HABER MERKEZİ- KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, ANF ye değerlendirmelerde bulundu. Bayık PKK’nin kuruluş yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve ” PKK’yi anlamak, Rêber Apo’yu tüm yönleriyle anlamakla mümkündür. Hedefinde halkı ve kendisi için özgürlük anlayışı olan biri, Rêber Apo’nun gerçekliğini her yönüyle anlamalı, bu gerçeklik üzerinden kendini dönüştürmeli, derinleştirmeli ve yeniden inşa etmeli ki kendisinde ve halkında özgürlüğü geliştirebilsin.” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, ile söyleşinin lik bölümü şöyle;
PKK’nin temel özellikleri nelerdir?
PKK’nin özellikleri, Rêber Apo’nun özellikleridir. Bunun için PKK ve Rêber Apo’yu birbirinden kopuk ele alamayız. Belki Rêber Apo’nun tüm özellikleri, PKK militanlarında tam anlamıyla gelişmemiş olabilir fakat bu Rêber Apo ve PKK’nin özelliklerinin farklı olduğu anlamına gelmez. PKK’yi anlamak, Rêber Apo’yu tüm yönleriyle anlamakla mümkündür. Hedefinde halkı ve kendisi için özgürlük anlayışı olan biri, Rêber Apo’nun gerçekliğini her yönüyle anlamalı, bu gerçeklik üzerinden kendini dönüştürmeli, derinleştirmeli ve yeniden inşa etmeli ki kendisinde ve halkında özgürlüğü geliştirebilsin. Rêber Apo çizgisinde kendini oluşturmak, çözüm anlamını geliştirmek demektir. Bu gücü kendisinde yaratırsa sorunları anlayabilir, çözüm geliştirebilir. Sorunu anlamak ve çözmek, gelişme ve başarı demektir. Bu da özgürlük demektir. Özgürlük ideali bu şekilde gerçekleştirilebilir.
Tarihi bilinci çok derindir
Rêber Apo’nun esas özelliği, tarih konusundaki bilincidir. Tarihi bilinci çok derindir. Dolayısıyla tarihten birçok sonuç çıkardı. Bunun üzerine PKK kuruldu ve gelişti. Eğer tarihi bilinci çok derin olmamış olsaydı PKK’yi farklı bir şekilde inşa edemezdi. PKK de diğer partiler gibi olurdu. Bu partilerin başına ne geldiyse PKK’nin de başına gelecekti. PKK’nin inşasından günümüze kadar her zaman geliştiğini, ilerlediğini ve başardığını görüyoruz. Birçok değer inşa etti. Bunu sadece Kürt halkı için değil, Ortadoğu halkı ve insanlık için inşa etti. İnsanlık bundan dolayı özgürlük mücadelesinde Rêber Apo, PKK ve Kürt halkını kendisi için esas ve örnek alıyor. Rêber Apo, tarih konusunda iyi derinleştiği için PKK’yi de Kürt toplumunun tarihi, gerçekliği, kökü üzerinde kurdu. Rêber Apo, “Biz tarihin başlangıcında gizliyiz, tarih de günümüzde dile geliyor” diyor. Bu da tarihte yaşanan olaylardan sonuç çıkardığını gösteriyor, insanlığın geliştirdiği ve insanlığa hizmet eden şeyleri esas alıyor. Bununla da ne yapılabileceğini geliştiriyor. Böylece başlangıcı ve sonucu birleştiriyor. Bunu da günümüzde yapıyor. Yani günümüzde olup bitenler, hem tarihte yaşananlar hem de yaşanacaklardır. Buna dayanarak Rêber Apo’nun geliştirdiği devrimcilik var; buna anın devrimciliği deniliyor. Anın devrimciliği, tarihi esas alan devrimciliktir. Hem geçen tarihi hem de yaşanılacak olan tarihi esas almaktır. Bunu günde uygulayandır. En büyük devrimcilik budur. Böyle bir devrimcilik Kurdistan’da cevap olabilir, bunun dışında mümkün değildir. İşte bunu da Rêber Apo ve PKK tarihinde iyi görebiliriz. Rêber Apo tamamıyla bu temelde kendini yarattı, PKK militanlığını geliştirdi. Bu temelde mücadele geliştirildi. Bu nedenle hep başarı ve ilerleme oldu. Anın devrimciliğinde, amaç, çizgi ve ilkede daimi ilerleme vardır. Bu, amaçtan, çizgi ve ilkelerden kopuşu engelliyor. Bu, tıkanmanın önüne de geçiyor. Bir su gibi akışkan olmanızı sağlar, canlı kılar, yeniler. Böyle bir hareketin karşısına nasıl bir engel çıksa da bu engellerin karşısında durabilir, çözüm üretebilir, başarı elde edebilir. PKK’nin tarihi iyice araştırıldığında bu görülebilir. Sömürgecilik, Kürt halkını, her yönüyle tarihinden, özünden, kültüründen ve kimliğinden uzaklaştırdı. Kürt halkı bu yüzden ölüm eşiğine geldi. Bu nedenle Türk devleti ve diğer sömürgeciler, Kürt sorunu kalmadı, artık mezara gömdük ve yeşermesi mümkün değil, diyordu. Rêber Apo ne yaptı? Çok tarihi bir müdahale gerçekleştirdi. Rêber Apo’nun müdahalesi, sırf Kürt halkı için değildi. Belki Kürt halkı şahsında geliştirdi fakat bu müdahale, tarihi bir müdahaledir. İnsanlık tarihi için geliştirdi. Zaten Kurdistan ve Kürt halkı şahsında yapılan müdahalelerin tümü evrensel oluyor. Sadece Kürtlerle sınırlı olmuyor. Böyle bir gerçeklik var. Bu nedenle yapılan müdahale, büyük bir müdahaledir. İnsanlık için tarihidir.
PKK’nin temelini Newroz’da atması bilinçliydi
Rêber Apo, bu müdahaleyi ne zaman yaptı? 1973’teki Newroz’da gerçekleştirdi. PKK’nin temelini Newroz’da atması bilinçliydi, çünkü o sürece kadar kimse Newroz’un ne anlama geldiğini bilmiyordu. Hatta sömürgeci, farklı bir anlam yüklemişti. Herkes Newroz’u mutluluk, piknik ve normal bir bayram olarak biliyordu. Newroz, tarihte sadece Kürt halkı için değil Ortadoğu halkları için bir rol gerçekleştirdi. Büyük bir rol oynadı. İşgalci ve sömürgeciler Newroz’u bilinçli olarak anlamından uzaklaştırdı. Kürtlerin Newroz’u anlamaması ve tarihi, köküyle bütünleştirememesi için ortadan kaldırdı. Amaç, Kürt ve Kurdistan’ı ortadan kaldırmaktı. Rêber Apo, sömürgenin ortadan kaldırdığı, unutturduğu ve kaybettirdiği tarihi yeniden canlandırdı. Yani Kürt halkını, tarihi ve köküyle bütünleşmesini sağladı. Böylece Kürt halkına yönelik tasfiye ve soykırımın önüne geçildi. Bununla önüne geçildi. Önüne geçildiği için Kürt halkı yavaş yavaş kendi gerçekliğiyle birliğini gerçekleştirdi. O zamana kadar kendisi için değildi. Eğer Kürt halkı ölümün eşiğinde ayaklandıysa, canlandıysa, demokrasi ve özgürlük için mücadele ediyorsa ve bugün de insanlık için örnek olmuşsa bununla başladı. Bunun için derler ki başlangıç nasıl ise devamı da öyle olur. Rêber Apo’nun başlangıç adımı çok güçlü olduğu, tarih, toplum ve insanlık gerçekliği üzerinde kurulduğu için, PKK hızla gelişti, büyüdü ve bugün büyük bir umut oldu.
‘Kurdistan sömürgedir’
Rêber Apo, ‘Kurdistan sömürgedir’ dediği anın sonrasında nasıl bir hamle başlatacağını biliyordu. Bunu söylediğin an geri adım atamazsın. Atacağın her adım, ileri olmalı. İnsanı yaşatan budur. Bunun dışında farklı bir yaşam olamaz, ortada yaşam bile kalmaz. Rêber Apo, bu nedenle 73’te Çubuk Barajı’nda gizlice küçük bir grubun kulağına fısıldadım, diyor. Bu kadar dikkat ediyordu. Bu da Rêber Apo’nun bir özelliğidir. Bir iş yapmak istiyorsa sorumluluk üstlenerek yapıyor, çok ciddi yaklaşıyor ve sonucu hesaplıyor, bu şekilde hamle geliştiriyor. Bir hamle yapmayı düşündüğü zaman, eğer zamanı değilse hiçbir zaman bu hamleyi başlatmaz. Ne zaman gerçekleştirir? Hesaplar; hamleyi geliştirebilecekse, sonuç alabilecekse ona göre hamlesini gerçekleştirir. Bu da ciddiyet, sorumluluk ister; sorgulamayı, muhakeme, inceleme yapmayı gerektirir. Rêber Apo, başlangıçtan bu yana tarihten sonuç çıkardı, sorgulamayı, muhakemeyi esas aldı.
Kabul ve ret ölçülerini geliştirdi
Kabul ve ret ölçülerini geliştirdi. Yani Kürt neyi kabul edecek, neyi kabul etmeyecek? Yine Kurdistan adı altında özgürlük mücadelesini sağlamak isteyen neyi kabul edecek, neyi kabul etmeyecek? Çünkü öyle bir durum yaşanıyordu ki her şey iç içeydi; ne Kürt’e aittir, insanlığa ait olan nedir, neler insanlığa hizmet ediyor ne etmiyor belli değildi. Kurdistan’da var olan yaşamın adı yaşamdı fakat yaşamı ortadan kaldırıyordu, ölüm getiriyordu. Bu nedenle bunları aydınlatmak lazım. Rêber Apo, daha başlangıçta kabul edilecek ve edilmeyecek ölçüleri belirledi ve geliştirdi. Bu temelde aleniyet, açıklığı geliştirdi. Yani neyi, nasıl kabul edeceksin, kabul etmeyeceğin şeyleri neden kabul etmeyeceksin? Bunları kavrattı. Böylece Hareket ve halk için ilkeler geliştirdi. Bu ilke de kendin ve halkın için tamamıyla açık olmalı. Bu Rêber Apo’nun, PKK’nin bir özelliğidir.
Rêber Apo’nun tüm mücadelesi hakikat üzerinedir
Rêber Apo, Kurdistan’da tarihe müdahale ettiğinde mevcut dünyaya karşı çıktığını biliyordu. Çünkü var olan dünya Kurdistan’ı parça parça yapmıştı ve Kurdistan’da da soykırım politikası yürütüyordu. Belki eskiden Kürt vardır, diyorlardı ama Kürt yoktu. Kurdistan ve Kürt adına hiçbir şey olmamalı, dile gelmemeli siyaseti güdüyorlardı. Dünyada, Kurdistan ve Kürt halkına dönük yürütülen politika hiçbir ülkeye karşı yürütülmemiştir. Sömürge bile olduğu söylenemez. Bu bir yönüdür. Bunun yanı sıra ötesi de vardır. Kurdistan sadece bazı devletlerin sömürgesi değildir; Kurdistan dünyanın sömürgesidir. Gerçekliği budur ve böyle anlaşılması gerekir. Eğer Kurdistan’a el atıp, Kurdistan’da özgürlük ve mücadelenin gelişmesi gerektiğini dile getiriyorsan o zaman idamı kabul ediyorsundur. Çünkü dünya, sen yoksun, diyor. Sen de ben varım, var olacağım, diyorsun. Bu nedir? Bu, senin ve mevcut dünya arasında büyük bir çelişkidir. Kurdistan’da demokrasi ve özgürlük mücadelesine sahip çıkmak, sömürge ve soykırım politikası yürüten dünyaya karşı çıkmaktır. Başlarken idamı kabul etmiş oluyorsun. Bunun için kuruluş yılından bu yana Hareket ve Rêber Apo’ya yönelik yürütülen siyaset, imha siyasetidir. Rêber Apo ve PKK’ye dönük bu denli tecrit, komplo ve konsept, tasfiye ve soykırım geliştirmek isteniyorsa sebebi budur. Rêber Apo bunun için hakikati esas aldı. Rêber Apo’nun tüm mücadelesi hakikat üzerinedir. Bu nedenle de düşmanın gerçekliğini iyi anlıyor. Düşman, Kürt toplumuna karşı nasıl bir siyaset dayatıyor, bu siyaset Kürt halkı ve toplumu için ne getirir? Bunu iyi anladığı için soykırım, yok etme siyasetine karşı nasıl durması ve sonuç alması gerektiğini esas aldı. Kürt sorununun diğer ülke ve halkların sorunu gibi olmadığını gördü. Büyük bir sorun olduğunu anladı. Verili dünyaya karşı gelmek gibi.
Böyle büyük sorunlar zayıf fikir, zayıf önderlik, zayıf örgüt ve zayıf militanlarla çözüme kavuşmaz. Özgürlüğe öncülük eden bir parti olmak ve amacına ulaşmak için güçlü fikir, başkan, parti, mücadele, yöntem ve üslubu doğru geliştireceksin ki Kurdistan’da demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürütebilesin ve amacına ulaşabilesin. Eğer Kurdistan düşmanlarının gerçekliğine göre bir hareket geliştirmezsen niyetin ne kadar iyi olursa olsun, ne kadar emek verirsen ver, sonuç getirmez. Çünkü Kürt halkı birçok kez Kurdistan’da mücadele yürütmüş bir halk. Büyük bedeller de verdi fakat gelişen hareket ve mücadele en fazla bir-iki yıl devam ediyor. Tümü katliamla sonuçlandı işte. Başkanları zindana atıldı, öldürüldü, sürgün edildi; halk göçertildi, katliamlardan geçirildi. Rêber Apo, Kürt tarihinden iyi sonuç çıkardı. Tarihte Kürtlerin yaşadığı şeylerin tekrarlanmaması için her yönüyle yeni hareket kurması gerekiyordu. Böylelikle fedai bir önderlik, fedai bir parti, fedai bir militanı ve mücadele yöntemi geliştirmemesi halinde Kurdistan’da bir parti kurmanın, geliştirmenin; bu partinin özgürlük ve demokrasi için mücadele etmesinin ve sonuç almasının mümkün olmadığını gördü. PKK hareketi ve militanının daha başlangıç aşamasında fedai olması Kürt halkının düşmanının, Kürt toplumu ve insanının gerçekliğiyle bağlantılıdır. Çünkü düşman, Kürt toplumunu öyle bir duruma sokmuş ki tanınmıyor, kendisine yönelik siyaseti bir kader olarak kabul ediyor. Var olan dünyayı kaybetmiş, farklı bir dünyayı kazanmak istiyor. Kürt halkına dönük yürütülen felsefe, ölüm felsefesi çok gelişkin. Kalkacağına, kendisi olacağına ve kendisi için mücadele edeceğine inanmıyor.
Ölüme doğru giden bir halk, bugün herkese örnek ve umut oldu
Doğrudur, belki böyle duyguları var fakat bu duyguları nasıl gerçekleştireceğini bilmiyor. Bakıyorsun, tarihten çıkardığı sonuç, ben bu duyguyu gerçekleştiremem oluyor. Zaten düşman da “her şeyini bırak, hizmetime gireceksin; bu da yetmez kendini Türk olarak göreceksin, ancak o zaman yaşayabilirsin” diyor. Rêber Apo, bu gerçekliği iyi anladığı için bunun üzerinden mücadele geliştirdi. Bu sayede PKK daha başlangıçta farklı oldu. Kurdistan’da devrimci ve sosyalizm adı altında kurulan partiler de farklı kuruldu. Bu yüzden gelişti. Kürt tarihine bakıyoruz, en büyük hareket bir yıl, en fazla iki yıl devam etmiş olsun, sonucu tasfiye olmuştur. Rêber Apo’nun geliştirdiği hareket 50 yıldır devam ediyor. Sadece devam etmekle de kalmadı, özgürlük ve demokrasiyi amaç edinen insanlığa da umut, örnek oldu; kapitalist modernite sistemi, sömürgeci, diktatör devletler açısından da büyük bir korku haline geldi. Öyle bir düzeye geldi ki, her ne kadar PKK, Rêber Apo ve Kürt halkı düşmanı olsalar da Rêber Apo’nun yarattığı PKK ve Kürt halkının büyük bir güç olduğunu gördüler. Onlarsız siyaset yapamıyorlar. Ne kadar düşmanlık yapıyorsa da onlarsız siyaset yapamayacaklarını görüyorlar. Çünkü birçok yönden siyasetleri darbe alıyor. Bu da Rêber Apo ve yürütülen mücadelenin gerçekliğini gösteriyor. PKK ve Kürtleri kabul etmeyen ve bir bütünen soykırım siyasetini esas alan dünya, bugün Rêber Apo ve Kürtsüz siyaset yapamayacaklarını görüyor. Rêber Apo, Kürtleri ölümden kurtardı, canlandırdı ve bu düzeye ulaştırdı. Ölüme doğru giden bir halk, bugün herkese örnek ve umut oldu. Bu gelişmeleri Rêber Apo ve PKK sağladı. Yeni bir önderlik, yeni bir parti, yeni bir militanlık, yeni bir yöntem ve yoğun bir tempo ile bu mücadeleyi günümüze taşıdı.
Sadece zafer Kürt halkını yaşatır
Rêber Apo’nun geliştirdiği felsefede, tümüyle özgürlük ve demokrasiye kilitlenme vardır. Yani zafer dışında hiçbir şeyi kabul etmiyor. Bu da düşmanın Kürtlere karşı yürüttüğü siyasetle ve bu siyaset sonucunda Kürt halkının ölüm derecesine sürüklenmesiyle bağlantılıdır. Sadece zafer Kürt halkını yaşatır. Bunun dışında hiçbir şey Kürtleri yaşatmaz. Hatta hata yapsan, eksikliğe düşsen, darbe yesen bile bu, onları ortadan kaldırman için bir gerekçe olmalı. Bunları zaferin gerekçesi yapmalısın. Düşman hep sen bir şey yapamazsın, diyor. Rêber Apo da buna karşılık Kürt halkı ve insanı için her koşulda kendin için mücadele etmelisin hem de mücadeleni başarı üzerinden geliştirmelisin, dedi. Düşman, Kürt halkına ölümü; Rêber Apo ise özgür bir yaşamı sundu. Yani ölümde kendini yaşatacaksın, kendin için ölümsüzlüğü yaratacaksın, bunun dışından yaşam imkânın yok, dedi. PKK ve Kürt halkı için felsefeyi, çizgiyi bu temelde geliştirdi.
Kürt halkı için ne yapsanız da azdır
Rêber Apo’nun bir özelliği de hiçbir zaman bir şeyle ikna olmamasıdır. Yani hakikati esas aldığı, hakikatin peşinden koştuğu için geliştirdiği mücadele ile bazı sonuçlara ulaştığı zaman hakikat budur demez. Farklı bir hakikatin mümkün olduğunu da söyler. Amacı hakikat olduğundan, hakikate ulaşmak için mücadele içerisinde. Bu da tıkanmasına izin vermiyor; hep diri olmayı, gelişmeyi, başarıyı getiriyor. Bunun için sürekli sorgulama yapar. Bu kadar Rêber Apo ve PKK’nin üzerine gelip de yenememeleri bu gerçeklikten ötürüdür. Çünkü Kürt halkı için ne yapsanız da azdır. Her gün çalışacaksın, her gün Kürt halkı için hamleler geliştireceksin, kendini yeniden oluşturacaksın ki Kürt halkını yaşatabilesin. Bunun için ölümsüzleşmen gerekir. Bunun dışında hiçbir şey yeterli gelmez.
Kimsenin sana vereceği bir şey yok, çünkü herkes sana karşı
Rêber Apo, PKK’yi kurduğu zaman elinde maddi imkânı yoktu, aşireti yoktu, arkadaşları, ilişkileri yoktu. Hiçbir şeyi yoktu. Mücadeleyi imkânsızlık, yokluk içerisinde geliştirdi. Buna rağmen mücadele edemem, demedi. Hiçbir zaman var olan koşullar üzerinden mücadeleyi geliştirmeyi esas almadı, çünkü böyle bir koşul veya imkân yoktu. Bu yüzden PKK daha başlangıçta bir irade, güven, iman hareketi oldu. Bu temelde gelişti ve yine hazır olan üzerinden gelişmediği için inşayı esas aldı. Yapacaksın, yaptığını büyüteceksin ki amacına ulaşabilesin. Bunun için de daha başlarda zorluklara karşı durmayı esas aldı. Hiçbir zaman hazır imkân ve rahat yollara başvurmadı. Çünkü Kurdistan’da rahatlığın olmadığını biliyordu. Ne yapmak istesen de kendin yapmalıydın. Kimsenin sana vereceği bir şey yok, çünkü herkes sana karşı. Seni ortadan kaldırmak istiyorlar. Kendine güveneceksin, kendin için mücadele edeceksin, ne elde etmek istiyorsan da kendi mücadeleni geliştireceksin, çözümü kendinde geliştireceksin. Bunu esas alırsan demokrasi ve özgürlük mücadelesini geliştirebilirsin. Bunların hepsi Rêber Apo’nun özellikleridir. Rêber Apo bu özelliklerle PKK’yi kurduğu, temeli sağlam attığı için PKK bu kadar gelişti ve bugün dünya siyaseti üzerinde etkili oldu. Özgürlük ve demokrasi güçleri bu nedenle Rêber Apo’yu esas alıyor.
Zayıf düşürüleni kaldıracaksın
Rêber Apo, tarihten nasıl sonuçlar çıkardı? Zayıf olanı kaldıracaksın. Zayıf olanı kaldırmak zordur fakat uyandığında ise büyük uyanır. Kürt halkından daha fazla düşen bir halk yoktu, derecesi bile yoktu. Kürt kadınını daha fazla düşürmüşlerdi. Çünkü dünyada yürütülen sistem, erkek zihniyetiyle yürütülen bir sistemdi. İktidar bu temelde oluştu. Bu iktidar, bu zihniyet Kürt halkı üzerinde büyük bir zulüm geliştirdi. Soykırımı esas almıştı. Kürt kadınına yönelik hem bu siyaset yürütülüyordu hem de erkeğin siyaseti yürütülüyordu. Rêber Apo, bu nedenle daha başlangıçta düşeni kaldırmayı esas aldığı için Kürt halkına ve Kürt kadınına sahip çıktı. Bu hareket bundan dolayı halk ve kadın hareketi oldu. Eğer başlangıçta bunu esas almasaydı, bu hareket de diğer hareketler gibi olurdu.
PKK militanının maddi bir şeyi yoktur
Rêber Apo, köyde geçen çocukluk yaşamını tüm yönleriyle açıyor. Bunu sebepsiz yere çözümlemiyor, çünkü köy toplumunda -aileler de bu köy toplumu içerisinde yaşıyor-, mevcut zihniyet ve mevcut kişilik, erkek zihniyeti temelindedir. Bu nedenle köydeki zulmü hem kendisi hem de kadın açısından kabul etmiyor. Yoldaşlığını esasta çocuklar ve kadınlarla geliştiriyor. Yani çelişkisi olmayan, yoldaşlık yapabildikleriyle… Kirlenmemiş, temiz onlarla, duyguları çok temiz olanları esas aldı. PKK’yi bu özellikler üzerine inşa etti. PKK’de bu nedenle temiz bir yaşam, güçlü bir yoldaşlık gelişti. Kürt halkının tarihi kökenini, insanlığı esas aldığı için toplumsallığı esas aldı. PKK’de inşa edilen yaşam, bundan dolayı toplumsal, komünal ve demokratiktir. PKK’de gelişen yaşam, diğer hareketlerden farklı gelişti. PKK militanının maddi bir şeyi yoktur. Kendimden örnek vereyim. Kuruluşundan bu yana yer alıyorum; hiçbir şeyim yok. Bir elbisem ve bir silahım var. Harekete yeni katılan bir arkadaş da benim gibi. Yani benimle onun arasında bir fark yok. Bunu geliştiren Rêber Apo’dur. Bu nedenle burada yaratılanlar, hiçbir harekette yoktur, farklıdır. Tamamıyla Rêber Apo’nun zihniyetiyle gelişti. PKK’nin temeli Kürt tarihi, toplumu ve kökü üzerinden geliştirildi. Çünkü Kürt halkı, büyük devrimler yaşadı ve yaşattı. Dolayısıyla Kürt halkında toplumsallık güçlüdür. Rêber Apo’da da bu nedenle toplumsallık güçlüdür.
Kimse Rêber Apo kadar diyalektiği geliştirmemiştir
Rêber Apo’nun mücadelesi, her koşulda bir halkı demokrasi ve özgürlük mücadelesinde geliştirme esasına dayalıdır. Bunda da sonuç aldı ve başarılıdır. Kurdistan’da öyle bir halk yarattı ki, bugün her koşulda özgürlük ve demokrasi aşığıdır. Bundan kaynaklı demokrasi ve özgürlüğü yürütenler bu halkı, Rêber Apo ve PKK’yi örnek alıyorlar. Kürt halkına karşı yürütülen siyaset çok zalim olduğu için, geliştirilen önderlik ve parti militanlığının tarzı da bu siyasete cevap olma, karşı çıkabilme, Kürt halkını ölü bir halk olmaktan çıkarıp diğer halklar gibi yaşatma temelinde gelişti. Bu da bir diyalektiktir. Rêber Apo diyalektikte de çok güçlü. Kimse Rêber Apo kadar diyalektiği geliştirmemiştir. Ne dedi? Hem düşüneceksin hem yapacaksın, hem yapacak hem de düşüneceksin. İkisini birlikte yürüteceksin. Biri diğerine göre öncelikli olmayacak. Hiçbir güç, bu temeller üzerine kurulan bir hareketin önünü alamaz. Bugüne kadar alamamalarının nedeni bu gerçeklikle bağlantılıdır.
PKK ve Rêber Apo’nun gerçekliğinin iyi anlaşılması için bir örnek de verebilirim. Rêber Apo, her zaman hakikati esas aldığı, hakikatin peşinden koştuğu, hakikati sorguladığı, göz önünde bulundurduğu için neyin doğru, neyin demokrasi ve özgürlüğün hizmetinde neyin olmadığını her zaman yaşıyor. Bunu sadece uyanık olduğu süreçte yaşamıyor. Rüyasında bile yaşıyor. Diyor ki, “bir gün rüyamda gördüm; Halfeti’deyim. Öyle kötü bir yerdeyim ki çevremi Türk devleti ve askeri kuşatmış. Bunu nasıl kabul edebilirim, dedim. Hiç böyle bir yanlışlık yapmazdım, böyle bir yanlışlığı yapmam mümkün değil. Yani böyle düşmanın etrafımı saracağı, çaresiz kalacağım kötü bir yerde nasıl dururum? Herhalde bu bir rüya. Sonra rüya olduğunu gördüm.” Yani rüyasında bile halkı düşünüyor; yoldaşlığı, özgürlük ve demokrasiyi, düşmana karşı nasıl duracağını ve halk hareketini geliştireceğini düşünüyor. Her zaman düşünüyor, sorguluyor, duyarlıdır ve büyük sorumluluk duygusuyla yaklaşıyor. Bütün sorunlara karşı yaklaşımı çok ciddidir. Bunun için sürekli gelişmeyi ve başarıyı yaşıyor ve yaşatıyor. Kaynağını buradan alıyor. Nasıl bir sorumluluk duygusu yaşıyor? Nasıl her zaman duyarlı olabiliyor? Nasıl bir tarz yürütüyor ki düşman bu hareketin önüne geçemiyor ve böylece bir halkın isteklerine cevap oluyor ve Kürt halkının istekleri doğrultusunda bir insanlığın isteklerine cevap oluyor.
Kürt ve Kurdistan adına hemen hemen hiçbir koşulda hiçbir şeyin yapılmadığı bir süreçte bu hangi duygu, anlayış, karakter ve hatta hangi gayretti ki Kurdistan Özgürlük Mücadelesine el attınız?
Üniversiteye gittiğimiz yıllarda reel sosyalizmin etkisi, hem gençler hem de toplum üzerinde çok güçlüydü. Bizde de demokrasi ve özgürlük arayışı vardı ve araştırıyorduk. Birçok mücadele de vardı, bunlar da etkiliyordu. Böyle bir arayışımız ve araştırmamız bizi Rêber Apo’ya ulaştırdı. Rêber Apo’yu tanıyarak, kendimizi, toplumumuzun, insanımızın ve düşmanımızın hakikatini tanıdık. Bizimki o sürece kadar bir araştırmaydı, bir arayıştı fakat bunda bir sonuca ulaşamadık. Rêber Apo’yu tanıdığımızda sonuçlara ulaştık, netlik kazandık, kararlılık gelişti. Rêber Apo’nun yaklaşımlarında netlik, kararlılık olduğunu gördük. Rêber Apo’nun tarihi bir müdahaleyi geliştirdiğini anladık. Sadece Kürt halkı ve insanı için değil. Bunlar şahsında geliştirse de özünde insanlık için bir müdahale geliştirdiğini gördük, çünkü Kurdistan’da bir müdahale gerçekleştirmeniz, Kurdistan’da özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirmek istemeniz, dünyanın temelini sarsmak anlamına gelir. Dünya, Ortadoğu üzerinden gelişmiştir. Bu dünyanın temeli Ortadoğu’dur. Her şey burada başladı ve gelişti. Ortadoğu’da da, Kurdistan temeldir. Çünkü Kürt halkı, dünyadaki devrimlerde büyük bir yer almıştı. Her şeyini insanlığın hizmetine sunmuştur. Dünyanın bugünkü düzeye ulaşmasında Kürt halkının emeği büyüktür. Kürt halkı bu dünya, bu insanlık için büyük hizmet etti fakat erkek zihniyeti üzerine kurulan dünya Kürtleri inkâr ediyor, Kürtlerin yokluğunu kabul ediyor. Bu büyük bir çelişkidir. Rêber Apo bu çelişkiyi bize kavrattı. Kürt halkı; tarihinden, kültüründen ve özünden koparılmıştı. Soykırımı tamamlamak için bu siyaseti geliştirdiler. Bunları geliştirmeden bir halkı ortadan kaldıramazsın. Tarihinden, kültüründen, dilinden, kökünden, değerlerinden koparıldığı için ölüme doğru ilerliyordu. Buna müdahale etmek, sadece Ortadoğu’ya müdahale etmek değil dünyaya müdahale etmek anlamına geliyor. Rêber Apo, bundan olayı Kurdistan Devrimi gerçekleşirse Fransız Devrimi’nden daha da büyük sonuçlar doğurur, diyor. Bu bir gerçekliktir. Çünkü Kurdistan Ortadoğu’nun temelidir, Ortadoğu ise dünyanın temelidir. Kurdistan’da özgürlük ve demokrasi temelinde gelişmeyi yaratırsan bu sadece Ortadoğu’da değil, dünyada da yaratır. Dolayısıyla Kurdistan’da verilen mücadele, diğer ülkelerde verilen mücadeleler gibi değildir. Tüm dünyada değişim yaratacak bir mücadeledir. Eğer dost da, düşman da bugün PKK’siz siyaset yürütemiyorsa bu gerçeklikle bağlantılıdır. Rêber Apo, bu müdahale ile Kürt halkının ilişkisini tarihiyle ve köküyle bütünleştirdi.
Çünkü bir arayışımız vardı
Rêber Apo’yu tanımayana kadar ülkemizin ve halkımızın gerçekliğini de bilmiyorduk. Bir arayışımız vardı. Sosyalizmi, özgürlük ve demokrasiyi anlamak ve yer almak istiyorduk ama nasıl yer alacağımızı, bu mücadeleyi nasıl yürüteceğimizi bilmiyorduk. Rêber Apo ile ilişkilendiğimiz dönemde arayışlarımız kararlaşmaya, netleşmeye yol açtı. Bu süreçte kendimizin, halkın ve düşmanın gerçekliğini iyice kavradık. Kendinizi ve ait olduğunuz toplumun gerçekliğini iyi kavradığınızda, düşmanın toplumu ve sizi ne hale sürüklediğini anladığınızda kararlılık gelişir. Ya kendinizi tümden inkâr edeceksiniz, her şeyden vazgeçeceksiniz ya da size ve halkınıza karşı yürütülen siyasete karşı çıkacaksınız. Bizim için vazgeçmek mümkün değildi, çünkü bir arayışımız vardı. Bir arayış içinde olan ve bu arayışla bir sonuca varan kişi geri adım atamaz, ileri doğru adım atar. Eğer ileri doğru adım attıysak nedeni budur. Halkımıza, bize ve topluma dönük yürütülen siyasetin farkına vardığımız an çok güçlü bir duruş sergiledik. Büyük bir kin, güçlü bir ret gelişti. Rêber Apo bu razı olmama durumunun nasıl kanalize edilebileceğini gösterdi. Çünkü geliştirildiği an amacına ulaşabilir, bu yolu bize kavrattı. Teorisini, ideolojisini, siyasetini, örgütünü, militanlığını, çalışma yöntem, üslup ve temposunu anlamamızı sağladı. Bu şekilde adım atıldı.
Rêber Apo’yla tanıştıktan sonra Kurdistan tarihi, Kürt toplumu üzerine saatlerce konuştuğunda kafam karıştı, çünkü o zamana kadar bildiğim şeylerin doğru olmadığını gördüm. İşte o zaman hakikatle ilişkim oldu. Önceden de söylemiştim; her zaman kendimi borçlu görüyorum. Her koşulda borcumu karşılamak istiyorum. Rêber Apo ile beni tanıştıran kimdi? Heval Kemal Pir’di. Ne Kürt ne de Kurdistanlıydı. Bunun için kendimi Kemal Pir’e de borçlu görüyorum. Bu da benim gerçekliğimdir. Sosyalizmin etkisindeyken, araştırmalarımızın olduğu dönemde ve bu arayışlar sonucu Rêber Apo’ya ulaştık, Rêber Apo’yu tanıdık, kendimizin ve halkımızın gerçekliğini tanıdık.
Hayallerine ihanet etmemek için…
Nasıl devrimcilik yapacağımız, nasıl yaptığımızı anlamamız önemliydi. Buna hizmet eden de vardı. Neydi? 1968’de dünyada gençlik hareketi gelişti. Fransa’da başladı, birçok ülkeye yayıldı; Türkiye’ye de yayıldı. Yine bu tarihte feminist hareket gelişti. Yine bu tarihte ekolojiyi esas alan bir hareket gelişti. Bu üç hareket çok önemliydi. Bu hareketler sadece kapitalist sisteme karşı gelişmedi, reel sosyalizme karşı da gelişti. Çünkü bu süreye kadar mevcut sosyalizm bir etki yaratmıştı, umut olmuştu. Demokrasi ve özgürlüğü esas alanlar için bir sosyalizm zemini yaratılmıştı. Bu, moral ve güven veriyordu. Kapitalist sisteme karşı kurulan sosyalist sistemin de umutlarına cevap olamadığını gördüler. Hatta çoğu yönleriyle kapitalizme benzediğini gördüler. Hayallerine ihanet etmemek için sadece kapitalizme karşı değil, reel sosyalizme karşı da çıkmışlardı. Bu kadın, ekolojist ve gençlik hareketleri bir sorgulamaya yöneldi. Bu, yeni bir zihniyet, yeni bir kültür açığa çıkardı; yeni ölçüler geliştirdi. Bu nedenle çok önemliydi. Bunun etkisi bize de yansıdı. Özellikle Rêber Apo üzerinde etkili oldu. O kadar hakikati, özgür bir yaşam, demokratik bir yaşam esas almıştı ki, var olan sosyalizm cevap olmadığını gördü. PKK başlangıçta sol, sosyalist partiler gibi kurulmadıysa bundan kaynaklıdır. Bu hareketlerin etkisinden dolayı hareket farklı gelişti.
Vietnamın etkisi
Bu hareketlerin yanı sıra dünyada Vietnam Savaşı’nın etkisi yaşandı. Bizim üzerimizde de etkili oldu. Onlar da ezilen bir halktı. İşgale ve sömürgeciliğe karşı çıkıyorlardı. Koşullarımızın aynı olduğunu gördük. Eğer onlar Amerika gibi bir devlete karşı özgürlük ve demokrasi için mücadele ediyorlarsa biz de mücadele edebiliriz diye düşündük. Bu da etkili oldu. Ortadoğu’da Filistin Hareketi vardı, büyük bir mücadele veriyordu, etki yaratıyordu. Filistin Hareketi ve halkı da bizim gibiydi. Bu da etkili oldu. Filistin kendisi için mücadele ediyorsa biz de mücadele edebilirdik.
Türkiye gençliğinde demokrasi ve sosyalizm mücadelesi
Tüm bunların etkisi Türkiye gençliği üzerinde de etkili oldu. Türkiye’deki gençlik de demokrasi, özgürlük ve sosyalizm için mücadele etmeye başlamıştı. Bunun için eylemler yapıyor, örgüt geliştiriyor, tartışmalar yapıyorlardı. Çok canlı bir ortam vardı. Büyük tartışmalar yapılıyordu. Bu da mevcut arayışı güçlendiriyordu. Bunlar da hizmet etti. Deniz Gezmişlerin, Mahir Çayanların, İbrahim Kaypakkaya, Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Bellilerin içinde içinde olduğu birçok hareket vardı. Tüm bunlar uyanışa yol açıyor, sorumluluk geliştiriyordu. Bizim de halkımıza sahip çıkmamız, halkımız için bir mücadele geliştirmemiz gerekiyordu. Eğer bir netlik, kararlılık geliştiyse, bir mücadele geliştirmeye karar verdiysek bunların etkisiyle sonuca vardık.
İlk süreçlerde farklı bir örgüt, farklı bir Kurdistan kurma gibi bir yaklaşımımız yoktu. Bu sonradan gelişti. Başta Türkiye halkı, Türk solu ile bu mücadeleyi beraber yürütmek istiyorduk fakat zamanla onlarda milliyetçilik olduğunu, bize ve Kürt halkına da bu şekilde yaklaştıklarını gördükten sonra mücadeleyi birlikte geliştiremeyeceğimizi anladık. Bu nedenle Kurdistan’da bir mücadele geliştirme kararını verdik. Her ne kadar bu kararı almış olsak da, Rêber Apo hiçbir zaman Türk solu örgütünden ve Türkiye halkından kopmadı. Hep onları esas aldı. Yani onlarla birlikte nasıl bir mücadele geliştirebilirizi esas aldı. Bunun bir sebebi de vardı. Çünkü Rêber Apo daha yalnızken Heval Kemal Pir ve Haki Karer de vardı ve bunlarla birlikte karar aldı. Bu arkadaşlar ne Kurdistanlı ne de Kürt’tü. Bir hareket, bir imkân dahi ortada yoktu. Rêber Apo’nun yanında tereddütsüz yer almışlardı. Bu çok önemliydi. Hiçbir harekette böyle bir durum görülmemiştir. Rêber Apo ve PKK’nin bir diğer özelliği de bu yönüyle var. Rêber Apo, Kürt ve Kurdistanlı olmadığı halde tereddütsüzce yanında yer alan bu iki arkadaşı PKK’nin kuruluşunda, PKK mücadelesinde her zaman esas aldı. Hatta Haki Karer şehit düştüğünde “bir yarımı kaybettim, gizli ruhumdu, Haki Karer’i nasıl yaşatacağım” dedi. Bunu esas aldı. PKK bu temelde kuruldu. PKK, şehitlerin partisidir dememiz bu nedenledir, çünkü PKK’nin kuruluşun temelinde büyük bir şehadet vardır.
Temelinde enternasyonalizm var
Eğer bir halkın tarihinde güçlü bir milliyetçilik gelişmişse, halk birbirini çok incitmişse ve eğer PKK’de bu gelişmemişse, PKK’de Türkiye halkına karşı düşmanlık gelişmemişse; Türk devleti, Kürt ve Türk halkı arasında ırkçılığı güçlendirmek, katliamlar gerçekleştirmek istemişse ve başaramamışsa PKK’nin kuruluş yıllarıyla alakalıdır. Başlangıç, Rêber Apo, Kemal Pir ve Haki Karer’ledir. Hareketi, Kemal Pir ve Haki Karer kurmuştur. Böyle güçlü bir temel var. Irkçılığın önü daha baştan alınmıştır. Bundan dolayı ırkçılık gelişmemiştir. Hareket, daha ilk süreçlerinde enternasyonal bir harekettir; bu temelde kurulmuştur. Bu nedenle toplum ve insanlık üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Bugün demokrasi ve özgürlükçüler Rêber Apo ve PKK’yi esas alıyorsa bu nedenledir. Çünkü çok temiz olduğunu görüyorlar. Irkçılık yoktur, bütün halkları, kültürler, dinler, kimlikleri içine alıyor. Kürt halkına karşı nasıl kendini sorumlu görüyorsa bütün halklara karşı da bu sorumlulukla yaşıyor. Yani Rêber Apo, daha o süreçlerde Demokratik Ulus’u geliştirdi. Şimdiki olan bir durum değil. Sonra bu düzeye ulaştırdı, teorisini, ideolojisini geliştirdi. Bundan dolayı tüm halklara karşı kendini sorumlu görüyor ve sorumluluklarını yerine getirmek istiyor. Bu da bir Rêber Apo ve PKK gerçekliğidir. PKK’nin bu kadar büyümesi bu nedenledir.
Başından beri fedai militanlık
Rêber Apo, henüz bu hareketi geliştirdiği dönemde yaklaşımlarıyla, kullandığı üslupla insanda çok güçlü etkiler bırakıyordu. Özgürlük ve demokrasi duygularını daha da güçlendiriyordu. Araştırmalarını ve sorgulamalarını daha da üst düzeye taşıyordu. Böyle bir üslup geliştiriyordu. Konuşmaya başladığında mücadeleye başlamak isterdiniz. Böyle bir izlenim, böyle bir hissiyat yaratıyordu insanlarda. Düşmanın, halka ve kişiye karşı yürüttüğü siyaseti iyi kavratıyordu. Böylece düşmana karşı çıkma, mücadele etme, intikam alma duygusu gelişiyordu. Dolayısıyla ilk dönemlerdeki militanlık fedaice bir militanlıktır. Fedakârlık, cesaret ve kararlılık çok güçlüdür. Bugün eğer Zap, Metîna’da büyük fedakârlık sergileniyorsa ve cesaretli olunuyorsa temel budur. Bu temel üzerinden gelişti ve bu düzeye ulaştı.
Devam edecek…