HABER MERKEZİ – Bugün örgütteki ilk yılımı doldurdum. Aslında bugün yeniden bir yaşıma basmışım gibi hissediyorum. Yürümeyi, konuşmayı, gülmeyi, iyiyi, güzel olanı PKK’de öğrendim. En önemlisi de bu yaşamda anlamayı anlam vermeyi ve gerçekten yaşamayı öğrendim. İlk defa gerçek ve çıkarsız bir yoldaşlığın gizemine eşsiz maneviyatına burada eriştim. Hiç görmediği ve tanımadığı biri için canını feda edenlerin olduğunu ve kendinden bir parçaymış gibi koruduğuna, ilk defa PKK yaşamında tanık olup yaşadım. Bu yaşamda bir başkası için bir şey yapmanın mutluluk ve huzuruna şahit oldum. Adını bilmediğim, sesini duymadığım yoldaşlarımın sevgisini, bu duygunun sonsuzluğunu en derinlerimde hissediyorum. Her şehadetle birlikte mücadeleye olan bağlılığımız daha çok artıyor. Çünkü biz bu yaşamdan bunu öğrendik şehit düşen her yoldaşın bıraktığı yerden davamız için daha güçlü ve iddialı bir şekilde katılmalıyız. Başka bir şekilde katılmak, yoldaşlık değerlerimize ve bağlılığımıza ters düşer. İlk defa bu kadar anlamlı, istekli ve derin yaşadığımı hissediyorum. Özgürlüğün tadına vardıkça bu yaşamı daha çok vazgeçilmez oluyor. Bu yaşamın her anında, kalbimin daha hızlı attığını doludizgin taylar gibi coştuğunu hissediyorum.”
Bu coşan yürek, hızlı atan kalbin sahibi, bu satırlar bize ulaştıran Şehid Tekoşin Botan( Zehra Deniz) Elinde bir kalemi, defteri, cebinde PKK yaşamına duyduğu sevgiyi anlatan kelimeler var. Duygu her zaman anlamlıydı, her zaman önem ifade ederdi. Çelişkileri dile getirmek hele ki kişilikle ilgili olan çelişkileri, gelişimini ifade etmek, değişimin ne yönde olduğuna dair fikir yürütmek gerilla da bir kültürdür. Oysa ki kapitalizmin yarattığı kişiliksizleştirme tarzında kendini ele alma yoktur. Kendine dokunma, kendi geriliğinle yüzleşirken kavga verme yoktur. Bunu iyiye dönüştürme çabası, güzele evriltme telaşı yoktur. Özgürlüğü esas alan bir paradigmanın militanları olan Kürdistan gerillası, güzel olma adına yaşadığı bu kaoslu süreci not eder, defterine nakş eder ve geleceğe taşır. Bunu çoğu kez pratiğiyle, çoğu kez ifade ediş tarzıyla, çoğu kez de sol göğsün de bulunan cepte taşıdığı güncesiyle dile getirir. Doğaya, yoldaşlarına, yaşama bakarken duygu ve düşüncelerini hâlik bir şekilde optimist bir ifade tarzda ifade eder. Tıpkı şehid Tekoşin Botan’ın kendi güncesinde tüm zorlukların olumlu yönünü görmesi, şahadet duygusun alan bakış açısı gibi. Bu ifade ediş tarzı şehid Tekoşin Botan’ ın kendini yani gerillacılığı, gerillayı nasıl tanımladığını da ortaya koyuyordu. Güncenin en başında yer alan; “ ben gerillayım” yazısı da bunu destekliyordu. Kendisini satırlara nakış etmişti Şehid Tekoşin Botan ve bizlere sunmuştu evrenin ona armağan olarak verdiği yeteneği.
“Gerillayım ben, yeri belli olmayan çantasında bir parça kuru ekmeği, bir şişe suyuyla yüreğinde halkına, Önderine ve geleceğin umudu olan çocuklara özgür bir ülkenin hayallerini taşırım. Her an yüz yüze olduğumu bildiğim ölüme aldırmadan meydan okurcasına, savaşmaktan direnmekten asla vazgeçmem. Özgürlük gerillasıyım ben. Ne zaman nerde olduğum belli olmaz benim. Bugün çok yakınında, yarın çok uzağında olabilirim. Bazen aç bazen tok, uykusuz günlerce yürürüm soğuk sıcak demeden, Dinlemeden, yağmura kara aldırmadan içimdeki çoçuk ruhumla hiçbir engel tanımam. Gerillayız biz, gerilla. Haksızlığa, tutsaklığa tahammülümüz yoktur bizim.
Dağlardır bizim meskenimiz. Özgür dağların özgür havasını çekeriz en derinlerimize. Geceler dostumuzdur. Biz çektiğimiz halaydan, yaktığımız ateşten, söylediğimiz türküden, yoldaşlarımızdan, şehitlerimizden en önemlisi de Önder Apo’dan alırız gücümüzü.”
Bu satırları Kürdistan gençliğinin önüne koyan; Şehid Tekoşin Botan’dır. Halk Savunma Güçlerinin, 23 Aralık 2020 tarihinde Zap’ ta şahadetini açıkladığı Şehid Tekoşin Botan, Kürdistanlı genç bir kadın olarak kendini ülkesine gelin eylemiştir. Bir çift yüreği ele alan Tekoşin Botan’ın Güncesi, Kürdistan gençliğine özgülük yolu adına bir pusuladır.
Laleş Rênas