleti, ‘Kürtlerin tümünü karşıma alırsam Kürtler birlik olur ve işgal planları yürütemem’ diye düşünüyor. Bu nedenle bir kesim Kürtleri yanına alma çabasındadır. Kürtleri birbirine düşürebilmek için bir kısmına itibar verip yardım etmektedir.”

KÜRDİSTAN DAVASINA HİÇBİR FAYDASI YOK

Gerillanın Güney’deki varlığının huzursuzluğun nedeni değil, bilakis askeri ve siyasi destek olduğunu tekrarlayan Dr. Erdal, “Güney Kürdistan dara düştüğünde yardımına koşan, onunla birlikte savaşan kimdir?” diye sorarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yakın tarihteki örneklerden iyi biliyoruz. DAİŞ, 2014’te Şengal’e saldırdığında en ön cepheye koşup durduran; Mexmûr’da, Kerkük’te aylarca pêşmerge ile birlikte omuz omuza savaşan bu gerillaydı. O zaman gerilla iyiydi, kahramandı ve her gün gerillaya teşekkür ediliyordu, övülüyordu. Bugün yalvardıkları Türk devleti ise o zaman DAİŞ’e yardım ediyordu. Güney’deki bazı siyasi yetkililer var ki; dara düştükleri zaman gerillanın büyüklüğü ve Kürt kardeşliği akıllarına geliyor. ‘Biz kardeşiz, PKK gerillası kahramandır, birlik olmalıyız’ diyorlar ama o sıkışma ve darlığı aştıklarında birdenbire PKK gerillası huzursuzluğun sebebi ve ağırlık oluveriyor. Zaten Güney Kürdistan halkı bu sözlere prim vermiyor, inanmıyor. Bu sözlerinin Kürdistan davasına, Güney Kürdistan’a hiçbir faydası yok. Sadece Türk devletine baskı ve saldırılarını arttırma fırsatı veriyor.”

GÜNEYLİ KARDEŞLERİMİZ HAKİKATİ GÖRSÜN

Güneyli siyasi yetkililerin, Türk devletinin gücünü abarttığını, dar düşündüğünü, Güney Kürdistan’ın tek başına huzur ve barış adası olacağını sandığını, kendisini bölgedeki gelişmelerden kopararak ele aldığını kaydeden Dr. Bahoz Erdal, “Güney’de referandum olduğunda Erdoğan herkesten çok karşı çıkıp Bağdat’ın bu referanduma karşı tavır alması için bizzat teşvik etti. Şimdi MİT Kerkük’te çete yapıları kurarak oranın nüfus yapısını değiştirip Kürtsüzleştirmeye çalışıyor. Kürdistan’ın her bir parçası diğerini etkilemektedir. Bu hakikat görüldüğünde daha bütünlüklü, ulusal bir tavır gelişir, Kürtlerin elini güçlendirir ve kazanımlarımızı garantiler. Güneyli siyasi yetkili kardeşlerimiz Türk devletinin bu hakikatini görüp anlamalılar” şeklinde konuştu.

PKK ŞAHSINDA KÜRTLERLE SAVAŞIYOR

Erdoğan ve TC’nin zihniyetine göre sadece PKK değil, tüm Kürtler ve Kürt kazanımlarının tehdit olduğunu belirten Dr. Bahoz Erdal, sadece PKK’ye düşman olduğu yanılgısından kurtulmaları gerektiğini söyledi. TC’nin, Güney Kürdistan’daki siyasi güçleri desteklemesinin geçici olduğu gerçeğinin görülmesini isteyen Dr. Erdal, “Güney halkı, TC’nin gerçek yüzünü referandum sürecinde iyi gördü. Eğer Türk devleti, PKK’ye bu kadar düşmansa, Kürdistan özgürlük mücadelesini yürüttüğü içindir. PKK ile savaş, Kürtlere karşı yürütülen savaştır” dedi.

NEDEN BU KADAR GAMSIZ VE DUYARSIZLAR?

Güney Kürdistan’daki kazanımlara hassas yaklaşıp korumayı esas aldıklarını, bir tehlike olduğunda ellerinden geleni esirgemediklerini anımsatan Dr. Bahoz Erdal, Şengal’den Kerkük’e kadar verilen mücadeleyi halkın ve pêşmergenin de bildiğini söyledi. “Güneyli siyasi güçler Kürdistan’ın diğer parçalarına karşı neden bu kadar gamsız ve duyarsızdır?” diye soran Dr. Erdal, şunları hatırlatıp sorularına devam etti: “Kendinize dost saydığınız TC ve Erdoğan, Bakurê Kurdistan’a düşmandır, Rojavayê Kurdistan’a düşmandır. Her gün günahsız çocukları, kadınları katlediyor, o kadar insanımızı tutukluyor, bir tek Kürtçe kelimeye bile tahammül etmiyor. Siz bunlarla dostluk yaparken ve kendi çıkarlarınızı gözetirken Kürdistan’ın diğer parçalarına da bunlar reva görülüyor. Peki siz neden diğer parçaların hassasiyetlerini, çıkarlarını gözetmiyorsunuz? Niye kendi çıkarlarınıza kurban ediyorsunuz? Bunun hakikatle, kardeşlikle, Kürtlükle ne alakası var? Sırf TC ile ilişkilenmek için PKK’ye düşmanlık yapmak zorunda mısınız? Bu nasıl bir siyasettir? Kürdistan’ın diğer parçalarını ve PKK’yi, TC ile aranızı düzeltmede pazarlık aracı yapmayın. Kürdistani olmayan bu tutum, aynı zamanda ahlaki de değildir. TC ile ilişkileniyorsanız ilişkilenin, kimse bir şey demiyor ama tüm Kürt halkının çıkarlarına rağmen bunu yapmayın.”

DÜŞMANLA İŞBİRLİĞİ ÇÖZÜM GETİRMEZ

Bu yanlış siyasetin, Güney Kürdistan’ın çıkarlarını da korumadığını belirten Dr. Erdal, Güney’deki siyasi yetkilileri stratejik düşünmeye davet etti. Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanlığı Üyesi Dr. Bahoz Erdal, Güney Kürdistan’ın geleceğini garantilemenin, tüm Kürdistan’ı garanti altına almaktan ve ulusal birliği kurmaktan geçtiğinin altını çizerek, şunları vurguladı: “Kendi kardeşine karşıtlık yapılarak Kürdistani kazanımlar korunamaz. Biz Kürtler, kendi aramızdaki sorunları ancak diyalogla ve konuşarak çözebiliriz. İşgalci düşmanlarla bir olarak hiçbir şeyi çözemeyiz. Kürdistani ilişkilerimiz ve birliğimiz güçlendikçe herkes bize saygı gösterecektir.”

Sonraki Yazı
Şimdi Oynatılan