HABER MERKEZİ – Yönetmenin devlet biçimi anlamında da 1992’den beri Başûrê Kürdistan KDP ve YNK tarafından yönetiliyor. 2013 genel seçimler sonrası Goran hareketi de resmen yönetime katılmıştır. 1992 – 2000 arası toplam 28 yıldır devletçik anlamında KDP – YNK partileri Başûrê Kürdistan’ın yönetilmesinden sorumludurlar. 28 yıl boyunca yürütülen politikalar sonucu Başûrê Kürdistan halkı, Türk ve İran işgalcilerinin yönetimine yol açılmıştır. Sosyal, kültürel, ekonomik açılardan tamamen dışa bağımlı bir Kürt bölgesinden söz etmek gerekir.
Kültürel olarak İran ve Türk Kültürü, kısmen de Arap egemen kültürü yaşamın her alanında kendisini his ettiriyor. TV dizileri, özellikle de Behdinan alanında tümden Türk dizilerinin çevirisinden alınmaktadır. Müzikal olarak çok zengin bir Kürt tarihi ve geleneği olmasına rağmen Arap, Türk, Fars müzik ve avazları sokak nabzında egemendir. Son yıllarda pop ve rok tarzı bozuk elektro müzik haline getirilmiş anlamsız ve adeta dil ve raksın erimesine yol açan batı müzikleri üzentisi Başûr’daki bir çok sanatçıda mevcuttur.
Ekonomik olarak iç üretim sıfır düzeyindedir. Neredeyse yaşamın tümü dış pazarlama yolu ve ticarete bağlanmış durumda. Çok zengin ve doğal üretime elverişli bir coğrafya olmasına rağmen çok kısmi kırsal köyler dışında üretim neredeyse hiç yapılmamaktadır. Bir hükümet politikası olarak “neft” olarak yerelde dillendirilen petrol ticaretine, ilişkiler ve yaşam bağlanmış, petrol ticaretini de mevcut KDP ve YNK yönetimi de TC peşkeş çekerek göbekten 50 yıllığına TC sömürgeciliğine bağlamış durumdalar.
Sosyal olarak çok karmaşık özellikler gösteren aile ve toplum yapısına ciddi bir eğitim, dönüşüm politikaları yürütülememektedir. Aileler, günlük krizlerle yaşıyor. Kadın intiharları, aile içi şiddet, aşiretçi klan ilişkileri yer yer çarpık sosyal ilişkilenmeler, çok ciddi yaşam sorunları olarak durmaktadır. Kişi ve aileye düşen her hangi gelir gider istatistiği yoktur. Fakirler fakir, zenginler zengin kalmaya devam etmektedir. Kişi ve toplum arasındaki eşitlik düzeyinde bilimsel veya ahlaki bir yöntemden bahsedilemez. Yönetimde olanlar sürekli avantajlı, sıradan toplum üyeleri adeta koyun ve mal gibi güdülmektedir.
Özcesi sömürgeci, işgalci ulus-devletlerin asimilasyon politikalarına sonuna kadar açık kapı bırakılmış, asimilasyon olarak da bilinçli diyebileceğimiz batıcı ve Amerikancı – Avrupacı olmanın yolu açılmış, deyim yerindeyse tam bir kimliksizlik ya da ucube bir kimlik yaratılmıştır. Bir kişi veya aile çok kısa bir zaman diliminde parti değiştirebiliyor. Yeni partilere geçebiliyor. Hatta ihanet ve özgürlük çizgisi arasında kolaylıkla gidip gelinen bir kişilik tipi ve sosyal yapının varlığından söz etmek gerekir.
Son süreçlerde özellikle Başûr gençliğinin yönü KDP ve TC ilişkileri ile göç yoluna Avrupa, Amerikancı hayalleriyle ülke topraklarından koparılmaktadır. Yaşam ve ilişkilerin tümü sosyal medyaya kilitlenmiş durumda. 6 yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki ihtiyara kadar neredeyse telefon ve tekniğe bağlanmayan kalmamıştır.
Aile, okul ve çevre ilişkileri toplumsal olmaktan çıkarak gider mekanik teknik ilişki olma yolunda hızla ilerliyor. Başûr yönetimi politika adı altında tüm işgalci ve sömürgecilere boyun eğmiş durumdadır. Kitlesel olarak halen sömürgeci işgalci ve kapitalistlere karşı öfkelerinin olmaması için maaş siyasetiyle ya da açlıkla terbiye etme politikaları ile Başûr hükümeti demokratik, yurtsever ve devrimci kültürün gelişmesinin önünü almaktadır.
Halk yurtseverdir, politiktir, yalnız zihinsel ve ideolojik bilinçsel olarak çarpıtılmış bir durumla karşı karşıyadır. Yurtseverliğin çok önemli oranı duygusal, vicdani anlamda kendisini dışa vuruyor. Yani gönül bağına dayalı bir yurtseverlik söz konusu. Ama bilinçli, örgütlü, sürekli kendisini derinleştirip yenileyen özgür, yurtsever kişilik çok zayıf kalmaktadır.
İşbirlikçi ve ihanetçi politikalar özgür kişiliğin ve özgür Kürtlüğün önünde bir set gibi durmaktadır.
Bir de dönemsel olarak Covid 19 salgını da eklenince Başûrê Kürdistan’ın 28 yıllık yönetimi, başarısız, dışa bağımlı, aileci ve hanedancı anlayışa sahip, dar milliyetçi bir çizgi ve politikaya sahiptir.
Bunun alternatifi Demokratik Muhalefeti geniş toplum kesimlerinden oluşturup adeta bir Demokrasi Cephesi olarak örgütlemekten geçmektedir.
Demokrasi Kültürünü yaşamın her alanında geliştirmek, adaletli ve eşitlik değerlerine bağlı, maddi, manevi bir paylaşım sistemini oluşturmak, işgalci, sömürgeci güç ve devletlere karşı açık politika oluşturmak, özgür, yurtsever kişiliği ve bunun toplumsal esaslarını oluşturmaktan geçer. Particilik değil, toplumculuğu öne çıkarmak çözüm yolunu gösterecektir.
Hasan Çarçella