HABER MERKEZİ
“Bir Türkü Tadında Yaşanan Bir Sevdadır Gerilla” Rêber Apo
Ekim ayının ortalarındayız. Yani sonbahara bir “MERHABA” dedik. Ufak ufak yağan yağmurdan, şiddetli çakan şimşeklerden korunmak için kaldığımız noktayı bırakıp, korunaklı bir yere gelip yerleştik. Bu gece burada kalacak, sabah günün ilk ışıklarıyla buradan ayrılacağız.
Kürdistan coğrafyası, tıpkı engin bir deniz misali renkli, ahenkli. Ne ararsan var. Toprak ana kendinde olanları bizlerden hiç esirgemiyor ve her seferinde bizleri bağrına basıyor. İşte yine toprak ana’nın bağrındayız. Yağan yağmur ve çakan şimşekten korunmak için “kaya altı veya sığınak bulalım” diye etrafa dağıldık. M. arkadaşın “heval gelin bir apartman dairesi buldum” demesiyle hepimiz M. arkadaşın bulunduğu yere gittik. Bizim bu apartman nasıl bir şey bir bakalım istedik. Üst üste düşmüş büyük kayalar ve bu kayaların etrafını kapatan başka kayalar, doğal iki odacık oluşturmuştu. Hem de iki katlıydı. Bir oda aşağıda diğeri ise yukarda. Böylelikle bulduğumuz bu apartman dairesine yerleşiyoruz. Yaktığımız büyük gerilla ateşi önünde hem korunup hem de kara çaydanlıktan çay yapıp içtik. Artık yorgunluktan eser kalmamış halleriyle közlerin başında durmuş sohbete dalmış arkadaşlar. Birden Önderliğin gerilla yaşamı için bir “Türkü Tadında Yaşanan, Bir Sevdadır Gerilla” dediği sözü aklıma geliyor. Gerillacılığın ve PKK yoldaşlığının güzel, anlamlı, dolu dolu oluşu canlandı bir bir hayalimde. Bir gerillanın kalbinde ne çok duygu bir arada yaşarmış meğer!
Gecenin karanlığında sırtında çanta, raxt ve silahla saatlerce yürümek, düşmanın çok ışıklı termalli karakollarını aşarken kanın kaynar. Ellerin tetiğe dokunmak ister, ama önündeki görevi düşünür, süreci düşünürsün. Noktada seni bekleyen yoldaşları düşünür yapamazsın. Hele hele yağmur yağmış ise bambaşkadır yürüyüş. Düşe kalka ilerler, yağmurda ıslanırsın. Çamurlu dağ patikalarında ilerlersin. Yorulduğunda yanındaki yoldaşın “heval kâh inek barê xwe bide min” der mütevazice. Fedakârlık yapmak ister. Sen yoldaşının zaten ağır olan yükünü görür, yükünü vermezsin, ama yoldaşının bu yaklaşımından moral alırsın. Güç almışçasına devam edersin. Yorgun ve ağır tepeden tırnağa ıslanmış bir halde sabahın ilk ışıklarıyla noktaya vardığında ise, kaç gündür görmediğin yoldaşlarınla özlemle bir araya gelirsin. Genç arkadaşlar moralle, coşkuyla, cıvıl cıvıl bir kalabalık yaparak seni karşılar. Kimi gelip yükünü alır, kimi geleceğini hesap ederek çoktan yakmıştır gerilla ateşini ve kara çaydanlıktan çay demlemiştir bile. Emekle sevgiyle kaynatılmış olan sıcak çaydan bir bardak içtiğinde bütün yorgunluğun uçup gider. Artık o görevdeki yorgunluk, düşmeler, kalkmalar, birer espri olur anlatılır güler güldürürsün. “İşte PKK yoldaşlığı işte gerillacılık budur” dersin.
Eğer göreve giden sen değil başka bir yoldaşın ise, onu hazırlar gönderirsin. Bu defa tekrar “ne zaman dönecek?” der beklersin hazırlık yapar, geldiklerinde sen onları karşılarsın. Ya da gündemde yapılacak bir eylem varsa, herkesi tatlı bir telaş sarar. “Acaba kim bu eylemde yer alacak?” diyerek herkes hareketlenir. Büyük bir sabırsızlıkla yönetimin yapacağı açıklama beklenir. Eyleme katılacaklar açıklandığında herkes kendini saldırı kolu için önerir. Eyleme gidecekler büyük bir coşkuyla hazırlıklarını yapar. Eyleme gidemeyenler ise biraz buruk olsa da yansıtmadan eyleme gidecek arkadaşlarının hazırlıklarına yardım ederler. Her kol komutanı kendi kolundaki arkadaşları toplayıp eylemin ayrıntılarını aktarır, olası durumlar karşısında olması gerekenler söylenir. Son perspektifler verilir, silahlar temizlenir, raxt özenle hazırlanır, raxta her arkadaş bombasını da takar ve kalan arkadaşlarla vedalaşılır, “Serkeftin be heval” sözleriyle ayrılık başlar. Gecenin karanlığında yankılanan gerilla mermilerinin sesi duyulur.
Gerilla mermileri önce karakolda panik, telaş ve müthiş bir korku yaratır. “Anneciğim!” diyerek bağrışan askerlerin seslerini duyarsın. Biraz sonra deliye dönen düşman bütün tekniğini kullanmaya başlar. Kendini ancak böyle korur. Biraz sonra geri çekilme yapılır. Gözler tek tek gelen arkadaşları arar. Her geri dönen arkadaş büyük moral ve coşku yaratır. Şayet şahadet varsa kalanların beyninde ve kalbinde intikam sözleri verilir. Artık şehitlere söz verilmiştir.
Deniz Adıyaman