HABER MERKEZİ
Başurê Kürdistan’da ihaneti siyaset gören yöneticiler var. İhanetlerini Kürt halkının çıkarlarını savunuyoruz, yalanı ile utanmadan gizlemeye çalışanlar var. Yüzü kızarmadan bu alçaklığa haklı ve doğru diyenler var. Sorani lehçesinin akıcılığı ile hızlı konuşunca kendini bir şey sananlar var.
Başur’da şu anda yöneticilik yapan, bakanlık yapmış, parlamenter olan, peşmergeye komutanlık edenler içinde vakti zamanında Saddam rejiminin işbirlikçileri var. Teslimiyetçi olduğu halde kendini kahraman gösterenler var. Bilinmelidir ki geçmiş mücadele süreçlerinde Başur’da bir çok kişi bir biçimde düşmüş, teslim olmuştur. Bu kişileri netleştirilmemiş, hesap sorulmamıştır. Tam tersine 1990’dan sonra resmi olarak sorumlu olmaya başlamış, binlerce dolarlık maaşlarla beslenilmiştir. İşte bu nedenden ötürü de bunlar ihanet etmeyi normal görmeye başlamış, halk içinde de bunu normal hale getirip kendilerini aklamaya çalışmaktadır. Gerçekliklerini saklayan bu adamları halk çok iyi tanıyor. TC devleti 1990’dan sonra Kürt halkının başına bela olsunlar diye bu tür adamların öne çıkarılması için arka çıkmış destek olmuştur. Bunların 1990’dan bu yana Başur’daki tek işi Kürtlerin deyimi ile ‘dizî û gendelî’ hırsızlık ve yolsuzluktur. Bunlar otuz yıldır Başur halkını soyuyorlar. Bunlardan öyleleri var ki sırf güzel buldukları evli kadınlarla evlensin diye kadınların kocalarını vurmuş ya da vurdurmuş olanlar bile var. Merak edenler Başurlulara sorup kim olduklarını öğrenebilir. Bunlar büyük yalancı, iki yüzlü ve iftiracılardır da. İşte Türk MİT’i bu tür adamları bir biçimde ağına almıştır. Türkiye’ye götürüp kadın peşkeş etmiş, kasetlerini çekmiş, bundan böyle bizimle çalışacaksınız demiştir. Başur yurtseverliğine karşı Saddam’a çalışmış bu alçak hainler şimdi de Türklere çalışıyorlar.
Bu adam sürüsünün etrafında Türk MİT’i çok geniş bir ajan ağı örgütlemiştir. Bu caşlar daha önce peşmergenin kanına, şimdilerdeyse gerillanın kanına girmektedir. Başur’da olup bitenlerin Kürt halkının çok iyi bilmesi gerekir. Başur’da bir siyasi çıkar ve kabul edilebilir ekonomik ilişkiler biçiminde Türk devleti ile ilişkilenilmiyor. Başurlu siyasetin Türk devleti ile her hangi bir siyasi ve diplomatik ilişkisi, menfaati yoktur. Başurdaki bir takım adamlar Kürt halkına ihanet ediyor. Türklere ajanlık yapıyor.
Türk devleti ile Başur’daki bu türden adamlarla ilişkileri özellikle 2003’den sonra çok farklı bir düzeye çıkmıştır. Başur’da hükümet, parti yoluyla Türklerle ilişkilenilmiyor. Hainler şahsi ilişkileniyor. Sonra da buna parti kılıfı geçiriliyor. 2003’de Saddam rejiminin yıkılmasından sonra ihanetin bu biçimi Kürdistan’ı da Türklere satmaya başlamıştır. Bazıları bir kaç yıl içinde milyarlarca dolar para toplamıştır. Bu paraların bir kısmını Türk devletinin hizmetine veren bu hain güruh, sırf paraları sağlamda olsun diye Türklerin her söylediğini yapan duruma gelmiştir.
Sırf daha iyi anlaşılsın diye bir kaç örnek vermemiz gerekiyor. Dikkat edilirse Türklere ilişkiler söz konusu olduğunda PKK’ye en sert tutum alanlardan biri Niçirvan Barzani ya da onun adamları oluyor. Mesela Sefîn Dizeyî gibi adamlar MHPli bir Türkten daha fazla PKK ve Bakur Kürtlerine düşmanca bir dil kullanabiliyor. Peki neden? Belki inanmazsınız ama tek bir nedeni vardır; Türk bankalarındaki milyon dolar paralarının güvenliği için. Ege ve Akdeniz sahillerindeki villaları için. Mesela Niçirvan Barzani’n Erdoğan ailesi ve damadıyla ortak kurduğu gıda ve petrol şirketleri var. Bu konuda yazılmış kitap bile var. Bir duyuma göre 17-25 aralık 2013’de Türkiye’de yapılan hırsızlık ve yolsuzluk operasyonu sırasında Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın evinde çıkan paraların bir kısmı Niçirvan’a aitmiş. Sefîn Dizeyî’nin durumu ise daha da berbat. Bu adam KDP adına Başur hükümetinin Ankara temsilcisiyken önce Gülen cemaatiyle çalışıyordu. Bunun Gülen cemaatiyle ortak kurduğu ve Başur’da faaliyet yapan eğitim kurumlarını geliştiren vakıflarda yer aldığı biliniyor. Gülen cemaati ile ilişkileri çok ilerde olduğu için 15 temmuz darbe girişiminden sonra Türk devleti tarafından adeta kovuldu. Fakat işin daha da ilginci buna ait seks kasetlerinin MİT’in elinde olduğuna dair olan söylentilerdir. Bu adamın TC’nin Kürtleri katlederken bile PKK’yi suçlamasının nedeni işte budur. Çünkü bu böyle konuşmazsa paralarına el konulacağını, seks kasetlerinin ifşa edileceğini biliyor.
Başurdaki kimi ‘mesul’ denilen adamların kirli ve çirkin yüzlerini çok kişi bilmediği için bunlar çok rahat konuşuyor, ihanetlerine siyaset diyebiliyor. Kürt halkının bu hainleri tüm çirkinlikleri ile tanımalarının zamanıdır. Bazı hususları sadece söylenti ve iddia olarak da belirtmiyorum. Mesela YNKli olup KDP’liymiş gibi konuşan kimi YNK’liler var. Bunlar YNKyi tümden tasfiye edip KDP içinde yer almak istiyorlar. İşte bu tür adamların bazılarının para, bazılarınınsa seks kasetleri ile teslim alındığını her kes bilsin. Şimdilik adını vermek istemediğim için yazmayayım. Mesela YNKli olup peşmerge bakanlığında önemli görevlerde bulunmuş bir YNK’linin bizzat KDP parastınında seks kasetlerinin olduğunu çok iyi biliyorum.
İşte bu tür adamlar Başur’da Türk MİT’ine çalışıyorlar. Bunlar her yıl onlarca Kürt gencini MİT’e teslim ediyorlar. MİT bu gençleri alıp Türkiye sahillerine götürüyor. Sonra cinsellikle düşürüyor. Kasetlerini çekiyor. Kendilerine gösteriyor. Ve böylece ağına alıp Parastının kontrolünde PKK’ye karşı çalıştırıyor. Aldığım son bilgilere göre bu tür alçaklığa karşı oldukları için bir biçimde Türk devletine çalışmayan çok sayıda Parastın elemanı soruşturmaya alınıp işten çıkarılmış.
Tüm bunları başta Kürt basını, gazetecileri, aydın ve sanatçıları olmak üzere Kürt mili duygusunu taşıyan her Kürt bilsin. Bu karaktersizlerden bazıları daha önce Irak Baas rejimine çalışmış, binlerce peşmergeyi katlettirmiştir. Şimdi de PKK gerillalarını faşist Erdoğan’ın başında olduğu Türk rejimine katlettiriyorlar. İkincisi tüm Kürtler bilsin ki Başur’da PKK’ye karşıtlığın zere kadar farklı siyasi çizgide olmamayla alakası yoktur. Başur’da PKK’ye karşı olanların hemen hemen hepsi yukarıda yazdığım türdeki alçak ve şerefsiz adamların karaktersizliklerinden kaynaklanıyor. Adamlar kendilerini sattıkları için Kürt halkına düşmanlık ediyorlar. Karşılığında da alçaklıklarıyla rahat yaşamaya çalışıyorlar. Yoksa ekseriyeti yurtsever olan YNK içinde neden böyle birileri olsun ki. Yüreği Kürt yurtseverliği ile yanıp tutuşan kimi KDPli yöneticilere rağmen büyük çoğunluk neden böyle ajanlık yapsın ki. Bunlar kendi şahsi çıkarları için yıllarca beraber oldukları arkadaşlarını satmaktan da çekinmiyorlar.
Mehmet GÖREN/Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi