Bayık: Türk devleti bu çeteleri Til Afer, Dêrazor, Reqa gibi yerlerden toplayarak getirdi şimdi Efrîn’e karşı kullanıyor. Bunların Suriye ile hiçbir ilgileri yoktur. Aksine bunlar Suriye’yi işgal etmek istiyorlar.
HABER MERKEZİ- Ronahi TV’de yayınlanan Nêrîna Azad programına konuşan KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, “Erdoğan-Bahçeli’nin İttihat-ı Terakki’nin faşist ve katliamcı geleneğini sürdürüyorlar” dedi.
Tüm halklara mücadeleyi büyütme çağrısı da yapan Bayık “Efrîn’de kullanılan tüm silahlar NATO silahlarıdır. Alman tanklarıyla Efrîn halkını katlediyorlar. Bahçeli, Efrîn’de direnen herkes katledilmeli, diyordu. Bu siyaset daha önce Sur, Cizre ve Kuzey Kürdistan’ın her yerinde kullanıldı” dedi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın Ronahi TV’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Sayın Bayık, Efrîn işgal saldırılarıyla birlikte Kürtler oldukça önemli bir süreçten geçiyor. Efrîn üzerinde yürütülen işgal saldırıları ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit arasında nasıl bir bağlantı var sizce?
Öncelikle Efrîn’de direnen halkımızı ve QSD, YPG-YPJ savaşçılarını selamlıyor, direnişlerini kutluyorum. Yine Avrupa, Rojava, Kuzey, Güney’de halkımız ayakta ve sürekli olarak Efrîn direnişinin sahipleniyorlar. Buradan tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. Aynı şekilde Efrîn direnişine bizzat giderek katılan enternasyonal direnişçileri, sosyalistlerin sahiplenişini ve direnişi selamlıyorum.
Önderliğimiz üzerinde bir siyaset yürütüldüğü doğrudur. Bu siyaset sadece kişi olarak önderliğimiz üzerinde değil, onun şahsında tüm halkımıza dönük yürütülen bir siyasettir. Önder Apo yeni bir felsefe ve ideoloji geliştirdi. Özgürlük ve demokrasi isteyen kesimler önder Apo’nun felsefesini kendileri açısından esas alıyorlar. Kapitalist güçler bundan korkuyorlar. Çünkü kendilerine alternatif olarak görüyorlar, bunun için de önünü almaya çalışıyorlar. Halkımızı bu özgürlük paradigmasından yoksun kılmak istiyorlar. Onun için de Önder Apo’ya saldırıyorlar. Önder Apo üzerinde sıkı bir tecrit uyguluyorlar. Şimdi yoğun bir özel savaş propagandası yürütüyorlar. Türk devlet yetkilileri bir seferde değil, her gün öldüreceklerini söylüyorlardı. Bunu şimdilerde Kürt halkı ve demokrasi talep eden herkes üzerinde uyguluyorlar.
Türk devleti Efrîn üzerinde her türlü silahı kullanarak saldırı gerçekleştirirken, aynı zihniyetle bir siyasette geliştiriyor, uyguluyor. Eğer düşman bir halkın varlığını tanımıyor, inkar ediyorsa, elbette onun önderliğini de tanımayacaktır. Boğmak isteyecektir. Bunun için de önderliğimiz üzerinde ağır bir tecrit uyguluyorlar. Kürt halkına yönelik siyasetlerinin aynısı önder Apo üzerinde uyguluyorlar. Çünkü bu halka özgürlük ruhu veren Önder Apo’dur. Çünkü Kürt halkı, Önder Apo’nun felsefesiyle ayağa kalkmış ve büyük bir direniş sergiliyor.
Halkımız her koşulda kendi mücadelesini yürütüyor. Önder Apo üzerinde ağır tecrit uygulamaları da halkımızın bu direnişini kırmak ve soykırımdan geçirmek amaçlıdır. Çünkü önder Apo bu kirli siyasete karşı mücadele yürüttü. Halka direniş ruhu Verdi. Onlar şimdi içlerinde birikmiş öfkeyle önder Apo’ya saldırıyorlar. Tabi ki bugün Efrîn üzerinde yürütülen işgal saldırıları da önder Apo üzerinde yürütülen siyasetle bağlantılıdır.
Erdoğan’ın kullandığı sözler 1900’leri 1915’leri akla getiriyor. Buna bakarak Efrîn üzerinde tarih tekerrür ettirilmeye çalışılıyor diyebilir miyiz?
Osmanlı imparatorluğu dağılınca Türkiye cumhuriyeti oluştu. Her yerde katliamlar gerçekleştirdiler. Bununla Türk devletini ayakta tutmaya çalıştılar. Aynı şekilde Osmanlı imparatorluğunu yaşatmak için de her yerde katliamlar gerçekleştirdiler. Bu katliamlar sadece Ermeniler üzerinde değil, Rumlar, Kürtler, Süryanilere dönük de bu katliamlar gerçekleştirildi. Özcesi tüm halklara karşı bu katliamlar gerçekleştirildi.
Erdoğan ve Bahçeli’nin gerçekleştirdikleri katliamlar da İttihat-ı Terakki’ninkilerle aynıdır. Aslında bu ikili günümüzün İttihat-ı Terakki’sidirler. Bu zihniyetle Kürtlere yöneliyorlar. Çünkü bugün kendi faşist uygulamaları önünde sadece Kürtleri engel görüyorlar. Kürtlerin direnişi Ermenilere, Rumlara, Süryanilere direniş ruhu veriyor. Bu şekilde Kürtlerin direnişin kırmayı ve diğer halkların ayağa kalkarak direnişlerini engellemeye çalışıyorlar. Çünkü diğer halkları mücadeleye kaldıran, bunun öncülüğünü yapan Kürt halkıdır.
Kaldı ki kendileri de bunu gizlemiyorlar, açıkça Kürtleri soykırımdan geçireceklerini söylüyorlar. Nerde bir Kürt varsa oraya saldırıyorlar. Mevcut cumhuriyetin devlet ahlakıyla hiçbir alakası yoktur. Çünkü özel savaş üzerine kurulmuş bir devlettir. Kendisini yaşatabilmek için sürekli olarak katliamlar, kötülükler ve krizler yaratıyor. Rumlar, Ermeniler ve diğer halklar üzerinde yürüttükleri siyasetin aynısını şimdi Kürtler üzerinde uyguluyorlar.
Erdoğan’ın Hatay’da komutanlarına her şeyi yakın, imha edin talimatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erdoğan 2005’te Amed’de yaptığı bir konuşmada, “Çocuk da olsa, kadın da olsa katledeceğiz” dedi. Erdoğan’ın İslam’la hiçbir alakası yoktur. İslam’ı kendisi için bir kılıf olarak kullanıyor. Erdoğan hiçbir yeri işgal etmediğini söylüyor. Açık şekilde yalan konuşuyor. Tüm dünya Türk devletinin katliam yaptığını, zulüm uyguladığını açık şekilde görüyor. Şimdi de bayraklarını diktikleri yere bizim topraklarımız diyorlar. Kıbrıs’a adalet ve barış için girdiler, fakat girdikten sonra parçaladılar ve ‘burası bizimdir’ dediler. Aynı şekilde Güney’e girdiler ve şimdilerde kimse onları oradan çıkaramıyor.
Adalet uygulayanlar, katliam yapmazlar, barışı hakim kılıp korurlar. Fakat Türk devleti bunun aksidir. Suriye’nin her tarafında savaş ve kriz varken Efrîn de barış hakimdi. Yüzbinlerce Suriyeli yönlerini Efrîn’e çevirdi. Ama sen kalkıp Efrîn’e saldıracaksın ve kardeşlikten, barıştan, huzurdan söz edeceksin. Osmanlı devleti Ermeniler, aleviler ve diğer halklar üzerinde ne uyguladıysa, Türk devleti Kıbrıs ve Güney Kürdistan’da ne yaptıysa bugün aynısını Rojava’da yapmak istiyor. Bunun adaletle hiçbir ilgisi olmadığı gibi, aksine adaleti ortadan kaldırıyor.
Efrîn’de katliamlar yapacaksın, insanları göçerteceksin ama dönüp halkı zulümden kurtarıyorum, diyeceksin. Bunlar büyük yalanlar ediyorlar. Tüm Efrîn halkına saldırıyorlar. Evlerini yıkıyorlar. Sonrada dönüp halkları koruyoruz, sivilleri koruyoruz, diyorlar. Ama işin gerçeğinde bunun aksini yapıyorlar.
Her tarafta sivilleri katlediyorlar. Şimdiye kadar yüzlerce sivil öldürüldü, yaralandı. Efrîn halkına açık şekilde düşmanlık yapıyorlar. Efrîn halkın göçe zorlamak ve Efrîn’i boşaltmak istiyorlar. Sözde ÖSO’yu yerel halk olarak gösteriyorlar. Oysa onlar DAİŞ, Nusra çeteleridir. Bunlar Kürt, Arap, Ermeni ve diğer halklardan öcalmaya çalışıyorlar. Bunun için savaş uçaklarıyla, tank, topla saldırıp her şeyi yok etmek istiyorlar.
Bunların yurtseverlikle hiçbir ilgileri yoktur. Türk devleti bu çeteleri Til Afer, Dêrazor, Reqa gibi yerlerden toplayarak getirdi şimdi Efrîn’e karşı kullanıyor. Bir de bunların ulusal güç olduğunu iddia ediyorlar. Oysa bunların Suriye ile hiçbir ilgileri yoktur. Aksine bunlar Suriye’yi işgal etmek, parçalamak istiyorlar. Yine Erdoğan Efrîn’de kullandıkları silahları Türkiye de imal ettiklerini söylüyor. Oysa gerçekte Efrîn’de kullanılan tüm silahlar NATO silahlarıdır. Alman tanklarıyla Efrîn halkını katlediyorlar. Bahçeli, Efrîn’de direnen herkes katledilmeli, diyordu. Bu siyaset daha önce Sur, Cizre ve Kuzey Kürdistan’ın her yerinde kullanıldı. Bu siyasetin gereğini yapmayan komutanlarından hesap soruyorlar. Onlara “vurun, katledin” talimatı veriyorlar. Erdoğan-DAİŞ aynı siyaseti uyguladılar. Sosyalist halklar bu gerçeği çok iyi gördüler. Çünkü Erdoğan dünyanın her tarafında faşizm uyguladı.
Erdoğan artık kimseyi kandıramaz. Çünkü gerçekler göz önünde cereyan ediyor. Efrîn’den onlara tehdit var, diyor. Buna tehditlere karşı da kendilerin savunmak için saldırı gerçekleştirdiklerini, belirtiyorlar. Bununla da faşist saldırını meşrulaştırmak için, Efrîn’i gerçek sahiplerine teslim edeceklerini söylüyorlar. Peki Efrîn halkının dışında Efrîn’in sahibi kimdir? Efrîn şahsında Kürt halkına düşmanlık yapıyorlar. 3 milyon Suriye göçmenini Efrîn’e yerleştireceklerini söylüyorlar. Kim bunlar? Bunlar Efrînli mi ki götürüp oraya yerleştireceksiniz.
Avrupa Suriyeli göçmenlerden çok korkuyor. Onun için de herkese göçmenleri Efrîn’e götüreceğiz, diyorlar. Avrupa’da buna, iyi, diyor. Ama halkımız Erdoğan ve Bahçeli’nin bu faşizmine karşı mücadelesine karşı mücadelesini daha da büyütmelidir.
Erdoğan Kobanê düşecek demişti. Hareketinizin de tasfiye edildiğini söylüyor. Neler diyeceksiniz?
Şimdi şunu açıkça söylemek gerekir. DAİŞ Dêrazor’da tasfiye edilmesi Erdoğan-Bahçeli’nin tasfiye edilmesi demektir. DAİŞ ve Nusra’ya her yerde vurulan darbe Erdoğan-Bahçeli’ye vurulmuş demektir. Onun için Erdoğan-Bahçeli onları savunuyorlar.
Şimdi biz bazı MİT elemanlarını tutukladık. Bu onları çok sıkıştırdı. Hatta AKP içinde de bu duruma itirazlar oldu. Hem iç hem de dış siyasette de sıkışınca bundan çıkışın yolunu aradılar. Onun için faşizmi geliştirdiler.
Bu faşizmi daha da sıkı uygulamak için seçimlerde kazanmayı amaçlıyorlar. Çünkü siyasetleri sürekli olarak savaş endekslidir. Sürekli olarak zulüm uygulamak istiyorlar. Bu açıdan Türk halkına bu söylemlerle hitap ediyorlar.
Bizim ve Türkiye sosyalist güçlerinin mücadelesi sonucunda Türk devletinin hiçbir gücü kalmamıştır, bu yüzden de Kürtlere karşı savaşı geliştiriyor. Kürdistan’ın dört parçasında saldırılar gerçekleştiriyor. Türkiye’de istediği rejimi geliştirmek için Kürtlere saldırıyor. Tüm amaçlarını kan ve Kürtlere düşmanlık üzerinden geliştiriyor. Kürt halkı bunu iyi anlıyor, sosyalist güçler bunu iyi biliyor. Erdoğan Kürt halkına düşmanlıklar kendisini cumhurbaşkanı yaptı.
Kürt halkı bu gerçeği görmelidir. Erdoğan’ın İslamiyet ile hiçbir alakası yoktur, gerçek İslamiyet’e büyük zararlar veriyor. Kürt halkı bunların İslamiyet ile hiçbir alakası olmadığını bilmelidir. Artık Kürt halkı bunlara inanmamalıdır. Kürtler arasında fark gözetmiyorlar, Kürt siyah da olsa beyaz da siyah da olsa onlar için düşmandır. Kandırıyorlar, Dersim’de kendi halkına karşı kendilerine yardım edenleri yok ettiler. Yani Kürt halkı ve tüm Müslümanlar bu gerçeği bilmelidir. Erdoğan rejimini korumak için her türlü silahı kullanıyor. Katliamlar gerçekleştiriyor. Kürtleri kurban ediyor. Efrîn’de her türlü silahı kullanıyor, kendisini meşrulaştırmak için de yalanlar söylüyor.
Rusya onayıyla Efrîn’e saldırdılar, ama Rusya saldırılardan koruyamıyor. Amerika da bölge bizim bölgemiz değil, orada operasyon yapmıyoruz dedi, yani Efrîn’e saldırılara yol verdi. Ancak Türkiye’nin işgalini meşrulaştıramıyorlar. Avrupa da bunu meşrulaştıramıyor. Bu devletler iki yüzlülük yapıyor, Kürtler üzerinden kendi çelişkilerini çözmek istiyorlar. Tüm demokrasi isteyen halklar bu gerçeği görmelidir, kaderlerini Efrîn’le birleştirmelidirler. Daha önce Kobanê’yi nasıl kendi kaderleri gördülerse, Efrîn’i de görmelidirler. Dünya sosyalistlerinin, Arap halkının ve Kürt halkının Kobanê’de Erdoğan’ı yere vurdularsa Efrîn’de de yapacaklarına inanıyorum.
Efrîn’de yıkımı gerçekleştirebilirler, Kobanê gibi yıkım geliştirebilirler, ama Efrîn halkı kazanacak. Efrîn halkı gerçekten kahramandır, yalnızca kendileri için savaşmıyorlar, tüm dünya için savaşıyorlar. Efrîn halkı ne için direndiğini biliyor, dünyaya karşı kendini savunuyor. Kendi imkanlarınca tüm silahlara karşı direniyor. Efrîn halkı özgürlüğü tatmış bir halktır, özgürlüğü tadanlar sonuna kadar özgürlük için mücadele ederler.
Efrîn’de savaşan halkımız ve savaşçılar, eğer özgürlüğün tadını almışlar ve bu esasla mücadele ediyorlarsa zaferi kazanacaklardır. İşgalci ve saldırganlar hiçbir şey kazanamayacaklar. Özgürlük iradesi ve özgür insan iradesinden güçlü irade yoktur. Özgür irade tüm orduları yenebilir. Kobanê’de de aynı şey oldu, Kobanê’de birçok köy işgal edildi ve kentin yüzde 90’ı işgal edildi. Ama sonunda mücadele kazandı ve zafer elde edildi.
Güney Kürdistan’ın kendi siyasetinde ısrarcı olduğunu ve saldırılara karşı bir hafta boyunca sessiz kaldığını hepimiz biliyoruz. En sonunda Güney parlamentosu sınırı açma kararı verdi, bu karar Kürtler arasında ilişkilerde yeni bir aşama olabilir mi?
Şimdi Reber Apo şahsında Kürt halkına karşı bir konsept geliştirildi ve gittikçe Kürt halkı bunu iyi anlıyor. Güney’de de artık kurumlarımız ve halkımız bunu iyi anlıyor. Eğer Güney halkımız Efrîn için ayağa kalkıyorsa, gençler Efrîn’e gidip savaşacağız diyorsa, bu durum da bu gerçeğin bir parçasıdır. Güney halkı büyük bir sıkışma yaşıyor, büyük bir kısım bunu iyi gördü. Güney halkı Kürt halkına karşı nasıl bir konsept yürütüldüğünü gördü.
Bu olumludur, Güney halkımız siyasetçileriyle, aydınlarıyla, kurumlarıyla Efrîn’e sahip çıkmalıdır. Eğer Efrîn’de direniş kazanırsa Kürt halkına karşı yürütülen konsept de artık yürümez. Erdoğan Lozan anlaşmasını korumak istiyor, çünkü Lozan anlaşması giderse Kürtler tüm parçalarda kazanacak. Eğer Efrîn’de direniş kazanırsa Lozan da ortadan kalkar.
Şimdi her gittikçe Kürtlerde birlik gelişiyor, ulusal kongre gelişiyor. Kobanê’de direniş kazandı, Efrîn’de de direniş aynı sonuca gidecek. Güney parlamentosunun kararı da bunu gösteriyor. Avrupa’daki halkımız ilk günden beri ayakta ve eylemlerini sürdürüyor. Rojava halkımız da öyle. Kuzey Kürdistan’da da halkımız zor şart ve koşullarda, yine de protesto edebiliyorlar, akşamları ışıklarını söndürerek protesto edebilirler.
Sizce Güney Kürdistan’daki Kürt halkının Başika ve diğer yerlerdeki Türk güçlerini çıkararak Kuzey Kürdistan halkına destek olmasının zamanı gelmedi mi?
Türk devleti faşizmin merkezidir. Rojava halkının mücadelesi Avrupa ve Kuzey Kürdistan’da da destek oluyor. Bir parça faşizmi tek başına yok edemez. Tüm parçaların ve Avrupa’nın hep birlikte mücadele geliştirmesi gerekir. Efrîn direnişi bugün tüm taraflar içindir.
Avrupa, Amerika ve Rusya’nın yürüttüğü siyaset özgürlüğe, demokrasiye hizmet etmiyor. Belki bu şekilde Türkiye’de faşizminin önünü alır, sonra da demokrasinin önünü açarız diyorlar. Ama bu doğru değil. Kürtleri kurban ediyorlar. Kürtler üzerinden amaçlarını gerçekleştirmek istiyorlar. Erdoğan’ın siyasetinde değişiklikler yapacağını anlıyorlar ve bu şekilde Erdoğan’a hizmet ediyorlar. Kürtler artık bunu kabul etmiyor, Suriye de bu siyaseti kabul etmemelidir. Eğer Suriye bunu kabul ederse, Suriye’nin parçalanmasının yolu açılmış olur. Türk işgalciliği her yeri kendisine ait sanıyor. Kendisine bağlıyor. Hatay’da yaptığı gibi Bab, Ezaz ve Cerablus’tan da çıkmıyor. Rusya bu siyasetiyle NATO’yu zayıflatmayı düşünüyor ve bununla hata ediyor. Türkiye NATO’dan uzaklaşmıyor. NATO böyle zayıflamıyor, bu siyaset Rusya’ya da hizmet etmiyor, Erdoğan’a hizmet ediyor. Eğer Erdoğan bela olduysa, bu siyasetler yüzünden bela oldu. Artık Kürtler üzerinden siyaset yürütmesinler, Kürtler artık bunu kabul etmiyor.
Halkımız direnişini sürdürmelidir, direniş dışında zaferin başka hiçbir yolu yoktur.