Kırlaşan saçlara inat heybetli duruş ile bize gülümser Güneşimiz. Tüm sıcaklığı ile bizi ısıtan, yaşam veren güneşimiz
HABER MERKEZİ – Her fotoğrafın bir hakikati vardır. Anlattığı çok şeyler vardır. Yıllar sonra, İmralı’da tutsak edilen Önderliğimizin resmi bir an saniyeler içerisinde internet, TVye düştü. Tüm Kürtler yakın tarihlerinde yaşadıkları en ağır trajedinin tarifsiz yürek burukluğunda, yılların çorak çöllerinde suya hasret toprağa serpilen bir su damlasının sevinci ile kendi güneşlerinin resmini karşıladılar. Kahrolma ve sevinci bir arada yaşayarak baktılar. Tüm günahlarımızı ve sevaplarımızı söze gerek bırakmadan ruhumuza, beynimize haykırıyordu. Çünkü bizler bu resmin hem suçlusu hem de mağduruyuz. Yıllardır İmralı zindanında tecrit ve işkencede tutulan özgür Kürtlüktür. Kürtler bu tutsaklığı her gün derin acıları yaşayarak hissetti. Kendi suçunu telafi etme arayışı sürekliydi. Ama yetmez yanları da çoktu. Bunun telafisini, yükünü Önderliğimize istemesek de bıraktık. Onu yıllarca türlü yüzü olan Leviathanlara karşı tek başına amansız bir direnişe geçmek zorunda bıraktık. Günahlarımız bundandır. Oysa günümüzün Zeuslarından Ortadoğu halklarına özgürlük ateşini aldığı için İmralı zindanında deniz canavarı ile karşı karşıya bırakılmıştı. Tüm zalimlere inat bu toprakların kadim halklarına özgür ve anlamlı yaşamı için büyük bir direnişle barış kapılarını araladı. Bin yılların toprağa kök salmış Ortadoğu ağacı olan çınarın tekrardan Mezopotamyada özgür yaşamın köklerini toprağa saldı ki, Ana tanrıçanın barışı bu topraklarda tekrardan yeşersin.
Bu bizim resmimizdir
Bizim aynamızdır. Her birey bakınca kendini görebilir. Öyle ki her bakışımızda bir şimşek çakışının zaman tünelinde geriye gidişler ve bugünlere nasıl gelindiğinin muhasebesi birkaç saniye içerisinde yapılır. Beynimizde yaşanan kaosta kendi gerçekliğimizi bu karede görürüz. Yetersiz yoldaşlığımızın acı gülümseyen yüzüdür. Ruhumuzda bir huzur dalgası yaratan bu tebessümünü görmek kadar yılların yalnızlığa mahkûmluğunun izlerini de görür, hissederiz. Çünkü orada tutsak edilen bir birey değil bir halktır, benliğimizdir, ruhumuzdur, geçmişimiz ve geleceğimizdir. Özgürlüğe hakkı olan tüm insanlıktır. O nedenledir ki, bize özgür yaşam suyunu, toprağını veren Önderliğimizde kendimizi görürüz. Bizi yaratırken, kendisini de yaratan onurlu güneşimiz aydınlığı ile tüm gerçekliğimizi gözler önüne serer. O nedenle İmralıdaki bu resim bize aittir, bizim öykümüzü anlatır. Bilge insan keskin bakışlarında insanlığımızın haritasını yansıtır.
Kırlaşan saçlara inat heybetli duruş ile bize gülümser Güneşimiz. Tüm sıcaklığı ile bizi ısıtan, yaşam veren güneşimiz tüm Kürtlere ve onurlu yaşamı tercih edenlere seslenir. Özgürlüğe giden yolun sihirli formülünü haykırır. Özgür yaşamın ruhta, düşüncede kazanılacağının felsefesini bilgece anlatır. Başaran yaşamın sırı özgürlük ilkelerinden asla taviz vermemek ve sonuna kadar bunun mücadelesini yürütmektir. Yaşamın diğer anlamı mücadeledir. Yaşam=mücadele formülü herkes içindir.
Bugün Demokratik Ulus inşası ile tamamlanmak istenen, bir önder şahsında bir halkın nasıl küllerinden özgürce yeniden yaratıldığının destanıdır. Daha 8inde başlayan bir özgürlük tarihine, çocuk sadeliğinde sevmeye doyamadığımız bakışlarda karşılaşırız. Çünkü daha çocukluğunda bu sırın farkına varmıştı. O gün bu gündür yaşamın bu ilkesinden taviz vermeden yürümüştür. 50-60 yıllık durmayan bir savaşım. Bize moral, motivasyon veren duruşta tüm soykırımcı Nemrutlara, onların her türlü komplolarına inat ısrarla geliştirilen bir direnişin zaferini, özgür olma halini de görürüz. Bilge, özgür insan, Sümerler ve tüm takipçileri olan Nemrut, Firavun ve günümüz temsilcileri olan ABD, İsrail, İngiltere, TCnin köleleştirme şifresini çözmüştür. Tutsaklık ilk önce düşüncede gelişir, ardından ruhta ve en son iradede gelişen boyun egeme ile olay biter. Düşüncesi ve ruhu özgür olmayanın fiziki serbest olması sonucu değiştirmez, özgür olamayacaktır. Önder APO İmralıda bir tutsaktır, ancak bu durum sadece fiziki bir olay olarak kalmaktadır. Tüm zalim ve despotlara karşı büyük bir savaşı göze alarak, özgürlük ilkelerinden de hiçbir zaman taviz vermeyerek, özgürlüğünü koruyabilmiştir. Kürtlerin kendileri için en büyük günahları olarak gördükleri şey, bu fiziki tutsaklığın gerçekleşmesi, bu kadar uzun yılları almasıydı. Çünkü düşmanın 15 yıllık İmralı zindanında başvurmadığı çirkin yöntem kalmamıştı. Kan emici Levihatan her gün yeni bir yüzle başka bir komplo ile karşısına geliyordu. Ancak özgürlük Güneşimiz insanlığın kurtuluşu ve özgür yaşam umudu için yıllarca direnerek, barışın kapılarını açma başarısını gösterebilmiştir.
Bu fotoğraf uygarlığın tüm çirkinliklerine inat insanlığın umuduna gülümseyen en güzel ve anlamlı olanlarındandır.
Zelal EDESSA