HABER MERKEZİ
Zaman gelir geçer önemli olan arkanda bıraktıklarındır. Çünkü insan arkasından bıraktıklarıyla kendi yaşamını anlatır. İnan ki, arkanda sağlam bir duruş, örnek alınacak bir yoldaşlığı bıraktın. İnsan belki birlikte yaşadıkları zamanın kıymetini fazla bilmese de sonradan çok iyi anlıyor. Sen yaşadığın zamanda bile yerini belli ettirendin. Şehadetin bir iz olarak kaldı, bunun için hiç unutulmayacaksın. Unutmak ihanettir. O samimi gülüşlerini ve temiz yüreğini kim unutabilir ki! Şehitleri anlatmak, onları anda yaşadığındır aynı zamanda. Şöyle biriydi, şöyle konuşuyordu, şöyle yürüyordu demek, şehitleri anmak değildir. Gece-gündüz şehitlerle birlikte olunmalı. Bu da gerillada yirmi dört saat ilkeli yaşamak demektir. Zaten hareketimiz ölüm felsefesini boşa çıkarmıştır. Fiziki yanımızda olmayabilirsin ama ruhun hep yanımızda. Bu ne anlama gelir? Bu nefes nefese her an güç büyütmek ve kendimizi geliştirmek anlamına gelir. Unutmamak, hatırlayıp ağlamak değildir. İnsan şehitler huzurunda kendini güçlendirmelidir. Ancak böyle yapılırsa şehitleri andık diyebiliriz. Bunun için bir göreve yaklaşırken bile Sipan arkadaş böyle yaklaşır mıydı, diye yaklaşıyorum. Seni yazarak anlatmanın yetersiz olduğunu biliyorum. Seni anlatacağım çünkü seni tanımayan arkadaşlar da gerçekliğini azda olsa abartısız bir şekilde bilsin diye.
Sipan Kato (Veysi Pala) aslen Hakkari’lidir. Hakkari’den Van’a göç ederler. Van’da doğar. Van’ın yurtsever yerlerinden olan Xaçort gibi yerde büyür. Büyüdüğü ortam yurtsever olmasından dolayı partiyi erken yaşlarda tanımaya başlar. Gençlik kollarında yer alır ve bir süre sorumluluk aldıktan sonra 2013 yılında özgürlük saflarına katılır. Fedakarlığıyla sevilen biri olur. Sipan arkadaş adeta Bergare’nin bir simgesiydi. Taburdan gittiği zaman yokluğu belli olan bir arkadaştı. Özgürlük saflarına katılımıyla, şehadetine kadar olan zaman zarfı üç buçuk yıldı. Bu zaman zarfında bir insanın bu kadar özellikleri varsa ve gelişmeye önü açıksa birkaç yıl sonra iyi konumlara geleceklerine inanıyorum. Bazı insanlar vardır insan bir dakika bile yanlarında kalmak istemez, çünkü kırıcı, itici vb. özelliklere sahiptir. Bu tür anlayışlar devam ettikçe o esnada oradaki insanda bunalım başlar. Araştırıcı bir insan asla memnun olmayan bir bilinç kimi kez hayatın sınırlarının dışına çıkmaya kalkışır ve yanıt bulamayınca morali bozulur. Geçici olarak hayattan keyif alamaz. Bu da hayatın gizemlerini sorgulayan ruhun bunalımıdır. Hayatın gizliliğini, gerçekliğini, doğru yaşamın nasıl olacağını, yoldaşlık ilişkilerinin nasıl yürütüleceğinin cevabı Sipan arkadaşta saklıydı. Onun yaşamı pratikteydi. Pratiğiyle kendini konuşturuyordu. Teorisi pratiğiydi. O dayatma anlayışını bir tek bireysel önerisinde ısrar etmeyle ele almıyordu. Onun için örgüte yük olmakta bir dayatmaydı. Bu yüzden örgüte yük olmamak için sürekli aktif bir düzeyde katılırdı. Kendini eğitip anlamak istiyordu. Anladıklarını kendinde tek saklamıyordu, bize de aktarıyordu. Bir tek anlatarak perspektif vermiyordu, yaşamdaki duruşuyla da belli ettiriyordu.
Onu ilk gördüğümden beri etkilenmiştim;
Yeni savaşçılardan ilk çıktığımda düzenlemem Bergare’ye olmuştu. Saat geç olduğu için o gün karargahta beklemiştik. Sipan arkadaş onlar da hastalandığı için o gün Bergarê’den gelmişti, hastaneye gitmek için karargahta beklediler. Onu orada ilk defa tanımıştım. Evet heval Sipan orada yaptığın hizmetten çok etkilenmiştim. Şakacı olman, yoldaşlıkta yeni-eski farkı yapmayan ve tüm yoldaşlarına karşı saygılı olan biriydin. Gerçekten de herkesin aynı özelliklerinin olmadığını gördüm. Tabura gittiğim zaman arkadaşlar düzenlememi Sipan arkadaşın takımına yaptılar. Naylonla pratik uyuma yeri yapmışlardı. Sırf arkadaşlar iyi uyusun, rahatları bozulmasın diye Sipan arkadaş ayakaltında uyuyordu. Sipan arkadaş bunu yaparken “takım komutanıydı”. Bu tür konularda öncülüğü yoldaşlarına veriyordu. Yoldaşına mana verip onların gönlünü kazanmayı biliyordu.
Komutanlığınla gerçek bir öncü olmayı gösterdin;
Şehit Hemze Xabur ve Şehit Cemil arkadaşların şehadetlerinden etkilenen Sipan arkadaş onların komutanlıklarını kendinde esas alıp pratiğe koymak için çaba veriyordu. Onların yaşamını bize anlattığı zaman gerçek bir parti çizgisi komutanlığını yürüttüklerini ve bu arkadaşlarda yoldaşlık ilişkilerinin esas hatta bu ilişkilerden taviz vermediklerini anlıyorduk.
Bu tür komutanlık anlayışını yaşatmak artık onun için zorlu bir görevdi. Kendini adeta bu davaya adamıştı. Önderliğin dediği gibi “Eğer insan büyük bir amaç uğruna tüm yaşamını sonuna kadar adarsa ve bu yolda şehadete ulaşırsa buna ölüm denilmez. Bu yaşamdır, yaşamın ta kendisidir ve bu yolda şehit düşenler ölümsüzdür.” Sipan arkadaş bu dava için verilecek görevlere hazırdı. Hiç itiraz etmezdi ve en iyi şekilde yerine getirmeyi kendine esas alırdı. Yaşamda “bu iş var yapılması gerekiyor” denildiği sürekli kendini öne vurarak “o iş bende” derdi. O işi yaptığı zaman başarılı olmayana kadar bırakmazdı. Eşya getirmeye gittiğimizde en ağır yükü kendine alır ve zorlandığı zaman kendine “direniş yaşamdır” deyip pes etmezdi. Yorulduğunda hiç belli ettirmezdi çünkü kimsenin ondan etkilenmesini istemiyordu. Yapı ve komutan ayrımı yapmazdı. Kendisini bir komutan olarak yapıdan üstün görmüyordu. Yapıyla birdi. Moral kaynağıydı. Moralin düştüğü an kaybedersin, ne yaşar ne de yaşatırsın. Bu kaybetme olayı da insanın yaşamdan güç alamamasından kaynaklanıyor. Sipan arkadaş bu tür arkadaşlara güç vermek için çaba verirdi. Kendimi şahsen senin yardımınla güçlendirdim. Hedeflerine ulaşmak zaman ister. Birden ulaşılamaz. Bu zaman içerisinde de insanın sabırlı olması lazım. Sen şehit Hemze ve şehit Cemil’i sürekli yüreğinde ve beyninde canlı kılarak andın. İnan ki gözün arkada kalmasın. Kendini onların düzeyine getirdin. Bundan sonraki görev ise kendimi sizin gibi arkadaşların düzeyine getirmektir.
Mütevaziliğiyle tanınan fedakar biriydi;
Bergarê’de kaldığımız yerde mütevazilik denilince akla Sipan arkadaş, Sipan arkadaş denilince de fedakarlığı, saf ve temiz kişiliği öne vururdu. Mütevazilik açısından o kadar güçlüydü ki sinirlendiği zaman bile kimseyi ne azarlar ne teşhir eder ve o esnada oradan uzaklaşırdı. Kolay kolay sinirlenmezdi. Sinirlenseydi de siniri anlıktı. Yoldaşlığın güçlülüğünden dolayı hiçbir zaman yalan ve abartılı konuşmaz, sürekli hedefinde esas alan zorlanan yoldaşları güçlendirmek olduğu için arkadaşların gönlünü kazanıp, arkadaşların güvendiği bir yoldaştı. Sipan arkadaşın sinirlenmesinin nedeni ise yoldaşlık ilişkilerinde eksiklik olmasından kaynaklanıyordu. Birlikte eşya getirmeye gittiğimizde yorulan ve artık takati kalmayan arkadaşları sözlerinle övdüğün zaman onları yeniden diriltirdin. “yoldaşlık iş içerisinde belli olur” deniliyor ya, sen kendini bu konuda ispatladın. Yoldaşlıkta ne kadar güçlü olduğunu gösterdin. Bu güçlülüğü göstermek ise yoldaşının zorlanmaması için her türlü zorluğa karşı fedakarca girişmeydi. Zaten seninle birlikte yaşayan yoldaşlığının nasıl olduğunu iyi bilir. Ona öyle bir bağlılık vardı ki, görevlere gittiği zaman çabuk özlenilirdi.
Onunla şakalaşmayı çok severdiler;
Sipan arkadaş bölükte karnasçı olduğu için karnas raxtı da ondaydı. Göreve gittiği zaman kullandığı silah kleş, üzerindeki raxt ise karnas raxtıydı. Onun için arkadaşlar ona “karnas jarjörünü kleşe taksana” dediklerinde, Sipan arkadaş çaresiz kalıp gülmeye başlıyordu. Kimse kolay kolay şaka kaldırmadığı için fazla şakalar yapılmıyordu. Şakalardan anlayan Sipan arkadaş mütevaziliğinden dolayı o da şakanın devamını getiriyordu. Örnek olarak ayakkabılarını doğru giymesine rağmen, ona ayakkabılarını ters giymişsin dediklerinde, gülüp “doğrudur heval” deyip ayakkabılarını çıkarıp yeniden giyerdi. Bu anlayışları bile onun ne kadar temiz biri olduğunu gösteriyordu.
Şehadetini duyduğum zaman;
O gün televizyonu açtığımızda kanalımız haberleri Soranca veriyordu. Birden haberlerde senin açıklamanı dinledim. Televizyonda seni gördüğüm zaman çok sevinmiştim. Soranca anlamadığım için senin şehit düştüğünü bilmiyordum. Seni televizyonda gördüğüm gün çok mutlu, hatta sevinçten uçacakmış gibi oldum. Önceden taburda kalan bir arkadaş senin şehit düştüğünü söyleyince inanamadım. Hatta başka bir arkadaşta ona senin sadece televizyonda konuştuğunu söyleyip, şehit düşmediğini söylediğinde o arkadaş yine senin şehit düştüğünü söylemesinde ısrar etmesi bende bir çelişki yarattı. Bu olayın gerçek olduğunu anlamak için dergiyi beklemek kalmıştı. Hala da inanamıyordum, Sipan arkadaş nasıl şehit düşer! Dergide senin sicilini gördüğümde, içim paramparça oldu birden. Sanki bedenimden bir parça koparmışlardı. Hani insan birlikte yaşadığı arkadaşın şehadetini ilk duyduğu zaman o arkadaşın yaşamı birden göz önüne gelip-geçer ya, ben de senin şehadetini ilk öğrendiğimde senin moralli, samimi gülüşlerin gözlerimin önünden geçiyordu… Yoldaşlığın kıymetini zamanında bilirdi. Sakin ve kimseye zararı dokunmayan bir arkadaştı. Ben de bu davadaki mücadele yoldaşın olarak bıraktığın yerden devam ettirme sözünü veriyorum.
Mücadele arkadaşı…
Kod Adı: Sipan Kato
Adı Soyadı: Veysi Pala
Doğum Yeri: Van
Anne – Baba Adı: Asiye – Kasım
Şehadet Tarihi ve Yeri: 2 Aralık 2016 / Hakkari