HABER MERKEZİ
Cennet ülkesini kötülüklerden, satılmışlıktan,iğrençlikten kurtarıp,mazlumların umutlarını özlemlerini, tutkularını, Güneş ülkesinin karlı dağlarının asi çığlığında özgür geleceğe taşırmak, Güneş ülkesinin çocuklarına bağışlanmış soylu bir yürüyüştür.Tarihi boyunca mazlum halklar hükümdarlara karşı özgürlük meşalesini tutuştururken,bunun uğruna tüm varlıklarını ve en değerli evlatlarını vermekte tereddüt etmemişlerdir. Yani mazlumun dünyasında kavga, doğmadan yazılmış bir kader gibidir.
Bu kaderi sömürene karşı zaferle taçlandırmak,emeğin, alın terinin ve kanın bileşkesi olan mücadeleden geçmektedir. Bu açıdan mazlum için mücadele, insan olmanın bir göstergesidir. Mazlum da ezilmişlik, düşürülmüşlük, insanlığından alı konulmuşluk, onun direnişle bütünsellik ilkesi olmuştur. Yüzyıllar boyu mazlumluktan nasibini almış Kürt halkında bu ülkü en doruk noktada yaşanmıştır. Binlerce anne, baba, çocuk, bacı, kardeş, nene, dede,yaşlı, genç sevdiklerini bu kut-sal yolda türkülerle, zılgıtlarla dağlara uğurlamışlardır. Haya-tının baharına doymamış binlerce gencecik delikanlı ve kız sevdaları uğruna kavgaya, silaha sarılarak Güneş ülkesinin mazlum halkına kurtuluş umudu olmuşlardır.Mazlumun yiğit çocuğu olan Bişar yoldaş da ’75 yılında Nusaybin’in Talate köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünya-ya geldi. Kürt için yoksulluk,teşhisi olmayan bir hastalık gibidir.
Onun için Kürt insanı çocukluğuna doymadan hayatın keskin pençeleri içinde yaşam kavgası vermeye zorunludur.Bişar yoldaş bu acı kaderin bir yazgısı olarak daha çocukluğunun ilk adımlarında bu kavganın bir savaşcısı olmuştur. Daha küçük yaşlarda olmasına rağmen,hayatın en zor alanlarında emek-le tanışan bu yoldaşımız, hükümdarla mazlumun kavgasını o günden benimsemiştir. Yıllar boyu bu çelişkinin derin boşluğuyla sarsılmış ve yıllar boyu bu acı kadere karşı nefret beslemiş-tir. Hayatı boyunca beslemiş olduğu öfkesini, halkı için kurtuluş umudu olan gerillada dindirmek istemiş ve mücadele saflarına katılmıştır. Mücadele içerisinde sömüreni tüm yanlarıyla tanıyarak bu öfkesini bilinçle birleştirmiş ve yiğit bir kurtuluş savaşçısı olarak halkının fedaisi olmuştur. Cesareti ve fedakarlığıyla çok kısa bir sürede yoldaşlarının sempatisini kazanan Bişar yoldaş, hayatı boyunca hüküm-dara ve uşaklarına karşı aman-sızca savaşmış ve üzerine düşeni sonuna kadar başarmaya çalışmıştır.
Bu büyük özgürlük yürüyüşünde, özgürlük meşalesini mazlum halkının karanlıklarda saklı acılarına ulaştırıp onu aydınlığa kavuşturmak için vermiş olduğu kavgada Çiyayê Spî’nin Kurê Gavana kasabasında, özgürlüğü katledenlere karşı girmiş olduğu onurlu savaşta ölümsüzlük kervanına katıldı. Asırlar boyu mazlumun özgürlük talebine hançer vuran ihanet, bu seferinde ise hançeri Kürdün kahraman evladına uzatmıştı.
Bugün paranın iğrenç hükmüne şerefini, haysiyetini ve bir halkın özgürlüğünü satan işbirlikçi güçler,yarın tarih karşısında onursuzluğun, lanetlenmişliğin yüz karasında neyini satacaktır? Mazlum için vurulan Bişarlar,doğacak güneşin ışınlarında birleşen yüreklerin şaha kaldırdığı özgürlük, barış ve kardeşliğin meşalesidir.
Mücadele arkadaşları