HABER MERKEZİ
Dışarıda bahar güneşini andıran bir hava vardı. Pırıl pırıl bir gündü. Ağaçlar çıplak, doğa en sade giysisini giymiş bir şekilde bekliyordu. Doğa bu mevsimde, renkli kıyafetlerini indiriyor ve en sade görünüşünü ediniyor. Yine de renkli olmasa da çok güzel bir görüntü ortaya çıkıyor. İnsanın o anda izleyesi geliyor.
Böyle güzel bir görüntüyü seyre daldığımız vakitti. Yine kadın arkadaşlarla toplanmış yaşamın güzelliklerini paylaşırken arada çıkan güzel anılarımız da oldu.
Sene 2009 ve biz kadınlar şehit Bêrîtan akademisi-şehit Hêvî devresinde eğitimimizi görüyoruz. Dışarısı sakindi ama okulumuz pek sakin değildi. Şimdi o ana doğru yolculuk yapalım. Evet, komisyon masasında bizim Ruken arkadaş resmen doğum sancısı yaşıyordu. Doğacak olan çocuk değil, günlerdir dersten kısa bir bölümü anlatmak için hazırlanıyordu. “Yapamam, edemem” demesine inat biz de yapabileceğini söyledik. Yok dilim tutulur, aldığım notları okuyamam, yapamam, edemem edebiyatını bolca yapmasına rağmen, ona inat kararlıydık. Onun bütün güvensizliğine karşın biz onun gücüne güveniyorduk.
Özgürleşmek; sancılı yaşam mücadeleciliğin sonucudur. Kadın için öğrenmek de, yaşamak gibi kolay değil. Bazen konuşmak da bir sorun olabiliyor. Mesela bizim Ruken arkadaşın yaşadığı şey buydu. Yapabilecekken, konuşabilecekken, gücüne güvenmemesinden kaynaklı çıkan bir sorundu. Uçabilecekken uçamamak en çok kendimizde aşmak istediğimiz yanlarımızdır. Bunu Ruken arkadaş da aşmak istedik. Galiba bu konuda başarılı çıkan biz olduk. Onun yapamam edebiyatına kanmamakla doğru yaptık. O “olmaz” dedi, ona karşın biz ısrarla olur dedik. Önce kem küm etti, sonrası bir açıldı, pir açıldı. Bu arada; “kadın isterse” sözünü çok severim.
Evet, kadın isterse dünyaları fethedebilir. Kadının bu gücüne daima güvenmişimdir. Ruken arkadaş önce sancılandı, ama sonunda doğurdu, çocuğu devlet içerikli olsa da… Pek benimsemediğimiz hastalıklı bir kurum doğurdu. Ama bizim için mühim olan onun doğurmasıydı. Bu kirli araçtan insanlık olarak kurtulmanın zamanına eriştik. Anlatılan onlarca devlet modelinin insanlığın özgürlük sorununa çare olamayacağının bilgisini verdi. Devletin iktidar aracı olduğunu belirtti. Büyük filozof Hegel; “devlete itaat eden özgürleşir” diyor. Biz de aksini iddia ediyoruz. Bu itaat kültürünü aştığın kadar özgürleşebilirsin. Bizim felsefemiz şudur; devletsizlik hali olarak demokrasi veya devlet artı demokrasi bizim tercihimiz olabilir. Yani daha fazla demokrasi ve özgürlük, devletin panzehiridir. Özgürlükle devletin etrafını kuşatarak, alanını daraltarak, onu işlevsiz kılmayı ideolojik felsefi amaç biliriz. Devletin maskeli yüzü ve gerçeğini ilk defa bu düzeyde tanıyoruz. Zihnimizi tutsak eden devlet tuzağından kurtarıyoruz.
“Demokrasili düzenler gelişmeli, Devletli düzenler yıkılmalı.”
Bizler toplumu her konuda alakadar eden konulara yoğunlaşıyoruz. Bilgimizi, aydınlığımızı geliştirmek istiyoruz. Doğru bilinçle doğru yaşam ve eylemlerin sahibi olmak istiyoruz. Her konuda doğru bilgi edinerek güzel anlamlı yaşam gücümüzü geliştirmek istiyoruz. İlkemiz şudur; tek bir şartla bilgi gücümüzü arttıracağız, doğru anlamlı yaşam gücümüzü arttırmak için bilgi gücümüzü arttırıyoruz. Bir kadın için gelişmek bilinçlenmek hiçte kolay gelişmiyor ve doğum sancılarını zihnen her zaman yaşarız.
Sarayında tahtında oturanlar, efendilerin sömürü araçları olan, maskeli devletler yıkılmadan, özgürlüğün hakiki tadına varamazlar. Biz kadınların bu devlet denen maskeli canavardan gördüğümüz bir hayır olmadı, olamayacak da. Bu anti demokratik araçtan en çok biz kadınlar zarar gördük, o yüzden hiçbir zaman devletli düzenlerden yana çarpmayacak yüreklerimiz. Bir tercihimiz olabilir, o da eşit, özgür, barışçıl sistemlerden yana çarpacak yüreklerimiz.
En sonunda alınmak istenen mesaj arkadaşlar tarafından algılandı. Heval Ruken bunu başarıyla yerine getirdi. Demek ki Ruken arkadaş isteyince çoğu şeyi de başarabilirdi. Yeter ki kendine güvenmesini bilsin. Önderliğin kadın için verdiği emeğe cevap olmak gerekir. Bunu yaşamın her alanında sergilemek önemlidir. Kendini geliştirmek, eğitmek bir amaç olmalıdır. Evet, böyle güzel günlere tanık olmak elbette anlamı çoğaltıyor. Hele bir de böyle kadın arkadaşlarla yan yana olunca daha da heyecanımıza heyecan katıyor.
Dersin bitimine doğru yavaş yavaş arkadaşlar toparlanmaya başlarken gözlerim, dışarıda yavaşça esen rüzgara takılı kalıverdi. Bir an yaprakların hava da dans ettiğini fark ettim. Hepsi de belli bir uyumu bozmayacak şekilde havadan aşağıya doğru kendilerini bırakıyorlardı. Birden ben ve yanımdaki tüm kadın arkadaşları öyle hayal etmeye başlamıştım. Bu oldukça güzel bir hayaldi. Hayal etsenize; onlarca kadının rüzgar eşliğinde havada dans ettiğini. Hayallere dalıp gitmiştim ki arkadan bir arkadaş elini omzuma bırakarak beni uyandırdı. Evet, bu ortam beni hep böyle güzel hayallere götürüyor. Hep güzel hayaller gibi yaşamak dileğiyle…
Şilan Dilara