BEHDÎNAN-KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, 31’inci Uluslararası Kürt Kültür Festivali’ne yazılı bir mesaj gönderdi.
Festivalde mesajı okunan Bayık, kültür ve sanatın toplumların mücadelesindeki temel rolüne vurgu yaparak, en kısa sürede bir konservatuarın açılmasını önerdi. Bayık, “Artık Kürt müziği, sineması, tiyatrosu, edebiyatı, folkloru, resim ve heykelinde adımlar atmanın zamanı geldi” dedi.
Bayık’ın mesajı şöyle:
“Öncelikle festivalinizi selamlıyor, hepinize başarılar diliyoruz. Bugün ister Avaşin’de, ister Zap ve Metina’da, ister tüm Medya Koruma Alanlarında, ister cezaevlerinde, tüm mücadele ve direniş alanlarında halkımıza yönelik saldırı ve katliamlara karşı verdiğimiz şehitleri saygı ve minnetle anıyoruz. Onların amaçlarını yerine getireceğimizin ve anılarını yaşatacağımızın sözünü bir kez daha veriyoruz.
Bugün de duygularımızı ayağa kaldıran, bize güç ve moral veren Kürt kültür ve sanatının şehitleri ve kahramanları var. Egîdê Cimo, Fatma Îsa, Aram Tîgran, Hesen Zîrek, Mihemed Şêxo, Tahsîn Taha, Merziye Rezazî, Erdewan Zaxoyî, Şêrko Bêkes, Yilmaz Guney, Mihemed Arifê Cizrawî, Hesen Cîzrawî, Meyrem Xan, Eyşe Şan, Hêvî Şanoger, Yekta Herekol, Sarya, Alî Temel, Hogir, Hozan Dilgeş, Hozan Mizgîn, Hozan Sefkan, Hozan Serhed, Xelîl Dag, Mîr Perwer ve daha birçok değerli sanatçı ve kültür sanat kahramanı var.
Kürt Kültür Festivali vesilesiyle bu ölümsüz şahsiyetleri bir kez daha saygıyla anıyorum. Aynı zamanda Kürdistan’ın özgürlük mücadelesi de bu ölümsüz şahsiyetlerin hedeflerini mutlaka yerine getirecektir.
Rêber Apo, Kürt kültürünün ve sanatının gelişmesi için eşsiz bir çaba sarf ediyor ve bu nedenle Rêber Apo’ya minnettarlığımızı sunuyoruz. Rêber Apo, özgür insanın en büyük tarihi direnişini İmralı’da gösteriyor. Bu vesileyle Rêber Apo’nun tarihi direnişini selamlıyorum; Selamlar, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü için İtalya’da konser veren büyük sanatçılarımızı da saygıyla selamlıyorum.
İŞGALE KARŞI KÜLTÜR VE SANATIN ÖNEMİ
Kültür ve sanatın olmadığı bir yaşamın sakat, dağınık, kuru ve sahte bir yaşam olduğu bilinmektedir. Kültür ve sanat olmadan hayat olmaz. Bu nedenle ulus devletler, kapitalist modernitenin güçleri, tüm egemen güçler, insanlığı saptırmak, geleneklerinden koparmak, soykırımdan geçirmek için özel soykırım politikaları yürütüyorlar. Tarihte hiçbir zaman ulus ve topluluklara yönelik soykırım politikaları ulus devletler dönemindeki kadar uygulanmamıştır.
Kapitalist modernite, kültür ve sanatı bir sektör olarak görüyor. Savaşın korkunç araçları kadar, sözde yumuşak güç yöntemleriyle de insanları ve toplumları kontrol altına almak istiyorlar. Bu politikalara ve saldırılara karşı her direniş ve mücadele değerlidir, kutsaldır. Dolayısıyla kültür, halkların geleceği ve gerçeğidir. Her insan ve toplum kendi kökleri üzerinde büyür, yaşar ve gelişir. Nasıl ki bir ot kökünden söküldüğünde kuruyorsa, insanlar ve toplumlar için de aynı durum geçerlidir.
Elbette kültürel soykırım politikalarını herkesten çok Kürtler yaşadı. Zalim ve soykırımcı güçler, Kürt toplumunu yok etmek için hâlâ her yöntemi kullanıyor. Beyaz katliamla, dili, kültürü, sanatı katlediyorlar. Ancak Kürt halkı hiçbir zaman boyun eğmemiş, her zaman kendi ayakları üzerinde durmuş, özgürlükleri için mücadele etmiş, tüm özgürlük ve demokrasi güçlerine manevi güç ve umut kaynağı olmuştur. Bu onların kültürlerine sahip çıkmaları sayesinde oldu. Özellikle dengbêj kültürünün bu konuda büyük rolü olmuştur. Bu nedenle Rêber Apo, Kürt halkının tarihte müzikle işgale karşı direndiğini söyledi.
KÜRTLER BUGÜN RÖNESANSINI YAŞIYOR
Artık Kürt halkının çok büyük avantajları var. 50 yıllık mücadelemiz büyük değerler ve fırsatlar yarattı. Rêber Apo’nun, Zap, Metina, Avaşin ve Xakurkê’deki gerillaların, cezaevlerindeki özgürlük esirlerinin destansı mücadelesi büyük eserler yaratmayı gerektiriyor. Bu tarihsel direnişlerin şiir, stran, film, resim, heykel, el yazması vb. edebi ve sanatsal eserlerle taçlandırılması gerekiyor.
Özellikle kültürel ve sanatsal faaliyetlerle uğraşan kişilerin bunları çok iyi takdir etmesi gerekir. Onbinlerce şehit sayesinde bugün Kürtler rönesansını yaşıyor, Ortadoğu’ya bile rönesansını yaşatıyor. Bir toplum için en büyük felaket, kadim ve tarihi kültür ve sanatına sahip çıkmamaktır. Rêber Apo, Kürtlerin kadim ve tarihi kültür ve sanatına sahip çıktı ve PKK’nin mücadelesiyle bir kültür yarattı. Bununla, Kürtlere kendi özgürlükleri için savaşmaları ve tüm insanlığa ilham olmaları için güç verdi.
SANATÇI TOPLUMSALLAŞMAYI ESAS ALMALI
Sanatçı toplumu savunan ve toplumsallaşmayı esas alandır. Gücünüzü bundan almalı ve sanatınızla toplumsallaşmayı güçlendirmelisiniz. Kapitalist modernite toplumsallaşmaya karşı olduğu için her zaman popülizmi, bireyciliği ve maddiyatı teşvik etmek ister. Bununla sanatı ve sanatçıyı ticari bir durum içerisine sokmakta ve onları amaçlarından uzaklaştırmaktadır. Sonuç olarak bu politikayla hem hayatı hem toplumu hem de sanatı ve sanatçıyı öldürüyor.
Dolayısıyla zihniyetin, kişiliğin ve toplumsal yaşamın oluşmasında kültür ve sanat çok önemli bir rol oynamaktadır. Toplumun yaratıcılığının gelişmesinde ve toplumun geleceğinin korunmasında kültür ve sanatın rolü oldukça önemlidir. Bu nedenle sanatçı toplumun öncüleri ve aydınlarındır, topluma yön verirler. Toplumsal, ahlaki ve siyasal özellikleri geliştirmek ve korumak sanatçıların görevidir.
HER ŞEY ZİHNİYETTE BAŞLAR
Her şey zihniyette başlar ve kazanılır. Rêber Apo, Kürtlerin zihniyetinin, kişiliğinin ve yaşamının gelişmesi için çok mücadele verdi. Bunun için felsefe, ideoloji, önderlik, örgüt, militan, halk, yaşam ve bu zihniyetin mücadelesini geliştirdi. Bunun sonucunda Kürt halkı arzu edilen ve örnek alınacak seviyeye ulaştı. Sanatçıların görev ve sorumluluğu, bu gerçekleri Kürt halkı ve diğer dünya halkları arasında, uluslararası alanda daha da geliştirmektir. Tüm zorluklar, engeller, hatalar ve eksiklikler zihniyette aşılır. Bunun için Rêber Apo, “Vicdan ve Zihniyet Devrimi” görevini önümüze koydu. Çünkü zihniyet ve vicdan insanlarda anlayış, cesaret, kararlılık ve iradeyi geliştirir.
SALDIRILAR SADECE ASKERİ MÜCADELE İLE KIRILMAZ
Soykırımcı, işbirlikçi ve ihanetçi kapitalist modernitenin saldırıları, sadece askeri mücadele ile kırılmaz. Bu saldırıları yenmek için ideolojik alanda mücadele ve savaş yürütmemiz gerekiyor. Kültür ve sanat alanında mücadele ederek bu saldırıları yenebiliriz. Sanatçılar toplumun dili, kalbi ve beynidir. Toplumun sorunlarını görür, anlar ve çözümü için topluma öncülük ederler. Kürt ve Kürdistanlı sanatçılar yeni toplumu şekillendirmenin ve aydınlanmanın öncüleridir.
Zalim ve soykırımcı devlet Kürtleri yok etmek istiyor. Sanatçıların görevi buna karşı mücadeleyi geliştirmektir. Sanatçılar gerektiği kadar mücadele etmiyorlarsa kapitalist modernitenin ve ulus devletlerin etkisini anlamalı, yurtseverlik ve devrim duygularını gözden geçirmeli ve güçlendirmelidir. O zaman bu güçlere heves etmeyecekler, onların etkisi altına girmeyecekler, bu güçlere karşı büyük bir öfke besleyecekler, bunu farkındalığa ve mücadeleye dönüştürecekler.
DESTANSI BİR MÜCADELE VAR
Sanatçılar önlerine hiçbir zaman engel koymazlar. Sanatçı hiçbir zaman var olanla yetinmez. Daima arayış içindedir ve kendini yeniler. O, hakikatin takipçisidir. Yaptıklarını az görür, daha fazlasını yapmaya, iyiyi, güzeli tanıtmaya çalışır. Bunun aksini yapmanın topluma hiçbir faydası olmayacaktır. Sanatçı, toplumun özgürlük hedefini canlı tutar, toplumda morali, coşkuyu, heyecanı ve mücadele azmini yüceltir.
Destansı bir mücadele var. Dünyada özgürlük ve demokrasi mücadelesinin güçleri bundan moral alıyor, umutlarını yükseltiyor. Ama her şeyden önce Kürt ve Kurdistani fertlerde daha fazla yaşam bulması gerekiyor. Ama son yıllarda bir gerileme var. Bu ilerlemenin aksi bir durumdur. Bunun değişmesi ve çok kaliteli ürünlerin ortaya çıkması gerekiyor. Kürdistan’daki mücadelenin dünyada sanat alanında çok başarılı bir şekilde temsil edilmesi gerekiyor.
50 YILLIK MÜCADELE TARİHİNİN EN KRİTİK SÜRECİNDEYİZ
50 yıllık mücadele tarihinin en kritik sürecindeyiz. Tehlikelerin yanı sıra büyük fırsatlar da var. Tehlike yalnızca kapitalist modernite ve zalim-soykırımcı devletlerden gelmiyor. Kürt halkına ve özgürlük mücadelesine karşı soykırımcılarla birlikte yürüyen işbirlikçi Kürtlerin ihanet çizgisinden de geliyor. Buna karşı Rêber Apo, gerillalar ve halkımızın direnişi var. Bu direniş NATO’nun verdiği desteğe ve NATO’nun ikinci ordusunun karşı verilmektedir. Bu süreç devam ediyor.
Avrupa’daki halkımızın yüreği ve aklı Kürdistan’da olmalıdır. Bunun için tüm imkanlarını seferber etmeliler. Avrupa’daki insanlarımız her zaman olumlu bir rol oynadı. Bundan sonra da devam edeceğine inanıyorum, Avrupa’daki halkımızın katılımını ve mücadelesini kutluyorum. Avrupa’daki sanatçıların, kültür emekçilerinin ve halkımızın Kürt kültürünün ve dilinin korunmasını ve geliştirilmesini asli bir görev olarak görmesi gerekmektedir. Bütün Kürtlerin kendi dillerinde konuşup yazabilmeleri, çocuklarını özgür bir Kürt kültürüyle eğitip yetiştirmeleri gerekiyor.
HAYALLERİNİZ BİLE KURDİSTANÎ OLMALI
Rêber Apo, “Kültür bedendir, dil bedendir, coğrafya bedendir, bedeninize sahip çıkın” dedi. Bu hayati bir talimat ve perspektiftir ve her zaman hepimiz için geçerlidir. Artık fiziksel olarak ülkeden uzaktasınız; ama asla yüreğinizle, aklınızla ülkenizi ve topraklarınızı terk etmemelisiniz. Halkımızın ülkesine, kültürüne, diline olan bağı ve ülkenin özgürlük mücadelesi her zaman canlı ve güçlü olmalıdır. Öyle ki, hayalleriniz bile Avrupalı değil, Kurdistanî olmalı, her zaman kültürünüzle, ülkenizle ilgili olmalı. Kültür topraktır, ülkedir, tarımdır, emektir. Hayatın kendisidir.
SANAT KONSERVATUARI AÇILMALI
Bu amaçla bir an önce sanat konservatuarı açılmalıdır. Uluslararası alanda kültür ve sanat çalışmaları, özgürlük ve demokrasi mücadelesi ilişki kurmalı, dayanışmayı geliştirmeli. Artık Kürt müziği, sineması, tiyatrosu, edebiyatı, folkloru, resim ve heykelinde adımlar atmanın zamanı geldi.
ASIL MÜCADELE RÊBER APO’NUN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜDÜR
Bilmeliyiz ki asıl mücadelemiz Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğüdür. Kürt halkının 25 yıldır esaret altında tutulduğunun bilincinde olmalıyız. Bizler, bir bütün olarak Kürt halkı ve Kürt halkının dostları olarak, görev ve sorumluluklarımızı tam olarak yerine getirmiş olsaydık, Rêber Apo’nun özgürlüğü ile Kürt halkı da özgürlüğüne kavuşmuş olacaktı.
Bugün her yerde Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğüne yönelik eylemler yapılıyor. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğüne yönelik bu eylemler her geçen gün artarak devam edecek.
Rêber Apo’nun fiziki özgürlük mücadelesinde kültür ve sanatın rolü önemlidir ve temeldir. Tüm sanatçıların, kültür sanat emekçilerinin bu tarihi hamleye öncülük edeceğinden eminiz. Bu anlamda 31. Kürt Kültür Festivali’ni bir kez daha kutluyor, bu festivalin tarihi rolünü oynayacağına inanıyoruz. Bu vesileyle tüm değerli sanatçı ve yurtseverlere selam, sevgi ve saygılarımı sunuyor, hepinize başarılar diliyorum.”