HABER MERKEZİ- Fotoğraf makinem ve kameram yeni hayatı görüntülemek, ruhum ise bu hayatı kıyasıya yaşamak için hazırdı. Görünümler dünyasına yolculuğum, Özgürlük Savaşçılarının hayatlarına yolculuğumla birlikte başladı ve birlikte sürdü. Her iki yolculuğun heyecanı yıllar boyunca birbirini besledi. Kürdistan dağlarında yaşayacaklarımın, kıyasıya çarpışmalarda ruhuma ekleyeceklerimin, kulaklarımla duyacaklarımın, gözlerimle göreceklerimin bir gün beni getirip sinemanın eşiğine bırakacağını o günler hayal bile edemezdim… Dağlarda uzun yıllar boyunca fotoğraf makinesi ve kamera kullandım. İlk önceleri yeni yetme bir fotoğrafçı heyecanıyla çektiğim fotoğrafların bir zaman sonra nasıl büyük bir değere ulaştığını fark ettim. İçinde yaşadıkça, tanıdıkça, gördükçe, sevdikçe, onlarla arkadaş oldukça, onlardan biri oldukça daha çok yüz daha çok söz yakalamaya çalıştım. Hayatımın ve mesleğimin ilk ilkesini o günlerde edindim. Dağlarda yakaladığım bir tek simayı, bir tek sözü bile hiçbir şeye değişmeyecektim. Üzerinden atlamayacak, kıyısından geçmeyecektim. Hiçbir şekilde yaşanmamış saymayacaktım. Bir halkın yaratılış günlerinin en güçlü ifadesi olan dağların sözleri ve yüzleri benim yıllar boyunca bu coğrafyada yürümemin tek nedenidir. Dağlardaki arkadaşlarım kadrajlarımın nesnesi olurken kalbimin de öznesi haline geldiler. Objektifin bir tarafından onlara bakarken diğer tarafında onlarla yaşadım. Bazen yabancı bazen de onlardan biri haline geldim. Gerillaların ardı sıra dağdan dağa yürüdüm. Onların tırmandığı her yüksekliğe, onların ulaştığı her menzile ulaşmak için ter döktüm. Her sözü her yüzü görüntüleyebilmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Ama hiçbir zaman yetişememenin acısını da en derinden yaşadım. Ulaşabildiklerim içinde her zaman bir şeylerin yetersiz kaldığını çok iyi hissettim. Görüntüleyemediklerimin görüntülediklerimin yanında dağlar kadar olduğunu her zaman hissettim. Görüntüleyemediklerimi kalbime işledim. Ve onlara kalbimin çektiği fotoğraflar ismini verdim. Kameraların objektiflerinin göremediği karanlık geceleri, yanık türküleri, sessiz kahkahaları, en masum şakaları, gizli aşkları kalbimin kadrajlarına yerleştirdim…
Ve sinema bu aşamada gelip durdu önümde. Kalbimin fotoğrafları öylesine çok birikmişti ki, bunları anlatabilmenin olanaklarını sinemada yakaladım. Şimdi her şeyden çok benim ülkem diyebildiğim bu topraklarda yaşananları bütün bir zamana mal etmenin zamanı geldi. Burada yaşananları hatırlanır kılmak istiyorum. Hatırlanmak, anımsanmak kurtarılmak demektir. Unutulmak ise yitip gitmektir. Bu nedenle bu dağlardaki bütün insanlar gibi ben de, hiçbir şeyi unutamıyor, kendimle taşıyorum. Kalbimin çektiği fotoğraflara yüklüyorum. Ama hangimizin belleği yaşananların ne kadarını kendisiyle taşıyabilir ki, bir başka zamana aktarabilir ki… Zamanın yıpratıcılığına hangimiz meydan okuyabiliriz ki… Belleğimizde kayıtlı görünümleri, düşünceleri, duyguları her şeye mal etmek bizler için kaçınılmazdır. Hiçbir zaman bu savaşı gerillalar gibi yaşayamadım. Bir gerillanın sorumluluğu ile bu savaşı omuzlayamadım. Bir savaşçı olarak ön cephede göğüs göğse, soluk soluğa çarpışamadım. İçinde yaşadığım bütün bu yıllar boyunca hep bir adım geride kalmanın hüznünü en derin yaşayanlardanım. Belki en sıradan bir gerilla gibi yaşayabilseydim biraz olsun vicdanım rahatlayacaktı. Sinema yapmamın tek nedeni de budur… Eğer bu dağlarda yaşananları herkese, bütün bir insanlığa ulaştıramazsam, bunun için çabalamazsam bu en büyük suçum olacaktır. Çalışmalarımın peşinden böylesine ısrarla koşmamın en büyük nedeni de budur. Arkadaşlarıma, tanıklık ettiklerime, yaşantılarıma, kendime sahiplenme istemidir beni koşturan. Bu nedenle bir kez daha sinemada ısrar ediyorum. Bu dağlarda yaşananları, gerilla adını verdiğimiz bu hayatı sinema anlatır diyorum. Belki bunca yoğunluğun içinde ufacık kalacaktır ama onun dili dağları, dağların çocuklarını, Kürt halkını anlatacaktır. Belki bu savaşın orta yerinde eksik olan bir şey varsa o da budur. Bütün bu ihanetin, aldatmanın, kendini ve bir halkı pazarlamanın had safhaya ulaştığı, Kürt belleğinin çarpıtılmaya çalışıldığı bu zamana bir gerilla gibi cevap verebilmeyi, alçaklığın karanlık tarihini kırmak için gerillanın öfkesiyle yürümeyi her şeyden çok isterdim. Onlar gibi olamadığım için şimdi sinema yapıyorum.
Şehit Halil Dağ